Başbakan Davutoğlu, Pakistan'a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı'nda Bakanlar Kurulunun gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Çözüm Süreci konusunda HDP'nin İmralı heyetinin Kandil ziyareti sonrasında Kandil'in silahsızlanmaya karşı negatif bakışı açıklamada yer aldı, İç Güvenlik Paketinin de geri çekilmesi konusunda açıklamada yer aldı bunları nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Çözüm Süreci temelde demokratik siyaseti önceleyen bir süreçtir. Demokratik siyaset benimsendiğinde ise bu siyaset içinde silaha yer yoktur, şiddete, teröre yer yoktur. Herhangi bir taraf bir kesim Çözüm Süreci istiyorsa öncelikle silahları terk edeceğini ve şiddet kültürünü şiddetin her türlüsünü reddedeceğini ifade etmeli. Türkiye'de demokrasi kökleşmiştir, herkes bütün taleplerini normal hukuk düzeni içinde dile getirebilmektedir. Böyle bir ortamda bu imkan varken hala silah üzerinden bir şey elde edeceğini düşünenler Çözüm Süreci'nde samimi olamazlar."
Başbakan Davutoğlu, bu konuların hep beraber görüşülebileceğini belirterek, toplum içinde iyi bir anayasa, sivil bir anayasa için seçime gittiklerini, her şeyi bu çerçevede konuşmaya hazır olduklarını dile getirdi.
Davutoğlu, "Ama silahlı yöntemi bir yöntem olarak benimseyip, ondan sonra bu yöntemi de içine alacak şekilde bir Çözüm Süreci düşünülüyorsa burada samimiyetten bahsedilemez. Bizim tavrımız bu konuda son derece açıktır, Çözüm Süreci'ni ileri bir aşamaya getirmeye kararlıyız. Bu konuda da toplumda büyük bir destek vardır. Psikolojik ortam hazırdır, sosyal ortam hazırdır. Onun gereğini yapmak konusunda herkes gerekli adımları atmak durumundadır" diye konuştu.
-"İç Güvenlik Paketi"-
İç Güvenlik Paketi'nin boşluktan çıkmadığını söyleyen Davutoğlu, bu konuda CHP'yi HDP'yi, MHP'yi anlamanın mümkün olmadığını belirtti.
İçişleri Bakanlığında yürüyen bir reform çalışması olduğunu, nüfus işleriyle uyuşturucuyla mücadeleyle ilgili reform çalışmalarının yapıldığını anımsatan Davutoğlu, uyuşturucuyla mücadelenin terörle mücadele gibi olduğunu söylediklerini, bu nedenle konuyu İç Güvenlik Paketi içine aldıklarını anlattı.
Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanmasının Türkiye'de demokratikleşme, sivil asker ilişkileri bağlamında devrim mahiyetinde özgürlükçü bir adım olduğunu ifade eden Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde jandarmanın, güvenlik omurgasının ana unsurlarından biri olduğunu kaydetti.
Bütün bu unsurlar üzerinde çalışırken 6-7 Ekim olaylarının yaşandığını dile getiren Davutoğlu, aradan 5-6 ay geçtiğini, kimsenin bu olaylarda yaşanan tabloları milletin unutmasını beklememesi gerektiğini vurguladı.
-"Bonzaiyi neredeyse savunuyorlar"-
Sabırla devlet vakarıyla olayların üstüne gittiklerini anlatan Davutoğlu, failleri yakaladıklarını söyledi. Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Öncelikle 'kamu düzeni' dedik. O günlerde bize 'devlet nerede niye devlet otoritesini kamu düzenini sağlamıyorsunuz' diyen CHP, MHP şimdi molotofkokteylini savunmaya halkı direnmeye çağırıyorlar. Bonzaiyi neredeyse savunuyorlar. Burada polis aramasının gerekçelerini de anlattım. Şu anda bu basın toplantısını yaparken bir ihbar gelse güvenlik güçlerimize karşı yoldan geçen arabada uyuşturucu var diye, gerekli izin alınıncaya kadar o araba gözümüzün önünden gider bir sürü gencimizi zehirler. Bu noktada ortada gerekli deliller olduğunda polisimize tanınan yetkiler dünyanın her yerinde tanınan yetkilerdir."
Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarında en fazla rahatsız eden hususun polisin gözaltına alması olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polis, 6 Ekim diyelim ki saat 15.00'de yakalıyor, gözaltına alıyor ama 24 saat savcılık yoluyla tutabileceği için 7 Ekim'de aynı provokatör karakolun kapısından çıkıp molotofkokteyliyle saldırmaya devam ediyor. Bunların resimleri var bizim elimizde. Getirdiğimiz yeni düzenleme Fransa'daki düzenlemenin aynısıdır. 24 saat polis 48 saat savcı izniyle gözaltında tutulabilmesi. Bu İngiltere'de, Almanya'da, İspanya'da olan uygulamalardan da daha kısa bir süredir. Bugün bu güvenlik reformuna eleştiri getirenlerin bir kısmı art niyetlidir. Çok iyi bilirler neyin ne olduğunu ama isterler ki Türkiye'de kaos ortamına zemin olsun, istedikleri zaman sokakları kontrol altına alabilsinler, yüzlerini maskelerle kapatıp Kalaşnikof dahil her türlü silah kullanabilsinler, ellerinde molotofkokteyliyle devlet binalarına okullara saldırabilsinler, Kuran kurslarını yakabilsinler, dün olduğu gibi TOMA'da güvenlik gücünü yaksınlar. Ya da yıllar önce olduğu gibi bir otobüste genç bir kızımızı yaksınlar. Özgecan kızımız için nasıl üzüldüysek belediye otobüsünde yanan kızımız için de aynı şekilde üzüldük."
-"TBMM'de bu yasa çıkacak, Çözüm Süreci de yürüyecek"-
Bunları engellemeye kararlı olduklarını, herkesin bunu bilmesi gerektiğini dile getiren Davutoğlu, "Çözüm Süreci'yle Güvenlik Paketi arasında irtibat kuranlar önce 6-7 Ekim olaylarında ne tür bir provokatif eylem içinde olduklarının hesabını versinler. Biz Çözüm Süreci'ni kararlı bir şekilde ilerletecekken niye 6-7 Ekim provokasyonlarına yöneldiklerinin hesabını versinler. CHP ve MHP'de o gün yaptıkları çağrı ile bugün takındıkları tutumun arasındaki büyük uçurumun hesabını versinler. Biz ülkemiz neyi gerektiriyorsa yaparız, yarın da TBMM'de bu yasa çıkacak, Çözüm Süreci'de yürüyecek" şeklinde konuştu.
Kamu düzeninin Çözüm Süreci'nin alternatifi olmadığını, 'Çözüm Süreci varsa kamu düzeni olmayabilir' denildiği anda Suriye tablolarının ortaya çıkacağını ifade eden Davutoğlu, "Onun için hem biz kamu düzenini sağlayacağız hem Çözüm Süreci'ni kararlılıkla yürüteceğiz. Nereden gelirse gelsin bu güvenlik paketi pahasına bazı adımlar atılması konusunda açık söyleyeyim: Hiçbir şekilde bir alternatif düşünce geliştirmemiz söz konusu değil. Yüce Meclisimiz yarın bunu görüşmeye başlayacak" dedi.
Davutoğlu, bütün unsurlarıyla bürokrasiye karşı kolaylaştırılan özgürlükçü tavır ile uyuşturucuya karşı mücadelede, şiddete teröre karşı mücadelede de bu paketin sağlam zemin oluşturacağına inandıklarını söyledi.
Yeni MİT müsteşarının kim olacağına ilişkin ise Davutoğlu, devlette sürekliliğin esas olduğunu, Hakan Fidan'ın istifası sonrasında vekaleten görevi Müsteşar Yardımcısı İsmail Hakkı Musa'ya tevdi ettiklerini belirtti.
Başbakan Davutoğlu, yeni bir müsteşar atanması durumunda kamuoyuna gerekli bilgilendirmenin yapılacağını kaydetti.
(Sürecek)