Türkiye ve Gazze Gençliği yer değiştirse ne olur?
Gazze'de son on yıldır devam eden kuşatma yeni bir jenerasyon ortaya çıkardı. Gündüz üniversite öğrencisi, öğretmen ve üniversite hocası geceleri ise direnişçi olan yeni bir nesil. Mustafa Sabri Beşer, Gazze gençliği ve Türkiye gençliğini mukayese etti:
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-02-13 15:21:04
TİMETÜRK | MUSTAFA SABRİ BEŞER | @msbeser
Bir ülke düşünün ki on yıllardır aralıksız bombalanıyor, evleri yıkılıyor, erkek, kadın,yaşlı, genç, çocuk demeden keyfi olarak tutuklanıyor, ekonomisi ambargo-boykot ile kırılıyor ve bu ülkede insanlar yaşamaya devam ediyor.Her şeye rağmenöğrenciler okumaya devam ediyor, insanlar sabahları yaşam kavgasına girişiyorlar. Adı konulmamış bir savaş ve kime isabet edeceği belirsiz süregelen her türlü psikolojik yıldırma çabaları…
Bir gazeteci arkadaşımın Gazze Savaşı’ndan sonra Gazze'den döndüğünde anlattıkları, beni oldukça sarsmış, kendimi ve kalbimi yoklamama sebep olmuş “ben de gencim!” demiştim.
Arkadaşım; Gazze'de yaşayan ailelerin, çocuklarının eğitimi noktasında kesinlikle taviz vermediğini ve birçok Filistinlinin en az iki üniversite mezunu olduğunu, çocukluk yaşlarında hafızlık eğitimi aldıklarını ve her ne olursa olsun direnişe kararlı olduklarını, bombaların gölgesinde de olsalar Aksa'da kalmaya, onu savunmaya kararlı oluklarını ve Filistinlilerin fedakârlıklarını, diğergâmlıklarını anlatmıştı.
Evet, bu gençler okulda öğrenci meydanda direnişçi. Hayatın böylesine içinde olup da sonrasında ölümün kol gezdiği meydanlarda olmayı hayal edebiliyor musunuz?
Ben edemiyorum. Öyle düşünüyorum ki birçokTürkiyeli Müslüman da benim gibi. Gazzede bir avuç genç taşlarla savaşıyor ve aynı zamanda hayatın merkezinden de kopmadan yaşama telâşı içerisindeler.
Neden anlatıyorum bunları? Amacım bir ülkenin gençliğini yüceltip kendi gençliğimizi aşağılamak, alçaltmak değil. Sadece küçük bir kıyas benimkisi öncelikle kendi nefsime!
Gençliğimizin durumu bu kıyası yapmaya itiyor beni. Ulaşabileceklerime ise bir mesaj verebilme kaygısıgüdüyorum. Bizi ileriye taşıyacak iradeli dirayetli gençliğimizi bir birkıyıyorlar. Evet kıyıyorlar. Ruhlarımızı, nefeslerimizi çalıyorlar. Enerji ve akıllarımızı çalıyorlar. Canlarımıza talipler ve onu almak için savaşıyor birileri. Birileri savaşırken gençliğimizi çalmak için, biz nasıl oturabiliriz?
Küçücük bir ülkede olanca hızıyla süren savaşa rağmen alnı dik, zihni ve bedeni dipdiri, kalpleri teyakkuzda Gazzeli gençleri gördükçe içimiz dağlanıyor.
O gençler burada olsalar ne değişirdi? Ya da bizim gençliğimiz orada olsaydı?
Sizi bizi yok. Oradakiler de bizler gibi genç… Sorun ikisi arasındaki derin uçurum.
Bir direnişçi gencin not defterinde yazan günahlarını okuduğumda utandım kendi gençliğimden. Direnen bu genç henüz 16'sında… Silâhlarla arkadaş ve şehit düşmüş. Not defterinde “günahlarım” başlığı altındayazdıkları; gece namazına kalkmaktaki üşengeçliği, salâvat ve tespihlerdeki eksikleri, kalbinde beliren gurur ve namazlardaki huşusuzluğu…
Gençliğimiz kime emanet?
TV dizilerinde her gün bir yenisi boy gösteren starlara benzemeye çalışan, dizi oyuncuların eliyle ve reklamlarla pompalanan, sosyal medyayla desteklenen o albenili içi kof dünyanın özentisi materyalizmin kucağına emanet verdiğimiz gençliğimiz kime emanet?
Nereye gidiyor gençliğimiz?
Türk gençliği Gazze’de olsa bir noktadan selfie yapıp sosyal medyada ”savaş şeysi” başlığı altında paylaşım yapmaktan öteye geçmez kanaatindeyim.
Sosyal hayattaki rahatlık ruh dünyamızı da atalete itiyor. Evet, tabi ki şartların bozulmasını ve yahut sıkıntıyı talep ediyor değilim lâkin mevcut şartların ve imkânların rahatlaması bu rahatlık ortamının değerini bilmemeye doğru götürüyor bizi. Bir hayal edin, Gazze'de direnen bu gençler bizim bu hallerimize şahitlik etseler, bu tembelliklerimize, boş vermişliklerimize, gençliğimizin bu haline… Ne diyeceklerini tahmin etmek hiç de zor değil!
Biz onların her gün Aksa Cami’sindeki İsrail askerlerinin her türlü engelleme çabalarına rağmen Ribat görevlerini tecrübe etsek sanıyorum bunlar nasıl bir kalp ve iman taşıyor diye sorgulamadan geçemeyiz!
Gazze gençliği günümüzün okçular tepesi Ribat görevini ifa ederken bizim gençliğimiz tepeden bihaber bir şekilde sadece ganimet peşinde koşturmakta dünya adına.
Genç müminleri bilhassa ahir zaman gençliğimizi mevzu bahis ediyoruz. Bu gidişata kendi çapımız da bir dur demek, bir çözüm üretmek zorundayız. Ulaşamadıklarımız bizim olmadıkları gibi mevcut elimizde var olanları da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Gazze de her gün genç- çocuk ölüyor evet ama ya Türkiye'deki gençler. Yaşamak denir mi bizimkisine…
Bu farkın sebebini iyi tahlil etmek durumundayız. Nedir bizdeki atalet; Gazzeli gençlerdeki iman ve cesaret? İmanımızda sorun olmasa bile amellerimizde sorun olduğu aşikar. Artık, kazanç gibi görünen şeylerin aslında kayıplarımız olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. Evet, bir parçayı kazandık ama zafer kazanmış değiliz. Mücadele sathımız ve yöntemimiz de ciddî arızalar var.
Mücadeleyi tam manası ile anlayabilmek için Allah’ı, Peygamberi ve Kur’anı iyi bilmeli ve mutlak iman gücümüzle amellerimizi birleştirmeliyiz.
Hülasayı kelam;
Namaz emrinin ve Müslümanın Miraç başlangıç noktası olan Aksa’dan bahsediyorum.
Bizim gençliğimiz insanlık tarihinin var olduğu günden beri en büyük uyuşturucu olan gafletin sarhoşluğu içinde hamaset duygularından ibaret rengi ve sesi belli olmayan gürültüler çıkarıyor.
Gazze gençliği miracını korumaya çalışırken şehit oluyor, biz Türk gençliği Allah muhafaza gaflet uykusu etkisiyle küfürle kardeş gibiyiz.
Bizim gençliğimiz aklını akıllı cihazlara teslim etmiş bir şekilde yaşarken, Gazze gençliği miracına sahip çıkmak adına canını satıyor.
Tabi bütün bunların üzerinde Rabbimizin Hud Suresi’nde dediği gibi biz içimizde olanı düzeltmedikçe Rabbimiz toplumumuzu düzeltmeyecek…
Şimdi; Türkiye ve Gazze gençliği yer değiştirse ne olur?
SON VİDEO HABER
Haber Ara