TBMM'deki makamında gazetecilerle sohbet eden Bahçeli, devlet memuru olan Fidan'ın, demokratik hakkını kullandığını ve istifasını normal karşıladığını söyledi.
Bahçeli, "Bütün kamuda çalışanlar, özellikle bürokratlar açısından çok tabii olan bir hali abartarak MİT Müsteşarlığı üzerinde, farklı bir şekilde yorumlamaya kalkmak, acaba başka düşünceleri beraberinde getiriyor mu sorusunu akla getiriyor" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başbakan olduğu dönemde, 7 Şubat tarihinde MİT Müsteşarı Fidan ile ilgili soruşturma başlatılmasına müsaade etmediğini, Fidan'ın istifa edeceğine ilişkin açıklamanın da 7 Şubat'ta yapıldığını hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Acaba bu iki 7 Şubat, tesadüf müdür yoksa bir şeyler hatırlatarak bazı mesajlar mı vermektedir? Buradan hareket ettiğimiz takdirde, MİT Müsteşarının istifası çok daha farklı bir anlam kazanarak kamuoyunda tartışılır hale gelmektedir. Bu, Güney Amerika ziyareti sırasında da gündeme getirilmiştir ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın da tartışmayı çok daha derinleştiren bir yaklaşımı olmuştur. Orada da 'Ben uygun bulmuyorum' ifadesini kullanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın geçmişten bu yana ortaya koymuş olduğu gündem konularını 'Ben yokken de beni tartışın' anlamında yapılmaktadır. Cumhurbaşkanı'nın şimdi 'ben bunu arzulamıyorum' diyerek bir istifayı yalnızlaştırma, sahiplenmeme hali, inandırıcı olmaktan çok öte gözükmektedir. Çünkü kendisiyle beraber çalışmış, çözüm sürecinde önemli etkinliklerde birlikte karar almış, uygulamış olan bir şahsiyetin siyasete girmesi hali için en azından bir nezaketen Cumhurbaşkanını ziyaret ederek 'Benim düşüncem böyledir' diyip takdiri ona bırakmak gerekirdi."
-"Büyük bir atmaca saldırısı ile karşı karşıyayız"
Bahçeli, MİT Müsteşarı'nın Cumhurbaşkanı ile her perşembe olağan görüştüğünü, milletvekili olma isteğini burada dile getirebileceğini anlatarak, şu ifadeleri kullandı:
"Sanki Sayın Cumhurbaşkanı, bu konudan habersizmiş gibi davranıyor ve Başbakana sorumluluğu yüklüyor. Onların istifasını kabul edip etmeyeceğini söylüyor. Şimdi bütün bunları dikkate aldığınız vakit, bugün sayıda bürokrat akımı var. Büyük bir atmaca saldırısı ile karşı karşıyayız. Bunun da sebebi Adalet ve Kalkınma Partisi'nde 70'e yakın bir 3 dönem milletvekilliği yapmış olanların tekrar aday olmaması halinden doğan boşluk var. Bir de Meclis'teki her dönemle ilgili yinelenme katsayısını da buna ilave ettiğiniz vakit, demek ki Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili adayları için önemli bir hazine olarak karşımıza çıkıyor. Şimdi herkesin müracaatının normal karşılandığı bir ortamda, Türkiye'nin gündemini MİT Müsteşarı'nın istifasına dayalı olarak geliştirmek ve bazı soruların cevabını bulmaya bağlıdır. Bu iki 7 Şubat neyi amaçlıyor? Böyle bir tercih neden yapılmıştır? İkinci olarak da Sayın Cumhurbaşkanının 400 milletvekili talebinde bulunduğu, bununla ilgili Anayasal suç işleyerek, anayasayı aşan faaliyetlerin içinde bulunduğu bir süreçte, böyle bir istifa acaba ne gibi sonuçlar doğurur? 400 milletvekilini başkanlık sistemine göre talep ediyor. Demokratik rejimde değişiklik öngören bir yaklaşım var."
-"Siyasette sır küpü çok nadirdir"
Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fidan'ı 'sır küpüm' olarak nitelendiriyor. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu yanıtlarken "Çünkü Oslo'dan bu yana beraberce birçok şeyi düşündükleri için sır küpü olması normal. Böyle bir tabiri kullanması, 'Bazı kararları ben alırken bana katkıda bulunan en yakınım budur' anlamı taşır. Çünkü siyasette sır küpü çok nadirdir. Kolay olmaz sır küpü" diye konuştu.
Çözüm sürecinin sonuna doğru gelindiği kanaati olduğunu dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Mücadelelerden, müzakereye dönüş var. PKK'nın siyasallaşma süreci gittikçe artırılmakta ve bazı gelişmeler de PKK'nın talepleri ve hedefleri doğrultusunda kendini göstermektedir. Bu müzakere sürecinde bilmediğimiz bir uzlaşma zemini varsa bu uzlaşma zeminini 7 Haziran seçimlerinden sonra hayata geçirebilmek için bu manada müzakereyi çok iyi bilen, Cumhurbaşkanı'nın kafasını çok iyi okuyan, hangi hedefler doğrultusunda birlikte hareket edebilmesini bilen birisinin, bir siyasi misyon yüklenmesi mi düşünülüyor acaba? Bu önemlidir. PKK, AKP, HDP işbirliği ile bu süreç devam ettiriliyorsa, o zaman bu sürecin 400 milletvekilliğini de hedefleyen, belli bir amaca ulaşmak için özerklik, federal ya da bağımsızlığa doğru kayışı da dikkate aldığınız vakit, o zaman bunu kaldırabilecek, işbirliğine katılmış olan unsurlar tarafından genel kabul görebilen bir şahıs etrafında buluşmak ihtiyaç hissedilmiştir. Onu dikkate aldığımız vakit, o zaman 7 Haziran sonrası oluşabilecek olan seçim sonuçlarını da dikkate aldığımızda, başkanlık sistemini sağlayabilecek bir çoğunluğa temel teşkil eden bir hükümet geldiğinde o zaman çatı başbakan acaba MİT Müsteşarı Hakan Fidan mı olacak?"
-"Çatı Başbakan"
"Çatı Başbakan"ın altında 3 temel bulunacağını iddia eden Bahçeli, bunların AK Parti, PKK ve HDP olacağını savundu. Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
"Böyle bir gelişme olacaksa ve bu büyük bir tuzak. Yeni bir senaryonun hayata geçirilmesi konusudur. Bu konuda da başta Başbakan olmak üzere Cumhurbaşkanı da net açıklamalarda bulunmasında yarar vardır. Yoksa kendisinin bilgisi olmadan Ahmet Sani Bey'in herhangi bir uygulaması olamayacağına göre, bu konuda da Cumhurbaşkanı'nın bilgisi olmaması büyük bir çelişkidir. Ya Cumhurbaşkanı Ahmet Sani'leşiyor, olaylardan habersiz veyahut da bugüne kadar Ahmet Sani'nin bilgisi yoktu. Böyle bir çelişki var. Bunu görmemiz lazım, beklememiz lazım."
-"Şırnak'a kimse gidemiyor"
Bahçeli, "Başbakan, 'çözüm sürecine ilişkin önümüzdeki günlerde güzel şeyler olacak' ifadesini kullandı. Bunu nasıl yorumlarsınız?" sorusu üzerine, "Abdullah Gül'den itibaren başlayan bir güzellik var, 'Güzel şeyler olacak' dendi ama ortada hiç de güzel şey yok. Şırnak'a kimse gidemiyor. Bu tür kavramlar artık inandırıcı olmaktan çıkmış vaziyette. Onun için 7 Haziran seçimi, bu manada çok yönlü bir önem kazanıyor" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkanlık sisteminin güçlü bir millet için olduğunu, itiraz edenlerin de Meclis iki partili olacağı için itiraz ettiğini söylüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanı'nın, başkanlık sistemi konusunda ısrarcı gözüküyor. Çünkü başkanlık sistemine geçtiği takdirde toplumsal taleplere, özellikle etnik taleplere, toplumsal taleplere karış çözüm üretebileceğini zannediyor. Bu talepler yoğunlaşırsa birinci aşama özerklik, yoğunlaşma devam ederse federal, yoğunlaşma devam ederse bağımsız bir devletin oluşması için kendisini daha yetkili hale getirmek, bu yetkiyle de yasama üzerinde çok etkin olmaya çalışıyorlar."
-"Türkiye'nin her tarafına biz istediğimiz zaman gideriz"
İki partili Meclis modelinin, 1980 ihtilalinin modeli olduğunu anlatan Bahçeli, 1980 ihtilalinden sonra yeniden siyasi hayata geçiş sürecinde bir çalışma yapıldığını söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:
"Burada amaç Adalet Partisi karşısında Milliyetçi Demokrasi Partisini hayata geçirmek, CHP karşısında da Halkçı Partiyi hayata geçirmekti. Fakat bu oyun, bozuldu. Çünkü Milliyetçi Demokrasi Partisi yerine halkın sağduyusu ile Anavatan Partisi oluştu. Halkçı Parti, belli dönem sonra kendi mecrasına dönüşüm sağladı. SHP oldu, sosyal demokrat oldu ... Bu sistem 12 Eylül ara rejiminin iki partili bir demokratik parlamenter sistemi öngörmesi idi. Bu şimdi 2 partili bir başkanlık sisteminin Türkiye'de uygulamaya çalışıyor. Bunun da 400'ünü kendi sağlıyor, 100'ü de ne yaparsa yapsın diyor."
Bahçeli, "Şırnak gidilemediğini ifade ettiniz az önce. Seçim atmosferine girdik. Sizin planınız nedir? Hakkari ve Şırnak'a gidecek misiniz?" sorusuna da "Şırnak'a gidilemeyecek durumunu bugünkü kamu düzeni açısından ve siyasallaşma sürecinde verilen tavizlerin aldığı boyutlar açısından söylüyoruz. Tabii ki Türkiye'nin her tarafına biz istediğimiz zaman gideriz. Bunda kimsenin endişesi olmasın" yanıtını verdi.