Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Osmanağaoğlu'nun mirasçılarının avukatı Serdal Namkoç ve Osman Başer ile maktullerin ailelerinin avukatları Erşen Sansal ve Nezahat Gündoğmuş katıldı.
Duruşmada, tanık olarak dinlenen "Bahçelievler katliamı" davasından hükümlü Ercüment Gedikli, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında dört kez ifadesinin alındığını belirterek, "Aynı ifadem dışında bir şey yok. Atılı suçu da işlemiş değilim" dedi.
Müşteki avukatlarından Sansal, "Buradaki yargılama Ercüment Gedikli'nin suça katılıp katılmadığıyla ilgili değil. Hakkında ölüm cezası verilmiş, yasal değişiklikle cezası 10 yıl infaz edilmiş" dedi.
Avukat Gündoğmuş ise Gedikli'nin 7 kez idama mahkum olduğuna işaret ederek, dinlenmesini usulen doğru bulmadığını dile getirdi.
Osmanağaoğlu'nun mirasçılarının avukatlarından Başer, Gedikli'ye "Osmanağaoğlu'nu tanıyıp tanımadığını" sordu.
Gedikli, aynı davada yargılandıkları için sonradan tanıdığını ifade ederek, "Başından almak gerekirse, bu davada yargılanan sanıkların yüzde 90'ını sonradan tanıdım. Ünal Osmanağaoğlu'nun dosyası tefrik edilmişti. Haluk Kırcı, Mahmut Korkmaz, Abdullah Çatlı, Bünyamin Adanalı ve Ömer Özcan'ı cezaevinden önce tanırdım. 15-20 kişi daha getirmişlerdi, onları cezaevinde tanıdım" dedi.
-"Bu dosya tamamen düzmece"
Avukat Başer'in, "Ünal Osmanağaoğlu bu olaya (Bahçelievler) katılıp katılmadığını biliyor musunuz?" sorusu üzerine Gedikli, "Bu konuda ancak kanaatimi söyleyebilirim. Çünkü ifadem ortada. Yaptığını görmedim. 'Kanaatin nedir?' diye sorarsanız, hayır, bu olayla ilgisi yoktur. Bu dosya tamamen düzmece. Dava boyunca heyetler değişti. Bu dosyayı bu salonda sadece ben bilirim. 10 yıl cezaevinde kaldım, bunun 5 yılını idam hücresinde geçirdim. Elimde sadece bu dava dosyası vardı. O yüzden dosyayı satır satır bilirim. Avukatlar da bilmez" ifadelerini kullandı.
Gedikli'nin son cümlesini söylerken eliyle kendilerini işaret etmesi üzerine ayağa kalkan Avukat Sansal, heyete, "Bizimle ilgili konuşmasına izin vermeyin. Bizimle ilgili konuşamaz" dedi.
Gedikli de "Sen kimsin ki seninle ilgili konuşayım" diye tepki gösterdikten sonra, Bünyamin Adanalı'nın da Bahçelievler olayıyla ilgisi bulunmadığını öne sürdü.
Avukat Sansal, AİHM'nin kararına dayanak olan ve dosyada tanık olarak beyanı bulunan Muhsin Yazıcıoğlu ile sanık Duran Demirkıran'ın ifadelerinin işkenceyle alındığı iddiasını hatırlatarak, 7 kişinin öldürülmesine ilişkin soruşturmayı yürüten kamu görevlileri Dürüst Oktay, Nail Tatar ve Saadet Celasin'in tanık olarak dinlenmesini istedi.
Sansal, "Bunlar, 37 sene evvel vuku bulan olayı soruşturma ekibindeler. Muhtemelen emekli olmuşlardır. Dileriz ki hayatta olsunlar. Ayrıca 'Reis' kitabını yazan Soner Yalçın'ın da dinlenmesini istiyoruz" diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Halis Özmen, Yazıcıoğlu ve Demirkıran'ın ifadelerinin işkence altında alındığının gerek dosyadaki raporda gerekse AİHM'nin ihlale esas kararında yer aldığını ifade etti, bu sebeple Oktay ve kamu görevlilerinin dinlenmesine gerek olmadığını söyledi.
Özmen, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin diğer taleplerin reddini isterken, Demirkıran'ın hazır edilmesi halinde dinlenmesi talebinde bulundu.
Avukat Sansal, işkenceye ilişkin dosyada rapor bulunmadığını söyleyerek, "İddia makamının talebi belgeye dayalı değil. Ayrıca Yazıcıoğlu ve Demirkıran'ın, ifadelerinin işkenceyle alındığına yönelik hiçbir başvuruları yok" dedi.
Sanık avukatlarından Başer ise Yazıcıoğlu ile Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde birlikte yargılandığını bildirdi ve "Bize işkence yapanlar, bu kişiler" dedi.
Mahkeme heyeti, "Bahçelievler katliamı" soruşturmasını yürüten kamu görevlileri ve gazeteci-yazar Yalçın'ın dinlenmesine yer olmadığına karar vererek, duruşmayı erteledi.
Bu arada, duruşmayı izleyen bazı müştekiler ve yakınları ile sanık avukatları arasında duruşma sonrasında sözlü atışma oldu.
-AİHM'nin kararı-
Osmanağaoğlu, kamuoyunda 'Bahçelievler katliamı' olarak bilinen 7 TİP üyesi gencin 1978'de öldürülmesine ilişkin davada, "ideolojik amaçla adam öldürmek" suçundan 7 kez idam cezasına çarptırılmıştı. İdam cezasının kaldırılmasının ardından cezası müebbet hapse çevrilen Osmanağaoğlu hakkındaki cezanın infazı, "3. Yargı Paketi" ile durdurulmuştu.
Ünal Osmanağaoğlu'nun başvurusunu değerlendiren AİHM de 2009'da "Osmanağaoğlu'nun, diğer iki sanığın ifadelerine göre mahkum edilmesi ve kendisinin buna itiraz edememesinin adil olmadığına" karar vermişti. Strasbourg'daki mahkemenin hakimleri, "işkence altında sorgulandıklarını" ileri süren iki kişinin ifadelerinin açıkça geçersiz olduğuna hükmetmiş, davanın yeniden görülmesi veya mahkeme sürecinin yeniden başlatılmasının, "ihlalin onarılması açısından uygun bir yöntem" olacağı görüşünü dile getirmişti.