Feyzioğlu, İç Güvenlik Paketi ile ilgili TBMM'deki görüşmelerinin ardından, Meclisin Çankaya Kapısı'nda basın mensuplarına açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.
İç Güvenlik Paketi ile Türkiye'de adı konulmamış bir sıkıyönetim ilan edileceğini öne süren Feyzioğlu, teklifin yasalaşması halinde yargı kararı olmadan telefon dinlemelerinin ve üst aramalarının önünün keyfi bir şekilde açılacağını savundu.
Tasarıda mülki amirlerin adli soruşturmada savcının üzerinde konumlandığını, vali ve kaymakamlara gözaltı yetkisi tanındığını, yargı mercisi olarak Ankara'da bir hakimin olağanüstü yetkilerle görevlendirildiğini ve yargı kararı olmadan polise 48 saat gözaltı yetkisi verildiğini belirten Metin Feyzioğlu, "Bu yasa tasarısı ile Türkiye'nin demokratikleşme yolculuğunun bütün durakları ve bugüne kadar çekilen ıstıraplarla sağlanan gelişmeler hiçe sayılmaktadır" dedi.
Polis ve askere, molotofkokteyli, taş ve sopayla saldırı yapılmasını asla kabul etmeyeceklerini bildiren Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Mevcut kanunlar, zaten bunların silah olarak değerlendirilmesine izin vermekte ve meşru müdafaa durumunda orantılı güç kullanılması yetkisini tanımaktadır. Dolayısıyla 'molotofkokteyli ve sair bazı araçları silah haline getiriyoruz' açıklamaları gerçeği perdelemeyi amaçlamaktadır. Çarpıcı gerçek, yürütme organına, yargı yetkisi verilmekte ve böylece temel hak ve hürriyetlerin kullanılamaz hale getirilmekte olduğudur. Aklıselimin galip gelmesini ve paketin çekilmesini diliyor, siyasi iktidarın ülkeyi yönetilemez hale getirerek, ateşe atmamasını umut ediyoruz."
-"Demokrasiyi askıya alarak terörle mücadele edilmez"
Paketle muhalif duruş sergileyen, söz söyleyen, hürriyetini kullanan kişilerin bastırılmak istendiğini savunan Feyzioğlu, "Dünyanın hangi demokratik ülkesinde yargının soruşturmaya ilişkin yetkilerinin valiye devredilmesi suretiyle terörle mücadele edilmiştir. Bizim terörle mücadele için ihtiyacımız olan demokrasidir, insan hak ve özgürlükleridir. Demokrasiyi askıya alarak terörle mücadele edilmez" dedi.
Feyzioğlu, "Teklife muhalefetin tepkileri olacak. Siz de barolar olarak eylemsel faaliyetler içinde olacak mısınız, neler yapacaksınız?" sorusu üzerine, "Bu yasaya karşı çıkmak vatana hizmettir, namus borcudur. Vatansever olmak bu yasaya karşı çıkmak demektir" iddiasında bulundu.
Açıklamanın ardından baro üyeleri TBMM önünden ayrıldı.