Çavuşoğlu, Berlin Büyükelçiliği'nde TRT'nin canlı yayınına katıldı. Münih'teki Uluslararası Güvenlik Zirvesi'ne katılmamasıyla ilgili açıklama yapan Bakan Çavuşoğlu, şöyle dedi:
"Orada değişik oturumlar var. Bizi İsrail Strateji Bakanı ile aynı oturuma koymaya kalktılar. İsrail ile ilişkilerimizin normalleşmediği herkes tarafından biliniyor. Bunun için ilk şartımız yerine geldi ama diğer şartlarımız hala yerine gelmedi ve Strateji Bakanı da radikal bir bakan. Dolayısıyla onunla yan yana oturmayı istemedik, bu toplantıya katılmayı istemedik. Standart bir düzenleme yapıldı veya oldu bittiye getirmeye çalıştılar. Bizim bu konudaki hassasiyetimizin bilinmesi, gözardı edilmemesi lazım. Gözardı edildiği için katılmama kararı aldık."
-Yurt dışında oy kullanılması
Çavuşoğlu, seçmenlerin yurt dışında oy kullanmasına ilişkin de Cumhurbaşkanı seçiminde yurt dışındaki vatandaşların ilk defa oy kullanmasının önemli olduğunu, fakat yeterli katılımın sağlanamadığını belirterek, randevu sisteminin iyi işlememesi nedeniyle katılımın yüksek olmadığını, büyükelçilikler, başkonsolosluklar ve Dışişleri Bakanlığı olarak neler yapılabileceği konusunu değerlendirip bu sorunların giderileceğini bildirdi.
Yurt dışında yaşayan vatandaşların seçimlere katılım oranını yükseltmek istediklerini anlatan Çavuşoğlu, "Vatandaşlarımızın yıllardır istediği bir haktı. Biz de bu vatandaşlarımızın talebini yerine getirdik" diye konuştu.
Çavuşoğlu, ilk seçimdeki sorunların minimuma ineceğinin, hatta ileride elektronik ortamda dahi oy kullanılabileceğinin altını çizerek, Türkiye'nin oy kullanılan ülkelerle yakın işbirliği olduğunu, vatandaşların oylarını daha kolay kullanabilmesi için YSK ile birlikte gerekli çalışmaların yapıldığını ifade etti.
Oy kullanma işleminin Türkiye'nin yasalarına ve YSK'nın aldığı kararlara uygun bir şekilde gerçekleştirileceğini ve 24 günlük parlamento seçimleri tarihinin sabit olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, yurt dışında nasıl oy kullanılacağına dair de şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu konuda bir esneklik vardı. Bu 24 günlük süre bazı ülkelerde erken başladı, bazı ülkelerde daha geç başladı. Dolayısıyla bu 24 günlük süre içinde vatandaşlarımız bulundukları başkonsolosluklara ya da o bölgedeki seçim merkezlerine gidecek. Bazı şehirlerde büyük alanlarda merkezler kuruldu. Vatandaşlarımız kimlikleriyle, belgeleriyle oyunu kullanacak, çok karmaşık bir sistem değil. Daha önceki randevu sistemi en karmaşık olanıydı. Yeter ki vatandaşlarımız nerede oy kullanacağını bilsin ve oraya gidip oyunu kullansın. Sandık kurulları da görevini hassasiyetle yerine getirecektir."
Bedelli askerlik, pasaport ve diğer konsolosluk işlemleri konusunda vatandaşların talepleri olduğunu anlatan Çavuşoğlu, pasaport ve diğer işlemlerdeki harcı, kendisinin de yüksek bulduğunu, konuyu Bakanlar Kurulu'nda gündeme getireceğini vurguladı.
Çavuşoğlu, yurt dışındaki vatandaşların din eğitimine ilişkin talepleri olduğuna değinerek, radikalleşme hareketlerinin olduğu bu dönemde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) ve diğer Türk dernekleriyle, dini dernek ve cemaatlerin öneminin bir kez daha anlaşıldığını dile getirdi.
"Bizim derneklerimize ve DİTİB'e bağlı çalışan veya buralara gelen, hizmet alan insanlarda radikalleşme hiçbir zaman olmamıştır" diyen Çavuşoğlu, Türkiye'de de özellikle AK Parti ile radikalleşmenin ortadan kalktığını ve herkesin kendisini merkezde, sistemin içinde hissetmeye başladığını söyledi.
-Yunanistan ile ilişkiler
Yunanistan'da Aleksis Çipras'ın başbakan olmasının ardından Türkiye ile Yunanistan ilişkilerinin nasıl seyredeceğine yönelik bir soruya cevap veren Çavuşoğlu, Çipras ile seçimlere az bir süre kala Atina'da görüştüklerini, başbakan olduktan sonra da iki ülke başbakanları ve dışişleri bakanları nezdinde olumlu görüşmeler yaptıklarını ifade etti.
Çavuşoğlu, Yunanistan'da büyük vaatlerle gelen yeni bir iktidar olduğuna işaret ederek, iktidar ortağının Türkiye karşıtı ve aşırı sağ olduğunu ancak iktidar ortağı parti problem çıkarmadığı sürece iyi ilişkiler kurabileceklerini ifade etti.
Yunanistan Savunma Bakanı ve ANEL Partisi lideri Panos Kammenos'un, Kardak olaylarının 19. yıl dönümü nedeniyle Kardak kayalıklarının bulunduğu deniz bölgesine çelenk bırakmak istemesine de değinen Çavuşoğlu, "İlk ziyaretini Kardak'a yapmak istemesindeki sebep de budur. Biz de gerekli tedbirlerimizi aldık herhangi bir ihlal olmadı. Mesele gerginliği artırmamaktır. Devam eden görüşmeler var, güven arttırıcı adımlar var. Bu görüşmeleri devam ettirmek istiyoruz" dedi.
Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunda tıkanmış bir müzakere süreci olduğunu anımsatarak, tarafların tekrar masaya dönüp müzakerelere başlaması gerektiğini, Türkiye ve KKTC'nin müzakerelere devam etmek istediğini ve masada beklediğini kaydetti.
İdeolojilerin farklılık göstermesinin kendilerini ilgilendirmediğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Farklı ideolojilere sahip birçok parti ve iktidarla tüm dünyada çalışıyoruz. Çipras'ın bu sorunlara daha enternasyonal baktığını biliyoruz. Tabii ki kendi çıkarlarını savunacaklar. Biz de Türkiye'nin, Türk milletinin ve KKTC'nin haklarını anavatan ve garantör ülke olarak tabii ki savunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilere dair bir soruya da "Bugünkü Türkiye şu haliyle bile Avrupa Birliği'ne yük olmaz, AB'nin yükünü alır. Borcu olmayan bir ülke olarak Türkiye'nin AB'ye getireceği ilave bir maliyet yoktur" yanıtını verdi.
-Terör örgütü IŞİD'le mücadele
Terör örgütü IŞİD ile mücadele konusunda Türkiye'nin yaptıklarına ilişkin soruyu da cevaplayan Çavuşoğlu, IŞİD'le mücadelenin siyasi, askeri, insani, ekonomik ve yabancı savaşçıların durdurulması boyutları olduğunu söyledi.
Bu konularda halen ciddi eksikliklerin olduğunu ve kendilerinin de bu konudaki eksiklikleri açıkça dile getirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bugün DEAŞ ile mücadelede eksiklik var. Sadece hava saldırılarıyla mücadele yapılıyor. Bazı yerlerde DEAŞ'ı durdurduğunu görüyoruz ama diğer yerlerde DEAŞ hala ilerliyor, hala Irak ve Suriye'nin topraklarının önemli bir bölümünü işgal ediyor. Var olan bir terör örgütü var ve gücünün de zayıfladığını düşünmüyoruz. Yabancı savaşçılar halen gidiyor, mali kaynakların nereden gittiği muamma, bilgi paylaşımı yok. Kapsamlı bir strateji konusunda ciddi eksik var. Türkiye olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. DEAŞ konusunda tutumumuz nettir."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Kobani'de hem peşmerge hem de ÖSO'nun bölgeye geçişine destek verdiğini ve bunun da herk tarafından görüldüğünü hatırlatarak, Türkiye'nin, Suriye ve Irak sınırına yakın bölgelerde de insani yardımlar yaptığını anlattı.
"Kobani'den gelen Suriyeli Kürt kardeşlerimizin orada bıraktığı hayvanların yemini bile biz gönderiyoruz" diyen Çavuşoğlu, bütün imkanların seferber edildiğini söyledi.
-Sözde Ermeni soykırımı
Çavuşoğlu, "Ermenistan'ın sözde soykırım iddialarıyla ilgili düzenlediği etkinliğe Türkiye'yi de davet etmesinin" sorulması üzerine şöyle dedi:
"2015 sadece bu iddiaların değil Çanakkale savaşlarının da 100. yılıdır. Çanakkale'de, cephede Ermeni askerleri işgal güçlerine karşı savaş verdi. Çanakkale savaşlarının 100. yıl dönümü için gönderilen davete Ermenistan'ın verdiği cevap terbiye sınırlarının ötesinde bir cevaptı."
-Milletvekili seçimleri
Çavuşoğlu, 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlere ilişkin de siyasetin sadece meclise girmekle olmadığını, hangi görev verilirse en iyi şekilde yapmaya gayret edeceğini ifade etti.
"Ülkemize ve davamıza hizmet etmek milletvekilliğiyle sınırlı değildir" ifadesi kullanan Çavuşoğlu, yeni Türkiye için 7 Haziran seçimlerinin önemine dikkati çekti.
Çavuşoğlu, "Anayasayı değiştirecek bir çoğunluğa sahip olmamız lazım. En az 330 milletvekiliyle meclise gelmemiz lazım ki anayasayı referanduma götürebilelim, halkımıza da sözümüz var. Bunun için çok çalışmamız lazım" şeklinde konuştu.
-Başkanlık sistemi
Özellikle muhalefetin başkanlık sistemini akılcı bir şekilde tartışamadığına işaret eden Çavuşoğlu, hakaret ve diktatörlükle gündeme gelen tartışmalara ilişkin, "Başkanlık sisteminin olduğu nerede diktatörlük var. Önemli olan güçler ayrılığının sağlam temellere oturtulmasıdır" dedi.
Çavuşoğlu, ABD, Almanya ve Fransa'daki demokratik sistemleri hatırlatarak, "Ben başkanlık sisteminden yanayım. Türkiye'ye uygun modelin başkanlık sistemi olduğuna inanıyorum. Başkanlık sisteminin artı ve eksilerinin akademisyen ve siyasetçiler tarafından tartışılması ve halka objektif bilgiler verilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.