Kuşatma altındaki Saraybosna'nın merkezindeki Markale Pazarı'na Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS) tarafından düzenlenen havan topu saldırısı sonucu, 68 kişi hayatını kaybetmiş, 144 kişi ise saldırıdan yaralı olarak kurtulmuştu.
Katliamda erkek kardeşi Safer'i kaybeden Salem Musiç (82), kardeşinin Markale'de doğalgaz ve su şebekeleri için parça sattığını söyledi.
Arkadaşları ile bir araya gelip mevcut durumu değerlendirdikleri cumartesi günleri hariç her gün öğle saatlerinde kardeşinin yanına giderek sohbet ettiklerini anlatan Musiç, "Saldırı da cumartesi günü öğle saatlerinde meydana geldi. Eğer o gün de onun yanına uğrasaydım, ikimizde ölmüş olurduk" diye konuştu.
Musiç, o gün saatlerce Safer'in eve gelmesini beklediklerini ancak onun dönmediği belirterek, ilerleyen saatlerde hastaneye gittiklerini ve ağır yaralı olan Safer'i burada bulduklarını söyledi.
Aradan geçen 21 yıla rağmen o günü ve kardeşinin ölümünü unutamadığını ifade eden Musiç, o günün acısının dün gibi taze olduğunu kaydetti.
Safer'in eşi Emina Musiç (82) de Safersiz 21 yılın çok ağır geçtiğini ancak iki çocuğu olduğunu ve onlar için mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmediğini anlattı.
Ağır yaralı olarak hastaneye götürülen Safer'in daha sonra Almanya'ya sevk edildiğini ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşam mücadelesini kaybettiğini ifade etti.
Musiç, Markale'ye düzenlenen saldırıda eşinin bacağının koptuğunu ancak yapılan ilk ameliyatın ardından durumunun iyiye gittiğini belirterek, "Ancak birçok ameliyat geçirdi. Sonunda vücudu dayanamadı. Son nefesine kadar yanındaydım" diye konuştu.
- "İnsanların bedenleri dört bir yana saçılmıştı"
Markale'ye saldırının gerçekleştiği an olay yerinden sadece birkaç metre uzakta olan ve şans eseri hayatta kalan Saraybosnalı Samir Fazliç, o güne dair şunları söyledi:
"O gün çalışmıyordum. Çıkıp şehir merkezinde yürüdüm. Sakin bir gündü. Ne zaman şehir merkezine gitsem, pazar yerine de uğrar, burada tanıdıklarla sohbet ederdim. Mareşal Tito Bulvarı'ndaki annemi ziyarete gidiyordum. Tam olarak Sönmeye Ateş Anıtı'nın yanındaydım. Büyük bir patlama oldu. İkinci bir patlama olasılığına karşı saklandım. Sonra insanlardan patlamanın Markale'de olduğunu duydum. Düşünmeden o yöne doğru yürümeye başladım. Gördüğüm manzara insanın hayatı boyunca etkisinden kurtulamayacağı türdendi. İnsanların bedenleri dört bir yana saçılmıştı. Hayatta kalanlar ise yoldan geçen araçları durdurup yaralıları bu araçlara yüklüyor, hastaneye götürüyordu."
Her şeyin bir mozaiğe benzediğini söyleyen Fazliç, bu mozaiğin dört bir yana dağılmış insan bedenlerinde, satılmak üzere pazara getirilen yemek, ampul, lamba ve oyuncaklardan oluştuğunu anlattı.
Pazar yerinin kuşatma boyunca insanların buluşma noktası olduğunu ifade eden Fazliç, kenti farklı semtlerinden insanların burada görüşüp sohbet ettiklerini kaydetti.
Fazliç, Markale'deki katliamda hayatını kaybedenler için, bu katliamın hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini vurguladı.
- Markale'de iki katliam oldu
Markale Pazarı'nda, 68 kişinin hayatını kaybettiği ilk katliamın yanı sıra 28 Ağustos 1995 tarihinde bir katliam daha gerçekleşti. Sırp birliklerinin hava topuyla vurduğu pazarda 43 sivil hayatını kaybederken, 75 kişi yaralandı.
Markale'de yaşanan ikinci katliamın ardından NATO birlikleri Saraybosna'yı kuşatan Sırp askeri birliklerinin konuşlandığı noktaları bombalayarak Bosna'daki savaşı sonlandırmıştı.
- Sorumlular ne ceza aldı?
Bosna savaşında, Sırp Cumhuriyeti Ordusu'na (VRS) bağlı Saraybosna-Romaniya Kolordu Komutanlığı görevini yürüten Stanislav Galiç, Lahey'deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) tarafından, aralarında Markale katliamının da bulunduğu, Saraybosna'nın kuşatılması sırasında işlenen suçlar nedeniyle müebbet hapse çarptırılırken, orduda üst düzey komutanlardan biri olan Dragomir Miloşeviç hakkında ise 29 yıl hapis cezası verildi.