Davutoğlu, Kanal 7 ve Ülke TV kanallarının ortak canlı yayınında gündeme dair soruları yanıtladı.
Başkanlık sistemine ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, sistemin ön yargı ile yaklaşılmadan tartışılması gerektiğini söyledi. Davutoğlu, muhalefet partilerine tavsiyede bulunarak, "Bir kere öncelikle ön yargılarından arınsınlar. Bu AK Parti karşıtlığı, Erdoğan karşıtlığına yönelik söylemin şu ana kadar onlara bir hayrı olmadı. Bundan sonra da olmaz. 'Her şeyi tartışmaya hazırız' desinler" ifadesini kullandı.
Devletlerin kuruluşunda kritik aşamalar olduğunu anlatan Davutoğlu, "Eğer Osmanlı, Fetret Devri'ni yaşamasaydı, daha sonra fethe kadar gidecek devleti inşa edemezdi. Fatih Sultan Mehmet'in kanunnameleri ve İstanbul'un fethi olmamış olsa Kanuni Sultan Süleyman dönemini, bakın yine yaklaşık 100 yıl sonraya giden temel taşları dökülmezdi. Ben, 'Fetret'i bitiyoruz' dedim. 'AK Parti ile bitirdik' dedim" değerlendirmesinde bulundu.
"Kriz yaşamak kötü bir şey değildir, eğer krizden ders alırsanız" diyen Davutoğlu, krizin aşı gibi gelebileceğini söyledi. Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Öksürmek, kötü bir şey değildir. Öksürmek, aynı zamanda sağlık alametidir, vücudun tepki verdiğini gösterir. Bu sistem, öksürüyor. Bunun farkında olalım. Öksürdü, çok öksürdü ama birileri dediler ki, 'Öksürürken geçmiş dönemin başbakanları, öksürmesinler'. Yani, onlar adına cumhurbaşkanı öksürüp öksürmeyeceğine, yani Evren, Özal adına, Demirel, 28 Şubat dönemi Milli Güvenlik Kurulu, Erbakan adına... Bu yürümez. Bizim, şu anda seçilmiş başbakan ve seçilmiş cumhurbaşkanı olarak, bu uyumu Elhamdülillah koruyoruz ve korumaya da devam edeceğiz."
-"Ben, siyasete AK Parti'ye kapatma davası açıldığı gün girdim"-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun eşleri ile çekilen ve basına da yansıyan fotoğrafın da bir uyuma işaret edip etmediğinin ve bu görüşmede nelerin konuşulduğunun sorulması üzerine Davutoğlu, bu görüşmenin doğal olduğunu ve medyaya yansımayan şekilde de birçok kez bir araya geldiklerini söyledi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kendisinin ilişkisinin dün başlamadığını ve herhangi bir hesaba da dayanmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Ben, Sayın Cumhurbaşkanımızı rahmetli babamla ziyaret ettiğimde, o zamanki ilişkimiz ne ise bugünkü ilişkimiz de odur. O zaman haksız yere zulme uğramış Medrese-i Yusufiye bir mahkum idi. Biz de onu ziyarete gelen dostlarıydık. Esas olan, ilişkilerin, makama dayalı olmamasıdır, insani ve özde ne olduğudur.
Ben, olaya böyle bakarım. Ben, İstanbul'da kitaplarını yazan bir akademisyenken ve önünde de çok kitap yazma hedefi olan birisiyken, bir telefonla hiçbir şey hesap etmeden geldiğimi en iyi Sayın Cumhurbaşkanımız bilir.
En zor dönemlerde mesele, bir yola beraber çıkıldığında o yola, o beraberliği sürdürme iradesi ve bunun yürekten gelmesidir."
Davutoğlu, "Ben, siyasete AK Parti'ye kapatma davası açıldığı gün girdim. Cumhurbaşkanımıza o gün söyledim. Birçok kez sizden izin istemiştim ancak bu bir savaş ilanıdır. Bu savaş ilanı, ne sizedir ne AK Parti'yedir. Bu savaş ilanı, bu ülkedeki onurlu her insanadır. 'Bundan sonra siz neredeyseniz, ben oradayım' dedim. Her zaman da bu sözümün arkasında oldum" diye konuştu.
Davutoğlu, başdanışman olarak ağır ithamlarla karşılaştığını ancak hem o dönemlerde hem Dışişleri Bakanı olduğunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yanında ve önünde gördüğünü bildirdi. Bu ilişkinin mahiyetinin hiçbir zaman değişmediğinin altını çizen Davutoğlu, "Arkamda, güvendiğim insan olarak da gördüm. Onun için de aynı şey geçerli" dedi.
Erdoğan ile herhangi bir konuda farklı kanaatleri olduğunda, bunu aralarında konuştuklarını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu çocukça bir oyun muhalefetin yaptığı. Her hafta beni tahrik etmeye çalışıyorlar. 'Başbakan kendini gösteriyor'. Başbakanlığımı görecek olan sen değilsin ki. Senin öyle bir gözün yok zaten. Başbakanlığımı görecek olan halktır.
Yaklaşık 50'nin üzerinde vilayete gittim. Sokaklarda bazen yürüyemedim muhabbetten. Diyarbakır'a çıkabilir mi? Diyarbakır'a çıkarsa İzmir'e çıkabilir mi? Ben, Diyarbakır'da da İzmir'de de o muhabbeti gördüm. Konya'da gördüğümü Rize'de gördüm. Orada da söyledim, 'Sayın Cumhurbaşkanımız ne kadar Rizeli ise o kadar Konyalıdır. Ben de ne kadar Konyalı isem o kadar Rizeliyim'. Tüm ülke için bu böyle... Muhalefet, nefsi şeylerle bizi tahrik edeceklerini hesap ediyor. Bu ilişkinin doğasında muhabbet var."
Söz konusu görüşmede, en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın torunu Mahinur ile ilgili konuştuklarını anlatan Davutoğlu, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı eşi Sare Davutoğlu'nun zaten Erdoğan'ın torunlarının da ebesi olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, "Bize resim çizdi ve hediye etti. Bana, üzüm salkımı çizdi. Piyano başına geçti. Siyasi boyutu olmayan görüşme oldu. 70'li yıllarda gençlik hatıralarımızı paylaştık, 12 Eylül'de gözaltına alınmalardan, gençlik hareketlerine kadar. Benim oğlum ile Sümeyye ve Esra Hanımlar da vardı. Tamamıyla bir aile sohbetiydi. Bu olağanüstü bir şey değil" diye konuştu.
-"Nerede olursa olsun Hakan Bey bulunduğu yerin hakkını verir"-
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın milletvekilliği için aday olup olmayacağının sorulması üzerine Davutoğlu, Fidan'ı akademik hayattan tanıdığını belirtti.
Fidan ile TİKA, başbakan müsteşarlığı ve sonrasında MİT müsteşarlığı dönemlerinde çok yakın çalışma temposu içinde olduklarını ifade eden Davutoğlu, "Her şeyi, bu anlamda paylaştık. Ben başdanışman olduğumda Suriye-İsrail görüşmeleri sürerken yanımda Hakan Bey ile Feridun Bey vardı. Sağımda biri, solumda biri vardı. Arabuluculuk görüşmeleri Suriye ile İsrail arasında. Sayın Cumhurbaşkanımız da başbakan olarak, siyasi iradeyi temsil ederek bize yön veriyordu, ne olması gerektiği hususunu söylüyordu" diye konuştu.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"7 Şubat 2012'de kendisine karşı ki aslında kendisine karşı değil, başbakanımıza ve dışişleri bakanı olarak da bana karşı yapılan operasyonlarda da görüldüğü gibi dirayetiyle, çalışkanlığı, vatanseverliği, özgürlükçü tutumuyla hepimizin takdirini kazanmıştır.
Hangi görevi alırsa da nerede bulunursa da hakkını verir, cesurdur, yiğittir, attığı adımdan da geri dönmez. Bu memlekete de daha çok hizmet edeceği alanlar olacaktır. Siyasette de olabilir, bürokraside de olabilir. Bunlarla ilgili daha değerlendireceğimiz hususlar var. Daha görüşeceğimiz, istişare edeceğimiz hususlar olur. Hakan Bey'le ilgili her konuda ve her yerde pozitif dururum."
"Böyle kritik dönemlerde kimin hangi sınavlardan, ateşin çemberinden geçerken, o ateşin sıcaklığını sizinle birlikte hissedenleri de hissedersiniz; ateşin sıcaklığını hissetmemek için soğuk diyarlara kaçanları da hissedersiniz" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Biz, ateşin çemberinden geçerken yanımızda duranları hiçbir zaman terk etmeyiz. Ateşin çemberinden geçme süreci daha bitmedi. Allah, hepimize güç ve kuvvet versin. Bizim için bu bir siyasi ilke meselesidir. Bizim daha bu coğrafyada yaşadığımız zaman karşı karşıya kalacağımız tehlikeler olur, avantajlar da olur. Burada önemli olan dava ahlakı, irade ve basirettir. Hakan Fidan da bu konuda güvendiğim arkadaşlarımdan biridir. İstişarelerimizi yaparız, birlikte en doğru kararı alırız. Nerede olursa olsun Hakan Bey, bulunduğu yerin hakkını verir."
(Sürecek)