Osmanlı ve Türk yemeklerini korumak ve bu alanda çalışma yapmak için kurulan derneğin faaliyetlerini AA muhabirine anlatan dernek başkanı Metin Uçar, Osmanlı yemeklerinin sayısı için belirli bir rakam söylemenin imkanı bulunmadığını ancak bu rakamın binin üzerinde olduğunun tahmin edildiğini söyledi.
Uçar, sayının her an artabildiğini, hatta Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi'nin son sayısında röportajı yayınlandıktan sonra bazı kişilerin derneğe ulaşarak bu konuda ellerinde tarihi evrak bulunduğunu ilettiğini kaydetti.
Bu konudaki kıstaslarının "saray mutfağının kayıtları, o devrin yazarları, bu topraklardan geçen yabancı seyyahların, Osmanlı ile ticari veya siyasi işleri dolayısıyla irtibat kurmuş yabancı devlet adamlarının notları ve yazdıkları" olduğunu ifade eden Uçar, tüm bu belgelerin Osmanlı Mutfağı hakkında ipucu verdiğini dile getirdi.
- "Bilgileri toplayıp envanter yapıyoruz"
Uçar, bu bilgilerin dağınık ve farklı eserler içinde yer alması nedeniyle bilgi bütünlüğünden pek söz edilemediğine işaret ederek, "Bütün bu bilgileri bir araya toplayarak belirli bir yemek kültürü envanteri yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Yemeklerin mevcut reçetelerinin orijinalliği konusunun da önemli olduğunu vurgulayan Uçar, geniş coğrafyalı Osmanlı Devleti'nin mutfak kültürünün de yemekleriyle beraber değişim yaşamış olabileceğini kaydetti.
Belirli yörelerin ağız tatlarının yemeklere farklılıklar katmasının normal olduğuna değinen Uçar, bunların belgelenip bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi gerektiğini belirtti.
Uçar, sağlığın en önemli parçalarından yemek konusunun 100 yıl sonra dahi revaçta olmaya devam edeceğine dikkati çekerek, zaman içinde insanların sağlıklı beslenmeyi tercih ettiğini aktardı.
- En önemli özelliği çeşitliliği
Osmanlı mutfağının en önemli özelliğinin yemeklerin çeşitliliği olduğunu söyleyen Uçar, aynı sebzeden onlarca yemek yapılabildiğini kaydetti.
Etlerin ve balıkların çeşitliliği ile pişirilme şeklinin çok önemli olduğunu Osmanlı'da geleneksel yöntemlerle odun ateşinde pişirilen yemeklerin çok leziz ve sağlıklı olduğunu dile getiren Uçar, bu anlamda 5 bin 250 metrekare büyüklükle öne çıkan saray mutfağında tatlılar için ayrıca helvahaneler bulunduğunu dile getirdi.
Uçar, bunun Osmanlı'da yemek kültürüne verilen önemi gösterdiğini aktardı.
- "Osmanlı ve Türk yemeklerini dünyaya tanıtmak istiyoruz"
Derneğin çok değerli profesörler, araştırmacılar, konusunda başarılı, farklı sektörlerden girişimcilerin bir araya gelmesiyle geçen yıl kurulduğunu anlatan Uçar, şöyle devam etti:
"Amacımız, Osmanlı mutfağını belgelemek ve dünyaya tanıtmak. Yemek kültürümüze sahip çıkmak ve bunu tüm toplumlara tanıtmak istiyoruz. Yemekleri belgeleyip bunları kayıt altına alıyor, envanter çalışması yapıyoruz. Dünya tarihinin en önemli mutfaklarından biri olan Osmanlı mutfağının kayıtlı-kayıtsız tüm yemeklerini bilinir kılmayı hedefliyoruz.
Osmanlı ve Türk mutfağının reçetelerini belgelemek, yemek kültürümüzü yaşatmak, Osmanlı sofra kültürünü, sofra adabını, sağlıklı yemeklerini toplumların ilgisine ve beğenisine sunmayı misyon edindik. Bu sebeple geniş çaplı bir araştırma ekibi ile farklı projelere imza atmak istiyoruz. Gerek kitap gerekse belgesel çalışmamızla projenin amacına ulaşmasını umut ediyoruz."
- "Çalışmalarımızı uluslararası alana taşıyacağız"
Son zamanlarda "hangi yemek, kime ait" konusunun sık sık gündeme geldiğini ve bunun son örneklerinden birinin "baklava" olduğunu hatırlatan Uçar, bu konularda da çalışma yapacaklarını söyledi.
Uçar, bilgiyi belgeleriyle bu konudaki gerçekleri sunmayı hedeflediklerini kaydederek, çalışmalarını uluslararası alana da taşıyacaklarını sözlerine ekledi.