Dolar

34,8758

Euro

36,6247

Altın

3.023,15

Bist

10.099,10

'Bölgede Dini Cereyanlar Çalıştayı'

'Bölgede Dini Cereyanlar Çalıştayı'

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-02-04 13:04:50

'Bölgede Dini Cereyanlar Çalıştayı'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Fransa'da, Charlie Hebdo saldırısında 12 kişinin ölümü üzerine dünyanın ayağa kalktığını, dünya liderlerinin bir araya geldiğini belirterek, "Aynı gün içerisinde Boko Haram, Nijerya'da 2 bin insan öldürüyor. Onları kimse duymadı bile" dedi.

Aktay, İstanbul Aydın Üniversitesinde yapılan "Bölgede Dini Cereyanlar Çalıştayı"nda yaptığı konuşmada, şiddetle belli dini inançlar arasındaki ilişkinin, genelde toplumsal değerlendirildiğini söyledi.

Selefilik kavramının bütün olup bitenlerin sorumlusu gibi gösterilmeye çalışıldığını, selefiliğin ulaştığı şiddetten bahsedildiğini, İslam dünyasına uygulanan şiddeti kimsenin dile getirmediğini dile getiren Aktay, ABD'nin Taliban'ı yıllarca Afganistan'da desteklediğini ve yaptığı her hareketin hoş görüldüğünü aktardı.

Taliban'ın, Afganistan'da, Sovyetler sonrası ortaya çıkan kaosu bitiren ve ilk anda hoş görünen ve karşılanan bir "leviathan" gibi görüldüğünü belirten Aktay, "Taliban bir anda bir düzen getirdi. Uyuşturucuyu bitirdi orada. Yıllarca uyuşturucuyu bir sektör olarak dünyaya arz eden Afganistan tarlalarını kurutan bir müdahale yapmıştı aslında Taliban. Sonra Amerikan işgali geldi ve onunla birlikte o mücahitler, o özgürlük savaşçıları, bir anda teröriste dönüştüler. Sovyet işgaline karşı savaştığında özgürlük savaşçısı, Amerikan işgaline karşı savaştığında birer teröriste dönüştü" diye konuştu.

Yasin Aktay, ABD'nin, Afganistan'ı işgal etmesiyle 1 milyon insanın öldüğünü, bir işgal sonrasında ortaya çıkan şiddet olduğunu belirterek, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı öncesi geçici bir süre işgal altında yaşadığını anlattı.

Aktay, şöyle devam etti:

"Türkiye'deki özgürlük mücadelesini motive eden, onun lügatçesini sunan, motivasyonunu sağlayan inanç bütünü, ideoloji, biraz tasavvuftan, biraz Türk İslamından beslendi. O dönemde de Avrupalılar ve Türkiye ile savaşan insanlar, Türkiye'deki bütün bu hareketleri, Mustafa Kemal'in yürüttüğü hareketi, muhtemelen terörist olarak nitelendirirdi. Öyle bir literatür ve öyle söylem de vardır. Yani Türk Kurtuluş Savaşı'nı bir terör hareketi olarak niteleyen insanlar da olmuştur. İslam dünyasında çok fazla acı var. Bunu görmezden gelerek bütün suçu gelip İslam içindeki birtakım inançlara, Selefi inancına hamd etmek çok zor. "

- "12 kişinin ölümüyle dünya nasıl ayağa kalktı"

İslam dünyasındaki şiddetin gerekleri ve sebepleri üzerinde durulması gerektiğini vurgulayan Aktay, dünyada olup bitenlerden Müslümanların sorumlu olmadığını, yaşananların kurbanı olduklarını kaydetti.

Aktay, "12 adam öldü Fransa'da. O şekildeki ölümü benimsemiyoruz elbette. Ama biraz dürüst olalım. O insanlar hangi şartlarda yetiştiler. 12 kişinin ölümü dolayısıyla dünya nasıl ayağa kalktı. Bütün dünya liderleri bir araya geldi. Aynı gün içerisinde Boko Haram, Nijerya'da 2 bin insan öldürüyor. Onları kimse duymadı bile. Şu anda Halep'te varil bombalarıyla onlarca kişi hayatını kaybetmektedir ama buna karşı zerre kadar duyarlılık sergilemezken, bence biz biraz başımız dik olalım. Savunmacı söylemi benimsemenin alemi yok" ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı Ortadoğu ve Afrika Haberleri Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı da İslam dünyasında 200 yıllık bir sorun bulunduğunu söyledi.

İslam dünyasını bir bedene benzeten Kışlakçı, "Bu bedenin kolunda farklı bir acı var. Kalbinde, karnında, ayaklarında farklı bir acı var. Her acıyı farklı tanımlamak lazım. Çünkü 2 milyarlık bir İslam dünyasından bahsediyoruz. Şu anda konuştuğumuz konu mezhep eksenli. Şii-Sünni sorunu. Irak, Suriye ve kısmen Pakistan'ı da katın. 3-4 ülkeyi geçmez. Ama İslam dünyasında 50'den fazla ülke var. Hepsinde Şii-Sünni sorunu var mı? Hayır" dedi.

İran-Irak savaşı döneminin iyi ele alınması gerektiğine işaret eden Kışlakçı, bu savaş sonrası başlayan Şii-Sünni kavgasının Arap Fars kavgası olarak okunması gerektiğini sözlerine ekledi.

- "Hilafet hala TBMM'de-

UNESCO Kültürel Diplomasi Kürsüsü Başkanı ve Garbiyat Batı Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Naciye Selin Şenocak ise 1924 yılında halifelik makamının kaldırıldığını, hilafetin ise hala TBMM'de beklemede tutulduğunu söyledi.

Hilafetin, Türkiye'nin kontrolünde, Meclisin bünyesinde var olan bir kurum olduğunu kaydeden Şenocak, şöyle konuştu:

"1924 yılında halifelik makamı kaldırıldığı zaman yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Fakat Diyanet İşleri Başkanlığının işlerine hilafet meselesi girmiyor. Şu anda Müslüman ülkelerin yaşadığı en büyük sıkıntı, siyasi bir birliğin olmaması Müslüman ülkeler arasında. Bu siyasi birliği de ancak hilafet kurumu yapabilir. Bu bahsettiğim dini bir olgu değil, seküler bir kurum. Müslüman ülkelerin bir araya geldiği siyasi bir teşkilatın yeniden yapılandırılması lazım. Bu hilafet. Türkiye'nin dini bir liderlik veya halifeliğin dini bir olgu değil, seküler bir olgu olduğunu, siyasi bir teşkilatın yeniden gelmesi ve başını Türkiye'nin yönetmesi gerektiğini, bu 5 Müslüman ülkenin liderliğinde 71 Müslüman ülkeyi ilgilendiren bir teşkilat.

Bunlar dünyadaki Müslümanlara karşı baskı, savaşlar, onların güvenliği, Avrupa'daki yanlış algılar, Müslümanlar arasındaki çatışmaları kontrol altına alabilecek siyasi bir güç. Birleşmiş Milletler (BM) Teşkilatı gibi. BM bünyesinde de bir güç odağı olması, bunun Türkiye'nin liderliğinde yapılması gerekiyor. Çünkü hilafet bizde şu anda. TBMM'de. "

Haber Ara