Arınç, Bakanlar Kurulunun ardından, açıklamada bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"İnsan Hakları Konseyi bünyesindeki Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması çerçevesinde Cenevre'ye gittiniz. Türkiye incelemesi esnasında söz alan devletlerin 'ağır eleştirilerde bulunduğu' yönünde basında haberler yer aldı. O toplantılarda neler konuşuldu" sorusu üzerine, Arınç, Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması'nın Türkiye'ye yabancı bir unsur olduğunu, buna, 2010'da o dönemde İnsan Haklarından Sorumlu Bakan Cemil Çiçek'in de katıldığını söyledi.
Cenevre'deki toplantıların çok başarılı geçtiğini, çok tebrik, takdir aldıklarını belirten Arınç, bunların rakamsal veri olarak da ortada olduğunu kaydetti.
Başta oturum başkanı Federal Almanya'nın ve Troyka'yı teşkil eden üç ülkenin temsilcileri olmak üzere bütün ülkelerin kendilerini kutladığını ifade eden Arınç, toplantıda, kendisinin bir konuşma yaptığını, sonrasında da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünden temsilcilerin ayrı ayrı söz alarak, hem ön soruları cevaplandırdıklarını hem de gelişmeler konusunda birebir bilgi bilgi sunduklarını anlattı.
Türkiye'nin 280 civarında tavsiye kararı aldığını dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
"122 ülke söz almak için kayıt yaptırmıştı. Bunlardan 110'u birer dakikalık sorularını eklediler. Bir kısmı ön soru şeklinde vermişti. Biz bunların tamamını dinledik, cevap vermeye çalıştık. Kapanış toplantısında, 280 civarındaki soru karşısında, 'Türkiye ne düşünüyor' denildiğinde, bunların analizlerini yapmıştık. Gördük ki bu tavsiyelerin büyük bir kısmını Türkiye esasen uyguluyor veya uygulamaya yeni başlamış durumda. Yani kabul edebileceğimiz... Bunların sayısı aklımda kaldığına göre 199'du. Yani 280 tavsiyenin 199'unu Türkiye, demokratikleşme süreci içerisinde, insan hakları bağlamında yaptığı gelişmelerle esasen kabul etmiş durumda. Bir kısmını, inceleyeceğiz, sonra size bilgi vereceğiz' dedik. Bu beşinci ayın sonuna kadar, bizim elimizdeki bir süreçtir. O konu, üzerinde tereddütler taşıdığımız konulardır, bir kısmı konusunda olumlu düşünüyoruz, bir kısmı konusunda da olabilirliği konusunda çalışma yapıyoruz. Bunlar hakkında, 'bunlara da evet diyoruz, tavsiye kararını kabul ediyoruz' da diyebiliriz, 'bunları kabul etmiyoruz' da diyebiliriz. Sanıyorum 26 tavsiyeye de kesinlikle hayır dedik. Bu da toplam soruların yüzde 5'ini şekil ediyor."
-"Kötü bir algı operasyonu var"-
"İnsan hakları karnemiz pekiyi deyince, bazılarının üzüldüğünü gördüm" ifadesini kullanan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"280 sorudan, sadece yüzde 5'ini reddetmiş olmakla Türkiye, yüzde 95'ini zaten uygulayan bir ülke olarak, insan hakları konusunda bize soru soran ülkelerin pek çoğundan çok daha iyi bir durumda. Peki niye bu reddettiğiniz ülkelerin tavsiyeleri var? Bir kısmı mecburen... Mesela Güney Kıbrıs bize soru yöneltiyor, bizim diplomatik ilişkimiz yok Güney Kıbrıs ile. Dinliyoruz ama diyoruz ki 'kusura bakmayın, sizi tanımadığımız için, sizin sorularınıza bizim cevap verme imkanımız yok.' Mısır, maksatlı sorular sordu. Ona da oturum içerisinde cevap verdik. Mısır'ın konuştuğunu bilmese bir insan, kendi ülkesinde olanları anlatıyor diyeceksiniz. Bugün 185 tane idam kararı vermiş olan Mısır, 'insan haklarını ihlal ediyor' diye Türkiye'den şikayet ederse adama gülerler. Bir kısmı Yunanistan'ın sorusuydu, Kıbrıs ile bağlantılı olarak. Sanıyorum 2-3 ülke de böyle Türkiye'nin uygulamak durumunda olmadığı bazı konuları tekrar tekrar ısıtıp, gündeme getiriyorlar, Türkiye'deki bazı örgütlerle paralel işbirliği yapmak suretiyle. Sorularına hiçbir şey demiyorum, herkes her şeyi sorabilir. Ama Türkiye'nin insan hakları karnesinde, sadece yüzde 5'lik şu veya bu sebeple kabul edemeyeceği bir engel varsa bunu da herkesin anlayışla karşılaması lazım."
Kendilerini, 20'den fazla ülkenin kutladığını, Türkiye'nin başarılarından söz ettiğini belirten Arınç, sorulara internet ortamından ulaşılabileceğini, kayıtların alınabileceğini söyledi.
Arınç, bu işe merak duyanların 110 ülkenin temsilcilerinin neler konuştuğunu görmesini istediğini dile getiren Arınç, "Türkiye'de insan haklarının ihlal edildiğine yönelik öylesine kötü bir algı operasyonu var ki sanırsınız bütün dünya Türkiye'den şikayet ediyor. Oysa 100 ülkenin, Türkiye'yi tebrik ve teşekkür ettiğini görmek, bizleri ayrıca mutlu etti. Başarılı bir sonuçla ülkemize döndük" diye konuştu.
-"Bakanlar Kurulu kararında imzam var"-
Birleşik Metal-İş işçilerinin grevinin ertelenmesi konusunda bazı bakanların imzalarının eksik olduğu yönünde haberlerin yapıldığını anımsatan Arınç, "Bunu, ben, bizzat imzaladım, Çünkü 29'unda biz geldiğimizde bunu imzaladık. Bütün kararnamelerin Bakanlar Kurulunda imzaya açılması diye bir kural yok. Bakanlar Kurulunda imzalayan olur, sonra elden dolaştırılır, onlar da imzalar. Sonra da Sayın Cumhurbaşkanımız, 30'unda imzayı atmış ve o gün mükerrer sayıda yayımlanmış. Cenevre'den döndükten sonra imza attığımı rahatlıkla söyleyebilirim, bir spekülasyona yol açmaması bakımından" dedi.
"Terör örgütü IŞİD elindeki ikinci Japon rehineyi de infaz etti. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ürdünlü bir pilot son olarak IŞİD'in elinde. Türkiye'nin bu konuda Ürdün ile bir işbirliği, istihbarat paylaşımı yapması yapması söz konusu olabilir mi" sorusu üzerine, Arınç, şunları kaydetti:
"IŞİD bir terör örgütüdür. Bu örgütün insanlık dışı, böylesine alçakça, zalimane işlediği cinayetleri her zaman lanetliyoruz. Bütün bu cinayetler, bu örgütle ve bunun benzeri örgütlerle bütün ülkelerin ortak bir mücadele yürütmesi gerçeğini önümüze getiriyor. Bu sadece bir ülkenin tek başına yapabileceği, başarabileceği bir iş değil. Fevkalade üzgünüz, Japon halkının üzülmesinin yanında, Türk halkının da Japon halkıyla dayanışma içerisinde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Başbakanlarının ifadelerini gördüm. Bu insanlık dışı bir harekettir. Vahşi hayvanlar, sırtlan dahil, böylesine cinayetleri kolay kolay işleyemez. Fevkalade acı bir olay. Evet, videonun gerçek midir, değil midir tartışması bir tarafa ama buna benzer cinayetlerin işlendiğini bildiğimize göre, bu acının gerçek olduğunu söylemek mümkün."
Ürdünlü bir pilotun kaçırıldığına dair bir bilgiye sahip olmadığını belirten Arınç, daha önce Türk Hava Yolları pilotlardan ikisinin, başka bir örgüt tarafından kaçırıldığını ve Türkiye'ye teslim edildiğini anımsattı. Arınç, "Türkiye'den bir rica olmuşsa Türkiye'nin yardımı istenmişse istihbarat örgütümüz başta olmak üzere bütün imkanlarımızı bu konuda kullanabiliriz ancak bunun doğru olup olmadığını doğrusu bilmiyorum" ifadesini kullandı.
(Sürecek)