Davutoğlu, Kaya Termal Otelde iş dünyası ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi, Ege İhracatçı Birliklerinin "İhracatın Yükselen Yıldızları Ödül Töreni'ne katıldı.
Bazı şehirlerle tanımlamaların birbirine çok uyduğunu, sivil toplum kavramı ile İzmir'in birbirine çok yakıştığını dile getiren Başbakan Davutoğlu, Türkiye'de sivil toplum kültürünün en gelişmiş, kapsamlı uygulamalarını İzmir'in gördüğünü belirtti.
Davutoğlu, kente dışişleri bakanı olduğu dönemde büyükelçiler konferansı için geldiğini, konferansta İzmir'i "ufuk şehir" olarak tanımladığını hatırlattı.
O zaman diplomaside kente biçtikleri misyonu, "istiklalin kalesi olan İzmir'i istikbalimizin kalesi" olarak belirlediklerini anlatan Başbakan Davutoğlu, "Dışişleri bakanı iken İzmir'e Dışişleri Bakanlığı temsilciliğini açmıştım, çünkü çok sayıda başkonsolos vardı burada ve Dışişleri Bakanlığının burada temsil edilmesi gerekiyordu. Şimdi başbakan olarak İzmirimize, ufuk şehrimize yaptığımız bu ilk ziyarette İzmir'e en kısa sürede Başbakanlık ofisi açmaya karar verdiğimizi duyurdum" diye konuştu.
Başbakanlığın Ankara dışında İstanbul'da ofisinin olduğunu anımsatan Davutoğlu, "İzmir'e Başbakanlık ofisi açarak, İzmir'e daha sık gelme kararımın yanında aslında şunu da söylemiş oluyorum: Türkiye'nin geleceğinde İzmirimizin özel bir önemi var" dedi.
İzmir, sadece modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin değil, geçmiş dönemlerde de Akdeniz havzasında yükselen güçlerin ibre şehri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, kentin tarihine ilişkin bazı bilgileri de paylaştı.
Büyük İskender'in imparatorluğunu kurduğu dönemde İzmir'e ayrı önem verdiğini, Romalılar'ın Akdeniz'e 'Bizim denizimiz' dediği dönemde kentin yükselişe geçtiğini ifade eden Davutoğlu, "İlyada ve Odessa"nın dizelerinin, Heradot'un tarihinin buralarda yazdığını anlattı.
O dönemde Efes ve Bergama'daki kütüphanelerin İskenderiye kütüphaneleriyle yarışacak özelliklere sahip olduğunu bildiren Davutoğlu, özellikle Haçlı Seferleri sırasında kentin göreceli bir düşüş yaşadığını söyledi.
Malazgirt Savaşı'ndan 10 sene sonra Çakabey'in İzmir'e geldiğini ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir anlamda bizim ufkumuzu çizdi. Vatan kılarken Anadolu'yu, İzmir'i bu vatanın öncü lokomotif şehri haline getirdi. Ondan sonra hep bizim kaderimiz İzmir'in kaderiyle birlikte şekillendi. Vatanımızın, istikbalimizin kaderi de birlikte şekillendi. Biz yükselirken İzmir yükseldi, biz durduğumuzda İzmir'in ilerleyişinde duruş yaşandı. Biz, sivil toplum bakımından zenginleştiğimizde, İzmir zenginleşti."
Akdeniz'in Türk denizi haline geldiği 16. yüzyılda kentin altın dönemini yaşadığına değinen Başbakan Davutoğlu, Evliya Çelebi'nin kent için yaptığı nitelemelerden de örnekler verdi.
-"Şehir maalesef ülkenin yakaladığı hızı yakalayamamıştır"-
İzmir'den 19. yüzyılda, arasında Liverpol'un da bulunduğu 20 şehre feribot seferlerinin olduğunu, 7 farklı dilde 32 gazetenin çıkarıldığını aktaran Davutoğlu, "Bizim çağdaşlaşma tarihimiz İzmir tarihi anlaşılmadan yazılamaz" diye konuştu.
Türk iktisadının temellerinin İzmir İktisat Kongresi'nde 1923 yılında atıldığını belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
"İzmir'i tekrar Türkiye'nin ekonomisinin lokomotifi, Asya ve Avrupa ekonomilerinin buluşma yeri, Asya, Avrupa ve Akdeniz sivil toplumunun en özgür şehri yapma sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Her türlü düşünce, fikir, akım, siyasal yaklaşım, felsefe, sanat, kültür İzmir'de buluşmalı. İzmir şu veya bu düşüncenin diğerlerini dışladığı bir şehir olma gibi bir yaklaşımın dışında herkesi içine çeken, tarihten beri çeken karakterini korumalıdır. Yine bizim ufuk şehrimizdir. Çünkü İzmir'in sokaklarında dolaştığınızda, sağınıza ve solunuza döndüğünüzde Kosova'dan, Balkanlar'dan, Girit'ten gelen muhacirleri, Anadolu'dan, değişik şehirlerden gelen Anadolulularla kaynaştıran bir zenginliği görürsünüz."
İzmir'in Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Asya'nın, Avrupa'nın, Kafkaslar'ın kesişim noktasında özel bir konuma sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, bunun çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Demokrasi de İzmir'de bir ufuk şehir olarak yeşerdi, büyüdü, güçlendi. Demokrasi olmadan ekonomik kalkınma olmaz. Çoğulculuk olmadan ekonomik kalkınma olmaz. İdeolojik saplantılar içine girdiğiniz anda kalkınmanızı ve şehrinizin temel dokusunu yitirmeye başlarsınız. Şimdi biz İzmir'e ne düşünüyoruz? İzmir'e bakışımız bu yeni dönemde, şunu çok açık ifade etmek lazım: Maalesef İzmir bütün bu değişim trendi içinde Türk ekonomisindeki durağanlıktan en çok negatif etkilenen şehir olmuştur 1990'lı, 1980, 70'li yıllarda ve İzmir, göreceli olarak önem kaybetmiştir. Daha sonra şehir, bizim dönemimizde, maalesef şehir, ülkenin yakaladığı hızı yakalayamamıştır. Bunu açık yüreklilikle artık, Başbakanlık ofisi de burada açılacağı için kendimi de bir anlamda İzmirli, her zaman öyle gördük, her şehirden gördük ama İzmirli olarak ifade etmek isterim. Şimdi bizim Türkiye'nin yükselişiyle birlikte İzmir'in yükselişine yeni bir vizyon biçmemizin vakti geldi."
(Sürecek)