Erdoğan, Girişimci İş Adamları Vakfı tarafından Bahariye Mevlevihanesi'nde düzenlenen "Girişimcilik Ödülleri" törenindeki konuşmasında, başarıyla göğüslerini kabartan her girişimcinin kendileri için birer iftihar meselesi olduğuna işaret ederek, "Bismillah" ile kapısı açılan her işletmenin, sunulan her hizmetin, üretilen her ürünün sadece iş adamları için değil onlarla birlikte tüm millet, vatan ve ülke için bir bereket vesilesi olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası'nın bu anlayışla 2002'nin sonlarında yola çıktıklarında 230 milyar dolar iken bugün 820 milyar dolara, ihracatının 36 milyar dolardan 158 milyar dolara çıktığını dile getiren Erdoğan, bu gayretle geçen 12 yılda Türkiye'nin senede ortalama yüzde 5 büyüdüğünü ancak bunun yeterli olmadığını, daha fazla olmasını istediklerini ifade etti.
Erdoğan, 2002'de 46 milyar lira olan yıllık yatırım tutarının 318 milyar liraya kadar yükseldiğini kaydederek, son 12 yılda 3 kat büyüyen Türkiye'nin daha çok çalışıp üreterek gelecek 8 yılda da aynı başarıyı ortaya koyacağını ve 2 trilyon dolar milli gelir hedefine ulaşacağını aktardı.
Bunun azim, inanç, gayretle olacağını ve azmedilirse başarılabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Ben sizlerin desteği ve katkısıyla Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşacağına, onunla da kalmayıp 2053 ve 2071 vizyonunu şekillendireceğine inanıyorum. Siz girişimci iş adamlarımız başta olmak üzere bugüne kadar elde edilen başarıda payı, katkısı olan herkese huzurlarınızda şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.
- "Helal ölçüsünde kazanılan iktisadi sistemi arzu ediyoruz"
Erdoğan, Girişimci İş Adamları Vakfı'nın üyeleri arasında tesis ettiği dayanışma anlayışını, düzenlediği birçok eğitim ve diğer faaliyetleri yakından takdirle takip ettiğini belirterek, "Vakfın kendisine vizyon olarak iktisadi hayatın ahlaki temelde şekillenmesini belirlemiş olmasını ise çok daha önemli, hayati buluyorum. Gerçekten de her alanda olduğu gibi iş hayatında da ahlaki ölçüler esas alınmadan atılan her adım belki para kazandırabilir ama ferdi de toplumu da uçuruma sürükler, bedbaht eder" dedi.
"Ne pahasına olursa olsun kazanılan" değil "hak, hakkaniyet, helal ölçüsünde kazanılan" bir iktisadi sistemi arzu ettiklerine değinen Erdoğan, bunun kendi tarihlerinde, kültürlerinde "ahilik" adıyla kurumsallaştığını aktardı.
- "Ne yapıp edip bu yapıyı muhafaza etmeli, güçlendirmeliyiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ahilik geleneğinin haksız ve kıran kırana rekabet ve insanı insanın kurdu olarak görmek yerine komşusunun siftahını da düşünen, onu da dert edinen bir anlayışı tavsiye ettiğini kaydederek, "Günümüz dünyasına ahiliğin o kanaat anlayışını esas alan yaklaşımını yeniden diriltmeye, canlandırmaya ihtiyacımız var. Dayanışmanın, paylaşmanın, dostluğun, kardeşliğin olmadığı bir iklimde sınırsız kazanma hırsı kimseyi mutlu, abad etmez" dedi.
Geçmişlerinde sömürgecilik lekesinin bulunmayışının devlet ve toplum sistemine hakim olan ahilik geleneği sayesinde olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kendi nefsini ıslah edenlerin toplumu ifsadı mümkün müdür? Malının kazancının çokluğuyla değil bunların bereketiyle helal yoldan edilmesiyle gurur duyan insanlardan oluşan bir toplumda kimsenin hakkının, hukukunun gasbı söz konusu olabilir mi? Türkiye'deki sosyal düzenin, ekonomik işleyişin temelinde yatan bu ruhu, geleceği bilmeyenler bizi doğru analiz edemiyor, değerlendiremiyor. Bakıyorsunuz bir finans krizi gelişmiş ülkelerin tüm ekonomik ve sosyal dengelerini altüst edebiliyor. Oysa Türkiye defalarca bu tür krizlere maruz kaldığı halde her seferinde kısa sürede toparlanıp yoluna devam etmeyi başardı. Bunu tüm örselenmişliğine rağmen hala varlığını sürdüren ahilik geleneğimize, çeşitli dayanışma mekanizmasıyla donatılmış güçlü sosyal yapımıza muhtacız. Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin hani o 'Bir olalım, iri olalım, diri olalım' düsturunu rehber edindiğimiz sürece gelişmemizi de krizler karşısındaki mukavemetimizi de kesinlikle sürdürürüz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ne yapıp edip bu yapıyı muhafaza etmek, güçlendirmek mecburiyetindeyiz."
Erdoğan, bu konuda iş adamlarına, esnafa, girişimcilere büyük görevler düştüğüne işaret ederek, daima onların yanında olmaya devam edeceklerini vurguladı.
- "Girişimciler için pek çok düzenlemeyi hayata geçirdik"
Girişimci iş adamlarının iktisadi hayatı ahlaki temeller üzerinde şekillendirme gayretine destek vermeye devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, "girişimcilik" denilip geçilmemesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan, bugün dünya ekonomisine yön veren, tek başlarına Türkiye dahil pek çok ülkenin ihracatından fazla ciro elde eden şirketlere bakıldığında önemli bir bölümünün 20-30 yıllık bir geçmişe sahip olduğunun, arkalarında da bir veya birkaç girişimcinin cesaretinden, azminden, inancından başka bir şey bulunmadığının görüleceğini aktardı.
"Geçtiğimiz 12 yıllık dönemde girişimcilerimizi teşvik edecek, önlerini açacak, onların azmini, heyecanını, cesaretini güçlendirecek bir sistem kurmak için pek çok önemli düzenlemeyi hayata geçirdik" diyen Erdoğan, gerek KOBİ destekleriyle gerek faizleri düşürmek suretiyle gerek ekonomide sağladıkları istikrarla gerekse de pekçok uygulamayla girişimcilerin yanında olduklarını gösterdiklerini belirtti.
- "Faiz sebeptir, enflasyon neticedir"
Göreve geldiklerinde devletin borçlanma faizinin yüzde 63 olduğunu hatırlatan Erdoğan,12 yılda bunu tek haneli rakamlara indirdiklerini ve 4,6'ya kadar düştüğünü ancak Gezi Olayının patladığını anlattı. Erdoğan, bir üst aklın yönettiği bu operasyonla faizin 4,6'dan birden çift haneli rakama tekrar yükseldiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada özellikle faiz anlayışının karşısındaki duruşlarını test etmeleri gerektiğini söyleyerek, şöyle konuştu:
"Şu anda bağımsız bir kurul olarak Merkez Bankamızın özellikle Avrupa'da, dünyada faiz oranları düşerken hala bu faiz oranında direnmesini doğru bulmuyorum. Düşürmesi lazım. Biz biliyoruz ki faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Eğer biz girişimcimizi teşvik edeceksek bu faiz oranlarının düşmesi lazım ki yatırımlar artsın. Eğer bunu düşürürsek yatırımı, istihdamı, üretimi arttırırız. Bunu düşürürsek girişimcimizle beraber ülkemizin dünyadaki piyasalarda rekabet gücünü artırırız. Ben zaman zaman arkadaşlarımıza da söyledim. Amerika'da faiz oranı kaç? Yüzde 1. Bazen 1,5. Japonya'da eksi. Avrupa'ya geliyorsun 1-1,5 buralarda. Peki kardeşim bize, size ne oluyor da hala siz buralarda direniyorsunuz? Bu olabilecek bir şey mi? Bu adımın bir defa atılması gerekiyor."
(sürecek)