Erdoğan, TRT'deki canlı yayında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kobani'deki IŞİD kuşatmasının sona ermesinden sonra "Çiftetelli oynuyorlar" şeklinde yaptığı değerlendirmesinin tepkiyle karşılandığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Çiftetelli, o cümleden rahatsız oldular. Halay çekiyorlardı, Çifte telli değilse, yaptıkları iş buydu. Daha ortada orada bir enkaz var ama o insanların hepsi şu anda Türkiye'de, biz besliyoruz. Bütün bedeli, faturası her şeyi bizim üzerimizde. DAİŞ oradan çekilmiş, çekildi de ne oldu. Çekilmekle iş bitiyor mu?" diye konuştu.
Kobani'nin, Ayn el-Arap'ın son halinin görüldüğünü belirten ve buraları kimin inşa edeceğini soran Erdoğan, "Nerede bombalayanlar. Acaba o bombalayanlar şimdi gelip inşa edecek mi?" dedi.
Erdoğan, "Bu iş Türkiye'ye mi kalacak?" sorusu üzerine, böyle bir şeyi kabul edemeyeceklerini söyledi.
Baştan beri, "sadece hava harekatıyla bu işin çözülemeyeceğini, kara harekatının olması gerektiğini" söylediğini hatırlatan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ve yardımcısı ile de görüştüğünü, NATO toplantısında da konuyu oradaki devlet ve hükümet başkanlarına anlattığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiç bir zaman, uçuşa yasak bölge, güvenli bölge, bunlara yanaşmadılar. Tek şey söylediler, 'eğit-donat'. Eğit-donatta zaten bizim sıkıntımız yok, eğit-donata gireriz ama havadan bombalama olayı derseniz biz buna giremeyiz. Burada kara harekatının olması lazım. Olmaması halinde bir defa bu işi çözmek mümkün değil, Kaldı ki biz sadece DAİŞ hedefli bir harekatı da kabul etmiyoruz, rejim hedefli olacak. Yani eğer, rejimi hedefe koymuyorsak bu yapılan harekat yine boştur. 'Stratejik olarak Kobani'nin ne önemi var' diye sorduğumda, buna cevap vermediler."
- "Halep olayını o anda anladılar"
Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'a, "Halep'i niye konuşmuyoruz da Kobani'yi konuşuyoruz" dediğini belirterek, bundan birkaç gün sonra Fransa Dışişleri Bakanının bir makale yazdığını söyledi. Erdoğan, "Makale ses getirdi ve Halep olayını o anda anladılar" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Rejim burayı bombalarken, birileri buna sessiz kalıyor. Buna sessiz kalanlar acaba niçin Halep'le ilgilenmiyorlar, acaba rejimle birileri işbirliği halinde mi? Kalkıyorsunuz orada örgütleri tamamen düşman cepheye itiyorsunuz ama orada ılımlı muhalefet tek başına mücadele veriyor, Halep'i kaybetmemek istiyor ve bunun için verdiği bu mücadelede siz onları orada yalnızlığa terk ediyorsunuz. Bunları da kendilerine söyledik. Fakat yine ısrarla 'biz hava harekatı yaparız ama kara harekatına girmeyiz, eğit-donata destek veririz' dediler. Biz de kendilerine. 'eğit-donatta oluruz ama bunun dışında uçuşa yasak bölge, güvenli bölge olmazsa diğer şeylerde beraber hareket edemeyiz. Şu anda Silahlı Kuvvetlerimiz, Dışişleri Bakanlığımız bu görüşmeleri hala devam ettiriyorlar. Temenni ederim ki bir olumlu netice alınır. Aksi takdirde bu anlayışla buradaki mücadele istenilen hedefe zor ulaşır. Çünkü bu rejim, kararlı tutum olmadığı için şu anda bu sıkıntıları yaşıyor. İsrail-Suriye, İsrail-Lübnan olayına geldi. Neden soru işaretleri burada toplanıyor. Bunu çok açık konuşmamız lazım. Çünkü Afrin, Haseki, Kamışlı, Kuzey'de bir yapı meydana getirmek istiyorlar."
- "Böyle bir yapı meydana getirmek istiyorlar"
"İkinci bir Kuzey Irak mı?" sorusuna Erdoğan, "Adeta. Böyle bir yapı meydana getirmek istiyorlar" diye cevap verdi.
Obama'ya da PYD'nin PKK'nın benzeri olduğunu söylediğini, silahların verilmesinin doğru olmadığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdi soruyorum, verdiğiniz bu silahlar, içinde ağır silahlar da var. Bu silahlar nerede, kime kalacak, kime karşı kullanılacak? Çünkü örgütün hali ortada. Şu ana kadar verilmiş bir cevap, açıklama yok. Biz de takibini yapacağız. Halep bizim için büyük önem arz ediyor. Türkiye'ye sığınmış 200 bin civarındaki insanın da durumu, Kobani inşa edilmeden olmaz. Fakat birileri de çıkıyor, 'TOKİ gitsin orayı inşa etsin.' Adama şunu söylerler, ben bu makamdayım, kusura bakmayın belki argo olacak ama alışsınlar bu işlere, 'sevsinler seni' derler. Bu kadar sahipleniyorsunuz, hadi gidin inşa edin. TOKİ ülkemdeki bütün fakir fukaraya bunu veriyor. Saldırı neticesinde bu adımları atmıyor. İnsani yardım noktasında desteği yine veririz ama tamamen orayı inşa etmek gibi bir çalışmanın içine giremeyiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kobani'nin kurtulmasına sevinmediğiniz gibi bir sonuç çıkaranlar var" denilmesi üzerine, öyle bir açıklama yapmadığını belirtti.
- "Yatıyoruz kalkıyoruz, Kobani"
Erdoğan, "Kobani'nin kurtulmasından çok, Kobani halkının kurtulması benim için çok daha önemliydi. Onunla ilgili sevincimi baştan açıkladım. Onlar herhalde yanlarında halay çekecek insan arıyorlar. Kusura bakmasınlar, başkalarıyla tamamlasınlar" diye konuştu.
Kobani'den IŞID'in püskürtülmesinin çözüm sürecini etkileyip etkilemeyeceğinin sorulmasına karşılık Erdoğan, "Her şeyden önce, insanların kendi evlerinden topraklarından kovulmasını veya onların topraklarının, evlerinin işgal altına olmasını hiç bir zaman savunamayız. DAİŞ'in yaptığı bu işgal hareketi, insanları öldürmesi, bunların hiçbiri kabul edilemez. Kobani'nin'yi konuşuyoruz da niçin Musul'u, Dohuk'u konuşmuyoruz. Bunları konuşmuyoruz, sadece yatıyoruz, kalkıyoruz Kobani" dedi.
- "Nankörlük çok kötü bir şey"
Türkiye'nin insani, vicdani üzerine düşeni zaten yerine getirdiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"200 bin Kobanili'yi de ülkemize alarak barındırıyoruz, yediriyoruz, içiriyoruz, besliyoruz, sağlık, bütün her şeylerini biz yaptırıyoruz. Bunları affedersiniz, şu anda malum parti yaptırmıyor. Onların belediyelerinin gücü yetmez zaten bu işe. Bunları yürüten şu anda AFAD, bütün imkanlarıyla seferber olmuş durumda. Fakat hakkı teslim etmiyorlar, nankörlük çok kötü bir şey. Hakkı teslim etmedikleri gibi, bir de burada Türkiye Cumhuriyeti Devletine, hükümetine bir teşekkür edin. Bu kadar insan alındı, hiç bir ayrım yapmadan bu hizmet veriliyor. Ne Arap ne Kürt ne Ezidi, şu bu, hiç bir ayrım yapmadan hepsine bu hizmete veriliyor ve bu hizmetin verildiği bu ülkeyi, farklı dünya ülkelerine de hala şikayet ediyorlar. Bu tür sıkıntılar var. Bu bizi de üzüyor. Onlar ne söylerlerse söylesinler, başta AFAD olmak üzere, Kızılayımıza, bütün yardım kuruluşlarımıza, ilgili bakanlarımıza teşekkür ediyorum. Abdestimizden şüphemiz yoksa namazımızdan da şüphemiz olmasın. Rahatız bu konuda. Onlar öyle dedi diye de biz suçlu duruma düşmeyiz. Kobani'de DAİŞ'in şu anda atılmasına sevindi, sevinmedi bunun hesabını biz onlara vermeyeceğiz ki. Bunun hesabını önce Allah'a ondan sonra da halka vereceğiz. Mesele bu."
(Sürecek)