Kurtulmuş, parti genel merkezinde düzenlenen, "AK Parti İlçe Kadın Kolları Başkanları Toplantısı"nda konuşmasında, kadınlar için siyaset yapmanın erkeklerden daha zor olduğunu söyledi.
Toplantının özellikle 2015 genel seçim kampanyasına güç katması temennisinde bulunan Kurtulmuş, yapılan hiçbir çabanın boşa olmadığını vurguladı.
Siyaseti sıradan bir uğraş olsun diye, vakit doldurmak için yapmadıklarını, milletin kendilerine emanet ettiği sorumlulukların farkında olduklarını aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bizim meselemiz bir siyasi partinin rutin işlerini yürütmek değil, bizim davamız büyük medeniyetimizi en güçlü şekilde yeniden inşa etme davasıdır. Böyle olunca her zorluk kolaylıkla aşılıyor, böyle olunca bizim bilerek attığımız adım karşısında bilmediğimiz birçok kapı karşımıza açılıyor. Bu bilinci hiçbir şekilde kaybetmeyeceğiz. 'Biz ne için siyaset yapıyoruz?' Bu soruyu her gün kendimize soracağız, bir araya geldiğimizde soracağız, bu bilinci hep artırmaya ileriye götürmeye gayret edeceğiz."
Türkiye'nin önemli bir değişim sürecinden geçtiğini ve bu başarının içerisinde tüm AK Parti kadrolarının emeğinin olduğunu anlatan Kurtulmuş, "(Yeni Türkiye, eski Türkiye) dediğimiz şey laf olsun diye söylediğimiz bir argüman değildir. Türkiye, 12 yılda çok büyük başarılar kazandı. Türkiye'de 12 yıldaki büyük başarının ardındaki bir numaralı etken Türkiye'de zihniyet değişiminin, devletteki zihniyet değişiminin yapılmaya başlanmış olmasıdır. Bizim gibi ülkelerde devletin zihniyet değişimini başaramazsanız, zaten bu söylediğimiz ekonomik ve siyasi başarıları sağlayamazsınız" diye konuştu.
Kurtulmuş, çok partili süreçten alıntılar yaparak, "Eski Türkiye'yi birtakım elitlerin, egemenlerin, ekonomiyi ve siyaseti yönettiği alan olarak tanımladı.
Bu Türkiye'de her şeyin kararının merkezden verildiğini, milletin ise sadece oy atan bir mekanizmadan ibaret görüldüğünü aktaran Numan Kurtulmuş, "Aynı şekilde illerde, büyük ilçelerde şehir kulüpleri vardı. Vali, kaymakam, o ilçenin önde gelenleri burada bir araya gelir, sadece kendi aralarında oturur kalkarlar, halktan uzak bir şekilde pişpirik oynarlardı. Devlet dediğiniz şey şehir merkezlerinde buydu, küçük yerlerde ise jandarmaydı. Halkın düğünlerinde, taziyelerinde bulunmayan bir şeydi devlet" değerlendirmesinde bulundu.
-"Şapka, kravat takarsan adam olursun sanırlardı"-
Bu dönemde devletin ve milletin bir birinden ayrı ve uyuşmazlık içinde olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Şapka, kravat takarsan adam olursun sanırlardı. Batılılaşmanın, Batı'yla teknikte, sanatta, fende mücadele etmek olduğunun farkında değildiler, çünkü Batılılaşmayı sadece mukallit olarak görüp, oradaki ilmi, fenni almak yerine onların adet ve göreneklerini zorla millete empoze etmeyi marifet kabul ederdi" dedi.
Kurtulmuş, daha yakın zamana kadar üniversitelere başörtüsüyle girmenin yasak olduğunu dile getirerek, 80 bin oy alarak milletvekili seçilen Merve Kavakçı'yı hatırlattı.
Dönemin cumhuriyet savcısının Kavakçı'nın evinin kapısına dayandığını, Parlamentoda ise milletvekillerinin yuhalaması eşliğinde Kavakçı'nın Meclis'ten atıldığını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başörtüsünü sadece bir dini sembol olarak ilan etmeleri boşuna değildir. Aslında başörtüsü milletin özgürlüğünün, milletin değerlerinin Ankara'ya taşınmasının sembolüydü. Bunu hazmedemediler. Bütün kapıları duvar haline getirdiler. Ama çok şükür 'başörtülü milletvekili olursa laiklik elden gider' diyenler şimdi nerede. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki işte Meclis'te altı arkadaşımız başörtülü şekilde milletvekilliği yapıyor. Bundan sonra da olacak, olmaya devam edecek. Her mecliste inşallah başörtülü arkadaşlarımız da olacak, başı açık arkadaşlarımız da olacak. Çünkü millet de ne varsa, milletin temsilcileri burada Ankara'da olacak. Ne oldu laiklik elden gitti mi? Onlar laiklik türküleri söylerken, aslında söyledikleri 'ipler bizim ellerimizden gider' dedikleri için bunu söylüyorlar."
Gençliklerinde Kürtçe kaset satılamadığına değinen Kurtulmuş, Şivan Perver ile İbrahim Tatlıses'in Diyarbakır'daki buluşmasını hatırlattı.
Dersim olaylarını anımsatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Biz, şimdi Alevi yurttaşlarımızın haklarının, inançlarının aynen Sünni yurttaşlarımız gibi Türkiye'nin birinci sınıf yurttaşları olarak sürdürmelerinin en doğal, en tabii hakları olduğunu söylüyor ve bununla ilgili her türlü hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Bir devletin zihniyetini değiştirmek, deveye hendek atlattırmaktan zordur. Bu söylediklerim asırlar içinde olmadı, kısa bir sürede oldu. Başörtüsü meselesi de Kürtçenin bir kimlik olarak ortaya çıkması da Alevi kardeşlerimizin eşit yurttaşlıklarının açık bir şekilde ortaya koyulması da. Türkiye, ceberrut devlet anlayışından kerim devlet anlayışına geçmiştir. Zihniyet devrimi sağlanmıştır."
Kurtulmuş, atılacak daha çok adım bulunduğunu dile getirerek, AK Parti'nin ikinci başarısının ise ekonomik ve siyasi reformları eş zamanlı yapması olduğunu söyledi.
Artık IMF'nin karşısında borç verme taahhüdünü gerçekleştirmiş bir Türkiye olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bunun özgüven sayesinde gerçekleştirildiğini aktardı.
Türkiye'de bir özgüven inşasının başarılmasının üçüncü büyük başarı olduğunun altını çizen Kurtulmuş, "Bir millet yapabileceğine, yani iktisadi ve sosyal anlamda başarı kazanabileceğine inanırsa başarır. Türkiye 13 yıllık süre içerisinde özgüven inşasini başarmıştır" ifadesini kullandı.
- 'Eli kolu her yere uzanan bir Türkiye var'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Etiyopya, Somali ve Cibuti ziyaretlerini hatırlatan Kurtulmuş, artık eli kolu dünyanın her yerine uzanabilen bir Türkiye'nin olduğunu söyledi.
Numan Kurtulmuş, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına rağmen Afrika'nın hala bir asır evvelki gibi olduğunu belirterek, yeni emperyalizmin terörü kıtada bir maşa olarak kullandığını vurguladı.
Somali ziyaretine atıfta bulunan Kurtulmuş, "Biz gitmeden 2 gün evvel bomba patlattılar. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız 'madem gitmemizi istemiyorlar biz de gideceğiz' dedi. Oraya gitmemizi istemedikleri için o bomba patlatıldı. Somali, Cibuti'den beter. Açlık, kıtlık, sefalet diz boyu. Ama bir bakıyorsunuz terör örgütlerinin elinde en modern silahlar. Şu soruyu sormak, o insanların elinde bir lokma ekmek yokken, kim bu insanların eline bu gelişmiş silahları verdi" diye konuştu.
-"Komisyonun fonksiyonsuz kaldığı için faaliyetlerinin durdurulduğunu ilan etti"-
Türkiye'nin yaptığı insani yardımlar ve yatırımlardan söz eden Kurtulmuş, önceki gün Sierra Leone ve Liberya'ya 150 ton tıbbi ve insani yardım malzemesi gönderdiklerini açıkladı.
Kurtulmuş, önceki gün enteresan bir gelişme olduğuna değinerek, şöyle konuştu:
"İki olay üst üste geldi. Bunlardan birisi 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Yahudilere yapılan soykırım, Holokost'un 70. yıl dönümünün olduğu günde çok ilginçtir, Kahire'de toplanan BM Gazze'ye Yardım Komisyonu, Gazze'ye yardım yapamayacağını, çünkü yardım teklifinde, taahhüdünde bulunan ülkelerin bu yardım taahhüdünü yerine getiremediğini ve komisyonun fonksiyonsuz kaldığı için faaliyetlerinin durdurulduğunu ilan etti. Holokost'un yıl dönümünde, Holokost benzeri bir zulmü uygulayan Yahudiler'in zulmüne karşı bütün insanlık bir araya geliyor ve sadece oradaki yıkıntıları tamir edecek, bir ufka, imkana sahip olmuyor. Bıraksınlar Türkiye olarak biz Gazze'yi baştan aşağı yeniden inşa edelim. Bu mesele bir inanç meselesidir."
AK Parti'nin dördüncü başarısının vesayetlerle mücadele olduğunu aktaran Kurtulmuş, "Siyasi, ekonomik vesayetler, yargı vesayetleri vardı. 68 siyasi parti kapatıldı. Eski Türkiye'de kapalı kapılar ardında cumhurbaşkanı seçilirdi. Allah'a çok şükür kapalı kapılar ardından karar verilen bir cumhurbaşkanlığından, doğrudan doğruya milletin oyuyla seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi. Bizatihi milletin kendisi kazandı, 77 milyon kazandı" değerlendirmesinde bulundu.
- 2015 seçimleri
Milletvekilliği seçimlerine de değinen Kurtulmuş, milletin oyunu değil, gönlünü kazanmak istediklerini söyledi.
Milletle aralarında kurdukları bağı asla koparmayacaklarına dikkati çeken Numan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Gönül bağımızı kıracak, zayıflatacak hiçbir hareketin, sözün içerisinde olmayacağız. Bunun yolu da mütevazı olmaktan geçiyor. Bizim medeniyetimizin siyasetteki en büyük düşmanı kibirdir. Bu millet de kibirle iş yapan siyasetçiyi ta kilometrelerce öteden tanır. Biz, herkesin gönlünü fethetmek için hareket etmeye mecburuz. Pozisyonumuz ne olursa olsun, halkın ayağına gideceğiz. İnanın ki sabırla, kararlılıkla, bu büyük medeniyet mücadelesinin gerektirdiği adımlarımızı atarsak, milletle gönül bağımızı kurmaya devam edersek, bizim hangi gerekçe ile olursa olsun, herkesten daha fazla sorumluluk sahibi olduğumuzu bilirsek inanın bu millet bizi asla bırakmayacaktır. Bu dönem büyük bir sorumluluk içindeyiz. Az vaktimiz kaldı. Türkiye bu siyasi ve ekonomik reformlarını sürdürmeye 2015 seçimlerinden sonra da devam edecek. İnşallah bu seçimlerde anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla yeniden AK Parti Parlamentoya gelecek. Bu anayasayı değiştirecek çoğunlukla geldikten sonra, sistemi değiştirmeyi hedefine koymuş bir parti olarak AK Parti, başta yeni anayasa olmak üzere bütün antidemokratik yasalardan Türkiye'yi temizleyerek, yeni Türkiye'nin inşası sürecini inşallah tamamlayacaktır. Yeni anayasanın merkezinde başkanlık sitemi esas olmak üzere, yeni bir anayasa sürecini inşallah bu millet gerçekleştirecektir. Siyasi Partiler Yasası'nı, Seçim Yasası'nı, Meclis İç Tüzüğü'nü ve diğer 12 Eylül kalıntısı ne kadar antidemokratik yasa varsa bunların hepsini çöplüğe atacağız."