Bahçeli, partisinin grup toplantısıda yaptığı konuşmada, AK Parti iktidarının, çiftçiyi yalnızlığa terk ettiğini, acımasızca unuttuğunu, yoksulluğun ve sefaletin kilerine kapattığını savundu.
Huzursuzluk, geçim darlığı, gelir yetersizliği, devasa sorunlar, borç yükünün her köylüye sindiğini ve sirayet ettiğini belirten Bahçeli, "AKP, çiftçiyi yüz üstü bırakmıştır, yüz çevirmiştir" dedi.
Bahçeli, "Halep yolunda deve izi arayanlar, denize düşüp de yosundan medet uman safdiller, Afrika'da kahramanlık pozu verip millet kesesinden cömertlik yapan uyanıklar, Avrupalıları Türkiye'ye çalışmak için davet eden aklı evveller, size diyorum, size sesleniyorum; akara kokara değil, çuvala girene bakın. Çiftçimizin perişanlığına cesaretiniz varsa odaklanın" diye konuştu.
Bahçeli, millete gelince yok diyen, başka coğrafyalara gelince israfın dibini boylayan; çiftçi isteyince azarlayan, Suriyeli sığınmacılara milyar doları harcayan bu iktidarın yatacak yeri, kaçacak deliği olmadığını savundu.
- "Dikimi sökülmüş yama gibi..."-
"AK Parti'nin yardım ve yataklığıyla Kobani'yi ele geçiren PKK-PYD'yi sanıyorum ilk kutlayan Davutoğlu'dur" diyen Bahçeli, Kandil'i selamlamakla Kobani'yi selamlamak arasında hiçbir fark olmadığını savundu. Bahçeli, "Davutoğlu dikişi atmış yara gibi, dikimi sökülmüş yama gibidir" ifadesini kullandı.
"Başbakan selamladıklarıyla özlem gidermek, helalleşip muhabbet etmek istiyorsa, Kandil'in yolu kendisine açık, Kobani ise çok yakındır" diye konuşan Bahçeli, şunları ifade etti:
"Davutoğlu saraydaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra iyice yoldan çıkmış, ayarı bozulmuştur. İki cambazın bir ipte oynamayacağını öğreten Erdoğan, Davutoğlu'nu hallaç pamuğu gibi atmış ve ruhunun şifreleriyle oynamıştır.
Ayrıca Başbakan Diyarbakır'da çok ciddi bir iddiada bulunmuştur ve Türk bayrağında bulunan hilal ile ayı kaldırmak için birilerinin teşebbüste bulunduğunu açıklamıştır. Başbakan bu namertliğe kimlerin tevessül ettiğini, kimlerin bu tezgahta yer aldığını netliğe kavuşturmalıdır. Eğer bu iddiası açıkta kalırsa kendisi müfteri olarak anılacak, provokatör olarak adlandırılacaktır.
Anlaşılan, çözülme süreciyle birlikte, AKP Hükümeti, Doğu ve Güneydoğu'da asayiş hizmetlerini yazılı olmayan bir mutabakatla PKK'ya devretmiştir. AKP, devleti geri çekmekte, boşalttığı alanı hainlere bırakmaktadır. Cizre'de PKK'lı hainlerle uğraşmak yerine, polislerle mücadele eden, paralel ezberiyle emniyeti baskılayan ve elini kolunu bağlayan Hükümet, alenen suç işlemekte, vatana ihanet etmektedir."
-"Millet vicdanında mahkum oldular"-
Dört eski Bakanla ilgili yapılan Yüce Divan oylamasında "AKP'nin hırsızlığı onayladığını, rüşvetçilere can simidi uzattığını" öne süren Bahçeli, sonuç ne olursa olsun, eski bakanların aklanmadığını, bilakis millet vicdanında mahkum olduklarını savundu.
17 Aralık savcısının bazı gazetelere verdiği beyanatlarla "Sarayda oturan zata kadar uzanan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının niçin bu kadar rahatsızlık yarattığının daha da berraklaştığını" ifade eden Bahçeli, "Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında Yüce Divan konusunda anlaşmazlık çıktığı iyice ortaya çıkmıştır. Şayet Yüce Divan yolu açılırsa, kirli çamaşırların saçılacağını söyleyen rüşvet faili bakanlara, 'saçılırsa saçılsın' diyerek rest çeken Davutoğlu, Erdoğan devreye girince çark etmek zorunda kalmıştır" dedi.
"17-25 Aralık'ın göbeğinde Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu savcının ifşaatıyla açıklık kazanmıştır" ifadesini kullanan Bahçeli, "Erdoğan tüm yolların kendisine çıkacağını bildiği için Meclis'teki AKP'li milletvekillerine ipotek koymuştur. Eski bakanların adaletin karşısına çıkmaları halinde, kendisinin ve oğlunun yakayı ele vereceğinden korkmuştur" görüşlerini öne sürdü. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Demek ki, Davutoğlu Erdoğan'a karşı tertip içine girmiş, görünüşte Brütüs'lüğe özenmiş, fakat hevesi kursağında kalmıştır. Başbakan bunu adalete bağlılığından yapmışsa kendisini kutlarız, çekinmemesini, sağlam durmasını tavsiye ederiz. Eğer siyasi hırs ve ikbal uğruna Erdoğan'ı ters köşeye yatırmayı aklından geçirmişse, yine de vazgeçmemesini, teslim olmamasını, aldığı darbeleri telafi edeceğini kendisine hatırlatırız. Hırsız evin içindeyse, kilit yararsız ve nafiledir.
17-25 Aralık'ın kara kutusu bize göre kaçak ve karanlık saraydadır. Bu kara kutu açılmadan adalet yerini bulmayacak, 17-25 Aralık defteri kapanmayacaktır. Dört eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi yönünde oy kullan AKP'nin değerli milletvekilleri; ayetlerle alay eden, rüşvet aldığı 700 bin liralık saati koluna takmaktan utanmayan, İranlı kaçakçının emrine giren eski bakanları gönüllerinden çıkarmışlardır.
17-25 Aralık'ı darbe teşebbüsü, algı operasyonu, psikolojik hareket gibi akıl almaz şekilde kirletmeye kalkışanların millet nezdinde karşılıkları yoktur, olmayacaktır. Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonu yarım kalmış, amacına ulaşamamıştır. Allah'ın izniyle 7 Haziran sonrası bu hukuki süreç yeniden başlatılacak, boğazından haram lokma geçen kim varsa burnundan fitil fitil getirilecektir."
-"Bu soruyu nasıl soruyorsunuz?"-
Bahçeli, toplantının ardından gazetecilerin, yurt dışındaki cemaat okullarının kapatılmasına yönelik tartışmalarla ilgili sorusu üzerine, "Siyasi iktidar bir husumet zehiri içmiş her tarafta bir yere bu zehiri akıtmakla meşguldür. Söylenecek söz yoktur, yapması da doğru değildir" dedi.
Bir gazetecinin, "AK Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz basın toplantısında size yönelik ağır ithamlarda bulundu" sözlerine Bahçeli, "Muhatabımız değildir. Bu soruyu nasıl soruyorsunuz? Onu adam yerine mi koyuyorsun sen?" karşılığını verdi.
(Bitti)