Önce adam almak!
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-01-23 13:09:19
TİMETURK BLOG | Aziz SAVAŞ
Hrant Dink'in ölümü üzerinden tam sekiz yıl geçti ve bugün de ölüm yıl dönümü. Gerek öldürüldüğü gün olsun ve gerekse sonrasında, her ne zaman kendisinden bahsedilen, isminin zikredildiği bir haber okusam ya da bir konuşma dinlesem, içim bir garip olur, keyfim kaçar ve bir hüzün, buruk bir acı kaplar içimi. Bugün de öyle oldu... Nedendir, bilmiyorum? Bu ömrüm içerisinde, kendimi bildim bileli, bu ülkede, onlarca siyasi cinayet, faili meçhuller, yaralanmalar, tutuklanmalar yaşandı, büyük acı ve trajedilere şahid oldum ama, hiçbiri bende bu denli bir iz bırakmamış, bir etki oluşturamamıştır.
Bu gece şu soruyu kendime sordum: "Neydi acaba; dini dinime uymaz, tanımadığım, ahbap dost olmadığım, fikri (tefekkür anlamında), manevi ya da siyasi bir muhabbet, bir gönül bağı kurmadığım bir insanın katledilmesinin bende oluşturduğu bu tesirin sebebi?"
Evet, bu soruyu sordum ve üzerinde düşündüm. "Belki" dedim, "katledildiği günkü o trajik fotoğraf, o ayaklarındaki tabanı delik ayakkabısıyla yüzü koyun yerde yatan ve üzeri gazete ile örtülen cesedinin içime kazıdığı bir acıma duygusunun ya da bir mazlumiyetin silinemeyen etkisi mi?" Olabilir ama, tek başına bununla izah edilmese gerek? Muhayyilem beni başka bir yöne götürdü; o da Hrant'ın kişiliği, insanca tavrı ve "adam" gibi duruşuydu. Katledilmeden önce de kendisini bir çok kez televizyonlarda izlemiştim; ama, katledildikten sonra, hakkında yapılan bir çok proğramı izledim, yazılanları okudum ve kendi yazdıklarına dönüp baktım. Evet, Hrant, gerçekten samimi, dürüst, mütevazi ve kendini bu topraklara bağlayan ortak bir kadere, ortak bir kültüre inanan ve bunun mücadelesini veren "adam gibi adam" imiş. Dün ve bugün milliyetçilik teraneleri ile ortalıkta dolaşan ve bu teranelerin ardına sığınarak Hrant'ı katledenlerden daha çok milliyetçi, daha çok yerli ve daha çok bu toprakların özüne, kültürüne, değerlerine bağlı biriymiş. Çünkü Hrant'ın milliyetçiliği, bu toprakların bütün renklerinin kardeşçe, dürüstçe, birbirlerinin hak ve hukukuna, inancına, kültürüne saygı göstererek, sevgiyle birlikte yaşamaya dayanan bir milliyetçiliktir. Hrant'ın milliyetçiliğinde ötekine düşmanlık yok: " kimliğini yaşatman için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıklıdır..."(H.D).
Hrant, geçmişin acılarını geçmişte bırakmak gerektiğini ve bugün yeni bir dil ile, konuşarak ve tartışarak sorunların çözüleceğine inanırdı: "Dünya'daki insanların bir de silahsız kuvvetleri var. O silahsız kuvvetler bizleriz" diyerek, bu sorunun çözümünde aydınlara çağrıda bulunuyordu. En büyük eleştirisi ise diasporaya ve Ermenistan'ın, ABD ve Rusya'nın bölgedeki çatışmalarının ardına sığınarak bir strateji gütmesine idi:
"Ermeni halkını bir kuyunun 1915 metre dibinde tutmaya çalışanlar var. O travma içinde onu tutmak istiyorlar. Oysa artık kuyunun ağzındaki ışığa erişmesi, bu kuyudan kurtulması gerekir".
Yine o şöyle diyordu: "Ermeni kimliğini 1915 mezarlarının arasında aramamak lazım. Ben acımı her gün içimde taşıyorum".
Bir başka yazısında da: "Son on yıllık dış politikasını daha ziyade ABD ile Rusya'nın bölgedeki çıkar çatışmasının ardına gizleyen, iki gücün bölgedeki çıkar dengeleri arasında tutunmaya çalışan Ermenistan'ın bu politikası artık sıfırı tüketmek üzere, çünkü artık sığınabileceği bir ABD-Rusya gerginliği veya güç çatışması yok" diyerek Ermenistan'ı eleştiriyordu.
Hrant, bu!... Mert, dürüst, sözünü esirgemeyen, gerçek bir aydın! Her şeyden önce, "adam gibi adam!". "İşte, budur" diyorum, Hrant'ın katledilmesinin bende bıraktığı etki! Dini, etnik kökeni, mezhebi ne olursa olsun; ister Türk, ister Kürt, ister Ermeni, Sünni ya da Alevi; her ne olursanız olun ama, önce "adam olmak!"... Dürüst, mert, asil, adaletli, açık fikirli ve ahlaklı oldunuz mu, çözülmeyecek sorun olmaz. Bütün çözülemeyen sorunların temelinde, güvensizlik, dürüst olamama, iç hesaplılık, bencillik ve hinlikler yatar. Hrant'ın ölümüne bu yüzden teessür ediyorum; çünkü, bir "ADAM" eksildi.
Allah, merhamet etsin!
SON VİDEO HABER
Haber Ara