Hayal kurar mısınız?
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-01-23 13:03:13
TİMETURK BLOG | Abdullah CEYLAN
Çocukluk hayallerimiz vardı bizim. Saftı, temizdi. Geleceğe dair umutlarla doluydu. Bazen bulutlara bakar onlara şekiller verir, bazen yaşanmaz hale geldiğini düşündüğümüz dünyayı yeni baştan kurardık. Patlamış mısırlar bile bizim için ilham kaynağı olurken, yeni bir şeyler yapmamız gerektiğine inandırırken bizleri,İslam dünyasının göbeğinde patlayan bombalara karşı sessiz kalmayı sonradan öğrendik bizler.
Eskiden sıcağı, soğuğu, yeşili ve maviyi, yağmuru ve güneşi yaşayarak öğrenirdik. Çimlerde koşar, soğuk derelerde yüzer, masmavi denizlerde kulaç atar, yağmurlarda ıslanırdık. Şimdi artık herşeyi parmaklarımızla şekil verdiğimiz minicik bir ekrandan öğrenir olduk. Dünyayı ve hayatı o ekrandan ibaret sanır olduk. Hayallerimiz bizlere sunulan sanal dünyalar kadar büyüdü. Bir tıkla güneşin doğduğunu, bir tıkla yıldızların kaydığını düşündürttüler bize. Dünyayı oturduğumuz yerden parmaklarımızın ucuyla yönetebileceğimizi, koca koca binaları ekranın bir köşesini tıklayarak inşa edeceğimize inandırdılar bizi. Ayağa kalkmanın, zahmet çekmenin, hayal kurmanın, yeni bir dünyayı düşlemenin gereksizliğine inandırdılar bizi.
Ekranlara dokunarak insanların kalplerine dokunacağımızı sandık böylece. Başımıza gelen her olaya tepkimizi artık ekranları tıklayarak vermeye başladık. Camilerde omuz omuza cem olmaktansa whatsupp guruplarında toplanmak daha pratik geldi bizlere. Oradan birilerine derdimizi anlatmayı, oradan bir yerlere ulaşmayı hep daha anlamlı gösterdiler bize. Bir tıkla yüzbinlerce kişiye derdinizi, davanızı anlatabilir, tebliğinizi yapabilirsiniz dediler. Bizlerde hemen inandık buna. Çünkü “tık”lamak en kolayıydı bu devirde. Sıcacık evlerimizde, hatta yumuşacık yataklarımızda bile en keskin cihad ayetlerini paylaşabiliyorduk ne güzel; hiç zahmetsiz ve ne yazık ki rahmetsiz bir şekilde.
Bu ekranların tebliğimizin bir parçası olduğunu unutup tamamı haline getirme yanılgısına kapıldık hep beraber. Çünkü her şeyi birileri bizim adımıza düşünmüş ve yapmıştı. Hayal kurma zahmetine bile katlanmamıza gerek yoktu artık. Çocukluk yıllarında kurduğumuz yeni bir dünya hayalini büyüdükçe büyüteceğimize, küçülttük ve yok ettik.
Bizim en büyük hayallerimiz dualarımızdı aslında. Dua etmeyi bile unuttuk. Çünkü el açmak, bir şeyler istemekte zahmet demekti. Hayal etmek demekti. Bir şeyler istemek için önce hayal kurmanız gerekliydi. Geleceğe dair bir umudunuzun, bir düşüncenizin, bir planınızın olması gerekliydi dua edebilmeniz için. Hayallerimizi kaybedince, dualarımızı da yitirdik. Şimdi bir umut bekliyoruz, duaları da tek tıkla yapabileceğimiz bir uygulama çıksın diye.Rabbimiz de“duanız olmasaydı ne kıymetiniz var” buyurarak, hayal kuran, dua eden kullarını bekliyor.
Ne zaman ki her şeyi bir tıkla yapmayıen büyük özgürlük zannedip, ruhlarının esir olduğunu unutan bir gençlik yetişirse, ekrana dokunmayı kalplere dokunmaya tercih eden bir gençlik yetişirse, secdelerde hayallerini dualarıyla süsleyemeyen bir gençlik yetişirse, zulüm altında inleyen İslam ümmeti imdadına yetişecek ebabiller beklesin.Fakat çocukluk hayallerini çocukluk yıllarına hapsetmeyen, çimlere uzanıp akıp giden bulutlarla umutlarını büyüten, her secdesinde hayallerindeki dünyayı dualarıyla destekleyen, en büyük aksiyonu hayatının her anına yayılması gereken emri bil marufu 140 karaktere sığdırmayan gençler yetiştiği sürece bu ümmetin geleceği aydınlık olacaktır.
İslam ümmetinin umut ışığı olan gençler, kaldırın kafanızı ekranlardan ve insanların yüzlerine bakın. Çekin ellerinizi telefonlarınızdan ve birbirinizle musafaha yapın,secdelerinize, dualarınıza ve hayallerinize sahip çıkın.
Haber Ara