Davos'ta Dünya Ekonomi Forumu'nun yıllık toplantısına katılan Babacan, burada TRT Haber Televizyonu'na konuk olarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Babacan, Davos'ta, Türkiye açısından geçen yıla göre daha rahat bir atmosfer olduğunu belirterek, geçen yıl 17-25 Aralık operasyonları etkisinin altında toplantıların yapıldığını ifade etti.
Kendilerine geçen yıl söz konusu toplantılarda çok sayıda "Türkiye'de neler oluyor" sorularının geldiğine dikkati çeken Babacan, "Biz dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, 'bu olayların niteliği' nedir, 'bizim hükümet olarak yaklaşımımız nedir?' diye. Bir yıl sonra dediklerimizin hepsinin gerçekleşmiş olduğunun rahatlığıyla buradayız. O günkü ifadelerimiz olayları anlatma tarzımızla daha sonra ortaya çıkan gerçeklerle tam örtüştüğünü gördüğümüz için çok daha rahat bir ortamdayız " diye konuştu.
Babacan, Türkiye'nin, tüm jeopolitik zorluklara ve kendi içinde yaşanan olaylara rağmen ekonomik büyümesini sürdüren ve Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi olarak Davos'ta bulunduğunu vurguladı.
Dünya ekonomisiyle ilgili risklerin hala büyük olduğunu dile getiren Babacan, buna ilişkin tartışmaların toplantılarda ele alındığını söyledi.
-"Türkiye'nin görünürlüğü daha yüksek"
Dünya Ekonomi Forumu kapsamında G20 dönem başkanlığı ile ilgili çok sayıda etkinliğin yapıldığını anlatan Babacan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve diğer bakanlarla çok sayıda oturuma katılacaklarını söyledi.
"Bu sene geçmiş seneye göre Türkiye'nin görünürlüğü daha yüksek" diyen Babacan, iş dünyasının da geniş şekilde temsil edildiğini ifade etti.
Babacan, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın zor bir coğrafya ve içinden geçilen dönemin zor bir dönem olmasına rağmen ülkenin yolunun açık olduğu bir yıla girildiğini belirtti.
- "Başbakanımızın burada olması çok önemli"
Başbakan Davutoğlu'nun Davos'ta bulunmasının önemine işaret eden Babacan, "Aslında 2009 yılından bu yana çok arzu ediyorlardı, Türkiye'nin hükümet başkanı, devlet başkanı seviyesinde burada temsil edilmesini. Sayın Başbakanımızın burada olması Türkiye'nin görünümü açısından çok önemli" diye konuştu.
Toplantılarda hem dünya siyasetinin hem de iş dünyasının önemli figürlerinin bulunduğuna dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:
"Yılda bir defa görüş alışverişinin, istişarenin yapıldığı bir ortam burası. G20 dönem başkanı olarak bizim burada olmamız son derece önemli. Bu bize ilave bir sorumluluk yüklüyor. Daha önceki yıllardan farklı bir durum bu. Artık sadece Türkiye olarak değil, dünya ekonomisinin yüzde 85'ini yöneten bir platformun başkanı olarak buradayız. Zaten çok görmek istiyorlardı, yoğun temaslar var bu G20 konusunda. Burada Sayın Başbakanımızın olmasının sadece Türkiye'ye değil, G20 platformuna da çok büyük katkısı var."
Dünyada ekonomik krizin yaşanmasının ardından G20'nin öneminin ortaya çıktığını anlatan Babacan, G20'nin dünya nüfusunun yüzde 67'sini oluşturduğunu ancak üçte birinin bu yapı dışında bulunduğunu belirtti. Babacan, sadece G20 masasında oturan ülkelerin sorunlarının tartışıldığı bir platform olmasını istemediklerini, G20 dışında kalan ülkelerin sorunlarını da masaya yatırmak istediklerini söyledi.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin de G20 gündeminde yıllardır ihmal edildiğini, ekonomik büyümenin lokomotifini oluşturan KOBİ'leri G20 gündemine taşımak istediklerini vurgulayan Babacan, bunun çok geniş ses getirdiğini söyledi.
-"IMF'ye ve OECD'ye görev verdik"
Babacan, uygulamaya yönelik de özel vurgu yaptıklarının altını çizerek, "Sözler veriliyor, ekonomik programlar, reformlar açılıyor ama bunlar gerçekten uygulanıyor mu? Uygulamanın takipçisi olacağımızı söylüyoruz. Ülkelerin verdikleri reform sözlerini de yerine getirip getirmedikleri ile ilgili bir izleme mekanizmasını oluşturuyoruz. IMF'ye ve OECD'ye görev verdik. Onlar çalışıp bizlere getirecekler.O takip mekanizmasını da bu yıl içerisinde başlatacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Bir başka öncelikli konunun da "yatırımlar" olduğunu ifade eden Babacan, bütçelerinde imkan olan ülkelerin yatırım harcamalarını artırması ya da yatırım planlarını öne çekmesi, bütçelerinde imkanı olmayan ülkelerin özel sektör yatırımlarını daha çok altyapı yatırımlarına yönlendirmeleri gerektiğine ilişkin özel vurgularının olduğunu kaydetti.
Babacan, bunun için de Dünya Bankası başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara görevler verdiklerini söyledi.
-"Net anlamda kazanan ülkeler grubundayız"
Petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye ekonomisine nasıl etki yaratacağına ilişkin soruları da yanıtlayan Babacan, "Petrol fiyatlarını değerlendirirken genel anlamda dünyada kazanan ve kaybeden ülkeler var. Biz net anlamda kazanan, faydalanan ülkeler grubundayız" dedi. Babacan, buradaki en önemli etkinin cari açık olduğuna dikkati çekerek, "Bizim petrol fiyatlarından en büyük istifademiz cari işlemler dengemizin daha düzelmesi yönünde olacak" ifadesini kullandı.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından Rusya'nın ekonomisini olumsuz etkilediğine dikkati çeken Babacan, Rusya'ya olan ihracatta bir miktar gerileme olabileceğini ya da Rusya'dan gelen turistlerin harcadığı parada bir miktar düşüş yaşanabileceğini bildirdi.
Babacan, bu süreçte petrol bazlı ürünlerin de fiyatlarının düştüğünü belirterek, "Sadece ihracata bakarsanız ihracat rakamları hedeflerle beki biraz daha uyumsuz olacak, hedeflerin belki biraz daha altında olacak ama nihayetinde baktığınızda net cari dengede sonuçlar hep olumlu olur" dedi.
Genel anlamda petrol ürünleri fiyatlarının gerilemesinin enflasyon üzerinde etkisi olacağını dile getiren Babacan, "Sağdan da baksak soldan da yukarıdan da aşağıdan da hangi perspektiften bakarsak bakalım 2015 yılı Türkiye için 2014 yılından daha iyi olacak. Ama bu sadece petrol fiyatları düştüğü için değil, bizim uyguladığımız politikaların gayet ihtiyatlı, güven odaklı politikalar olması sebebiyle bu gerçekleşecek" diye konuştu.
"Petrol fiyatları ile ilgili her türlü senaryoya hazır hareket ediyoruz" diyen Babacan, fiyat değişimlerine hazır olmak gerektiğini, alacakları tedbirler ve uygulamaların ona göre geliştiğini söyledi.
Babacan, sadece petrol fiyatları değil, genel anlamda emtia fiyatlarında bir gerilemenin söz konusu olduğunu, bunun temel sebebinin dünya ekonomisinin büyümesi ile beklentilerin bir miktar aşağıya doğru revize edilmesinden kaynaklandığını bildirdi.
Dünya ekonomisi büyüme tahminlerinin revize edildiğini dile getiren Babacan, "IMF'nin analizleri yakında açıklanacak, orada da muhtemelen bir düşme olacak diye bekleniyor" dedi.
Babacan, bütün bu şartlarda Türkiye'nin istihdam ve büyümede ortaya koyduğu performansın çok değerli olduğunu belirterek, "Toplam çalışan sayısını en hızlı artıran ülkelerden bir tanesiyiz. Bunun da temelinde güven var. Özel sektör, şirketlerimiz, geleceğe güvendikçe istihdam Türkiye'de artıyor, böyle de olmaya devam edecek" ifadesini kullandı.
-"Yüzde 5 seviyelerinde enflasyon sürpriz olmayacak"
Makro ekonomik göstergeler açısından revizyon yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Babacan, petrol fiyatlarının düşük seyretmesi halinde yüzde 5 seviyelerinde enflasyonun sürpriz olmayacağını dile getirdi.
Hükümetin resmi enflasyon tahmininin yüzde 6 olarak açıklandığını anımsatan Babacan, "Bu resmi tahmini henüz revize etmedik. İleride gerekirse, petrol fiyatlarının seyrini biraz daha izleriz, piyasa oyuncuları ile biraz daha konuşuruz, hissiyatı biraz daha alırız. Ondan sonra da nihai kararları veririz" diye konuştu.
Babacan, büyüme rakamları ile ilgili olarak da 2015 yılı için yüzde 4 büyüme öngördüklerini ifade ederek, söz konusu tahmin yapılırken petrol fiyatlarının yüksek seyredeceğinin beklendiğini söyledi.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün büyümeyi destekleyeceğini anlatan Babacan, "Ama Avrupa'daki tablo beklenenden kötü gidiyor. Dolayısıyla Avrupa'ya ihracatımız bu yıl arzu ettiğimiz gibi seyretmeyebilir. Bunun net etkisini ölçmek zor. Bu yıl itibarıyla yine yüzde 4 büyüme tahminimizi değiştirmiş değiliz" değerlendirmesinde bulundu.
- "Düşük kurla Avrupa'nın sorunu çözülmez"
Avrupa ekonomisindeki durgunluğa ilişkin soruyu yanıtlarken de Babacan, Avrupa'da en büyük problemin yapısal reformların gerçekleştirilememesi olduğunu vurguladı. Pek çok ülkenin şiddetle reforma ihtiyacı olmasına karşın bunların ertelendiğine dikkati çeken Babacan, Avrupa siyaset sahnesinde popülist trendlerin hakim olduğunu kaydetti.
İtalya Başbakanı Matteo Renzi'nin avro/dolar paritesinin eşitlenmesini istediğine dair açıklamalarının hatırlatılması üzerine Babacan, kurların her ülkede tartışıldığını söyledi.
Kurun herşey olmadığını, rekabet gücünün daha yüksek verimlilik ve teknoloji ile kazanılabileceğini vurgulayan Babacan, "Bugün Avrupa bazı alanlarda iyi. Makine üretimi, otomobil sanayi gibi alanlarda iyi ama daha yüksek teknolojilerde ABD ve Asya üstünlüğü ele geçirmiş durumda. Yani günün gereği olan sektörlerde Avrupa maalesef çok başarılı değil. Bütün bu yapısal sorunları daha ucuz bir avro ile çözebilirler mi? Çok emin değilim" ifadelerini kullandı.
Günlük politikada bu tarz söylemlerin zemin bulabilmesine karşın sorunların yapısal alanlarla ilgili olduğunun görülmesi ve çözümlerin de yapısal alanlardan geleceğinin farkında olunması gerektiğini kaydeden Babacan, sadece düşük kurla Avrupa'nın sorununun çözülmeyeceğini kaydetti.
Türkiye'deki döviz kurlarına ilişkin soru üzerine Babacan, Türk Lirası'nın değerini ölçerken doların yanı sıra avro kuruna da bakılmasının önemine işaret etti. Bunun da piyasa şartlarında oluştuğunu belirten Babacan, Türk Lirası'nın istikrar veya oynaklık açısından 1 yıldaki performansının gelişmekte olan ülkelerin performansının üzerinde olduğunu sözlerine ekledi.