Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hrant Dink'in ölümünün 8. yılı olduğunu hatırlatan Hamzaçebi, Dink'in ölümünün gerçek sorumlularının ortaya çıkarılması gerektiğini, CHP olarak bu sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.
Bakanlar Kurulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Saray'ında toplanmasına da değinen Hamzaçebi, bu konuda Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında bir anlaşmazlık olmadığının görüldüğünü ifade etti. Hamzaçebi, Davutoğlu'nun önemli uygulamaların içinde olmadığını, Erdoğan'ın kendisine muhalefet partileri ile polemik görevini verdiğini, onun da bu görevi yerine getirdiğini ileri sürdü.
Bakanlar Kurulu'nun geçmişte de cumhurbaşkanları başkanlığında toplandığını, ancak hiçbir cumhurbaşkanının anayasanın kendisine verdiği bu istisnai yetkiyi yürütmeyi yönlendirmek, işlerine karışmak, hükümeti yönetmek amacıyla kullanmadıklarını söyledi.
Hamzaçebi, şöyle devam etti:
"Bir tarafta Anayasanın kendilerine çizmiş olduğu sınırlar içinde kalan eski cumhurbaşkanları, diğer tarafta da 'bu anayasanın bana verdiği görev ve yetki içinde kalamam, ben hükümeti yönetirim' diyen bugünkü cumhurbaşkanı. Fark buradadır. Benim Sayın Davutoğlu'na önerim bundan sonra her pazartesi günü davet beklemeksizin Saray'a giderek, Bakanlar Kurulu'nu Sayın Erdoğan'ın emrinde toplamasıdır. Saray zaten sadece hükümeti değil, AKP grubunu da yönetiyor. Grup Başkanvekillerini kendi başkanlığında toplantıya çağırıyor. Meclis'te hangi stratejiyi izleyeceklerini soruyor. Grubun hangi teklifi vereceğini Saray planlıyor."
-"3 milyar dolar değerindeki MİT arazisi trampa yoluyla birilerine verilecektir"
Geçen hafta TBMM'ye bir Torba Kanun Teklifi sunulduğunu, ancak Başbakan Davutoğlu'nun "Benim dönemimde artık torba yasa uygulaması olmayacak" dediğini hatırlatan Hamzaçebi, "Ya bu teklifi siz verdirdiniz, kendi sözünüzü çiğnediniz ya da grubunuza hakim değilsiniz, teklifi Saray verdirdi" ifadesini kullandı.
Teklifin 13. maddesinin bir rant düzenlemesi olduğunu ileri süren Hamzaçebi, maddeye göre kentsel dönüşüm çerçevesinde kamulaştırılan taşınmazların idarelere tesliminin 31 Aralık 2015 tarihine kadar Gelir Vergisi'nden istisna olduğunu, yine bu taşınmazların idarelere tesliminin Katma Değer Vergisi'nden de istisna olduğunu söyledi. Hamzaçebi, "Bunun anlamı şu; İstanbul Maslak'daki 3 milyar dolar değerindeki MİT arazisi bu yasal alt yapı sağlanmak suretiyle trampa yoluyla birilerine verilecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu'nun şeffaflık ile ilgili eylem planları açıklamasının samimi olmadığını ifade eden Hamzaçebi, teklifin 13. maddesinin arkasında ne olduğunu, bu uygulamaları kimin yaptırdığını açıklamasını istedi.
-"Sayın Davutoğlu sizden önce bunu kanunlar koruyor"
Davutoğlu'nun karikatür krizi nedeniyle CHP'ye yapmış olduğu eleştirileri de hatırlatarak, Erdoğan'ın Gezi olayları sırasında "camide içki içtiler" diyerek din üzerinden toplumu kutuplaştırmaya çalıştığını, şimdi aynı politikayı Davutoğlu'nun uyguladığını iddia etti. Hamzaçebi, "Sayın Davutoğlu, Peygamberimiz Hazreti Muhammed'i hicveden, hakaret olarak yorumlanabilecek, bütün Müslümanları rencide eden karikatürler üzerinden giderek CHP'yi eleştiriyor. Biz Peygamberimize hakaret ettirmeyiz. Hazreti Peygamber hepimizin peygamberidir. Kimse Müslümanların, inanç sahiplerinin rencide edilmesine izin veremez, kimse bunu hoşgöremez. Sayın Davutoğlu sizden önce bunu kanunlar koruyor" diye konuştu.
İnanç sahiplerinin kutsallarının, değerlerinin uluslararası anlaşmalar ve kanunlarla güvence altına alındığını, ifade özgürlüğüne sığınarak, bu kutsallara hakaret etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Hamzaçebi, "Davutoğlu'nun yaptığı ucuz, basit bir politika, ayıplıyorum kendisini. Bu ülkede Müslüman, inanç sahibi sadece Davutoğlu ve AK Parti'liler gibi, sanki sadece Hazreti Muhammed sadece AK Parti'nin tekelinde gibi, değerlendirme, akıl mantık dışı bir anlayış" dedi.
-"Fezleke düzenlemesini siyasetçilere yönelik gözdağı olarak görüyorum"
Hamzaçebi, Erdoğan ve Davutoğlu yönetimindeki Türkiye'nin giderek batıdan koptuğunu savunarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları artık diğer ülkelerde şüpheli konumuna getirilmiştir. Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, bireysel ikballerini büyütmek için ülkenin itibarını küçültmüşlerdir" diye konuştu.
Açıklamalarının ardından bir gazetecinin partisinin Malatya Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba hakkında 'makul şüphe' gerekçesiyle fezleke hazırlanmasına ilişkin sorusunu da yanıtlayan Hamzaçebi, Ağbaba'nın geçmişte yaşanan olaylardan çıkarak değerlendirmelerde bulunduğunu, sözlerinin düşünce özgürlüğü çerçevesinde söylendiğini, buradan bir suç işlediği sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığını kaydetti.
Hamzaçebi, "Fezleke düzenlemesini son derece ağır buluyorum. Siyasetçilere yönelik gözdağı olarak görüyorum" dedi.
-"Herhalde KPSS yerine AKPS getirecekler"
KPSS'nin kaldırılacağına ilişkin haberlerin hatırlatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine de Hamzaçebi, KPSS'nin Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde getirilmiş son derece objektif bir düzenleme olduğunu, ancak AK Parti iktidarının kadrolaşmak amacıyla sürekli alternatif yollar üretmeye, bu sınavı arkadan dolaşmaya çalıştığını iddia etti.
Hamzaçebi, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Parti devletini kurmak istiyorlar. Herhalde şöyle bir sınav getireceklerdir, KPSS yerine; AKPS. Adalet ve Kalkınma Partisi bu sınavı yapacak. Sorular şöyle olur herhalde; 'Ne zamandan beri AKP'lisiniz? AKP'ye kaç kez oy verdiniz? CHP'ye hiç oy verdiniz mi?'. Sorular zor olacaktır. Böyle bir sınav getirmeyi düşünüyorlar.
Bir projeleri daha var. Kamu yönetiminde yeni bir kadrolaşma hamlesi. Bir paranoya var, '12 yıl içinde atadığımız, üst düzeylere getirdiğimiz memurlar ya bize sadık değilse, ya paralelse'. Şimdi planlanan düzenleme şu; daire başkanı ve üzerindeki tüm kamu görevlileri bir yasa ile görevden alınacak, havuza atılacak. Oradan AKPS sınavını geçenler yeniden göreve atanacak. Daire başkanı ve üstü görevler için görev süresi 4 yıl olacak. Bir parti devleti. Bütün bunları yapabilmeleri için seçimlerde Anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etmeleri, Anayasa mahkemesi'ni de kendi istedikleri biçimde düzenlemeleri gerekir. Yoksa bütün bu düzenlemeler hukuktan dönecektir. Kimse bunu teşebbüs etmesin."
Hamzaçebi, geçmişte KPSS sınavlarına ilişkin çok sayıda araştırma önergesi verdiklerini, ancak AK Partililerin oylarıyla reddedildiğini belirterek, "Zamanında sorular çalındığında hesabını sorsaydın. Sormadıysan sen de bu çalma olayının içindesin, suç ortağısın demektir" şeklinde konuştu.
-"Reklam arası olan onlardı. Onlar silinip gidecektir"
Hamzaçebi, AK Parti Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu'nun sosyal medya hesabından paylaştığı cumhuriyete ilişkin mesajıyla ilgili soruyu yanıtlarken de "Bu açıklamaları üzüntü vericidir. Parlamento çatısı altında görev yapıyor olması, parlamento adına üzüntü vericidir. O kadın milletvekili bu ifade ettiği düşüncesini Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyete borçludur. Seviye dışı olarak değerlendiriyorum. Önce kendi milletvekilleri tarafından kınanmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Milletvekilliği güvencesi elde etmek için böyle cümleler kullandığı yönünde iddialar olduğunu belirten Hamzaçebi, "Bu da ilginç. Demek ki AKP içinde böyle bir ortam var. Hiç kimse bu cumhuriyeti reklam arası olarak nitelendiremez. Reklam arası olan onlardı. Onlar silinip gidecektir. Yarın onların sokağa çıkamayacağı günleri göreceğiz" dedi.
Hamzaçebi, bir başka soruyu yanıtlarken de dört eski Bakanla ilgili TBMM Genel Kurul'nda yapılacak oylamada bir sürpriz beklemediğini belirterek, oylamanın yarın ya da sonraki gün yapılmasının kendileri açısından fark etmediğini bildirdi. "Sonucu önceden belli olan bir oylamadır" ifadesini kullanan Hamzaçebi, milletvekillerinin vicdanlarıyla hareket etmelerini arzu ettiklerini kaydetti.