Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Nasrallah: Erdoğan’ın sözleri artık geride kaldı!

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Türkiye'nin hala IŞİD ve Nusra'ya destek verdiği iddia etti. Nasrallah ayrıca, Erdoğan'ın Şam'da namaz kılacağını söylediğini ancak bu dönemin kapandığını belirtti.

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-01-16 10:57:40

Nasrallah: Erdoğan’ın sözleri artık geride kaldı!

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Lübnan'dan yayın yapan El Meyadin televizyonunun genel yayın yönetmeni Gassan bin Ciddu'ya mülakat verdi.

YDH adlı sitenin aktardığı röportajdan bazı bölümler:

Hizbullah’ın Kırmızıçizgilerini açıklar mısınız?

Kırmızı çizgiler konusunda şu mesele İsrail için geçerlidir, şu değildir diye bir şey söylenemez. Örneğin her gün tekrarlanan Lübnan hava sahası ihlalleri bir kırmızı çizgidir.

Lübnan egemenliğinin ve güvenliğinin herhangi bir şekilde ihlali Direniş’in kırmızı çizgisidir. İsrail’in bazen yaptığı deniz sahası ihlali bir kırmızı çizgidir. Her ne kadar Şeba Çiftlikleri ve Vizani gibi bölgelerde sınır belirleme sorunları olsa da bazen yapılan kara sınırı ihlalleri kırmızı çizgidir.

İsrail bazen sınırın gerisinden çalışıyor veya casuslarıyla irtibat kuruyor. Tüm bunlar kırmızı çizgidir. Bombalama, öldürme, suikast, hava saldırısı, ateş açma da kırmızı çizgidir ve öyle olması gerekir. Bunlardan bazısı kırmızı çizgidir, bazısı değildir diyemeyiz.

Ama Hizbullah’ın cevap vermesi gereken saldırılarla ilgili olarak diyebiliriz ki biz bu konuda elimizi açık bıraktık. Bazı konuları Lübnan hükümetine bırakmışız. Direniş her halükarda cevap hakkına sahiptir; hatta Lübnan hava sahası ihlallerine de… Ancak cevap verip vermeme ayrı bir konudur.

Suriye cephesi Hizbullah’ı yıprattı mı?

Hizbullah’ın diğer cephelerde yıprandığına dair söylenenler abartılıdır. Hizbullah’ın başka cephelerde meşgul olması, imkanlarına, güçlerine, komuta kadrosuna ve hazırlıklı oluşuna hiçbir zarar vermedi. Direniş’in tüm dikkati yine İsrail üzerindedir. Çünkü biz İsrail’le çatışmayı her an muhtemel görüyoruz.

Hizbullah’ın İsrail karşısındaki hazırlığını kaybetmediğinin en önemli göstergesi, 2014’teki Şeba Çiftlikleri operasyonudur.

Hizbullah’ın bu operasyonu yapıp bunu bir saat içerisinde üstlendikten hemen sonra İsrail’in ani bir saldırıya geçmesi ihtimali vardı ve biz bunu hesaba katmıştık.

Emin olun ki Hizbullah İsrail’e karşı ne zayıfladı ne de yıprandı. Tam tersine İsraillilerin kendileri bile itiraf ediyor ki Hizbullah başka cephelerde savaşlara girerek yeni tecrübeler ve yeni ufuklar kazandı.

Örneğin geçmişte Hizbullah’ın en büyük operasyonları İsrail’in Güney Lübnan’daki bir, iki ya da üç askeri karakoluna saldırmaktı. Bizim koordineli olarak bir kente girme ve geniş bir coğrafi alanı kontrol altına alma tecrübelerimiz yoktu. Ama şimdi Direniş’in bu tecrübesi var.

Bildiğiniz gibi harp akademilerinde eğitim görmekle savaş sahnesine girmek farklı şeylerdir. İsrail, el-Celil (İsrail’in kuzeyindeki bir kent) meselesini neden Hizbullah’ın Suriye’ye girmesinden sonra söz konusu etti? Çünkü İsrail, Hizbullah’ın Suriye savaşında kazandığı tecrübenin Hizbullah’ı el-Celil’deki savaşa hazırladığını biliyor. Kaldı ki el-Celil meselesi eskidi.

İsrail Hizbullah’ın yorulduğunu, zayıfladığını veya yıprandığını ve savaş hazırlığını kaybettiğini düşünüyorsa sadece yanılmıyor, büyük bir aptallık da ediyor. Aksine Hizbullah, İsrail karşısında bugün her zamankinden çok daha fazla hazırlıklıdır.

Direniş’i güçlendirecek ve zaferini gerçekleştirmesine yardım edecek her şeyi temin etmek için çalışıyoruz. Hizbullah eskisinden çok daha fazla güçlendi, 2015’te de çok daha fazla güçlendi. Eğer yeni bir saldırı olursa Hizbullah’ın yeterli hazırlığı var.

Her türlü silaha sahip, hatta düşmanın tasavvur bile etmediği bazı silahlara sahip.

“SURİYE'DE YÖNETİMİ DEVİRME MESELESİ BİTTİ”

Suriye’de yönetimin devrilmesi ihtimali nedir?

Suriye yönetimini devirme ve Suriye'yi kontrol etme meselesi bitti. Bunu herkes biliyor artık. Sayın Erdoğan Şam'da namaz kalacağız diyordu. Sonra mütevazı davranıp Halep'te kılacağız dedi. Bunlar bitti geride kaldı.

Ben gerçeklikten bahsediyorum. Olumlu veya olumsuz yorum yapmıyorum. Gerçeklerden bahsediyorum. Şu an Suriye’de yönetimi devirebilecek ya da Suriye’ye hakim olabilecek bir güç yok. Şu an Suriye’nin büyük bir kısmı ve büyük şehirleri Suriye yönetiminin kontrolü altındadır. Geri kalan yerler de IŞİD, Nusra ve ÖSO arasında paylaşılmış durumda.

Suudi Arabistan’la bağlantılı Suriyeli gruplar ortadan kalkıyorlar. Arabistan’a Suriye’de en az etkiye sahip gruplar kaldı. Arabistan, Suriye yönetimini devirmek için militan toplamakla yanlış yaptı.

Siyasi çözüm savaşı sona erdirebilmelidir. Yoksa sorun muhaliflerle çözülemez; çünkü IŞİD ve Nusra ortada... IŞİD’in bitirilmesi için bölgesel bir karar verildiğinde siyasi çözümden söz edilebilir.

Şu an Suudi Arabistan’a bağlı silahlı gruplar, Suriye’deki en zayıf gruplardır. Arabistan, Suriye konusunda Afganistan modelini uygulamaya çalışmakla hata etti. Çünkü planladıkları şey Suudi Arabistan’ın ve Batı’nın zararına oldu.

Şu an Suriye yönetimini göz ardı eden hiçbir siyasi çözümün söz konusu olamayacağını herkes anladı.

“TÜRKİYE’NİN NUSRA VE IŞİD'LE İLİŞKİSİ VAR!”

Türkiye’nin rolü ne?


Türkiye, IŞİD ve Nusra ile ilişkilerini sürdürüyor. Türkiye sınırlarını tamamen açtı. Türkiye’nin bilgisi olmadan Suriye’ye silah giremez. Türkiye sınırlarını kapatma kararı alırsa ne kimse girebilir ne de çıkabilir. Türkiye-Suriye sınırı Türk ordusunun ve istihbaratının denetimi altında.

Türkiye sınırından Suriye’ye hala silahlı gruplar giriyor. Türkiye topraklarında silahlı grupların hala eğitim kampları var.

Türkiye, Suriye konusunda zorlayıcı bir tutuma sahip, bunun sonuçları olacaktır. Irak’ta yeni hükümetin kurulması ile Türkiye’nin Bağdat’a karşı tutumu değişebilir.

ABD ne istiyor?

Amerikalılar şu anda IŞİD’in yok olmasını istemiyor; hatta onların ilerlemesine engel olmak da istemiyor. Amerikalıların davranışları, onların IŞİD’i yok etmek değil, dizginlemek istediğini gösteriyor.

Bu dizginlemeden hedefleri ise Irak’ta havaalanları üsler ve yeni dokunulmazlıklar elde etmektir. Amerikalılar Suriye konusunda da Beşşar Esed, IŞİD’den yana neden rahat olsun diyorlar, Suriye’yi siyasi çözümde Amerika’nın istediği şartlarda baskı altında tutmak istiyorlar.

Amerika’nın Irak’taki tüm saldırıları, 2006 savaşında İsrail’in Lübnan’a 2 günde yaptığı saldırılardan fazla değil. Irak ordusunun ve halk güçlerinin tüm silahları İran’dan gönderilen silahlar.

Amerika’nın istediği türden bir siyasi çözüm olursa ABD açısından Beşşar Esed’in gitmesi ya da kalması önemli değil. Amerika’nın geçen iki ay içerisinde oluşan yeni tutumu, bedelsiz değildi.

Muhaliflerin siyasi çözümle ve Beşşar Esed’in ortağı olmakla ilgili sorunu yok. Beşşar Esed’in gitmesinde ısrar edenler Türkiye ve Suudi Arabistan’dır.

Uluslar arası toplum sonunda Beşşar Esed’in olmadığı hiçbir siyasi çözüm olmaz noktasına varacak. Şu an Suriye’de çözüme dair bazı düşünceler oluşmaya başladı.

Amerika, IŞİD yoluyla Irak ve Suriye’ye kendi şartlarını dayatmak istiyor. IŞİD kartı bitti, bu tekfirci grubun Irak ve Suriye’de yaptıkları acı ve sıkıntı vermekten ibaret; ancak Irak ve Suriye’de hiçbir dengeyi uygulayabilecek güçleri yok.

Hizbullah'tan İsrail İtirafı

Lübnan'daki Şii Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, üst düzey üyelerinden birinin İsrail casusu olduğunu kabul ettiğini doğruladı.
Ülkesinde yayın yapan El Meyadin Televizyonu'na konuşan Nasrallah, beş ay önce tutuklanan ve sorgulanan bu kişinin, Hizbullah'ın "hassas" güvenlik birimlerinden birinde çalıştığını söyledi.

Nasrallah "Biz bunu çok tehlikeli bir şey olarak değerlendiriyoruz ve son derece hasas bir şekilde hareket ediyoruz" dedi.

Hizbullah lideri, sorgulanan kişinin adını açıklamadı.

Lübnan medyasında ise İsrail casusu olmakla suçlanan kişinin Muhammed Şavraba olduğu yönünde haberler çıkmıştı.

'İki suikastte rol oynadı'

Hizbullah içindeki İsrail casusunun, hareketin liderlerinden en az ikisinin (İmam Muğniye ve Hasan El Lakis) öldürülmelerinde rolü olduğu söyleniyordu.

Şii hareketin en üst düzey komutanı İmam Muğniye 2008'de Suriye'nin başkenti Şam'da aracına yerleştirilen bombanın patlaması, üst düzey komutanlarından Hasan El Lakis de 2012'de Lübnan'ın başkenti Beyrut'un güneyinde silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü.

Nasrallah ise medyadaki bazı haberlerin "abartılı" olduğunu, direnişin askeri yapısına sızılamadığını söyledi.

Ancak İsrail istihbaratının içine sızdığının ortaya çıkmasının, özellikle de Suriyeli direnişçilere karşı da Esed'in yanında savaştığı bir dönemde Hizbullah'ın prestijine darbe indirdiği yorumları yapılıyor.

Haber Ara