Babacan, AA Editör Masası'nda yaptığı açıklamada, özellikle üretimi, yatırımı desteklemeye yönelik çalışmaları olduğunu söyledi. Bunun, klasik yatırım teşvik programından farklı bir çalışma olduğunu ifade eden Babacan, "Onu da kuşatan ama ondan öte bir çalışma. Detaylarını, çalışması bittiği zaman kamuoyuyla paylaşacağız" şeklinde konuştu.
Piyasada faiz oranlarının son aylarda olumlu bir trend sergilediğini dile getiren Babacan, düşüş trendinin oldukça belirgin olduğunu kaydetti. Enflasyona paralel olarak faizlerin de düştüğüne işaret eden Babacan, "Geçen yıl ki enflasyon ekimde beklenenin yaklaşık 1 puan altında çıktı. Mart-nisan ayları gibi yüzde 6'lı rakamları görme ihtimalimiz de büyük. Enflasyon aşağı indikçe enflasyon artı risk primi olarak oluşan faizlerin daha da aşağı inebileceğini göreceğiz" ifadelerini kullandı.
Babacan, Hazine'nin borçlanma faizinin her vadede yüzde 8'in altına düştüğünü, bankalardaki mevduat faizi ortalamasının yüzde 9,45, ticari kredi ortalamasının yüzde 10,5, KOBİ kredilerinin de yüzde 12,5 seviyesinde bulunduğunu söyledi. Bu oranların 3-6 ay önce çok daha yüksek seviyelerde olduğuna işaret eden Babacan, şunları kaydetti:
"Kuvvetli bir aşağı düşüş söz konusu. Bu rakamlar iyi mi derseniz daha da düşmesini arzu ederiz. Daha da düşük nominal faiz, reel faiz ekonomimiz açısından önemlidir. Bunun da genel seyrinin mutlaka rasyonel bazda piyasa dengelerini gözetecek şekilde olması son derece önemlidir.
Zor bir dönem geçirdik, 2014 kolay bir yıl değildi. Kolay olmayan yıllarda risk primi yükselir. Bir ülkede hareketlilik varsa, ileriye yönelik bir miktar belirsizlik oluştuysa bunun karşılığını yüksek risk primi olarak görürsünüz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu rakamların daha da aşağıya inmesini bekliyoruz.
2015 bir seçim yılı ama 2014'teki gibi değil. 2014 seçimleri çok zor şartlarda oldu. Mart seçimlerini 17-25 Aralık operasyonu atmosferinde geçirdik. Ona rağmen çok iyi sonuçlar aldık. Bu, Türkiye'nin istikrarına çok çok büyük katkı yaptı. Dolayısıyla 2015'te artık Türkiye'nin temelleri çok daha sağlam. Bir seçim yılı olmasına rağmen 2015'in ülkede istikrarın daha da güçlendiği bir yıl olmasını bekliyoruz."
- Yabancı yatırımlar ve fon girişleri
Bono ve tahvil piyasasında yerli yatırımcının enflasyonla ileriye bakarak getirisinin ne olacağını değerlendirdiğini ifade eden Babacan, yabancı yatırımcının ise Türkiye'ye yatırım yaparken dövizdeki kur hareketlerini de ileriye doğru tahmin ederek pozisyon almaya çalıştığını belirtti. Babacan, bazen uluslararası yatırımcılar için yüksek tahvil faizlerinin bile yüksek olmayabildiğini söyledi.
Bono ve tahvil piyasalarının cazibesinin süreceğini dile getiren Babacan, kira sertifikalarının sayısının da giderek arttığını ve büyüdüğünü, bunun hem içeride hem de dışarıda çok ciddi yatırımcısının oluşmaya başladığını kaydetti. Babacan, faizle çalışmak istemeyen, İslami metotlarla parasını değerlendirmek isteyen yerli ve yabancı yatırımcılar için açtıkları kapının genişlediğini, özel sektörün de bu alana girmeye başladığını belirtti.
- "Katılım bankacılığı için yüzde 5 düşük"
Kamu bankalarının katılım bankacılığı faaliyetlerinde bulunmasına yönelik de değerlendirmelerde bulunan Babacan, katılım bankalarının şu anda sektörün yüzde 5'ini oluşturduğunu, bu oranın eskiden yüzde 3 seviyesinde bulunduğunu dile getirdi. Babacan, "3'te küçük, 5'te küçük ama 3'ten 5'e büyüme yüzde 67 büyümeye işaret eder. Gerçekten iyi bir performans ama yüzde 5 hala düşük bir pay" diye konuştu.
Kamunun, katılım bankacılığına girmesinde mevcut pastadan pay almasını değil, pastanın daha da büyümesini amaçladıklarını vurgulayan Babacan, şunları söyledi:
"Kamu katılım bankaları yeni müşteriler peşinde koşsunlar, mevcut katılım bankalarının işini elinden almaya çalışmasınlar. Bunu baştan arkadaşlarımıza çok açık söyledik. 'Sektörü büyütmeye gelin, yüzde 5'lik alanda koskoca kamu bankaları oralarda kendinizi kısıtlamayın' dedik. Dolayısıyla bunun sektörün büyümesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıfbank, katılım bankası kurma hazırlıklarına başlamış durumdalar."
- "TMSF'deki bankalarla katılım bankacılığı yapılabilir"
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) elinde de bankalar bulunduğunu işaret eden Babacan, bir ara bu bankaların katılım bankasına dönüşmesiyle ilgili bir düşünceleri olduğunu, ancak kamu bankalarının sıfırdan katılım bankacılığına girmeyi tercih ettiklerini kaydetti.
TMSF'nin şu anda bu bankaları satmaya çalıştığını belirten Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müşteri olursa onların da tamamı ya da bir kısmı katılım bankası olabilir. Bunun önünde bir engel yok. TMSF'nin elindeki bankaları bir talipli gelip de 'ben bu bankayı almak istiyorum, bununla katılım bankacılığı yapmak istiyorum' derse bunun önü sonuna kadar açık. Hatta TMSF'nin elindeki bankalar için 300 milyon dolarlık bir sermaye şartı da yok. O da önemli bir konu ve böyle bir cazibesi var. Dolayısıyla daha daha düşük sermayeyle katılım bankacılığı yapmak istiyorum derse birileri, TMSF'den bir banka alıp o işi yapabilir."