Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral ve konfederasyon üyelerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul etti.
Türkiye'ye yönelik tertiplerin, saldırıların ve tezgahların, demokrasinin yanında ekonomi ve sosyal barış üzerinde de yoğunlaştığını belirten Erdoğan, uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla Türkiye'nin ekonomisini zayıf göstermek, bu yönde algı oluşturmak için yürütülen gayretler olduğunu, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında 'tüketmeyin, ekonomi dursun' çağrıları yapıldığını söyledi.
"Faizleri yükseltmek için, yatırımları, girişimciliği baltalamak için, yani Türkiye'nin büyümesini engellemek için 12 yıldır sayısız defa saldırılara, manipülasyonlara maruz kaldık" diyen Erdoğan, o sıralarda 4,6'ya kadar düşen faizin, olaylarla birlikte hemen yükselmeye başladığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ülkemizde tabii faizin meddahlığını yapan çok, onu da söyleyeyim. Hala bunun gayreti içerisinde olanlar maalesef var. Ben Cumhurbaşkanı olarak her yerde söylüyorum, söylemeye devam edeceğim. Biz devletin borçlanma faizini yüzde 63'ten aldık. Tek haneliye indirene kadar verdiğim kavganın, mücadelenin şahidi olan birçok arkadaşım var. Fakat tek hanelide kalmasını istemeyen birileri hala var. Bunu bilmenizi isterim. Sizlerden bu yöndeki çabalara, haberlere karşı da dikkatli olmanızı, her yerde ve her durumda sağlam duruşunuzu muhafaza etmenizi istiyorum."
Türkiye'de yatırımın önündeki en büyük engelin yüksek faiz olduğunun altını çizen Erdoğan, "Eğer yüksek faiz devam edecek olursa bu ülkede yatırımlar bizim istediğimiz seviyede asla yürümeyecektir ve bu ülke girişimci doğuramayacaktır. Girişimcinin doğabilmesi için bir defa yüksek faiz değil en azından şöyle uluslararası camiadaki faizlere yakın bir faiz politikasını uygulamamız lazım" ifadesini kullandı.
-"En büyük parayı onlar kazanıyor"
Faiz lobisinin son zamanlarda reel yatırımdan çok daha kolay para kazanmanın, paradan para kazanmanın peşinde olduğunu ifade eden Erdoğan, "En çok parayı kazanan yatırımlar, yatırım derken bile biraz üzülüyorum, nedir, finans sektörüdür. En büyük parayı onlar kazanıyor. Hani o devasa yatırımların olduğu yerler böyle bir para kazanmıyor. Ama finans sektörü bakıyorsunuz korkunç paralar kazanıyor ve kendi öz sermayesiyle de diyemiyorum biliyor musunuz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada da bakıyorsunuz vatandaşın o mevduatlarıyla kalkıyor paradan para kazanıyor. Bunun vatandaşa tekrar dönüşümü noktasında kendi hesaplarını yapıyor, en az imkanı sağlamak suretiyle de burada yatırımcımızın önünü açacağı yerde tam aksine önünü tıkıyor. Şu anda geri dönüşüme baktığınız zaman mesela bizim insanımız hakikaten çok haysiyetli. Yani aldığı borcu ödemede de şu anda yaklaşık yüzde 2,9 gibi bir geri dönüşümde sıkıntı var. Yüzde 3 diyelim, buralarda. Şimdi böyle bir toplumun içerisinde finans sektörünün aslında riski bile yok denecek noktadadır. Yani reel sektörde bile risk bundan çok daha fazladır. Şimdi bunu görüyor dolayısıyla tabii ki yüksek faize de kimse ses çıkarmıyor. Sağolsun Merkez Bankamız da bu noktalarda hakikaten, dünyada herkes inerken bizim Merkez Bankası sağolsun hala olduğu yerde duruyor. İnmiyor, düşürmüyor. Neyi bekliyorsun sen? Buyur, petrol fiyatları 106 dolarlardan, 110 dolarlardan şimdi 45 dolara geldi. İşte açıklamalar yapılıyor, 2015-2016'da bu civarlarda dolaşacak. Hesaplar buna göre."
-"Bu iş böyle yürümez"
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in Türkiye ziyaretinde kendisine, "Biz hesapları 60 dolar üzerinden yaptık. Şimdi biraz burada sıkıntımız var. Yatırımlar noktasında sıkıntımız var. Çünkü bütçeyi buna göre hazırladık" dediğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Orada o 15 doların hesabını yapıyor. Böyle bir noktada. Bizim petrolle ilgili bu noktada sıkıntımız yok. Tam aksine bu bizim lehimize şu anda, çok çok iyi bir noktadayız. Öyleyse bunun halkımıza dönüşünü, yatırımcıya dönüşünü süratle sağlamamız lazım. Ey Merkez Bankası daha neyi bekliyorsun? Şimdi diyebilirler, 'Merkez Bankası bağımsızdır.' Ben de bağımsızım. Cumhurun sesi olarak bunu yapmak durumundayım, söylemek durumundayım ve gerekirse çağırıp kendileriyle de bunu oturup konuşacağız. Bu iş böyle yürümez. Burada bir şey var, bizim yatırıma, istihdama, üretime ihtiyacımız var. Çünkü bizim ekonomi, ihracata dayalı bir ekonomidir. Bunun için de uluslararası rekabette de bir defa maliyet hesaplarının gayet ucuz olması lazım ki rekabetimizin de bu noktada güçlü olmasını sağlayalım. Şimdi istihdamda bir sıkıntı görünüyor. Yani birçok batı ülkesiyle mukayese edilmeyecek derecede iyiyiz de ama niye buralarda olsun, daha da aşağılarda olsun, inelim yüzde 5'lere, düşelim buralara."
-"Hizmet sektörü çok kötü durumdaydı"
Göreve geldiklerinde hizmet sektörünün çok kötü durumda olduğunu, otellerin sadece yaz dönemlerinde çalışabildiğini anlatan Erdoğan, artık otellerin 4 mevsim çalışır hale geldiğini söyledi.
Bunun çok önemli bir sıçrama, atak olduğunu belirten Erdoğan, son 12 yılda turist sayısının 13 milyon civarından 40 milyona yükseldiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin turizm gelirlerinin 40 milyar doları aştığını dile getirerek, "Bunlar bizim için Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göstermesi bakımından çok çok önemli. Bunu 12 senede yapmak, başarmak hamdolsun bize nasip oldu. Biz şimdi turizmde yatırım yapacaklara yer bulmakta zorlanıyoruz" dedi.
Erciyes'teki otellerde okullar tatile girmeden yüzde 85 doluluk olduğunu aktaran Erdoğan, "Bu bir şeyi gösteriyor. Neyi? Refah düzeyi Türkiye'nin aynı zamanda yükselmiş. Bu tür hem alanlar açılıyor, bir taraftan Erciyes'e bakıyorsunuz, bir taraftan Palandöken'e bakıyorsunuz, bir taraftan Konaklı'ya bakıyorsunuz, her tarafta. Bütün bunlar refah düzeyinin nereden nereye geldiğini ve gerek ulusal, gerek uluslararası bazda nerelere geldiğimizi, geçmişte turizmde sadece deniz, kum, güneş diye bakarlarken ama şimdi biz turizmin tüm alanlarında varız, hepsinde varız. Buralara durup dururken gelmedik. Bu bir ufuk meselesi. 12 yıldır söylediklerinin hep tersi çıkanlar şimdi de büyük bir pişkinlik içinde aynı şeyleri tekrar etmeyi sürdürüyorlar. Fakat bakıyorsunuz ihracatımız, rekorlara doymuyor"
-Büyüme ve cari açık
İhracatın 2014'te, bir önceki yıla göre yüzde 4 artışla 158 milyar dolara ulaşarak cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıktığını belirten Erdoğan, enflasyonun yüzde 8,2'de kaldığını söyledi.
2014'ün üçüncü çeyreğinde yüzde 1,7 oranıyla yine pozitif büyüme kaydedildiğini anlatan Erdoğan, '"Tabii hedefimiz bu değildi, yani bizim hedefimiz ortalama her yıl yüzde 5 büyümeyi yakalayalım. Ama uluslararası camiadaki gelişmeler az çok tabii etkiliyor. İnşallah dördüncü çeyreğin de gelmesiyle birlikte hiç olmazsa burada yüzde 3'ü yakalamamız bile bizim için bir başarı olacaktır. Petrol fiyatlarındaki düşüş, cari açıkta beklentilerin üzerinde bir iyileşmeye yol açacak gibi görünüyor" şeklinde konuştu.
-"Güçlenen Türkiye'yi hazmedemeyenler çoğalıyor"
Yatırımların kesintisiz şekilde devam ettiğini belirten Erdoğan, dev projelerin planlandığı gibi ilerlediğini söyledi.
Bu yıl birçok açılışın yapılacağına işaret eden Erdoğan, "Fevkalede bir durum olmazsa üçüncü köprünün açılışını yıl sonu itibarıyla inşallah gerçekleştireceğiz. Aynı şekilde İzmit Köprüsü, onun açılışını yine inşallah bu arada gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki yıl da yine Avrasya Tüneli'nin açılışına hep birlikte şahit olacağız. Arka arkaya bunlar geliyor. Bütün bunlarla birlikte büyüyen bir Türkiye'yi güçlenen bir Türkiye'yi hazmedemeyenler de çoğalıyorlar. Güçlü bir Türkiye istemiyorlar, bunu bilmenizi istiyorum" şeklinde konuştu.
-"Cumhurbaşkanlığı Sarayı, külliye olacak"
"Şu içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Sarayı şu anda saray ama kısa bir süre sonra burası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olacak" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Niye külliye olacak? Çünkü hemen yanımızda bir kongre merkezi şu anda inşa ediliyor. Kongre merkezinin hemen arka tarafında, bölgede şöyle bir büyük cuma camisi yok, orada bir cami inşa ediyoruz. Yine aynı şekilde kongre merkezinin sağ tarafında çok amaçlı, 2 bin civarında kişinin katılacağı yemekli bir toplantıyı aynı anda yapabileceğimiz bir salon da olacak. Hedefimiz bazı büyük çaplı yemekli toplantıları orada yapmak. Muhtarlarımızın buraya rahatlıkla gelip gidebileceği bir yeri burada hazırlayalım istiyoruz. Türkiye'de muhtar sadece ulaşabilirse belediye başkanına ulaşabilir o da ilçe belediye başkanı. Veya ulaşabilirse sadece kaymakama ulaşır. O da köye hizmet götürme birliklerinde üye olduğu için ona ulaşır. Böyle bir kopukluk var. Bu kopukluğu ortadan inşallah biz orayla gidereceğiz. 50 bine yakın muhtarımız var, istiyorum ki 50 bine yakın muhtarımızla biz orada, inşallah 2 yıl içerisinde orasını bitireceğiz, orada bu işi başaralım."
Alanda gerçekleştirilecek bir diğer önemli proje hakkında da bilgi veren Erdoğan, "Şu an Türkiye'de bizim en büyük kütüphanemiz yaklaşık 2 milyon cilt kitaba sahip olan bir kütüphanedir. Dünya çok farklı yerde. Asgari 4 milyon cilt kitap alabilecek şekilde hem dijital ortamda hem de yaprak kitapla inşallah diyoruz ki orada bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi kuralım" diye konuştu.
Bu kütüphaneyi, 24 saat öğrenciye ve halka açık bir kütüphane haline getireceklerini belirten Erdoğan, ilk etapta saat 24.00'e kadar, sistem oturduktan sonra 24 saat öğrencilerin orada çalışabileceklerini söyledi.
-"Saray, ekonominin geldiği yeri göstermeye tek başına yeterli"
Söz konusu projelerin şu anda hazırlandığını anlatan Erdoğan, 'Öyle zannediyorum ki proje dahil 2 yılda bunları bitireceğiz bütün peyzajıyla her şeyiyle bitirip ondan sonra dev bir açılışla burası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olacak. Saray kavramından rahatsız olanlar, temenni ederim ki külliyeden rahatsız olmazlar. Şu içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı, şimdilik saray daha sonra külliye, inşallah Türkiye'nin ekonomide geldiği yeri göstermeye tek başına yeterlidir. Öyle anlattıkları gibi falan da değil. Hani söylüyorlar, işte dün baktım bir tanesi sağolsun ana muhalefetten '5-6 milyar dolara mal oldu' diyor. Parayı harcayan, takip eden biziz. Nereden çıkarıyorlar böyle rakamları anlamak mümkün değil. Herhalde İngiltere'de Westminster Sarayı'nın şu anda restorasyonu yapılacak, o restorasyonla ilgili rakamlar açıklandı. 5 milyar dolara restorasyonu mal olacakmış. Belki oraya bir takıntı yapmış olabilir, bundan dolayı burayla ilgili de böyle bir rakam açıklamış olabilir ama bunu bilmesi lazım. Herşey bunlar kayıttadır.'
-"18 ayda bitirildi"
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı proje hariç 18 ayda bitirdiklerini hatırlatan Erdoğan, böyle hızlı bir süreçte Türk mimar ve müteahhitlerle burayı bitirdiklerini söyledi.
İnşaatına 1939'da başlanan mevcut TBMM binasının, 1961'de tamamlanabildiğine dikkat çeken Erdoğan, Ankara'nın en önemli yapılarından olan Anıtkabir için hazırlıklara 1941'de başlandığını, yapının ancak eksik olarak 1953'te tamamlanabildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ise proje ile birlikte 2 yılı bile bulmadığını dile getiren Erdoğan, Meclis ve Anıtkabir projelerinin inşa edildikleri dönemde ülkenin bütçesini sarstığını, diğer yatırımları ciddi manada etkilediğini ifade etti.
-"Mesele finansı yönetebilmek"
Bugün Türkiye'nin bunun gibi onlarca, yüzlerce projeyi aynı anda bitirip, inşa edip, halkın hizmetine sunabilecek güce sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte biz şu iktidarımız döneminde nice bakanlık binaları yaptık, Anayasa Mahkemesinin binasını aynı şekilde, bunun yanında diğer yatırımları konuşmuyorum. Bakın sadece derslik noktasında baktığımızda 235 bin derslik bitirdik. 26 havalimanımız vardı, buna 26-27 tane daha havalimanı ilave ettik. Bunlar bu dönemde oldu. Aynı şekilde 17 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettik. Köprüler, Marmaray... Bunlar hep bu dönem içinde yapıldı ama mesele finansı idare edebilmek, finansı yönetebilmek. Eğer sizin finansı yönetme kabiliyetiniz yoksa, bunların hiçbirini yapamazsınız. Bilgiyi yönetmek, insanı yönetmek aynı şekildedir. Bunları beraber yaptığınız anda bu başarıyı sağlayabilirsiniz. Bütün bunların maliyeti üzerinden polemik yapanlar, eğer art niyet taşımıyorlarsa Türkiye'nin ulaştığı seviyenin farkında değiller. Çok enterasan, biz bu arada Samsun-Sinop arasını yine yaptık ve oranın maliyetinin, çok enterasan, yarısının bedelinden hamd olsun burası daha az. Sayın Putin buradan çıkarken bir şey söyledi, 'Bu eser büyük devlet olmanın alametidir' dedi. Bakın çok ilginç, vaka budur."
(Sürecek)