TBMM Genel Kurulu'nda, Milli Mayın Faaliyet Merkezi Kurulmasına İlişkin Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine devam ediliyor.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, tasarının geneli üzerinde grubu adına yaptığı konuşmada, alel acele bir düzenleme yapılmaya çalışıldığını ifade etti. Muhalefet olarak uyarılarını yaptıklarını ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştıklarını belirten Moroğlu, mayın temizliği yapılacak arazilerin geçmişte vatandaşlardan alınarak kamulaştırıldığını, bu nedenle temizlendikten sonra da bu köylülere verilmesinin doğru olduğunu savundu.
Moroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu araziler Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından temizlenmelidir. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, 'Bunu ben yürütemem' diyorsa ya da yürütme Türk Silahlı Kuvvetlerine 'Sen bunu yürütme, biz başkalarıyla beraber bu işi yürütürüz' diyorsa burada da dikkatle üzerinde duracağımız bir konu şudur; mutlaka bu iş yerli firmalara verilmelidir. Şartlar yabancı firmalarla eşitse mutlaka yerli firmalar tarafından yapılması sağlanmalıdır diye düşünüyorum.
Burada, 200 bin dekarın üstündeki bir arazi tarıma uygun hale gelecek ve yıllardır tarım yapılmadığı için de, dinlenmiş toprak olduğu için de organik tarıma uygun hale gelecek. Onun için, mutlaka bu araziler tarım amaçlı kullanılmalıdır."
-"Hazreti Muhammed hepimizindir. 1,5 milyarın üzerindeki Müslümanlarındır"
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise şahsı adına yaptığı konuşmada, Cizre'de yaşanan gerginliklere değindi.
Cizre'de ne yaşandığına ilişkin kimsenin bilgi sahibi olmadığını ileri süren ve "Cizre'de neler oluyor Sayın hükümet?" diye soran Altay, hükümetin acz içinde olduğunu ileri sürdü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun şeffaflık paketi açıkladığını anımsatan Altay,"Eğer bir başbakan şeffaflıktan bahsedecekse önce bu ülkenin bir yerinde olup biteni çıkıp halka, parlamentoya anlatması lazım. Bir ilçede olup bitenlerden Sayın milletvekillerinin hiçbirinin haberi yok. Hükümetten bu konuda bir izahat istemek, beklemek bizim en doğal hakkımız" dedi.
Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hazreti Muhammed hepimizindir. 1,5 milyarın üzerindeki Müslümanlarındır. Hiç kimsenin başkalarının dini duygularını, değerlerini, Allah sevgisini, inançlara bağlılığını ölçecek bir terazi yoktur. İyi ki de yoktur. Böyle bir ölçüme de gerek yoktur. Elbette karikatür krizi ile başlayan ve adi bir terör saldırısı ile sonuçlanan durumdan dünyanın çıkaracağı dersler olduğu gibi, Türkiye'nin de çıkaracağı, Meclis'imizin çıkaracağı dersler vardı.
Hükümetlerin görevi de gerilimi körüklemek değil, minimize etmektir, sıfırlamaktır. Ancak geldiğimiz noktada Sayın Başbakan'ın yaptığı açıklamalar adeta bir kışkırtıcılık, provokasyon, tahrik unsuru olmuştur. Bir başbakan bir gazete, velev ki yanlış yayın yapmış bile olsa, böylesine hassas bir dönemde, böyle bir açıklama yapabilir mi? El insaf. O gazetede çalışanlar da şüphesiz Müslüman."
Altay, haber akışında, planlamasında, gazetenin mizanpajında velev ki hata olsa bile bir Başbakan'ın böyle konuşmaması gerektiğini ifade etti.
Bu sözüne AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin yerinden "Gazeteye bir şey diyecek misin?" şeklinde karşılık vermesi üzerine de diye sorması üzerine Altay, "Deminden beri dinlemiyor musun seni ben? Bak sakin sakin konuşuyorum. Ayıp ediyorsun" dedi.
Altay, "Elbette bir yüce dinin peygamberine karikatür yoluyla alay, hakaret ve benzeri bir yaklaşım yapılabilemez. yapılamaz, olmamalıdır. Ancak buna yönelik tepki de ele silah almak değildir. Hele hele beline silah alıp 12 kişiyi öldürerek, makul, meşru göstermek hiç değildir" diye konuştu.
-"Yüce kitabımızı insanlar anladıkları dilde okusalar, zaten siz barajı bile aşamazsınız"
İslam dinini hoşgörü dini olduğunu vurgulayan Altay, şunları kaydetti:
"IŞİD yöntemiyle Türkiye'de tepki oluşmasına neden olacak iş ve işlemleri yapmak hükümetin görevi değildir. Bu mizanpaj, baskı belli olduktan sonra güya güvenlik tedbiri adı altında polisin oradaki abartılı yığılması ve tertibatı Cumhuriyet Gazetesini açıkça hedef yapmıştır. Daha sonra yapılan bazı açıklamalarla Türkiye çok kritik bir an yaşamıştır. Allah esirgesin orada bir kişi hayatını kaybetse, oyun oynamıyoruz.
Bizim Yüce kitabımızı insanlar anladıkları dilde okusalar, zaten siz barajı bile aşamazsınız. Türkiye'de ben kutsal dinimizin, okunmadığını, anlaşılmadığını, Cenab-ı Allah'ın neyi emrettiğini, neyi men ettiğini toplumun bilmediğini, birilerinin topluma 'Allah böyle emrediyor, peygamberimiz böyle söyledi' diye yanlış, yalan, çeşitli şekillerde, Allah'ın emirlerini gerçek anlamda kavranılmadığını düşünenlerdenim."
Kimsenin dini kullanamayacağının altını çizen Altay, "Hani Ortadoğu'da bazı dinci terör örgütleri Allah adına iş yaptığını düşünüyor ya, siz de Türkiye'de AKP olarak kendinizi Allah'ın tahsildarı yerine koymaya kalkmayın. Allah'ı hangimizin çok sevdiğinin ölçüsü kimsede yok" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun Fransa'daki yürüyüşe katılarak teröre karşı bir eyleme destek vermesinin güzel olduğunu belirten Altay, "Aynı Başbakan Ankara'ya gelip Cumhuriyet Gazetesi'ni hedef göstermesi, kabul edilebilir, anlaşılabilir, samimi değildir" ifadesini kullandı.
"Sayın Bostancı, '600 yıllık filmin 90 yıllık reklamıdır cumhuriyet' sözüne katılıyor musunuz?" diye soran Altay, "O Sayın milletvekili de burada cumhuriyete ve değerlerine bağlı kalacağına dair namusu, şerefi üzerine yemin etmiş bir Sayın milletvekilidir. Ve bilmelidir ki cumhuriyet kanla kuruldu, kanla yıkılır" değerlendirmesinde bulundu.
-"Cennet de var, cehennem de var, sevap da var, günah da..."
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da sataşma gerekçesiyle söz alarak, Başbakan Davutoğlu'nun gazeteye provokasyon olarak adledilebilecek herhangi bir bayanı olmadığını belirtti.
Bostancı, "Engin kardeşimiz, 'Halkımız İslam'ı bilmiyor, bilse siz barajın altında kalırsınız' dedi. Ben kendisinin ne kadar mütevazi bir insan olduğunu biliyorum ama bu sözün nasıl farklı yere savrulabileceğini anlatmak isterim. Bu durumda, halkımızın neyi bilmediğini bilen kişi konumunda oluyor Engin Bey. Sözleri itibarıyla bu, megalomani anlamına gelir. Halkımız İslam'ı biliyor. 1400 küsur yıldır halkımız yanlışıyla doğrusuyla günahı sevabıyla yaşıyor. Cennet de var, cehennem de var, sevap da var, günah da..." diye konuştu.
-"Müslümanlık namaz kılmak ve hacca gitmekten ibaret değildir"
Altay ise sataşma gerekçesiyle söz alarak, şunları kaydetti:
"Türkiye'de yaşayan vatandaşlar Kur'an-ı Kerim'in neyi emrettiğini, neyi men ettiğini gerçekten okuyup anlasalar, bilseler her şey farklı olur. Kuran'da şiddet, masum insanları taramak var mı? Müslümanlık namaz kılmak ve hacca gitmekten ibaret değildir. Hak yemeyeceksin, hukuku çiğnemeyeceksin, komşun açken sen tok yatmayacaksın, bırak fakir fukarayı, dili dışarıda susamış köpeğe su içireceksin yeri geldiğinde. Müslümanlık bu kadar büyük bir şey. Sadece İslam'ın beş şartını yerine getirmekle Müslüman olunmaz. Yapmazsan hesabını başka yerde vereceksin. Bu dünyada değil. Kul hakkı yiyen, gıybet eden can alan, hoşgörüsü olmayan Müslüman değildir. Ben dini böyle anlıyorum, keşke bütün milletimiz de böyle anlasa. Kul hakkı yiyenin Müslüman olmadığını bilse bütün milletimiz. Türkiye bambaşka bir yerde olur."
Bostancı yerinden söz alarak, "(Doksan yıllık cumhuriyet reklamdır) şeklindeki tweete hiçbir şekilde katılmıyorum. Bir tweetten bir makale çıkartmanın da manası yok. Sosyal medyayı bu kadar önemli bir şekilde gündelik hayata dahil etmeyi de çok anlamlı bulmuyorum" ifadesini kullandı.
Tasarı'nın tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçildi.