Ökmen, yaptığı yazılı açıklamada, 2014 yılında küresel büyümenin başlangıçta beklenenden daha düşük olduğunu ifade etti.
Birçok yüksek gelirli ülkelerin küresel finansal krizin kalıntıları ile uğraşmaya ve ekonomik ivme kazanmaya çalışırken, gelişmekte olan ekonomilerin ise geçmişe göre daha düşük bir dinamizm kayıpları yaşadığını belirten Ökmen, gelişmiş olan ekonomilerin parasal sıkılaştırmanın zamanlamasında gecikildikçe küresel finansal koşulların daha da oynak hale gelebileceğini kaydetti.
Ökmen, sonuçta emtia piyasalarına ilişkin risk değerlendirmelerinin yenilenme aralığının jeopolitik riskler nedeniyle daha da daraldığını aktardı.
Yükselen piyasa ekonomilerinde volatilite, belirsizlik ve finansal stres nöbetlerinin çoğalacağına dikkati çeken Ökmen, petrol ve demir cevheri başta olmak üzere genelde emtia piyasalarındaki fiyat gerilemelerinin küresel yavaşlamanın uzun süre devam edeceğinin en bariz göstergesi olduğunu vurguladı.
Ökmen, 2015 yılında yumuşak emtia fiyatlarının, düşük faiz oranlarındaki yapışkanlığın, büyük ekonomiler arasında giderek farklılaşan para politikalarının ve zayıf dünya ticaretinin küresel görünümü en çok etkileyen ve yönlendirecek olan olgular olduğuna işaret etti.
Geçen yılın ortalarından itibaren petrol fiyatlarında devam eden keskin düşüşün, küresel aktiviteyi desteklemek ve petrol ithalatçısı gelişmekte olan ekonomilerde büyümenin dalgalanmalara karşı dengeleyici unsuru olacağını dile getiren Ökmen, "Ancak, petrol ihraç eden ülkeler açısından petrol fiyatlarındaki bu düşüş, bölgesel yansımalarıyla birlikte büyüme yönünde umutları kırmaktadır. Petrol fiyatlarının düşüşünde talep yönlü etkiler de olsa esasen arz-ilişkili faktörler baskın bir rol oynamıştır. Ancak, bu düşüş devam ederse, küresel büyümeye katkıda bulunacaktır. Düşük petrol fiyatları petrol ihraç eden ülkelerden petrol ithal ülkelere büyükçe bir reel gelir transferine yol açacaktır" ifadelerini kullandı.
- "Gelişmekte olan ülkelerde maliye politikaları giderek dengeleyici hale gelmektedir"
Maliye politikalarının etkili bir aktiviteyi desteklemesi ve ekonomik düşüşlerin dengelemesi gereken döneme girildiğini aktaran Ökmen, Türkiye'nin hala istikrarlı ve göreceli olarak makul bir ekonomik büyüme sürecine sahip olmakla birlikte, dış konjonktür ve iç yapının mevcut öz dinamiklerin gücünü sınırladığını söyledi.
Türkiye'nin düşük büyüme sarmalından çıkması için genişletici kamu yatırım harcamalarının 2015 yılında daha da artırılmasının mevcut bütçe disiplini politikalarıyla ile çelişmeyeceğini vurgulayan Ökmen, zira gelişmekte olan ülkelerde maliye politikalarının giderek dengeleyici hale geldiğini ifade etti.
Maliye politikalarının gelecekteki etkinliğinin sağlaması ve devam ettirmesi için mali tamponların da reformlarla yeniden inşa edilmesi gerektiğini kaydeden Ökmen, yapısal reformların uygulanmasına uzun vadeli büyümeyi artırmak için devam edilmesi gerektiğini aktardı.
Mevcut durumun esasen reformlar için bir fırsat penceresi sunduğunu belirten Ökmen, petrol fiyatlarındaki keskin düşüşün mali alandaki etkinliği ve ekonomik aktiviteyi engelleyen çarpıklıkları, sübvansiyon ve vergi politikalarındaki yanlış noktaları net olarak ortaya çıkardığını belirtti.
- "Küresel piyasalar yeni krizler üretebilecek güce tekrar kavuşmuştur"
Daha iyi hedeflere yönelmiş sübvansiyon ve vergi reformlarının yaratılması gerektiğini dile getiren Ökmen, şunları ifade etti:
"Merkez bankaları ise fiyat istikrarını, finansal istikrarı ve döviz hareketlerini dengeleyecek yönde büyümeye katkı sağlayacak politikalara destek vermelidir. Küresel piyasalar yeni krizler üretebilecek güce tekrar kavuşmuştur. Yıllık getiri oranları son dört beş ay içerisinde neredeyse iki katına kadar artan ABD Borçlanma senetleri, genişleyen kredi piyasası, alacak/kredi sigortalarının maliyetlerindeki artış ve geneldeki fiyat/kazanç oranlarındaki oluşan artış yeni krizler üretebilecek güce tekrar ulaşmışlardır.
Türkiye'nin risklilik görünümünü politika yapıcılarının kriz yönetimi gücü belirleyecektir: Türkiye'de yaşanacak olan döviz fiyatlarındaki yüksek oynaklık, likidite darlığı, ekonomik aktivite zayıflığı, iç siyasi riskler ve varlık fiyat hareketleri açısından güçlü bir kriz yönetiminin varlığını ya da yokluğunu test edecektir."