Çipras, seçim çalışmaları kapsamında geldiği Gümülcine'deki konuşmasında Türk azınlık konusuna değindi. Kendisinden önce bölgeyi ziyaret eden Başbakan Antonis Samaras'ın Gümülcine'de yaptığı konuşmada azınlık mensuplarını vatandaş ve hemşehri olarak, kardeş gibi gördüğünü söylemesinden memnunluk duyduğunu belirten Çipras, "Bu tespiti için kendisini tebrik ederim. Umarım, dini ya da kültürel kimlik gözetmeksizin bizleri, hepimizi her zaman vatandaş ve hemşehri olarak görür. Ancak bizim için Trakya'da sorun, sizden herhangi birini vatandaş ve hemşeri olarak hissetmek değil. Biz zaten vatandaş ve hemşehriyiz" dedi.
SYRIZA için Trakya'da asıl sorununun bölgenin kalkınması ve herkese eşit fırsatlar tanınması olduğunu belirten Çipras şunları kaydetti:
"Trakya'da bizim için asıl sorun: bölgenin Yeni Demokrasi Partisi (ND) ve Panhelenik Sosyalist Hareketin (PASOK) uyguladığı politikalarıyla 40 yıl Avrupa'nın en yoksul bölgeleri arasında bulunmasıdır. Bizim için sorun: Trakya'da, Rodop'ta çocukların yiyecek bir tabak yemeği bulamaması ya da okula gidememesidir. Bizim için sorun: yaşam boyu öğrenim kurumları aracılığıyla herkese kendi vatanlarında eğitim görebilmeleri için gerçek fırsatlar tanıyarak, devlet eğitimini ve azınlık eğitimini çağdaş koşullarla desteklemektir."
-"Avrupa için bizim tezlerimizin uygulanmasının dışında başka çıkış yok"-
Konuşmasının büyük bölümünde hükümeti eleştirerek Yunanistan'ın borç sorununa değinen Çipras, 5 yıllık memorandum döneminin ülkeye sadece acı ve sefalet getirdiğini, SYRIZA'nın hükümet olmasıyla vatandaşların rahat bir nefes alacağını savundu.
Çipras, SYRIZA'nın muhaliflerinin iddia ettiği gibi mali krizle ilgili tezlerinin değişmediğini, değişen tek şeyin gerçeklerin artık Avrupa tarafından da kabul edilmeye başlanması olduğunu belirterek, "Avrupa için bizim tezlerimizin uygulanmasının dışında başka çıkış yok. Bunu artık kendileri de söylüyor" dedi.
SYRIZA'nın politikaları sonucunda Avrupa'da artık üst düzey yetkililerin Yunan borcunun azaltılması olasılığını konuştuğunu ifade eden Çipras, "Böylelikle borcun ödenmesinden başka alternatif bulunmadığı ve bunu torunlarımız ve torunlarımızın torunları ödemek zorunda olduğu stereotipi yıkılmış oluyor. Ve düşünün biz daha iktidara gelmedik bile" değerlendirmesini yaptı.
SYRIZA'nın görüşünün, Yunanistan'ın borç sorununa 1953'te Almanya ile olduğu gibi bir çözüm bulunabileceği şeklinde olduğunu ancak Alman yöneticilerin buna itiraz ettiğini bildiren Çipras, "Bizim, yeni bir Avrupa anlaşması için borcun silinmesine ve kemer sıkma politikalarının sona erdirilmesiyle ilgili tezlerimiz değişmedi. Borç sorununa 1953'te Almanya için getirilen çözüm şeklinde bir çözüm olabilir. Almanya'nın, yıllar öncesinde başka ülkelerin kendisine cömertçe verdiğini bugün başka Avrupa ülkelerine verilmesine itiraz etmesi ahlaki bir kaymadır" diye konuştu.
SYRIZA'nın parti programının çok iyi hesap edilmiş, bütçe dengelerine dayanan bir program olduğunu savunan Çipras, seçimlerden sonra ilk günden itibaren uygulanabileceğini anlattı. Çipras, "Program sadece bizim kaynaklarımıza dayanıyor ve bunu uygulamak için hiçbir ortağın yardımına ihtiyacımız yok. Kimseye sormamız da gerekmiyor. Halk tarafından demokratik şekilde seçilmiş bir hükümetin mecliste kanun çıkarması tek yanlı bir hareket değildir. Yunanistan manda bir devlet değil. Yunanistan demokratik bir ülke" değerlendirmesini yaptı.
Yunanistan'da SYRIZA ile ilgili yaşanan gelişmelerle Avrupa'da da köklü değişikliklerin yaşandığını bildiren Çipras, krizle ortaya çıkan yeni güçlerin kendi gündemlerini getirdiğini ve bundan sonra Avrupa politikasının oluşmasında önemli rol oynayacağını ileri sürdü.
Avrupa'da ve tüm dünyada gözlerin Yunanistan'a çevrildiğini ve herkesin seçimlerin sonucunu merakla beklediğini ifade eden Çipras, şunları kaydetti:
"SYRIZA yarın Yunanistan'da hükümet olacak. Ancak İspanya'da da kısa bir süre sonra, meydanlarda toplanan bıkkın vatandaşlar tarafından başlatılan ve krizle ilgili SYRIZA ile aynı tezleri savunan bir hareket, hükümet olacak. Yolumuz güllerle donatılmış olmayacak. Hemen bize kapıları açacaklarını söylemiyorum. Şu anda Avrupa'da saldırgan sermayeye hizmet eden muhafazakar güçlerle toplumsal barışı isteyen ve demokrasiyi savunan ilerici güçler arasında çatışma yaşanıyor. Halklar istediği zaman, başarır, en güçlü düşmanı bile yenebilir. Bizler de istiyoruz ve bunu başaracağız. 25 Ocak'ta memorandumlar artık geçmiş olacak ve Yunanistan ve Avrupa için yeni bir sayfa açılacak."