Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nı tali komisyon olarak ele aldı.
Komisyon toplantısına hükümet adına katılan Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdür Yardımcısı Niyazi Acar, kişisel verilerin korunması konusunda 1995 yılında AB Direktifi yayınlandığını ve düzenlemenin 1989 yılından beri Türkiye'nin gündeminde olduğunu ifade etti.
Kişisel verilerin korunmasının anayasal hak olduğunu belirten Acar, çok sayıda kamu ve özel sektör kuruluşunun kişisel verileri tuttuğunu, işlediğini ve transfer ettiğini, bu nedenle düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Tasarının kişisel verilerin hukuka uygun düzenlenmesini, belirli meşru amaçlar için toplanmasını, öngörüldükleri süre kadar tutulmasını içerdiğini dile getiren Acar, bir kişinin ırkı, dini, siyasi görüşü, dernek ve vakıf üyeliği gibi hassas verilerin işlenmesinin yasaklanacağını söyledi.
Acar, kişilerin verilerinin üçüncü kişilere yurt dışına aktarılmasının rıza şartına bağlandığını, istihbari faaliyetler, basın özgürlüğü kapsamında veri toplanmasının kanunun kapsamı dışında tutulduğunu anlattı.
- "İhlallerin giderilmesi için önemli"
AB Bakanlığı Siyasi İşler Başkanı Ege Erkoçak da 1995 yılında yayınlanan AB Direktifi ile kişisel verilerin korunmasına yönelik asgari standart oluşturmanın amaçlandığını ve bunun başlı başına hak olarak belirlendiğini ifade etti.
AB ilerleme raporlarında Türkiye'nin kişisel veriler alanındaki mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirmesi gerektiğine yer verildiğini anlatan Erkoçak, düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlallerinin giderilmesi açısından da önem taşıdığını vurguladı.
- "Veri toplamaya düzenleme getiriliyor"
HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, tasarının, kişilerin devlet karşısındaki haklarını korumak üzere kaleme alınmış olması gerekirken, veri toplayanların bireyler karşısındaki yetkilerini esas aldığını söyledi.
Tasarının bir yandan bireylerin haklarını güvenceye aldığını bir yandan istisna maddeleriyle fişleme geleneğini muaf tuttuğunu savunan Kürkçü, "Hükümet aynı anda hem gaza hem frene basarak yasayı boğuyor. Kimler fişleme yapıyorsa fişleme yapmaya devam edecekler" diye konuştu.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Ali Şahin, Kürkçü'nün devletin veri toplayacağı anlamına gelen konuşma yaptığını, ancak tasarının zaten yapılan veri toplama ve işlemeye yasal düzenleme getirdiğini ifade etti.
Bunun üzerine Kürkçü, "Yasayla 'veri toplama başlayacak' demiyorum, sürmekte olan gerekçesiz, mesnetsiz olarak jandarma, emniyet fişlemelerine muafiyet getiriliyor" dedi.
MHP Ankara Milletvekili Zühal Topcu da İnternet Kanunu ve makul şüphe kavramıyla birlikte değerlendirildiğinde kötü niyet sezdiklerini belirtti. Topcu, "Fişlemeler bundan sonra yasal kılıf altında mı yapılacak?" diye sordu.
CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, tasarının AB müktesebatına uyumlu olmadığını savunarak, geri çekilmesini ve yeniden düzenlenmesini istedi.
İstihbari faaliyetler için veri toplama ve işlemenin istisna tutulmasını eleştiren Oyan, "Fişleme geleneğinin ürkütücü boyutlarda olduğu ülkemizde bu madde kaygı verici. Yarı malul düzenleme yapıyoruz ve nereye gideceğini bilmiyoruz" dedi.
CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ise tasarının AB müktesebatına aykırı olduğunu savunarak, "AB sürecinden asgari düzeyde bilgisi olan Adalet Bakanlığı'nın bu tasarıyı dayatması kabul edilemez" diye konuştu.
Tasarıya devlet merkezli düşüncenin hakim olduğunu ifade eden Erdemir, "Bireyi özel sektöre karşı korumak için ciddi kısıtlamalar getirilirken kamuya karşı aynı denge söz konusu değil. Kamuya getirilen geniş istisnalar orantılılık ilkesine göre yeniden düzenlenmeli" dedi.
- "Kamu idarelerinin sorumluluğu açık olmalı"
Komisyon toplantısına 20'ye yakın sivil toplum kuruluşuyla AB Türkiye Delegasyonu Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Ireneusz Fidos da katılarak, tasarıya ilişkin görüşlerini aktardı.
Fidos, düzenlemenin yasalaşmasının Türkiye ile AB arasında devam eden vize serbestisi, kolluk ve terörle mücadele operasyonel işbirliği açısından önem taşıdığını dile getirdi.
AB müktesebatının, tasarıyla oluşturulacak Kişisel Veri Koruma Kurulu'nun tam bağımsız olmasını öngördüğünü belirten Fidos, "Kurulun Adalet Bakanlığı ile ilişkilendirilmesi kurulun tam bağımsız olmamasına yol açabilecek. Kurulun hükümetten ayrılmasına yönelik daha fazla adım görmek arzusundayız" diye konuştu.
Verilerin korunmasının ihlali halinde kamu idarelerinin sorumluluğunun açık bir şekilde belirlenmesi gerektiğini dile getiren Fidos, kişisel verilerin gazetecilik faaliyetlerinin yanında sanatsal, edebi, tarihi ve bilimsel kullanımda da ihlal hükümlerinden istisna tutulmasını istediklerini, AB ülkelerinde uygulamaların bu yönde olduğunu söyledi.
Mazlum-Der yöneticisi Ömer Atalar, Kişisel Veri Koruma Kurulu'na girecek avukatların barolar tarafından belirlenmesi, sivil toplumun da kurulda yer alması gerektiğini ifade etti.
İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan da kamu otoritesinin istismarına karşı önlemler alınmasını ve istisna maddesinin yeniden düzenlenmesini istedi.
Telekomünikasyon ve bilişim alanında faaliyet gösteren derneklerin temsilcileri de özel sektör üzerindeki kısıtlamaların ve şartların tasarıda açık şekilde tanımlanması taleplerini iletti.
Tasarı asli komisyon olarak Adalet Komisyonu'nda görüşülecek.