Davutoğlu, Ankara Palas'ta düzenlediği basın toplantısında, son dönemde idarenin her türlü eylem ve işlemleriyle tutum ve davranışlarının hukuka ve hakkaniyete uygunluğunun denetlenmesi amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun çıkarılarak, dünyada sadece demokratik toplumlarda bulunan bir kurumun ihdas edildiğini anımsattı.
Dünkü Bakanlar Kurulu toplantısında İnsan Hakları Kurumunun daha da modernleştirilmesi konusunun ele alındığını, vatandaşların her konuda soru sorma, bilgi edinme ve hesap sorma hakkı bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, eskiden kapalı kapılar ardında ya da örtülü mekanizmalarda kalan her şeyin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde şeffaf nitelik kazandığını, bu mirasın üzerinde toplumu şeffaflığa hazırlamak ve bunu siyasi zihniyet devrimi haline dönüştürmeye kararlı olduklarını ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, ulusal marker ve e-devlet uygulamaları, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi, mevzuatın basitleştirilmesi, kırtasiyeciliğin azaltılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, vatandaş şikayetlerinin takip edildiği Başbakanlık İletişim Merkezinin kurulması gibi çalışmalarla yasal çerçevenin güçlendirildiğine işaret ederek, yargı reformu ve kayıtdışı ekonomiyle mücadele stratejilerinin de ele alındığını anımsattı.
Bütün bu süreçlerden sonra, 20 Şubat 2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisinin ortaya konduğunu, bunun etrafında çok önemli çalışmalar yapıldığını, 2014'de bu çalışmaların tamamlanmasıyla 2015-2018 dönemiyle ilgili yeni bir eylem planı hazırlandığını bildiren Davutoğlu, eylem planıyla ilgili çalışmalar belli bir aşamaya geldiği için bu hususların paylaşıldığını söyledi.
Aralarında Avrupa Konseyi, OECD, Birleşmiş Milletlerin de bulunduğu, çok sayıda kuruluş kapsamındaki uluslararası anlaşmayı da imzaladıklarını kaydeden Davutoğlu, dolayısıyla şeffaflık, hesap verilebilirlik konusuna hem ulusal bazda çok sağlam bir çerçeve oluşturduklarını, hem de evrensel standartların gerektirdiği bütün uluslararası sözleşmelere taraf olduklarını vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, hayatın dinamik bir seyri olduğunu, sadece teknolojik araçlardaki değişimin dahi son derece önemli araç ve riskleri beraberinde getirdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O zaman biz şeffaflığı bir an, bir süreçte tamamlanıp biten bir olgu olarak göremeyiz. Ayrıca şeffaflık meselesini, hesap verilebilirlik meselesini sadece siyaset kurumunun muhatap olduğu bir mesele olarak da göremeyiz. Şeffaflık bir zihniyet meselesidir, hesap verebilirlik bir zihniyet meselesidir. O anlamda yolsuzluklarla mücadele bir zihniyet meselesidir. Biz bu zihniyet devrimini gerçekleştirdiğimiz için 1990'lı yıllarda yolsuzluklarla talan edilen bir ekonomiden G-20 dönem başkanlığında örnek olarak gösterilen, yükselen bir ekonomiye geçiş sağladık. Hem de küresel ekonomik kriz esnasında. 90'lı yıllarda dünya ekonomisi büyürken Türkiye ekonomisi küçüldü, 2000'li yıllarda dünya ekonomisi küçülürken, Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti. İşte bunun arkasında 12 yılda gerçekleştirdiğimiz bu şeffaflık resmi var. Dolayısıyla bu bir süreçtir, anlık bir mesele değildir. Her an takip edebileceğiz. Olabilecek eksikliklere derhal müdahale edilecek ama kesinlikle toplumun, milletin bize verdiği emanet konusunda kimsenin şeffaflığı olumsuz yönde etkileyecek bir eylem içine girmesine izin vermeyeceğiz."
-İlk aşamada alınması düşünülen tedbirler
Başbakan Davutoğlu, şeffaflığın aynı zamanda bütün toplumsal hayatı ilgilendiren bir mesele olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Siyaset kurumu, hesap verebilme makamıdır, doğrudur. Bu konuda da her türlü şeffaflığı zaten kamu yönetiminde attığımız adımlarla gösterdik. Ama siyaset makamı gibi toplumun her kesimi de yasama, yargı, yürütme, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, medya, herkes bu şeffaflığı benimsemek ve şeffaflıkla ilgili tutarlı ve ilkeli bir tavır almak zorundadır. Onun için bu önümüzdeki dönemde şeffaflıkla ilgili takip edeceğimiz strateji hem kamu yönetimini içerecek hem de diğer alanlarla ilgili alınacak tedbirler konusunda da kapsamlı çalışmalara devam etme talimatını arkadaşlara verdim."
Bu çerçevede, ilk aşamada alınması düşünülen tedbirlerle ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanının şeffaflaştırılmasına yönelik Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklikler yapmayı düşündüklerini bildirdi.
Davutoğlu, bu değişiklikleri şu sözlerle özetledi:
"Milletvekili ve belediye başkan adaylarına yapılacak nakdi yardımlar, kendi adlarına açılmış seçim hesaplarına yatırılacak ve son derece şeffaf olacak. Adaylara ve siyasi partilere yapılacak ayni ve nakdi yardımlara bazı sınırlar getirilebilecek. Bunların yasal düzenlemeyi sevk ettiğimizde detayları görülecek. Siyasi partilere yapılan bağış miktarı, elektronik ortamda ilan edilecek. Yani daha önce bu imkan yoktu, şimdi bu imkanı sağlıyoruz. Siyasi partilere yardım yapılabilecek şeffaf bir şekilde. Elektronik ortamda da herkes bunu görecek. Kapalı kapılar ardında kimse siyaset üzerinden herhangi bir hesap içine giremeyecek. Her şey açık ve şeffaf olacak, çağdaş toplumlarda olduğu gibi. Seçim hesaplarıyla yapılan harcamaların denetimi yapılacak. Denetim sonuçları yine elektronik ortamda ilan edilecek."
Söz konusu tasarıyla getirilen yükümlülüklere uyulmaması halinde, idari para cezası uygulanacağını, seçimlere katılacak siyasi partilerin tümünün, seçim takviminin başlangıç tarihi itibariyle mali kaynaklarını kamuoyuna ilan edeceğini bildiren Davutoğlu, "Seçimlerden önce kapalı kapılar ardında birtakım, bugün bazı örneklerde görüldüğü gibi şeffaf olmayan imzalar atılması -işte İstanbul'da bir belediyede, son dönemde ilçe belediyesinde yaşananları hepiniz takip ediyorsunuzdur- seçim öncesinde daha sonraki dönemle ilgili şeffaf olmayan birtakım imzalar atılıyor sonra da büyük krizlere sebebiyet veriyor" değerlendirmesinde bulundu:
Düzenlemeyle, siyasi partilerin seçim sonuçlarının ilan edilmesinden sonra seçim bilançolarını elektronik ortamda ilan edeceğini bildiren Davutoğlu, herkesin bu konuda aldığı yardımın ve nerede kullandığının açık ve berrak olacağını, AK Parti'nin bunu uyguladığını ancak herkesin de uygulaması gerektiğini vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, bu konuda cumhurbaşkanlığı seçiminde bir uygulama gerçekleştiğini anımsatarak, bu tecrübeden hareketle bunu genel ve mahalli seçimlere de yaygınlaştıracaklarını söyledi.
-Mal bildirimi
Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nda yapılacak değişikliklerle ilgili de bilgi veren Davutoğlu, şunları belirtti:
"Burada şimdiye kadar mal bildirimine muhatap, mal bildirimi yükümlülüğüne sahip olan kesimleri genişletiyoruz. Kamu görevi yürüten, kamu sorumluluğu, millete bir anlamda emanet anlamında sorumluluk taşıyan herkesin mal bildirimiyle ilgili bir yükümlülüğünün olması lazım. Sadece siyaset kurumunun değil herkesin. Bu anlamda Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanvekilleri, genel merkez yöneticileri, il ve ilçe başkalarıyla -çünkü buralarda da bu düzeylere kadar inen bazı yanlış uygulamalar olabileceği varsayımıyla- ulusal, bölgesel veya yerel nitelikte yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarının yetkilileri için de mal bildiriminde bulunma zorunluluğu gelecek. Yüksek Mahkeme Başkan ve üyeleri ile daire başkanları, TBMM Başkanlığına mal bildiriminde bulunacaklar."
Yargı görevinin son derece onurlu, büyük bir emanet olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O anlamda aynen TBMM'de görev yapmak, milletvekilliği de büyük bir onur olduğu gibi hükümet üyesi olmak da büyük bir onur olduğu gibi, hepimizin mal bildirimi konusunda şeffaf olmamız lazım. Mal bildirimlerinin yenilenme süresi 5 yıldan 2 yıla inecek, ara bildirimler kaldırılacak. Şimdi 5 yıldı, arada bildirim yapılıyordu, bu da takibi zorlaştırıyordu. 2 yılda 1'e inecek, ara bildirim kaldırılacak. Kurumlar nezdinde yer alan etik komisyonlarının mal bildirimlerinin kontrol ve karşılaştırılmasında etkin bir şekilde rol alması sağlanacak. 5018 sayılı kanun kapsamında ifade edilen üst yöneticilerin mal bildirimleri, kamu görevlileri etik kurulu tarafından karşılaştırılacak. Yani kamu görevlileri etik kurulu, bu mal bildirimleri arasında karşılaştırma yapıp belli çalışmalar yürütebilecek. Mal bildirimlerinin elektronik ortamda verilmesini ve kıyaslanmasını sağlayacak bilişim alt yapıları kurulacak. Mal bildirimleri şeffaf olacak. Elektronik ortamda bildirilecek ve isteyen herkes kimin hangi gelirle neyi elde ettiğini görebilecek."
Davutoğlu, bunun toplumun bütün kesimlerinin şeffaflaşmanın bir parçası ve muhatabı olması anlamında önemli bir düzenleme olduğuna dikkati çekti.
(Sürecek)