İçişleri Bakanı Ala, Habertürk televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Fransa, Dolmabahçe ve Sultanahmet saldırıları aynı senaryonun eseri" dediği belirtilerek, ne anlama geldiğinin sorulması üzerine Ala, "Çok açık bir biçimde terör karşısında Türkiye'nin pozisyonudur, aldığı berrak tutumdur, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleri" karşılığını verdi.
Ala, dünyanın neresinde olursa olsun terörün lanetlenecek insanlık dışı bir yöntem olduğunu vurguladı.
"Sultanahmet'te bize neden saldırıldı?" şeklindeki soruya da Ala, "Terör saldırılarının makul, mantıklı izahı olmaz" karşılığını verdi.
Ala, Sultanahmet saldırısıyla ilgili konunun önemli bir kısmının çözüldüğünü belirterek, saldırıyı gerçekleştiren kişinin kimliğinin belirlendiğini, irtibatta olduğu bazı kişilerin gözaltına alındığını anlattı.
-İç güvenlik paketi
Ala, iç güvenlik paketinin yasalaşmasına ilişkin soru üzerine, paketin içeriği okunmadan değerlendirmeler yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:
"İnsanlara kimlik sorma yetkisi yok mu polisin, var. Gündüz de gece de kimlik sorma yetkisi var. Suç üstü halinde bir evde hırsız yakalanıyor ya da dükkanda yakalanıyor ve polis onu gözaltına alamıyor. Çünkü gözaltına almak için adli makamlardan karar alması lazım, o da çok uzun bir prosedür. Batı standartlarında AB standartları dikkate alınarak bu düzenlemeler yapıldı."
Ala, "Suç işlememiş temel hak ve özgürlüklerini molotof atmadan kullanan hiç bir vatandaşımıza yönelik en ufak bir olumsuz düzenleme yoktur" dedi.
Bir gösterinin fikirlerin açıklanması için yapıldığını belirten Ala, "Molotof atarak fikir açıklanabilir mi? Molotof atmak bir hak mıdır. O zaman neyi tartışıyoruz. Biz molotof atanlara yönelik düzenleme yapıyoruz" diye konuştu.
Yeni uyuşturucu maddelerine ilişkin de Ala, "Bonzai, adına başka uyuşturucu isimler koyarak hafif cezalar almak. Biz çocuklarımızı korumak zorundayız. Biz bonzai satmayana uyuşturucu satmayana en ufak bir düzenleme yapmıyoruz" dedi.
-Biber gazı kullanımı
Toplumsal olaylarda biber gazının kullanımına yönelik soru üzerine ise Ala, "Biz Avrupa Birliği'nin içişleri bakanlarıyla da bir araya geliyoruz, değerlendiriyoruz, batı ülkelerinde de olanları görüyorsunuz, toplumsal olaylarda şiddet kullanımına karşı bu gaz minimum zarar verecek, daha iyi bir şey henüz bulunmadığı için en az zarar verecek şekilde su ve gaz kullanılıyor. Bu sadece Türkiye'de değil başka ülkelerde de kullanılıyor. Keşke hiç sorun olmasa ve hiç kullanılmasa" değerlendirmesinde bulundu.
-Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanması
Ala, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın İçişleri Bakanlığı'na bağlanmasına ilişkin yasayla ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
"Bu düzenlemeleri hazırlarken Genelkurmay Başkanlığımız ile de beraber meseleyi değerlendirdik. Çünkü jandarma ve sahil güvenliğin asayiş görevi ve yetkisi var. Polis hangi yetkiye sahipse, jandarma ve sahil güvenlik de bu yetkiye sahip. Peki Jandarma ve sahil güvenlik Türkiye'nin coğrafi olarak yüzde kaçından sorumlu, yüzde 95'inden sorumlu. Geri kalan yüzde 5'te polis sorumlu tabii polisin alanında nüfusun yüzde 80'lik kısmı yaşıyor. Böyle bir durum söz konusu."
Ala, jandarmanın görevinin çoğunun asayiş hizmeti olması dolayısıyla üniformasına yönelik olarak da "Giyimi de üniforması da Genelkurmay Başkanlığıyla ortaklaşa Milli Savunma Bakanlığımız ile çıkaracağımız yönetmelikle sivil hale getirilecek. Üniforma değişecek" dedi.
Ala, "Memleketi kim yönetecek, millet mi yönetecek, bürokrasi mi? yönetecek. Memleketi milletin kendisi yönetecektir. Peki kimin aracılığıyla yönetecek, seçtikleri aracılığıyla yönetecek" diye konuştu.
-Çözüm süreci
Çözüm süreci ve silahların susmasına yönelik soru üzerine Ala, şöyle konuştu:
"Biz de Türkiye'de çok ağır ve ciddi bir sorunu çözmeye çalıştığımızı hep söylüyoruz. Bizim şu tarihte şöyle olur, bu tarihte böyle olur kamuoyuna böyle açıklamalar yapmamız, amaçlamadığımız sonuçlar doğurabilir. Hakikaten her taraf bütün millet bu meselenin çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını istiyor ve buna destek veriyor. Öyle adımlar atıyoruz ki en kısa zamanda çok daha hızlı açık mesafeler alalım. Bunu başarıya ulaştırmış bir Türkiye hem bölgesinde hem de dünyada çok ciddi söz sahibi olan bir Türkiye olacaktır."
-Paris'teki saldırılar
Paris'teki terör saldırılarına ve Türkiye'de bazı basın yayın kuruluşlarında söz konusu karikatürün basılmasına yönelik soru üzerine Ala, teröre karşı duruşlarının son derece net olduğunu belirterek, "Hazreti Peygamberimize karşı yapılacak her hangi bir saygısızlığa karşı da duruşumuz net ve berraktır. Biz bunu saygısızlık olarak tanımlarız, bu kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir" diye konuştu.
Bu karikatürün Türkiye'de yayınlanmasına yönelik de Ala, "Bu yanlıştır, bunlar provokasyondur. Bu konuda çok dikkatli olunmalı. Hakaret bizim yasalarımıza karşı suçtur. Bu tür şeyler olursa provokasyondur, zinhar bundan uzak durulmalıdır. Bu konuda tavrımız açık ve nettir. Kesinlikle buna izin vermeyiz, buna fırsat da verilmemelidir" dedi.
-Paris'teki olayın Türkiye'ye yansıması
Bir gazetenin kamyonlarının durdurulduğu ve dağıtımının engellendiği yönündeki soruya da Ala, "Sosyal medyada bir ek verilecek ve ek de daha önce o derginin hazreti peygamberimizin resmedildiği o karikatürler yayınlanacak dendiği için ona ilişkin bir istihbari çalışmadır. O dergide o ekte öyle bir şey yok" şeklinde konuştu.
"Provokasyonu engellemek için mi, hazreti peygambere bu hakarettir' diye mi durduruldu bu kamyonlar" şeklindeki soruya ise Ala, "İkisi de. Hazreti Peygambere birileri hakaret edecek biz de bunu seyredecekmiyiz yani, böyle bir şey olmaz. Biz bütün yasal yolları yasal imkanları orada kullanır ve müdahale ederiz. Orada bir tereddüde mahal yoktur. Hazreti peygamberimizin bu tür bir hakarete maruz kalmasına fırsat veremeyiz, Türkiye'de bu konuşulacak ve tartışılacak bir şey de değil. Bu çok açık hiç kimse böyle bir provokasyonun aleti olmamalıdır. Olamaz, biz Türkiye'de insanların inançlarına, mukaddes gördükleri değerlere saygı duymayacak mıyız. Duymayanlar bunlar hakaret serbest mi olacak. İnsanların annesine babasına hakaret serbest mi? Peki annesinden babasından kendisinden daha aziz gördüğü Hazreti Peygambere böyle bir şey olabilir mi? Fikir özgürlüğü diye tanımlanabilir mi? Böyle bir şey yok. Hakaret, fikir özgürlüğüne dünyanın hiç bir yerinde girmez."
- "Haraç veremeyince komplo kurup içeri atmışlar"
Paralel yapıyla mücadeleye ilişkin soru üzerine Bakan Ala, AK Parti'nin Türkiye'de özgürlükleri genişlettiğini, cemaatlerin ve dini kimliklerin devlet kayıtlarında 'düşman' olarak tanımlanmasına son verdiğini belirtti.
"Tanklar değerlerimizin üzerinden 28 Şubat'ta geçerken o zaman hedefte olanlar, sonra imkan buldu ve bütün o yasakları kaldırdık" diyen Ala, irticayla mücadele eylem planını, 28 Şubat'ın mevzuatını AK Parti'nin kaldırdığını söyledi. Bir kısım insanların bu özgürlüklerden yararlanarak suç işlediğini dile getiren Ala, şunları söyledi:
"İnsanlardan 'yardım' diye haraç toplamaya başlamışlar. Yani sahaya gittiğiniz de görüyorsunuz. İnsanlar haraç veremeyince komplo kurup içeri atmışlar. Vergi kaçakçılığı, birini yakalamışlar, kendilerine haraç verenler, 'yardım' adı altında serbest bırakılmış, öbürleri mahkemeye gönderilmiş. Bunların hepsi şikayet üzerine ortaya çıktı. Türkiye'de sivil toplum örgütü, dini cemaat önderi, siyasi parti teşkilatları, Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlıklar, Genelkurmay, MİT, her taraf dinlenmiş, bir grup insan tarafından yapılmış."
"Paralel yapı unsurlarından tamamen arındırıldı mı" denilmesi üzerine Ala, "Çalışılıyor, önemli bir mesafe alındı. Onlar değiştirildi, yapanlar hakkında soruşturma açıldı, bir kısım mahkemeye gönderildi, bir kısım mahkemeye gönderiliyor" karşılığını verdi.
Koruma memuru alınıp alınmayacağı sorusu üzerine Bakan Ala, bu konuda çalışmaların devam ettiğini belirtti. Ala, başka bir soru üzerine kaymakamların özlük haklarının iyileştirileceğini de kaydetti.
(Bitti)