Çiçek, Anayasa Hukukçular Derneği Faaliyetler Kitaplar Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de yapılan tartışmaların önemli bir kısmının bilgiye, veriye, araştırmaya dayanmadığını belirterek, "Biz tartışmıyoruz. Bağırıyoruz, çağırıyoruz, kavga ediyoruz. Günlerce bu toplumu boş laflarla meşgul ediyoruz" dedi.
Yeni anayasa konusundaki tartışmaları değerlendiren Çiçek, mevcut anayasada yapılan değişikliklere dikkati çekerek, anayasanın bütünlüğünün kalmadığını vurguladı.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını anımsatan Çiçek, çalışmaları 21 ay süren komisyonda 60 madde üzerinde anlaşma sağlandığını hatırlatarak, "Bu 21 aylık süre içinde nelerin olamayacağını da gördük. Yeni bir anayasa çalışmalarına başlandığında sıfırdan başlanmayacak. Nelerin olamayacağını görülerek başlanacak" diye konuştu.
Türkiye'de tartışılan bir çok konunun anayasadan kaynaklandığını belirten Çiçek, şunları söyledi:
"Öncelikle şunu görmeliyiz. Anayasada yanlış kurallar var ama biz doğru çözümler bekliyoruz. Bu mümkün olmaz. Siyasi hayatımın sonunda en çok sıkıntı çektiğim konu, tutuklu milletvekilleri konusu. Bir çuval laf edildi. Her salı günü Türkiye'nin huzurunu kaçıracak şekilde bu konuları tartıştık. Ne değişti?
Şimdi tutuklu milletvekilleri çıktı. Ama o kurallar orada duruyor. 7 Haziran seçimleri geliyor. Biz cezaevlerinden parlamentoya tünel açtık bir yöntemle. Bu tünelin sahibi 'anayasa tüneli' diyelim. O tünelden parlamentoya... Bazı siyasi partilerimiz tahliyesi mümkün olmayan kişileri yarın aday gösterip, oradan Meclis'e sokmaya çalıştığı anda yeni bir tahliye yöntemi çıkmış olacak.
Bu siyaset kurumu 3 seneye yakın konuştu bu konuları ama anlaştıkları 60 maddenin içerisinde, bu konularla ilgili bir tek kelime bile yazılamadı. Biz neyi konuşuyoruz o zaman? Aynı tartışmaları önümüzdeki dönem yine tartışabiliriz."
-"Her konuyu, kanunla çözmek gibi bir kolaycılığa gidiyoruz"
Yeni anayasanın Türkiye'nin bütün sorunlarını çözeceği yönündeki algının yanlış olduğunu vurgulayan Çiçek, "Yeni bir anayasa dertlere deva, hastalara şifa, borçlulara eda... Yani yeni bir anayasa yaparsak Türkiye'nin bütün dertleri mi bitecek? Yeni bir anayasa elbette çok şeydir ama her şey değildir" diye konuştu.
Toplumun sorun çözme açısından kanunlara olduğundan çok daha fazla anlam yüklediğine dikkati çeken Çiçek, "Her konuyu kanunla çözmek gibi bir kolaycılığa gidiyoruz. Bu da hukuku dejenere ediyor. Bir ülkede ne kadar çok kanun çıkıyorsa, orada hukuk katlediliyor demektir" dedi.
Demokrasinin sadece hukuki düzenlemelerden ibaret olmadığını ifade eden Çiçek, şöyle devam etti:
"Hukuki düzenlemeler elbette önemlidir. Ama ileri, çağdaş demokrasinin iki ana sütunu daha var. Bunlar demokrasi kültürü ve demokrasi ahlakıdır. Bir toplumda bunlar yoksa, 'Ben varım, başkaları yok' diyorsa, 'Ben varım ama başkaları da var. Benim hakkım var ama başkalarının da hakları var. Benim söylediklerim doğru ama başkalarının söylediklerinin de doğru olma ihtimali vardır' kültürü yoksa, dünyanın en düzgün anayasasını getirin olmaz. Çünkü altyapısı yok bizde demokrasinin bu manada.
'Yeni bir anayasa neden yapılamadı?' derseniz, bugünkü sıfatımla çok fazla bir şey söyleyemiyorum. Çünkü zülfiyare dokunacağız. Durup dururken yeni bir tartışma daha... Ama bu görevim bittikten sonra neden yapılamadığını açık ve net ifade ederiz.
Anayasayı yasal düzenleme olarak değil, sağlam bir hukuk inşa etmek bakımından önemli bir düzenleme olarak kabul etmek lazım. Hukuki düzenlemenin bir enstrümanıdır anayasa düzenleme. Hukuku siz yaşanması gereken bir tarz, ihtilaflarda hakem kılınması gereken bir kavram, bir kurum olarak kabul etmeyip, arkasına sığınacağınız bir kavram olarak kabul ederseniz, hiçbir anayasa size gerekli huzuru sağlayamaz. Gelin şu hukuku da hep beraber yerli yerine oturtalım.
Demokrasi kültürünün oluşmasında, eleştiriden ziyade en evvel özeleştiri yapmak vardır. Biz eleştiren toplumuz. Bütün kabahat başkasında, biz sütten çıkmış ak kaşık. Yaptığımız her şey doğru, söylediğimiz her şey doğru; bütün yanlışı başkaları yapıyor. Yok böyle bir şey. Bu insan tabiatına da aykırıdır. 'Kul hata yapar' diyoruz, cümleyi orada bırakıyoruz. Ne yaptığını gel şurada beş tanesini say bakalım. Maalesef öz eleştiri yapılmadan oldu bir kısım tartışmalar."
-"Siyasetin slogan bazında yapılıyor"
Türkiye'de siyasetin slogan bazında yapıldığını belirten Çiçek, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun 21 aylık süresinde, Meclis'te temsil edilen partilerin dördünün de 'benim anayasam budur' dediği bir anayasa taslağı olmadığını dile getirdi.
Çiçek, şöyle devam etti:
"En hazırlıklı olan AK Parti'ydi. Ama onu da biz kendi aramızda yeteri kadar tartışamadık. Bunun sebepleri var. Kapatma davasıdır, ötekidir, berikidir... En hazırlıklı olanımız bile bu Uzlaşma Komisyonu'na zamanında yetiştiremedi. Mesela dedik ki 'Siyasi hakları yazalım. Size de 10 gün süre veriyoruz.' 10 gün yetmedi, 15, 20 gün... Hiç durmadan tehir ettik bunları.
Türkiye'de siyaset kurumu anayasadan çok şikayet etti ama maalesef günün ihtiyaçlarına cevap verecek, demokratik değerler üzerine kurguladığı bir anayasa metni yoktu. Yeni bir anayasaya geleceksek, siyasi partiler slogancılığı bıraksın evvela hazırlığını yapsın. Ben arzu ederim ki 7 Haziran seçimlerine giderken 'benim istediğim anayasa budur' diyerek herkesin gözünün önüne koysun.
Bugünkü anayasa Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bu, anayasanın kurguladığı ve uyguladığı sistem iyi olduğu için değil, bazı siyasi aktörlerin tahammülüne ve becerisine bağlı olarak çalışıyor. Yoksa kendisi her tarafından ses gelen bir anayasa. Ya yetkileriniz gasbedilecek sesinizi çıkarmayacaksınız ya başka türlü bir sıkıntı olacak, 'geçer' diyeceksiniz, tahammül edeceksiniz.
Rahmetli Turgut Özal'dan biliyorum ki bir çok sıkıntıyı yaşadı, kamuoyu bilmedi, duymadı. Devlet işleyişi doğru kurallara göre değil de kişisel fedekarlıklara, faziletlere, becerilere bağlı olursa bu sistem tökezlemeye mahkumdur."
Çiçek ayrıca, kendisinden önceki konuşmacıların, selamlama aşamasında protokoldeki konukları, sıralarını aksatmadan tek tek anmalarına ilişkin espri yaparak, "Bu türlü toplantılarda çok sayıda makam ve unvan sahibi insanlar var. Bunları unutmadan, sırasını şaşırmadan, atlamadan sayabilmek, yeni bir anayasa yapmaktan daha zor. Buraya teşrif eden zevatın hepsi saygıdeğerdir. Selamlıyorum. Batı toplumlarından, 'Sayın Başkan, bayanlar, baylar' der ve konuya girerler" dedi.
-"Bu modelde kuvvet ayrımı yoktur"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, İngiltere, Fransa, İspanya gibi ülkelerin meclislerinde, kendilerine gösterilen en onurlu metinlerinin, yürürlüğe koydukları ilk anayasanın asli nüshaları olduğunu belirtti. Ancak Türkiye'de 1876 anayasasının aslının muhafaza edilemediğini anlatan İyimaya, genç hukukçuların bu konuda duyarlı olmalarını istedi.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını anımsatan İyimaya, bu çalışmaları yeni anayasa konusunda öncü, anlamlı, etkili bir adım olarak değerlendirdiğini ifade etti.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan beklenen sonucun çıkmadığını hatırlatarak, şunları söyledi:
"Yeni anayasa, Meclis'te grupların bir araya gelerek, harmanlama sonucu yapılabilecek gibi gözükmüyor. 2015 yılında bizim parti olarak vatandaşlarımızdan istediğimiz, bizi bir anayasa yapma gücüne eriştirmek ama bunun mutlaka referanduma gitmesini de sağlamak. Başkanlık modeli dışındaki modeller, özellikle parlamenter rejimin bu memlekete bir hayır getireceğine inanmıyorum. Benim nezdimde, miyadını doldurmuş, bir kokuşmuş İngiliz sistemidir bu. Bu modelde kuvvet ayrımı yoktur.
Bütün bunlara rağmen hangi metin gelirse gelsin uygulama önemli. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruyu verdik, 'Hans'a gitmesin Haşim'e gitsin' dedik, Haşim de farklı uygulama başlattı. Yargının üzerinde tek yetki bendedir mantığı ile hareket etti Anayasa Mahkemesi."