Şentop, 30 Mart yerel seçimleriyle ilgili olarak bir gazetede çıkan habere yanıt verdi. Seçim zamanında da öncesinde ve sonrasında da dedikodu kabilinden haberler çıktığını, bunların daha çok Türkiye'de seçimlerin nasıl düzenlendiğine ve işleyişine dair bilgisi olmayan veya bildiği halde yalan haber üreten kişiler tarafından yapıldığını anlatan Şentop, bugün bir gazetede çıkan haberin Türkiye'de 1950'den beri yapılan seçimlerin nasıl düzenlendiğine dair bilgisi olmayan kişilerin açıklamaları olarak göründüğünü söyledi.
İlçe Seçim Kurulu başkanlarının ilçede görev yapan hakimler içinden tespit edildiğini belirten Şentop, "Seçim yargının yönetim ve denetiminde yapıldığı için ilçe seçim kurulu başkanı hakimdir. Hakim, seçimden önce herhangi bir şekilde atanmıyor. O ilçede görev yapan hakimler arasında en kıdemli olan kimse, o kendiliğinden oluyor. Bu bakımdan burada seçim öncesi ilçe seçim kurulları hakimlerinin belirlenmesi diye bir şey yok" dedi.
YSK'nın sandıklarla ilgili düzenlemeleri yaptığını ve sandık görevlilerinin nasıl belirleneceğine karar verdiğini kaydeden Şentop, ayrıca her sandıkta tüm siyasi partilerin temsilcilerinin sandık kurulu üyesi olarak yer aldığını ifade etti. Sandıkta seçim sonucu alındıktan sonra tutanak tutulduğunu, tutanağın geçerli olması için sadece sandık kurulu başkanı değil, kendisiyle beraber görev yapan farklı siyasi partilerden görevlilerin de imzasını taşıması gerektiğine dikkate çeken Şentop, "Tutanağın geçerli olması için üç üyenin imzası olması şarttır. Tutanak birden fazla nüsha olarak hazırlanıyor. Biri YSK'ya diğerleri siyasi partilerin sandık görevlilerine iletiliyor" diye konuştu.
Şentop, YSK'nın 30 Mart'ta sandık tutanaklarının ilçe seçim kurulunda taranarak SEÇSİS sistemine aktarılmasına ilişkin çalışma yaptığını, tutanakların taranmış hallerinin siyasi partilerle de paylaşıldığını anlattı. "Dijital ortamda hem YSK'daki 194 bin sandık tutanağını hem de sandıklarda görev yapan üyelerimizin intikal ettirdiği ikinci nüshaları bize geldi" diyen Şentop, parti olarak bazı yerlerdeki seçim sonuçlarıyla alakalı olarak YSK ve kendi görevlileri tarafından gönderilen tutanakları ve orada görev yapanların değerlendirmelerini gözden geçirerek, itiraz edilecek bir husus varsa itirazlarını yaptıklarını ve tüm itirazlarının belgelere dayandığını kaydetti.
Siyasi partilerin görevlilerinin sandıklarda bulunduğu gibi ilçe seçim kurullarında da siyasi partilerin üyelerinin bulunduğuna işaret eden Şentop, "Türkiye'deki bütün ilçelerde, ilçe seçim kurulu başkanı hakim ile beraber en az AK Parti'li, CHP'li, MHP'li birer üye var. İlçe seçim kurullarında kararlar bu üyelerle birlikte oy çokluğu ile alınıyor. Siyasi partilerin bildirdiği üyelerin oy hakkı var. İl seçim kurullarında da siyasi partilerin gözlemcileri var; müzakerelere katılıyorlar. İlk kararlar ilçe seçim kurullarında alınıyor. İlçe seçim kurulları kararlarına karşı il seçim kuruluna gidiliyor. İl seçim kurulu kararlarına karşı da YSK'ya gidiliyor. YSK'da da siyasi partilerin temsilcileri var" dedi.
- "Tarihler yanlış, kronoloji yanlış"
Seçim Koordinasyon Merkezi'nin (SKM), AK Parti Tüzüğü uyarınca Seçim İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak çalışan bir merkez olduğunu belirten Şentop, "Burada Seçim İşleri Başkanlığı ve SKM çalışanları dışında, başka birimden herhangi bir kimsenini çalışması mümkün değil. Burada çalışan arkadaşlar da uzun yıllardan beri, parti kuruluşundan beri görev yapanlardır. Bu birime sonradan katılan veya bu birimden ayrılan herhangi bir kimse de yok. Tamamen uydurma, sahte bir kişiden bahsediliyor" diye konuştu.
Süleyman Soylu'nun 2012 yılı eylül ayında AK Parti'ye katıldığını hatırlatan Şentop, "2011'de böyle bir şeyin olabilmesi, kronolojik olarak mümkün değil. 2012'deki kongreden sonra Soylu, AR-GE'den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı idi, onun yanında çalışan SKM'de görev yaptı gibi bir şey söz konusu olamaz. SKM ile bir ilgisi yok" dedi.
AK Parti'nin başka siyasi partiler gibi anketleri seçimlerden bir ay önce yaptıran parti olmadığına işaret eden Şentop, her ay düzenli olarak en az bir kez anket çalışması yaptırdıklarını, sadece siyasi partilerin oy oranını değil, o ayın gündemini ilgilendiren bir çok konuyu anketlerle ölçmeye çalıştıklarını söyledi. "Seçimi etkilemeye yönelik anket yapanlar, bir ay önce anketleri hatırlayan partiler olabilir" diyen Şentop, parti ve hükümet stratejilerinin belirlenmesinde saha çalışmasına önem verdiklerini, parti çalışmalarına istikamet vermek için bunları değerlendirdiklerini kaydetti. Şentop, çalıştıkları anket firmalarının Türkiye'nin en güvenilir firmaları olduğunu da ifade etti.
-"Seçimi, aslında siyasi partiler yürütüyor"
Şentop, seçimlerin her aşamasında bütün siyasi partilerin dahil olduğu bir süreç işlediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Seçimi siyasi partiler yürütüyor aslında. Bu ilke ve esasları bilmeyenler kendilerine göre, kendi zihinlerinde bilgisizce ve cahilce kurdukları senaryolara dayanarak bazı iddialarda bulunuyorlar. Bütünüyle özel olarak hazırlanmış bir uydurma haberdir. Deveye 'boynun neden eğri' diye sormuşlar, o da nerem doğru ki demiş. Haberin her satırındaki bilgilerin gerçeklikle hiçbir alakası yok. Somut bilgi ve belge olmadığı gibi kendi içinde ciddi çelişkiler barındırıyor. Dayandığı kaynak itibarıyla, tarihler ve anlatılanlar itibarıyla gerçekle uyuşan tarafı yok.
Seçmen konusu ise tam bir komedi. 30 Mart öncesi seçmen güncellemesi yapılmış. Siyasi partiler seçmen listelerini mahalle ve sandık bazlı almışlar, ilçelerde tek tek, isim isim incelemişler. İtiraz edecek bir durum varsa, itiraz etmişler. Sonra 10 Ağustos öncesinde tekrar güncelleme yapılmış. İlan edilmiş seçmen listeleri... Partilerin ilçe teşkilatları sandık bazlı seçmen listelerini incelemiş. Üstünden dört kez geçilmiş, dört kez incelenmiş seçmen listeleriyle alakalı bu kadar cahilce bir iddia olamaz.
30 Mart yerel seçimi ve 10 Ağustos'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde gördük ama 7 Haziran seçimleri için de seçim kaybetmeye doymamış çevrelerin bu tür spekülatif bazı haberler yapacağını tahmin ediyoruz, bekliyoruz. Seçimi sandıkta kazanma mücadelesi vermek yerine, bu tür hayali senaryolarla seçimler üzerinde şaibe uyandırmak isteyen çevreler var. Ama Türkiye 1950'den beri son derecede şeffaf, bütünüyle siyasi partilerin katılımı ve gözleri önünde, onların şahitleri ve şahitlerin imzaları alınarak seçim süreci yürütüyor. Bu bakımdan kimin somut iddiası varsa, bu iddiasını test edebileceği imkanlar ve belgeler var. Onlarca yıl öncesinin sandık tutanaklarını arşivlerde görebilirsiniz, bunları birleştirme tutanaklarıyla karşılaştırabilirsiniz. İşin doğrusunu, gerçeğini görmek ve bilmek isteyenler için her türlü belge ortadadır. Gerçeğin peşinde olanlar için durum böyle. 30 Mart seçimleri öncesinde, seçim sonuçlarını manipüle etmek için tezgah kuranların, haber kaynaklarıyla AK Parti'nin oyunu düşük göstermek için özel programlar ve yayınlar yapanların hevesleri kursaklarında kalmıştır. Onların amacı gerçeği ortaya çıkarmak değil, uydurma haberlerle algı operasyonu yapmaktır. Herkes otursun dersine çalışsın, seçimlere hazırlansın, seçim günü de sandığa sahip çıksın. Esasen seçimlere, demokrasiye inanmayan bir zihniyet, seçimlere şaibe bulaştırmak için gayretkeşlik içinde."