ABD'de ekonomik aktivitenin beklentilerden iyi toparlanmasıyla, Avrupa, Çin ve Japonya'da alınan tedbirlere karşın istenilen iyileşmenin sağlanamaması dolar endeksinin 9 yılın en yüksek seviyesine çıkmasına neden oldu.
Aylık bazda 2014 Temmuz ayından bu yana kesintisiz yükselen dolar endeksi, bugün 2005 Aralık'tan bu yana ilk kez 92 seviyesinin üzerine çıktı. Analistler, ülkelerin değerli lokal para birimini, dış ticareti olumsuz etkilemesi nedeniyle istemediğini belirterek, ABD'nin avantajınınsa doların yükselişe geçtiği aynı dönemde hızlı bir şekilde düşüşe geçerek 6,5 aydır aralıksız değer kaybeden petrol fiyatları olduğunu kaydediyor.
AA muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, reel dolar endeksinin uzun vadeli seyrine bakıldığında son yükselişlerin abartılmaması gerektiğini belirtiyor.
Manukyan, avro/dolar paritesinin 1,18'li seviyeleri görmesiyle ABD Merkez Bankası'nın (Fed) rahatsız olduğu ve ABD ticaretinin darbe yiyeceği söylemleri nedeniyle dolar endeksin aşırı yükseldiği tezinin yüksek sesle seslendirilmeye başlandığını ifade ederek, "Oysa reel dolar endeksinin uzun vadeli seyrine baktığımızda yükselişin çok etkileyici olduğunu söylemek mümkün değil. Satınalma paritesine göre baktığımızda ise avro olması gerekenden yüzde 8 daha ucuz görünse de kısa vadede fazla bir şey ifade ettiğini söyleyemeyiz" dedi.
- "Petro-dolar azalıyor, ABD cari açığı küçülüyor"
Doların yükselişinin nedenlerinin iyi anlaşılması gerektiğini aktaran Manukyan, ilk olarak ülkeler ve merkez bankaları arasında farklılaşmanın dolar lehine bir değerlenmeyi öne çıkardığını kaydediyor. ABD'nin yüzde 2,5 civarında büyürken ve Fed, bilançosunu artık sabit tutarak faiz arttırmayı tartışırken, Avro Bölgesi, Japonya ve Çin'de faiz indirimleri, büyüyemeyen veya yavaşlayan ekonomilerin dikkati çektiğini söyleyen Manukyan, "Bu elbette doların tercih edilmesine neden oluyor. İkinci neden ise Bretton Woods'la beraber kambiyo sisteminin dolar üzerine kurulmuş olması. Dolar bazında borçlandınızsa ödemeleriniz için dolarınız olması gerekiyor veya bunu talep edeceksiniz" ifadelerini kullandı.
Manukyan, petro-dolarların azaldığı ve ABD cari açığının küçüldüğü bir ortamda, önceki yıllarda düşük seviyelerden dolar bazında borçlanan gelişmekte olan ülkelere karşı bir güvensizlik olduğunu belirterek, değerlendirmesine şöyle devam etti:
"Bu gelişmelerin bir kısmı Fed'in kontrolünde olsa da olası bir faiz artışının ötelenmesi dolara olan talebi durduramayacaktır. Sistemin doğası gereği diğer bölgeler toparlanmadan dolara talep devam edecektir. Ancak avro/dolar paritesi 1,10'un altına geldiğinde ve dolar/yen paritesinde 130 seviyelerinin üstünü gördüğümüzde basit bir değer kaybından ziyade ciddi bir kriz korkusunun fiyatlara girmeye başladığını göreceğiz."
- "Dış ticaretini canlı tutabilmek amacıyla hiç kimse parasını güçlü tutmak istemiyor"
Saxo Capital Uluslararası Piyasalar Müdürü Özgür Hatipoğlu ise dolar endeksinin geçmişte şimdikine benzer bir çıkış yaptığında 120'nin üzerine kadar gittiğini hatırlatarak, yükselme riskinin halen bulunduğunu ifade ediyor. ABD'de faiz artışı ve dolar endeksinin yüzde 57,6'sını oluşturan avrodaki zayıflık işaretlerinin gündemi meşgul ettiği sürece dolar endeksinin güçlenmeye devam edeceğini belirten Hatipoğlu, "Bu çıkışta ise 120 seviyelerine kadar gelmeden yorulmasını bekliyorum. Çünkü artık ülkelerin lokal paralarına karşı olan hassasiyetleri arttı ve dış ticaretini canlı tutabilmek amacıyla hiç kimse parasını güçlü tutmak istemiyor" dedi.
Hatipoğlu, bir noktada aşırı güçlü dolardan dolayı ekonomik aktivitenin yavaşlayacağını ve ABD'nin de güçlü lokal para istemeyenler kervanına katılacağını ifade ederek, şu anda düşen petrol fiyatlarının ekonomik hareketliliği desteklemesi nedeniyle şimdilik ABD'nin bu endişeyi taşımadığını kaydetti.
Petrol fiyatlarının düşük kaldığı sürece dolar endeksinin yükselişinde çok büyük bir engelle karşılaşmayacağını tahmin eden Hatipoğlu değerlendirmesine şöyle devam etti:
"Sanırım dolar endeksinde 114 - 115 bölgesi ABD'nin de güçlü doları dile getireceği seviyeler olacak. Bu anlamda dolar karşısında gelişen ülke paraları zayıflayacaklardır, ancak TL'nin bunlar içinde nispeten daha güçlü kalabileceğini düşünüyoruz. Diğer yandan, her şey sona erdiğinde en büyük hasar avroda olabilir."