New York Times'ın, hakkında "O, İran'ın Bob Dylan'ıdır, Müziği ise Acem-Blues'dur" dediği Namjoo'nun Türkiye'deki sevenleriyle buluşmasına az bir süre kaldı. İlk konserini 28 Ocak'ta Ankara Congresium​'da verecek sanatçı, 30 Ocak'ta da İstanbul Kongre Merkezi'nde müzikseverlerle buluşacak.
Rock ve cazı geleneksel İran müziğiyle harmanlayarak bugünün gençliğinin ruhuna dokunan Namjoo'nun eserlerinde Hafız, Şems, Mevlana gibi isimlerin etkileri görülebiliyor.
Horasan'ın Turbet-i Cam şehrinde 1976'da dünyaya gelen ve Nasrullah Nasihpur tarafından keşfedilen Mohsen Namjoo, Tahran Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra yüksek lisansını müzik bölümünde yaptı. Enstrümanlardan ziyade 4 oktavlık sesini adeta müzik aleti gibi kullanabilen Namjoo'nun Türkiye'de en sevilen şarkıları arasında "Nobahari" ve "Ey Sareban" yer alıyor.
İran'ın geleneksel enstrümanlarından setarı da çalabilen Namjoo'nun şarkı sözlerinin en büyük kaynağı ise zengin İran edebiyatı.
Tiyatro eğitiminin müziğe etkisini "Enstrüman, bir müzisyenin müziğini yapması için yalnızca bir araçtır. Aynı şekilde bir sanatçının sesi de öyle. Fakat iki kalp arasındaki bağı bunlardan hiçbiri tek başına oluşturamaz. Tiyatro eğitiminden sonra dinleyiciyle aramda bir bağ oluşturmayı öğrendim" sözleriyle açıklayan sanatçı, 2009'da İtalya'da piyasaya çıkan "Oy" albümüyle Avrupa müzik sahnesinde de önemli bir yer edindi.
Sanatçı, 2010'da Payam Entertainment'la ortak projesi "Namjoo in A Minor" ile yeni bir topluluk eşliğinde kendine ait şarkıları tekrar yorumladı. Sanatçı, bu proje ile Los Angeles'ta Walt Disney Concert Hall ve Toronto'da Sony Center'da sahne aldı. 2011'de "Useless Kisses" ve 2012"de Stanford Üniversitesi performansının canlı kaydını içeren "Alaki" albümleri Payam Entertainment tarafından yayınlanan Namjoo'nun son albümü "Trust the Tangerine Peel" ise bu yıl çıktı.