Bakan Çavuşoğlu, 3. Ticaret Müşavirleri Konferansı'nda yaptığı konuşmada, baş döndürücü küresel gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirterek, yaşanan hızlı değişim sürecinin dünyanın farklı köşelerinde yaşanan gelişmelerin nabzını tutabilemeyi gerekli kıldığını kaydetti.
Küreselleşmenin hız kazanmasıyla birlikte dış politika ve ekonomi arasındaki etkileşimin arttığına işaret eden Çavuşoğlu, 21. Yüzyılın siyasi ekonomi devri olduğunu, ekonomi ve dış politikanın birbirinden soyutlanmasının mümkün olmadığını dile getirerek, "Geçmişte siyasi ilişkilerin ekonomik ilişkileri belirlediği bir düzen vardı ama artık ekonomik ilişkilerin siyasi ilişkileri yönlendirdiği bir düzende yaşıyoruz" diye konuştu.
Güvenlik ve kalkınma arasındaki bağın giderek güçlendiğine değinen Çavuşoğlu, milli gelirin arttığı ve ekonomik gelişmenin sürdürülebilir kılındığı coğrafyalarda çatışma riskinin azaldığını, artan refahın da barışı sürekli kıldığını kaydetti. Çavuşoğlu, güçlenen bir ekonominin sağladığı ilave özgüvenin dış polikada büyümeyi ve çeşitlenmeyi beraberinde getirdiğini söyledi.
"Ekonomimiz bugün tarihin en güçlü dönemini yaşıyor" diyen Çavuşoğlu şöyle devam etti:
"2002 yılından bu yana milli gelirimiz 3, dış ticaret hacmimiz 4 kat arttı ve dünya ihracat pastasından aldığımız pay ise neredeyse iki katına çıktı. Türkiye'nin artan imkân ve kabiliyetleri bize aktif ve çok boyutlu bir dış politika için ihtiyaç duyduğumuz yumuşak ve sert güç araçlarını sağladı."
- "Gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümenin önünde engel"
Yüzde 55 olan AB ülkelerinin enerji bağımlılığının, 2035'de yüzde 58'e çıkmasının tahmin edildiğini belirten Çavuşoğlu, enerji ve diğer gelişmelerin Avrupa bölgesinde ülkelerinin ekonomilerinde görülen canlanmayı nasıl etkileyeceğine bakılması gerektiğini ifade etti.
Çavuşoğlu, gelir dağılımındaki adaletsizlikte negatif yönde bir trend olduğunu söyleyerek, "Toplumun en zengin yüzde onluk bölümü, en fakir yüzde ondan neredeyse on kat daha fazla gelire sahip. Bu ekonomik büyümenin önünde bir engel" diye konuştu.
Çavuşoğlu, petrol ve altın gibi zenginliklere sahip birçok ülkenin gaysi safi milli hasılası bakımından dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde olmasına rağmen, gelir dağılımında tam bir felaket olduğunu, bunun güvenlik ve düzensiz göç dahil yansımalarının olduğunu dile getirdi.
Dünyadaki gelişmeleri yakından izlemenin önemine dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Bir taraftan kendi ekonomimiz büyürken, diğer taraftan da dünyadaki gelişmeleri yakından izlememiz gerekiyor. Bu konuda ekonomi ve dışişleri bakanlığına çok önemli görevler düşüyor. Dışişleri Bakanlığı olarak herşeyden önce ticaretimizin ve insanımızın önünü açacak adımlar atmaya devam edeceğiz. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizmalarının sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Bir ay önce 17 olan bu sayı, Gürcistan'ın ardından Katar ile imzalanan anlaşmayla 19'a yükseldi. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği mekanizmasını kurduğumun ülkelerle ticaretimizin arttığını, vizelerin kalktığını görüyoruz. Tabii bunu serbest ticaret anlaşmalarıyla desteklememiz lazım."
- "10 yılda vizesiz seyahat edebileceğimiz ülke sayısı arttı"
Vize muafiyetine değinen Çavuşoğlu, "Malların dolaşımının önündeki engelleri kaldırdığımız kadar insanların dolaşımının önündeki engelleri de kaldırmaız lazım. Yani vize muafiyetini getirmemiz lazım. Son 10 yılda vizesiz seyahat edebileceğimiz ülke sayısını arttırdık. 2002'de 42 ülkeye vatandaşlarımızın vizesiz seyahat edebiliyordu, bugün ise 70 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyorlar" ifadelerini kullandı.
Kurulan üçlü ve dörtlü mekanizmalar sayesinde güçlü işbirlikleri yapıldığını belirten Çavuşoğlu, bunları yaparken karşılaşılan sorunların iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Çavuşoğlu, Arap Baharı sonrasında komşu ülkelerdeki gelişmelerin ticaretimizi etkilediğini ifade ederek, ürün çeşitlendirmesi kadar farklı ihracat alanları ve piyasalar da bulunması gerektiğinin altın çizdi.
Türkiye'nin, Afrika açılımının faydasını görmeye başladığını dile getiren Çavuşoğlu, Kızılay, TİKA, AFAD, THY gibi kuruluşların çalışmalarının ülkemizin itibarını arttırmanın yanı sıra stratejik ortak yaptığını, ülkemizin ticaret ve görünürlüğünü arttırdığını kaydetti.
"Dışişleri Bakanlığı olarak misyon sayımızı arttırmaya çalışıyoruz" diyen Çavuşoğlu, 39 olan Afrika'daki büyükelçilik sayısını 54'e çıkarmayı, yani Afrika birliğine üye olan her ülkede büyükelçilik açmayı hedeflediklerini, ayrıca Latin Amerika ve Asya'daki ülkelerle ikili ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
- "ABD ile Rusya ile bir tercih yapmak zorunda değiliz"
İki kutuplu bir dünyaya doğru gidildiğini, meselenin sadece Ukrayna ve Kırım'dan ibaret olmadığını, Avrupa ile Rusya arasındaki ilişkilere bakıldığında soğuk savaş döneminin esintilerinin görüldüğünü söyleyen Çavuşoğlu, şunları ekledi:
"Amerika ile Rusya arasında siyaseten de ticareten de bir tercih yapmak durumunda değiliz, ikisi de dostumuz. Tam tersi ilişkilerimizi birbirini tamamlayıcı ilişkiler olarak görüyoruz. Amerika model ortağımız müttefiğimiz, NATO'da müttefiğimiz, birçok uluslararası örgütlerde beraberiz, aynı değerleri paylaşıyoruz. Fakat bu bizim Rusya ile ticaret yapmamızın önünde bir engel değil. Ya bendensiz ya ondansın anlayışını kabullenmiyoruz. Ukrayna'nın bu nedenle nasıl bir bedel ödediğini ve halen ödemeye devam ettiğini görüyoruz."