"Kadınların geçmişini iyi tanımak, bilgileri araştırmacılara derli toplu bir şekilde sunmak ve bugünün yazılı belgelerini de gelecek nesiller için saklamak" amacıyla kurulan Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, geleneksel olmayan kaynakların sağlanmasını amaçlarken, geleneksel kaynakların da taranarak, ulusal çapta kadın konulu kataloglar ve bibliyografyalar üretiyor.
Kadınların kişisel arşivleri, aile evrakları ve arşivleri, mektupları, kadın örgütleri ve kampanyalarının kayıtları, sanat eserleri, özgeçmişler, biyografiler, filmler, çizimler, afişler, efemeralar, sözlü tarih kayıtları ve transkripsiyonlarının toplandığı kütüphanede, geçmişin belgelerine dönüşecek güncel belgelere de aynı bilinçle yaklaşılıyor.
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Vakfı Başkanı Doç. Dr. Işıl Baş, AA muhabirinin sorularını cevaplarken, dünyada kadın kütüphanelerinin kuruluşunun 1870'lere dayandığını, ilk kadın kütüphanesinin Barcelona'da açıldığını anlattı.
Baş, 1989'da 100 eserle Balat'ta kurulan Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde ise kitaplar, efemeralar, sanatçıların resimleri, tablolar, heykeller, nadir eserlerin de aralarında bulunduğu 13 binin üzerinde eser, kadınlarla ilgili konularda 600'e yakın tez ile 49 kadının özel arşivinin bulunduğunu kaydetti.
Kadın kütüphanelerinin çektiği zorluklara işaret eden Baş, "Bizim de içinde olduğumuz çeşitli maddi zorluklar bir süre sonra kütüphaneleri vuruyor ve başka enstitülerin ya da başka kuruluşların altında çalışmak zorunda kalıyorlar. Biz yine kendi özerkliğimizi korumak için büyük bir çaba gösteriyoruz. Türkiye'de başka kadın kütüphanesi yok. 1908 yılında Selanik'te Beyaz ve Kırmızı Derneği'nde kütüphane yapmaya yönelik bir çaba var, onunla sınırlı kalmış" diye konuştu.
Baş, eserleri genellikle bağışlar yoluyla topladıklarını, bazı kitabevlerinin de kadın konusunda basılmış eserleri kütüphaneye bağışladığını, sahaflar yoluyla nadir eserleri satın aldıklarını söyledi.
- Ek mekan ihtiyacı
Balat'ta önemli bir kültür merkezi olan Kadın Eserleri Kütüphanesi'nde eserlerin sayısının artmasıyla mekanın yetersizliğinin de ortaya çıktığına değinen Baş, "Daha önce alt salonlarımızı sanatsal aktiviteler için kullanıyorduk. Çevredeki kadınlara her zaman burayı açtık, onlar için de çeşitli kurslar açıldı, burası onların da kullanımına açıldı" dedi.
Baş, bölgesel anlamda ve Türkiye çapında bilinen bir mekan olan kütüphanenin, kadın konusunda çalışma yapan akademisyenler tarafından sık kullanıldığını ifade ederek, yurt dışından çok sayıda akademisyenin, kadın çalışmaları alanında ders alan öğrencilerin de kütüphaneyi ziyaret ettiğini belirtti.
Büyük çoğunluğu akademisyen ve iş kadınlarından oluşan 26 genel kurul üyeleri bulunduğunu kaydeden Baş, "Onların katkısı çok. Özel bağışlar da alıyoruz. Maddi anlamda oldukça zorlandığımız yıllar bunlar. Özellikle mekan sıkıntımız çok fazla. Kadın tarihini, tarihi bir binada topluyoruz. Bizans'tan kalan bir binanın içindeyiz, bu nedenle bizim için çok özel. Ancak mutlaka bir ek binaya da ihtiyacımız var çünkü kadın bilgisi ve belgesi sonsuz, toplamakla bitmeyecek gibi, bitmeyecek de zaten. O yüzden ne kadar çok mekanımız olursa biz de o kadar çok bilgi toplayabiliriz" ifadelerini kullandı.
- "Osmanlı kadın hareketinin neredeyse bütün belgeleri kütüphanede"
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Vakfı Başkanı Doç. Dr. Işıl Baş, kadınlar konusunda hazırlanan tez sayısındaki artışın konunun ne kadar popüler hale geldiğini gösterdiğine işaret ederek, şu bilgileri paylaştı:
"Kadın hareketinin kurumsallaşması, 1980'lerden sonra oluyor. Ondan sonra hızlı bir biçimde üniversitelerde kadın merkezleri kurulmaya başladı. Kadın merkezlerinin artmasıyla kadına dair çalışmalar arttı. Bunun dışında diğer disiplinlerde de kadınlarla ilgili çalışmalar çoğaldı. Böylece bizim kütüphaneye ihtiyaç da arttı. Başka yerde bulunamayacak belgelerin büyük çoğunluğu bizde var. Bu belgeleri özenle saklıyoruz ancak belgeler her zaman kullanıma açıklar. Kütüphanemiz, haftaiçi her gün çalışma saatleri içinde açık."
Baş, Osmanlı kadın hareketinin neredeyse bütün belgelerinin kütüphanede bulunduğunu dile getirerek, en fazla geriye gidebilecek belgenin de 1843 yılına ait olduğuna değindi.
Türkiye'deki kadın hareketinin yanı sıra yabancı kadın hareketleriyle ilgili belgeleri, kadın örgütlenmesinin kuruluşlarına ait belgeleri, yaptıkları aktiviteleri, posterleri topladıklarını anlatan Baş, kütüphanede yer alan bazı nadide eserleri, üzerinde Ayşe Mülazım, Karafatma, Çavuş Pembe hanımların yer aldığı, üzerinde "İstiklal Harbi'nde büyük yararlılıklar gösteren Türk kadınlığının medar-ı iftiharı olan kahraman mücahidelerimiz" yazılı taş baskı, 1935'te İstanbul'da yapılan 12. Uluslararası Kadın Kongresi'nde 27 farklı ülkenin delegesine imzalatılan bir defter, İngiliz yazar Clara Clament'in 1895'te yayımladığı "The City of Sultans" şeklinde sıraladı.
Baş, önemli kadınların, sanatçıların, yazarların kütüphaneye kişisel arşivlerini bağışlamalarını istediklerini ifade ederek, "Erkek sanatçıların kadınlarla ilgili yaptığı tablolar var. Erkeklerin kadınlarla ilgili yazdığı her şeye de yer veriyoruz. Önemli olan kadınlarla ilgili olması" dedi.
Işıl Baş, kütüphaneyi canlı tutmanın önemine işaret ederek, "Kütüphaneler ve bilgi merkezi vakıfları kullanıldıkları zaman nefes alırlar, yaşarlar. Daha çok sayıda kişinin kullanımına açılması, burayı bilmeleri, bilgiyi ve belgeyi yaşatmalarını diliyorum" diye konuştu.