Gündoğdu, Erdemli Yöneticiler Akademisi (EYAD) tarafından Keçiören Estergon Kalesi'nde düzenlenen "Maarif Politikaları, Maarif Şuraları ve Yeniden Büyük Türkiye" konulu sohbet programına katıldı.
Tek tip insan yetiştirme sürecinin maarif şuralarıyla (MEB şuraları) karşılarına çıktığını ve bu şuraların da son üç tanesine sendika olarak katıldıklarını belirten Gündoğdu, eğitimin özgür birey yetiştirmesinin öncelikle Anayasa'daki fırsat eşitliği şartının yerine getirilmesine bağlı olduğunu söyledi.
Son 1,5 yılda yaşanan gelişmeleri sendika olarak önemsemekle birlikte Türk eğitim sisteminde hala köklü sorunların olduğunu düşündüklerini ifade eden Gündoğdu, şöyle konuştu:
"Yeni Türkiye yolculuğunda eğitim sisteminin önünü kesen korkulardan birisi demokratikleşememe, ikincisi inanç hürriyetini tanımama, üçüncüsü ise ırk üzerinden ayrışmaya giderek devlet eliyle kafa tascılık yapılması. Bu üç sorunu çözmeden, bu üç sorunun önündeki engelleri kaldırmadan eğitimden ve demokrasiden bahsetmek mümkün değil."
Gündoğdu, laikliğin Fransa'da din ile bilimin kavgası neticesinde ortaya çıktığını belirterek, "Oradaki laiklik, ateistin ateistliğinin, dindarın dindarlığının teminatı olan bir laiklik" dedi.
Gündoğdu, bazı Avrupa ülkelerde hem kilise hem de din eğitimin olduğuna dikkati çekerek, "Bale eğitimi bile çok erkenden başlayabiliyor da din kültürü dersi 4. sınıfta başlar? Buna cevap aradık ama cevap bulamadık. Çünkü cevabı yok" diye konuştu.
Eğitim Bir Sen'in karma eğitime karşı olmadığını, karma eğitim mecburiyetine karşı olduğunu vurgulayan Gündoğdu, kaygılarını, telaşlarını ve faşizan yaklaşımlarını Atatürk'ten geçinerek millete dayatmaya devam eden bir kitlenin olduğunu söyledi.
Göndoğdu, maarif politikasının tek tip insan yetiştirmeye dayalı olduğunu savunarak, şöyle devam etti:
"Korkak devletin korkusu, korktuğu vatandaşı kontrol altında tutma anlayışına dayalıdır. Esasında körü körüne itaat vardır. Kime itaat edileceğinden ziyade nasıl itaat edileceğini içerir. Bu eğitim sistemi düşünmeyi, özgürlükçü olmayı, fert ve toplum olmayı engelleyen de bir yaklaşımdır. İsyan değil ama sivil itaatsizliğe bile müsaade etmeyen bir yaklaşımdır. Farklı bir cümle kuran çocuklarımızı 'yeni bir icat çıkartma' diyen bir bakış. Devlete göre insan, devlete göre toplum, devlete göre millet bunlar eski Türkiye. Bunun yeni Türkiye'ye dönüşmüş hali, hepimizin büyük emeklerle desteklediği 2010 referandumuyla olmuştur."
Gündoğdu, 2010 referandumunun milletin ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğünün başlangıcı olarak telakki ettiği için "Yeni Türkiye" ifadelerini kullandığını belirterek, "Yeni Türkiye'nin, Büyük Türkiye'ye dönüşmesi çözüm sürecinin başarıya ulaşmasıyla mümkün olacak" dedi.
