Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İstanbul'da 2014'ün önemli adli olayları (2)

İstanbul'da 2014'ün önemli adli olayları (2)

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-12-31 11:44:18

İstanbul'da 2014'ün önemli adli olayları (2)
MURAT KAYA - MUHAMMED ENES CAN - İSMAİL ÖZDEMİR - Yasayla kapatılan özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen bazı soruşturmalara ilişkin kanuna aykırı dinleme yaptıkları ve elde ettikleri bilgileri askeri, siyasal casusluk amacıyla kullandıkları iddiasıyla, dönemin görevli emniyet müdürleri ile polis memurlarına yönelik İstanbul'da "paralel yapı" soruşturmaları başlatıldı.

İstanbul'da 2014 yılında en çok, dönemin Ergenekon, Balyoz ve futbolda şike gibi davalarının öncesinde önemli operasyonlar gerçekleştiren eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü şube müdürleri, amirler ve komiserler ile polis memurlarının yer aldığı bazı kişilere yönelik başlatılan İstanbul merkezli "paralel yapı" soruşturmaları gündeme geldi.

- "Paralel yapı"ya ilk suç duyurusu

İstanbul merkezli 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla ilgili sürecin yaşandığı dönemde, 23 Ocak'ta İstanbul Adliyesi'ne gelen Millet İradesini Savunanlar Platformu üyeleri, İstanbul Cumhuriyet Başssavcılığı'na yaptıkları suç duyurusuyla, devlet katında konuşulan "paralel devlet" iddialarına ilişkin soruşturma başlatılmasını talep etti. Talep dilekçesinde, "Bu yapılanmanın başında Fethullah Gülen'in bulunduğu ve yapılanmayı bizzat idare ettiği şüphesi çok sayıda somut bulgu ile ortaya konuldu" ifadesi kullanıldı.

İstanbul merkezli 17 ve 25 Aralık soruşturmalarını da yürüten dönemin özel yetkili savcıları, karar veren hakimleri ile operasyonları gerçekleştiren emniyet görevlileriyle ilgili yapılan "paralel yapı" şikayetlerini dikkate alan başsavcılık, medyada da "Selam-Tevhid soruşturması kapsamında binlerce insanın yasa dışı bir şekilde dinlenildiğine" yönelik haberler çıkması üzerine harekete geçti.

Aralarında sanatçılar, gazeteciler, siyasetçiler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de olduğu binlerce insanın telefonunun dinlenilmesi talebinde bulunduğu belirtilen dönemin özel yetkili savcılarından Adem Özcan ve Adnan Çimen, çıkan haberler üzerine 24 Şubat'ta yazılı açıklama yaptı. Adem Özcan, 'Söz konusu soruşturma kapsamında benzer soruşturma dosyalarında olduğu gibi 'makul sayıda' şüpheli hakkında iletişimin tespiti tedbiri ilgili mahkemelerden alınarak uygulanmıştır' derken, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Adnan Çimen de 'İddialar asılsız, gerçeği yansıtmamaktadır. Böyle bir soruşturma var ama bu şekilde değil' ifadelerini kullandı.

- Salihoğlu: "2 bin 280 kişinin telefonu dinlenildi"

Usulsüz dinlemelerle ilgili 25 Şubat'ta yazılı açıklama yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, "Herhangi bir silahlı terör eylemi ya da terör planlaması olmadığının görülmesine rağmen 3 yıldan fazla bir süredir birçok kişi hakkında iletişimin denetlenmesi ve kayda alınması ile fiziki ve teknik takip kararları alındığı, bu kapsamda telefonların dinlendiği anlaşılmıştır" ifadesini kullanırken, soruşturmayla ilgisi bulunmayan birçok görüşme kaydının dosyaya dahil edildiğinin, doğrudan veya dolaylı olarak telefonları dinlenen kişi sayısının ise 2 bin 280 olduğunun anlaşıldığını dile getirdi.

Salihoğlu, açıklamasında, "Mahkeme kararı kapsamında telefonları dinlenilen şahısların irtibatlı oldukları şahıslarla yaptığı, dosya kapsamındaki suçla ilgili olmayan özel görüşmelerin dahi kayıt altına alınmak suretiyle dosyaya dahil edildiği görülmüştür" değerlendirmesinde bulundu.

- Öcalan'ın avukatlarından da suç duyurusu

Avukat Hüdaverdi Yıldırım, Fethullah Gülen'in "örgüt kurma, örgütlü darbe teşebbüsü, örgütlü dolandırıcılık ve memuriyet görevini suistimal" gibi suçlardan yargılanması talebiyle 26 Şubat'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, İstanbul merkezli operasyon sonucunda, milli, ekonomik sırlar ile MİT'in devlet sırrı niteliğindeki faaliyetlerinin ifşa edildiği, hukuka aykırı teknik takip yapıldığı öne sürüldü.

Selam soruşturması kapsamında 3 yıl süresince aile fertlerinin dinlenildiği belirtilen Akabe Vakfı kurucusu Mustafa İslamoğlu ile vakfın bazı yöneticileri ve üyeleri de "paralel yapı"nın telefon dinleme iddiasına ilişkin, 26 Şubat'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Adliye çıkışında açıklama yapan İslamoğlu, "Bütün bu insanları bir kazanın içine atıp, bundan bir terör örgütü çıkarma cambazlığını kim yaptıysa, onun yakasına yapışılmalı, hukuk cezasını vermeli" şeklinde konuştu.

İmralı Cezaevi'nde ömür boyu hapse mahkum edilen Abdullah Öcalan'ın 3 avukatı da 28 Şubat'ta İstanbul Adliyesi'ne gelerek, "paralel yapı"nın telefon dinleme iddiasına ilişkin, savcılar Adnan Çimen ve Adem Özcan ile iletişimin denetlenmesi kararını veren hakimler, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün sorumlu polisleri ve sorumluluğu olan diğer resmi kişiler hakkında "hukuka aykırı dinleme, suç ve suçlu yaratma, özel hayatın gizliliğini ihlal, iftira ve görevi kötüye kullanma" gibi suçlardan soruşturma açılmasını talep etti.

- Selam soruşturması şüphelileri şikayetçi oldu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın usulsüzlükler yapıldığı iddiasıyla inceleme yaptığı "Selam-Tevhid" soruşturma dosyasında "şüpheli" olarak yer alan Mustafa İslamoğlu, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, gazeteciler Hakan Albayrak ve İbrahim Karagül'ün de aralarında bulunduğu birçok kişi ifadeye çağrıldı. 6 Mayıs'ta bu kez "şüpheli" olarak ifade vermeye gelen İslamoğlu, dosyanın içeriğinde dinlemelerden başka bir şey bulunmadığını belirterek, "Bu, tuzun kokması halidir" dedi.

Aynı soruşturma kapsamında yazar Hüsnü Mahalli 6 Mayıs'ta, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım 7 Mayıs'ta ve yazar Nurettin Şirin 8 Mayıs'ta "şüpheli" olarak ifade verdi.

İsmi dinlenilenler listesinde bulunan CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz 24 Şubat'ta ve MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri de 30 Mayıs'ta suç duyurusunda bulunarak, sorumlulur hakkında şikayetçi oldu.

Amerika'da yaşayan Fethullah Gülen'in avukatı Fikret Duran, müvekkili hakkında yürütülen soruşturmanın kanuna aykırı olarak gizlendiği ve adli yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla soruşturma savcısı ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilini, 20 Temmuz'da Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikayet etti.

Duran, gazetecilere yaptığı açıklamada, müvekkili hakkında suç duyuruları yapıldığını öğrendikten sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan, soruşturma var ise numarasını talep ettiklerini belirterek, kendisine yazılı olarak, 'herhangi bir soruşturma dosyası tespit edilememiştir' cevabının verildiğini ifade etti.

- "Paralel yapı" operasyonlarından 115 polise gözaltı kararı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarının talimatı doğrultusunda, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince "paralel yapı" iddialarına ilişkin ilk operasyon, "yasa dışı dinleme" ve "siyasal, askeri casusluk" iddilarına yönelik iki dosya üzerinden 22 Temmuz'da gerçekleştirildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan "casusluk" operasyonuyla ilgili yapılan açıklamada, "takipsizlik kararı verilen Selam-Tevhid soruşturmasında ortada terör örgütü kurulduğu yönünde delil olmadığı halde bir kurgu oluşturulduğu ve yaklaşık 3 yıl süreyle 251 hedef kişinin, toplamda da 2 bin 280 kişinin dinlenildiği" aktarıldı. Başbakan ve bakanlar ile üst düzey bürokratların casusluk amacıyla dinlenildiğinin tespit edilmesi üzerine 76 emniyet görevlisi hakkında yakalama ve gözaltı talimatı verildiği bildirildi.

"Yasa dışı dinleme" operasyonuyla ilgili de "İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nce çok sayıda kişinin sahte kimlik ve bilgilerle değişik zaman dilimlerinde özel amaçlı dinlenilip konuşmalarının kayda alındığı" ihbarı üzerine harekete geçildiğini kaydeden başsavcılık, "devletin güvenliğiyle ilgisi olmayan özel amaçlı dinleme yapıldığının tespiti üzerine emniyet istihbarat şubesinde görevli 39 şüpheli hakkında 21 Temmuz'da gözaltı talimatı verildi. İki ayrı soruşturma kapsamında toplam 115 emniyet görevlisi hakkında gözaltı kararı çıkartıldı" açıklamasını yaptı.

- Selam-Tevhid soruşturmasına takipsizlik

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yaklaşık 3 yıl süresince yürütülen ve binlerce insanın telefonunun özel amaçla dinlenildiğini tespit ettiği Selam-Tevhid soruşturması hakkında 21 Temmuz'da takipsizlik kararı verdi.

"Soruşturma kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı'nın, Filistin Devlet Başkanı, Filistin Başbakanı ve Somali Cumhurbaşkanı ile yaptığı, devletin güvenliği ve iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken dış politikaya ilişkin telefon görüşmelerinin dinlenerek kayıt altına alındığı tespit edildi" ifadeleri yer alan takipsizlik kararında, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın milli güvenliğe ilişkin telefon görüşmelerinin, terör örgütü üyesi gibi kod adı verilerek dinlenilip kayıt altına alındığı ve kayıtların bir kısmının tape haline getirildiği vurgulandı.

Bir kısmı kamuoyunda da tanınan siyaset adamı, gazeteci-yazar, akademisyen, iş adamı, devlet yönetiminde görevli üst düzey bürokrat, bir kısmı da sivil toplum kuruluşu temsilcisi olan şüphelilerin terörle ilişkilendirilebilecek herhangi bir faaliyetlerinin söz konusu olmadığı belirtilen kararda, 251 kişi hakkında, atılı suçtan kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığından takipsizlik kararı verildiği ifade edildi.

- İlk tutuklamalar "casusluk" suçundan

Emniyetteki "paralel yapı" iddiaları çerçevesinde "casusluk" ve 'yasa dışı dinleme' suçlamalarına ilişkin yürütülen soruşturmada, 25 Temmuz'da İstanbul Adliyesi'ne götürülen 92 şüpheliden, aralarında eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ile eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 66'sı tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilirken 26'sı serbest bırakıldı.

Sorgu işlemleri devam eden şüphelilerden bazılarının, adliyede geçirdikleri süre zarfında cep telefonlarıyla çektikleri fotoğraf ve videoların sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanması eleştirilere neden oldu. Şüpheli avukatları ve mahkeme arasında yaşanan sorgulama usulü tartışmaları yüzünden mahkeme sorgulamaları gecikti. Fazla zaman kaybı olmaması ve mağduriyet yaşanmaması için kalan 17 şüpheliyle ilgili dosya üzerinden karar verileceğine yönelik 29 Temmuz'da karar hazırlandı.

"Casusluk" soruşturmasında mahkemeye sevk edilen 49 kişiden, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün de aralarında bulunduğu 11'i "askeri ve siyasal casusluk" suçundan tutuklandı, 8'i denetimli serbestlik şartıyla olmak üzere 38'i serbest bırakıldı.

İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi İslam Çiçek'in kararında, "Üke başbakanının diğer ülke cumhurbaşkanları ve başbakanları ile onlarca dakika görüşmelerinin dinlenilmesi ve kayıt altına alınmasının tesadüf olamayacağı, şüphelilerin bu dinlemelerle gerçek kişilerin kimliklerini mahkemelerden saklayarak yargıyı yanılttıkları, eksik ve yanlış bilgi verilmek suretiyle yapılan dinlemeleri amaç dışı kullandıkları anlaşılmıştır" ifadesi yer buldu.

Kararda, sorgu sürecinde yaşanan karışıklık nedeniyle dosya üzerinden karar verilmesi yönünde hüküm kurulan şüpheliler Erkan Ünal, Selman Yuyucu, Ramazan Bolat, Ömer Köse, Osman Özgür Açıkgöz, Oğuzhan Ceylan, Kazım Aksoy ve Gafur Ataç'ın, "casusluk" suçunu işledikleri yönünde yeterli delil bulunmasına rağmen sorgulamaları yapılmadığı için serbest bırakıldıkları, bu nedenle haklarında "yurt dışına çıkış yasağı" konulmasına karar verildiği belirtildi.

Şüphelilerin avukatları ile mahkeme arasında yaşanan sorgu sıkıntısının da dile getirildiği kararda, tabi hakim ilkesi gereğince 4 günün üzerinde kesintisiz sorgu yapıldığı ve süreçte iyi niyet gösterildiği belirtilerek, bu çabalara rağmen şüpheli avukatlarının savunma yaptırmama konusunda sorgu hakimliğine direnç gösterdiği ve 49 şüphelinin her birinin üçer avukatı olduğu göz önüne alındığında toplamda 196 kişinin savunmasının saatlerce uzayabileceği dile getirildi.

Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Atayün'ün de aralarında bulunduğu 11 şüphelinin tutuklandığı "casusluk" suçlamalarına ilişkin soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 5 Ağustos'ta 38 kişinin mahkemece serbest bırakılmasına itiraz ederek, bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etti.

Savcılığın itiraz dilekçesinde, "Bir polis memurunun veya komiserinin kendi başına devletin en üst yönetimini dinleyip görüşmelerini kaydetmesi, daha sonra da bu kayıtları yazılı hale getirmesi, yetkisi de haddi de değildir" ifadesinin yer alması dikkati çekti.

Talebi değerlendiren İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, 8 Ağustos'ta ifadeleri alınmadığı için serbest bırakılan ve eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse'nin de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında yakalama emri çıkarılmasına hükmetti.

Yakalama kararı çıkarılan 17 polisten 16'sı farklı günlerde İstanbul Adliyesi'ne gelerek teslim olurken, İsmail Yalınız gözaltına alındı. Mahkemece sorgulanan 17 şüpheliden Ömer Köse, Kürşat Durmuş, Özgür Açıkgöz, Ramazan Bolat ve Erkan Ünal tutuklanırken, 12 şüpheli serbest bırakıldı.

- Emniyetteki "paralel yapı"ya ilişkin müfettiş raporu

Emniyetteki "paralel yapı" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturmanın başlamasını sağlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği raporunda ise İstanbul'da 2008 yılı ve sonrasında gerçekleştirilen telekomünikasyon yoluyla önleyici istihbarat faaliyetlerinde, iletişimin tespit edilmesi, dinlenilmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinde usulsüzlükler tespit edildiği anlatıldı.

Yaklaşık 6 aylık süreçte tamamlanan ve 14 Mayıs'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen raporda, 2008 ile 2013 arasında İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde cep telefonu ve sabit hatlar dahil toplam 60 bin 514 dinleme yapıldığının tespit edildiği belirtilerek, "usulsüz dinleme eylemlerinin sistematik, planlı ve organize bir görünüm arz ettiği ve belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olduğu" öne sürüldü.

- 25 Aralık operasyonunu yapanlara operasyon

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, 1 Eylül'de yaptığı açıklamada, "İstanbul Mali Şube Müdürlüğü eski görevlileri hakkında soruşturma başlatıldığını" bildirerek, dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince yürütülen İstanbul merkezli 25 Aralık soruşturma dosyasında yapılan inceleme sonucu, soruşturmanın özel yetkili savcılığın görev alanına girmemesine rağmen İstanbul Mali Şube Müdürlüğü görevlilerinin birtakım usulsüz soruşturma yöntemleri kullandığını aktardı.

Başbakan hakkında "suç örgütü lideri" olduğu yönünde soruşturma evrakı hazırlandığını ve bunun mali şube bilgisayarlarında muhafaza edildiğini kaydeden Salihoğlu, "Başbakanın Haliç Kongre Merkezinde MİT Müsteşarıyla yaptığı görüşmenin görüntülerini usulsüz bir şekilde temin ettikleri, bu kapsamda Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni yıkmaya çalıştıkları, casusluk yaptıkları, sahte evrak düzenledikleri, soruşturma belgelerini medyaya sızdırarak yayın yaptırmak suretiyle gizliliği ihlal ettiklerinin tespit edilmesi üzerine, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube eski görevlileri hakkında 1 Eylül'de soruşturma başlatılmıştır" ifadesini kullandı.

Soruşturma kapsamında, aralarında eski İstanbul Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı'nın da bulunduğu 33 emniyet görevlisiyle ilgili yakalama ve gözaltı kararı verildi. 16 ilde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında gözaltına alınıp savcılık sorgusu yapıldıktan sonra İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğine sevk edilen Saygılı ve eski İstanbul Mali Şube Müdür Yardımcısı Kazım Aksoy'un da aralarında bulunduğu 8 polis, "darbeye teşebbüs" suçundan tutuklanırken, 12 polis de yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.

Hakimlik kararında, "şüphelilerin emniyet müdürlüğü hiyerarşik organizasyonu içerisinde hareket etmeyerek, yasal olmayan oluşum çerçevesinde faaliyet yürüttükleri ve meşru emir komuta zinciri dışına çıkabilen, gizliliğe önem veren ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturduklarının anlaşıldığı" ifade edildi.

Operasyonlar kapsamında toplam 52 polis tutuklanmış oldu. Bir şüpheli polisin dosya incelemesi sonucu serbest bırakılmasının ardından aralarında Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Yakup Saygılı ve Ömer Köse'nin de bulunduğu 51 şüpheli, 17 Ekim'de tutuklu bulundukları Metris Cezaevi'nden Silivri Cezaevi'ne nakledildi.

- Gazeteci Hüseyin Gülerce'nin tanıklığı

Gazeteci Hüseyin Gülerce, attığı bir tweet ve katıldığı televizyon programında söyledikleri nedeniyle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca Fethullah Gülen aleyhine yürütüldüğü öğrenilen bir soruşturma kapsamında, 23 Ekim'de "tanık" olarak ifade verdi.

Gülerce, adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, "Hiçbir sivil toplum kuruluşunun, hiçbir cemaatin hükümete savaş açması doğru bir şey değil, görülmüş bir şey de değil. Ben sırayla dedim ki; 7 Şubat'taki MİT krizindeki tavır, Gezi olaylarındaki hiç görülmeyen üslup yanlışlığı, Erdoğan'ı eleştirmenin ötesinde hakaret etme noktası benim için kırılma noktasıydı. Zaman'da hakaret olmaz. Hem de seçilmiş başbakana hakaret yapılıyor. Üçüncüsü 17-25 Aralık, dördüncüsü de yerel seçimler esnasında" ifadelerini kullandı.

Emniyetteki "paralel yapı' operasyonu kapsamında tutuklanan polislerle ilgili 25 Ekim'de gerçekleştirilen aylık tutukluluk incelemeside 4 polisin, 8 Kasım'daki incelemede de 5 polisin tahliyesine karar verildi. Böylece tutuklu sayısı 42'ye düştü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "yasa dışı dinleme" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 12 Kasım'da, aralarında Tekirdağ ve Edirne'nin de olduğu 7 ilde 17 polisle ilgili gözaltı kararı alınırken, gerçekleştirilen operasyonla 15 polis gözaltına alındı. Savcılıkça serbest bırakılan polisler haricinde tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen 9 polis de 14 Kasım'da nöbetçi hakimlikçe serbest bırakıldı.

Savcılığın yaptığı itiraz üzerine nöbetçi hakimlikçe 18 Kasım'da serbest bırakılan 9 şüpheli polisten 5'i hakkında yakalama kararı çıkartılırken, 4 polis hakkındaki itiraz ise reddedildi.

- "Paralel yapı" operasyonu medyaya da sıçradı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, daha önce terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle 17 ay tutuklu yargılanan dönemin Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mehmet Nuri Turan'ın şikayeti üzerine yeni bir soruşturma başlattı.

14 Aralık'ta aralarında bazı polisler ile Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bulunduğu 32 kişi hakkında gözaltı kararı alındı. Şüpheliler hakkında, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemenliğini ele geçirmek amacıyla baskı, yıldırma ve tehdit yöntemlerini kullanıp, örgütsel yapı oluşturarak, bu yapılanma altında iftira, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve belgede sahtecilik" suçları yönünden işlem yapıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, aynı gün yaptığı açıklamayla, hakkında gözaltı kararı bulunan isimleri açıkladı.

Şikayetiyle soruşturmanın başlatılmasını sağlayan müşteki Mehmet Nuri Turan, 15 Aralık'ta AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Doğrudan Fethullah Gülen'den şikayetçi oldum. Onun emrini yerine getirenlerin tespit edilerek yargılanmasını istedim. Mağdur olmamıza sebep olan dönemin sorumlusu herkesten şikayetçiyim" dedi.

Soruşturma kapsamında 18 Aralık'ta cumhuriyet savcılarınca ifadeleri alınan Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca'nın da aralarında bulunduğu 12 şüpheli tutuklanmaları, 4 şüpheli ise adli kontrol tedbiri istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi.

Sorgulamayı yapan 1. Sulh Ceza Hakimliği, 19 Aralık'ta, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın "terör örgütü yöneticiliği", eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Tufan Ergüder, eski İstanbul Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı ve Mustafa Kılıçaslan'ın da "terör örgütü üyeliği" suçundan tutuklanmasına karar verdi. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın da aralarında bulunduğu 8 kişi ise adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

4 şüpheliyi "kaçma şüphelerinin bulunması, delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdur üzerinde baskı oluşturma şüphelerinin olması, adli kontrol tedbirinin bu aşamada yetersiz kalacağı" gerekçeleriyle tutuklayan hakimlik kararında, "Genel itibarıyla emniyet müdürlüğü ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde, İstihbarat ve TEM müdürlüklerinde görev yapan şüphelilerin, devletin hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapı oluşturarak yasa dışı örgütlenme oluşturdukları, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal, ekonomik, askeri ve idari mekanizmasına yön veren kadroların ele geçirilerek etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığı görülmüştür" denildi.

Kararda ayrıca, "Şüpheli Fethullah Gülen'in, Samanyolu TV grubu ve Zaman gazetesinin genel olarak yayın ve yayım politikalarını belirlediği, bu şekilde kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 3 soruşturma dosyasındaki bir kısım şüphelilerin, bu dosyanın da şüphelileri olduğu ve bu soruşturma dosyaları sonucunda yapılan işlemler nedeniyle şüpheli Fethullah Gülen'in kontrolünde bulunan basın ve yayın organlarında şüphelilerin sahiplenilerek yayınlar yapıldığı görülmüştür" ifadesi de yer buldu.

- Gülen hakkında yakalama kararı

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, soruşturma savcılığının talebi üzerine, 23 Aralık'ta şüpheli Fethullah Gülen hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına da hükmetti. Mahkemenin kararında, "Şüpheli Gülen'in soruşturma kapsamında, örgüt kurarak yönettiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, 10 yılı aşkın süredir yurt dışında olduğu ve dönmediği, şüpheliye ulaşılamaması ve savunmasının tespitinin mümkün olmaması nedeniyle terör örgütü kurma ve yönetme suçundan hakkında yakalama kararı çıkarılması şeklinde hüküm kurulmuştur' denildi.

Aynı soruşturma kapsamında Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün de 23 Aralık'ta tanık olarak ifadesine başvuruldu. Fethullah Gülen'in 6 Nisan 2009'da bir internet sitesinde kaydı yayınlanan konuşmasından 3 gün sonra 9 Nisan 2009 tarihli gazetedeki köşesinde "Hoca bu konuyu niye açtı?" başlıklı yazısı yayımlanan Özkök, savcının sorularını yanıtladı.

İstanbul merkezli "paralel yapı" soruşturması çerçevesinde, "Tahşiye grubuna yönelik soruşturmada usulsüzlükler yapıldığı" iddiasına ilişkin İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve başsavcılığa sunulan fezlekede Fethullah Gülen'in bir numaralı "firari" şüpheli olarak bulunduğu ortaya çıktı.

Gülen'in 6 Nisan 2009'da, www.herkul.org'ta, "irtica paranoyası" başlıklı konuşmasında kullandığı ifadelerin de yer aldığı fezlekede, istihbarat çalışması sonucunda derlenen bilgilerin haricen belgelendirilmedikçe hukuki delil sayılmaması gerektiği halde 29 Nisan 2009 tarihli istihbarat yazısının rapor haline getirilip teknik takip kararları alındığı ifade edildi.

- Dumanlı'nın serbest bırakılmasına itiraz

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Aralık'ta 14 Aralık operasyonu kapsamında, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın da aralarında bulunduğu 7 kişinin adli kontrol tedbiri uygulanarak, 1 kişinin de tedbir uygulanmaksızın serbest bırakılmasına itiraz etti.

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne sunulan itiraz dilekçesinde, 7 kişinin "yurtdışına çıkış yasağı"ndan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldığı hatırlatılarak, bu kişiler hakkında konulan "yurtdışına çıkış yasağı"nın soruşturma açısından yetersiz kalacağı belirtildi.

Aynı operasyon kapsamında başka suçtan tutuklu bulundukları cezaevinden İstanbul Adliyesi'ne getirilen eski İstanbul Terörle Mücadele Şube müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse, eski İstanbul İstihbarat Şube müdürleri Erol Demirhan ve Ali Fuat Yılmazer ile eski İstanbul Terörle Mücadele Şube amirlerinden Kazım Aksoy, savcılıkça ifadelerinin alınmasının ardından sevk edildikleri nöbetçi İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği'nce 28 Aralık'ta "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan da tutuklandı.

(Sürecek)

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara