Arınç, Haber Türk televizyonunda yayınlanan, "Gündem Siyaset" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Arınç, Çözüm Süreci ve Cizre'de yaşanan olaylara ilişkin bir soru üzerine, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun göreve geldiği günden bu yana kamu düzenin esas olduğunu vurguladığını ve çözüm sürecinin siyasi amaçla yürütüleceğini söylediğini anımsattı.
6-8 Ekim olaylarında bu tavırlarını daha keskin olarak ortaya koyduklarını belirten Arınç, Cizre'de yaşanan olaylardan üzüntü duyduğunu ifade etti.
Arınç, bölgede son zamanlarda ırkçı tutum içerisindeki terör örgütü yandaşlarının, Cizre ve birkaç ilçeyi pilot bölge veya kurtarılmış bölge olarak tayin ettiğini aktardı.
Cizre'deki olayların sebeplerinden birinin 3 yıl önce Uludere Olayında 34 kişinin hayatının kaybetmesi olduğunu ifade eden Arınç, "Uludere Olayının bir komplo olup olmadığının" sorulması üzerine "Komplo değil, bunun tek sorumlusu var o da terördür" yanıtını verdi.
Uludere'deki köylülerle de görüştüğünü aktaran Arınç, "Bu olayın suçlusu hükümet değil, asker de değil, bu olayın suçlusu terör. Siz teröre düşman olmalısınız ki budan sonra yeni Roboski'ler olmasın" dediğini aktardı.
Cizre'de yaşananlarının sebeplerinden birinin Uludere Olayı diğerinin de Kobani'de öldüğü iddia edilen kişilerin cenazesine yönelik provokasyon olduğunu söyleyen Arınç, olaylarda 3 kişinin öldüğünü, bundan da üzüntü duyduğunu ifade etti.
Şu anda bölgede asayişin sağlandığını aktaran Arınç, "HÜDAPAR'ı evlerine giderek yakmak istediler. HÜDAPAR mazlumdur ve mağdurdur. Hem 6-8 Ekim olaylarında hem de şimdi" değerlendirmesinde bulundu.
PKK ile HÜDAPAR'ın sorununun ne olduğu sorusuna karşılık Arınç, PKK'nın bölgede kendisinden ve partisinden başkasının hakimiyetini istemediğini söyledi.
Çözüm sürecinin acil olduğunu vurgulayan Arınç, "Biz, bu olayın üstüne elbette gideceğiz, adli soruşturma da başladı. Kim silah kullanmış, kimin silahından çıkan kurşundur. Orada uzun namlulu silahlar da kullanıldığını biliyor ve görüyoruz. Bunların hepsinin ortaya çıkaracağız ama HDP'li milletvekilleri dahi bölgeye gelerek, 'Kesinlikle bunlara müsaade edilmeyecektir. Bu işleri yapanlar elbette bizim tarafımızda değildir, çözüm süreci bundan zarar görmesin diyecekler" diye konuştu.
Abdullah Öcalan'ın "Bundan sonra maske takan ajan sayılacak" şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Arınç, "Biz de bu açıklamalara, Kandil'in veya PKK'nın ne kadar uyup uyamayacağını yaşayarak göreceğiz" dedi.
- "Bunların kulis bilgisi olmaktan öte ciddiyeti yok"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 4 bakanın Yüce Divana gönderilmesine sıcak bakmadığı yönünde iddialar bulunduğunu hatırlatılması ve bu konudaki kanaatinin sorulması üzerine Arınç, şu ifadeleri kullandı:
"Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız ile ilgili bugünlerde ortalıkta dolaşan haberlerin kulis bilgisi olmaktan öte bir ciddiyeti yoktur. Kendileri tarafından herhangi bir şey söylenmedikçe bu bilgileri teyit eden konuşma yapılmadıkça, bunların yalan, iftira veya kulis bilgisi olduğunu söyleyebiliriz. Kaldı ki Sayın Başbakanımız dün de bugün de yolsuzluk yapanlarla ilgili, eğer bu iddialar gerçekse, bunlarla ilişkimiz olmayacağını rahatlıkla ifade ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı da geçmiş sözlerinde bununla ilgili her zaman ciddi bir tavır içerisinde olmuştur."
20 yıldır parlamentoda bulunduğunu, şimdiye kadar pek çok bakan ve başbakan hakkında Meclis soruşturması açılmasının istendiğini hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:
"Soruşturma komisyonu aynı zamanda adli görev yapar. Yargı görevi yapar, ifade alır, şahit dinler, bilirkişi ister. Ondan sonra raporunu ortaya koyar. Şimdi burada, sizin kanaatiniz diye başlarsanız çok büyük bir yanlışa düşeriz. Mesela bu yanlışa Sayın Kılıçdaroğlu düştü. Yani o çok yanlış yapıyor da bir tanesi şu 'bir başbakan komisyona istediği kararı aldıramazsa ona başbakan denmez' diyor. Asıl öyle bir şey yaparsa Sayın Davutoğlu, ona başbakan denmez. Çünkü Davutoğlu'nun görevi komisyondaki AK Partili üyelere 'şöyle oy verin' demek değildir. Anayasa bunu yasaklıyor."
Arınç, konunun Meclis Genel Kuruluna gelmesi halinde elini vicdanına koyarak, işin hukuki, vicdani ve siyasi boyutunu tartarak oyunu kullanacağını kaydetti.
Vicdanıyla hukuk arasında kalırsa ne yapacağını sorulması üzerine Arınç, "Karar vermem gerektiğinde, ben daha çok kalbime sorarım" dedi. "Kalbiniz şimdi ne söylüyor" sorusu üzerine de Arınç "Bunu burada açıklarsam doğru olmaz ama herkes bana bir güven bağlamışsa hukuk ve vicdan adına benden ümidi varsa bazı insanların bu ümitlerini kırmayacağım. Ona göre hareket edeceğim. Bunu burada söylediğim zaman ihsas-ı reyde de bulunmuş olurum bir, ikincisi farklı insanları da üzmüş olabilirim. Bu arada gizli oylama olacak. Gizli oylamada ben kalbimi dinleyeceğim" dedi.
- "Binali Yıldırım'ın böyle bir hakkı yoktu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceğinin söylendiğinin, ancak Başbakan Davutoğlu'nun dün "Biz onu Cumhurbaşkanıyla konuşuruz, şimdilik öyle bir şey yok" dediğinin anımsatılması ve değerlendirilmesinin sorulması üzerine Arınç, Davutoğlu'nun, Erdoğan'ın Bakanlar Kuruluna başkanlık etmeyeceğini söylediğini, bunun bir başkasına sorulmasının doğru olmadığını belirtti.
Arınç, şunları kaydetti:
"İkinci bir şey daha söyledi. Bu tarihi veren kişi Binali Yıldırım ise yani onun şahsıyla ilgili değil ama onun yerine başka birisi olsaydı böyle bir hakkı yoktu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kalması gereken ve birlikte görüştüklerine göre de birlikte karar vermeleri gereken bir konuda, hiçbir sıfat taşımayan bir insanın '5 Ocak'ta hükümet Cumhurbaşkanımızın başkanlığında toplanacak' demesi yanlıştır. Ben de bunun yanlış olduğuna inanıyorum. Binali Yıldırım'ın İzmir milletvekilli olmasının dışında başka bir pozisyonu yoktur" diye konuştu.
Yıldırım'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanı veya sözcüsü olmadığını, kendisine böyle bir görev de verilmediğini aktaran Arınç, "Belki bunu bir sohbet sırasında bir ihtimaliyet içerisinde de söylemiş olabilir ama ben onu takip etmiştim Meclis'te gazetecilerle yaptığı bir sohbet esnasında konuşmuş. Bunlar uluorta konuşulacak şeyler değil. Farklı anlamalara yol açabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanı gerekli görürse Bakanlar Kurulu'na başkanlık edebileceğini kaydeden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanımız, bu yetkisi içerisinde istediği zaman Başbakanımızla görüşerek ve çok da fazla olmamak şartıyla, bir toplantı yapmasında, o toplantıda bazı konuların görüşülüp takip etmesinde Anayasal yetkisi olduğunu hepimizin bilmesi lazım. Bu her ay, 2 ayda bir olacak anlamında değil. Kaldı ki biz iki ayda bir Milli Güvenlik Toplantısında zaten Cumhurbaşkanımızla birlikte bulunuyoruz. Aksi bir görünüş Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar Kurulunu vesayet altına aldı iddialarına Allah korusun haklılık kazandırabilir. İkincisi de Anayasa elvermediği halde başkanlık sistemine veya yarı başkanlık sistemine geçiş gibi algılanabilir, bu da eleştiriye yol açabilir. Ben inanıyorum Sayın Cumhurbaşkanımız bu yetkisini zamanında ve kararında kullanmasını hepimizden daha iyi biliyor."
Siyaseti bırakıp bırakmayacağının sorulması üzerine de Arınç, 40 yıldır siyasette olduğunu anımsatarak, "Artık yoruldum" yanıtını verdi.
(bitti)