Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Paralel yapı ağırlıklı olarak İslami kesime zarar verdi'

14 Aralık'ta başlatılan 'paralel yapı' operasyonu gündemdeki yerini korurken biz de hem konuyla ilgili hem de çözüm sürecinde gelinen noktayı Timeturk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek anlattı.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-12-26 11:48:53

'Paralel yapı ağırlıklı olarak İslami kesime zarar verdi'

14 Aralık operasyonunun yankıları devam ederken konuyla ilgili görüştüğümüz Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek, “paralel” denen yapının bir şekilde zarar verdiği insanların ağırlıklı olarak İslami kesimden olduğunu belirtti. Çiçek, çözüm sürecinde ise HÜDA PAR’ın muhatap alınıp önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini ifade etti.

“Kumpaslar üzerine oluşturulan suçlar var”

Gündemin ana konularından olan 14 Aralık operasyonu ve bağlantılı olarak “paralel yapı” meselesini İlke Haber Ajansına değerlendiren Nevzat Çiçek, “Önce şunu söylemek gerekiyor. Geçmiş dönem operasyonlarından mağdur olduğunu söyleyen insanların yargıya başvuracağı yolun açılması gerekiyor. Çünkü geçmiş dönemde bir haksızlık var. Deliller oluşturuldu, insanlar ceza evine alındı, olmadık iftiralar atıldı, itirafçılar çıkartıldı, sahte deliller üretildi, mahremleri çiğnenme tehdidi ile insanlar söylemediği, inanmadığı şeyleri söyleme noktasına getirildi. Bugün Tahşiye, İHYA-DER ve UMUT-DER operasyonu ile karşımıza çıkan bir gerçek var. Kumpaslar üzerine oluşturulan suçlar var. O nedenle AK Parti hükümetine düşen, tüm bu dosyaların tekrar açılıp tekrardan yargılatılması, mahkûmiyet kararı verilmiş içerde olanların, durumlarının tekrar gözden geçirilmesi ve bu ayıbın temizlenmesi gerekir.” diyerek geçmişte yaşanmış hukuksuzlukların giderilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

“İslam’ın içinin boşaltılması… Birçok grubun hedef alınmasına bu noktadan bakmak gerekir”

Öteden beri devam eden, İslam’ın içinin boşaltılması gibi bir projenin varlığına dikkat çeken Çiçek, “Mesele şu aslında, İslam’a karşı İslam projesi, yani İslam’ın içinin boşaltılması, Risale-i Nur’un, Tarikatın içinin boşaltılması ve bu noktada öteden beri devam eden bir çalışma sistemi var. Aslında birçok grubun hedef alınmasına biraz da bu noktadan bakmak gerekir. Sonuçta meseleler İslam kardeşliği üzerine halledilmiş olsaydı, herhalde bu kadar hedef alınmamaları gerekirdi. Onun için bu paralel dediğimiz körüklenen yapının bir şekilde zarar verdiği insanlara baktığınızda, ağırlıklı olarak İslami kesim ve İslami kesim içinde de özellikle Doğu ve Güneydoğuda çalışan insanlar var. Mesela İzzetin Yıldırım, Mehmet Doğan, Vasat Hareketi, İHYA-DER, UMUT-DER bunlara baktığınızda farklı İslami çalışma yapan insanlara yönelik olarak yapılan hamleler var. O nedenle aslında bu İslam’ın içinin boşaltılması tam da burada karşımıza çıkıyor. Biraz da buradan okumak gerekiyor paraleli.” değerlendirmesinde bulundu.

“Başka bir mahkeme aynı suçun ağırlığında olan bir insanı cenazesine gönderebiliyor”

Cezaevlerinde bulunan İslami kimlikli mahkûmların yaşadığı hak ihlallerine de değinen Çiçek, “Adam 20 yıldır cezaevinde yatıyor. Hanımı vefat ediyor ve sen çıkıp diyorsun ki adama, sen tehlikelisin gidemezsin. Ama başka bir mahkeme aynı suçun ağırlığında olan bir insanı cenazesine gönderebiliyor. Şimdi bunu hukukta sormamız gereken bir mekanizma olması gerekiyor. İşte o mekanizmalar şuan kapalı onları açmak gerekiyor.” dedi.

“Devlet, sürecin diğer aktörlere açılması noktasında inisiyatif alması gerekiyor”

Çözüm sürecinin geldiği nokta hakkında da değerlendirmelerde bulunan Çiçek, “Çözüm sürecinin geldiği son nokta, psikolojik açıdan aslında hem iyi hem de kötü olarak vurgulanabilir. İyi tarafı ise şu olabilir; toplum hala bu meselede kanın akmaması konusunda inisiyatifini geri çekmiş değil, bu kan dursun noktasında duruyor. Özellikle 6-7 Ekim olayları ile birlikte oluşan tabloya baktığınız zaman, hâlâ kışkırtılabilir bir sürecin olduğu karşımıza çok net bir şekilde çıkıyor. PKK’nın da tekçiliğinden vazgeçmesi gerekiyor. Devletin de sürecin diğer aktörlere açılması noktasında inisiyatif alması gerekiyor.” diyerek sürecin PKK dışındaki aktörlere de açılması gerektiğine vurgu yaptı.

“Vahşi cinayetlerin toplum hafızasına kazındığı bir olaydan bahsediyoruz”


6-7 Ekim’de yaşanan vahşetlere de değinen Çiçek, “6-7 Ekim olayları ile ilgili bence hakikatler komisyonunu kurup, önce oradan başlamak gerekiyor. Göz göre göre burada 50’den fazla insanın hayatını kaybettiği bir olaydan bahsediyoruz. Doğru dürüst insanların yargılanmadığı, tutuklanmadığı bir olaydan bahsediyoruz. Yasin Börü örneğinde olduğu gibi vahşi cinayetlerin toplum hafızasına kazındığı bir olaydan bahsediyoruz. O nedenle burada sadece bir siyasi mesele üzerinden, bir grup üzerinden okumak çok zor. Çünkü bu olayla ilgili gerçek anlamda bir soruşturma yapılmaz ise bunların arkasında gerçek anlamda kim vardı, emri kim verdi ve bu nasıl işlendi. Çünkü biz bunu çözemezsek başka 6-7 Ekim olaylarının olmayacağının garantisini veremeyeceğiz. Bunun gerçek sebebini bulmadığımızda, gerçek suçluyu ortaya koymadığımız takdirde başka 6-7 Ekim’lere fırsat vermiş oluruz ki bu en tehlikelisidir.” şeklinde konuştu.

“HÜDA PAR’ın önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor”

HÜDA PAR’a yapılan saldırılarla ilgili de konuşan Çiçek, “Hizbullah’tan Mustazaf’a, Mustazaf ’tan HÜDA PAR’a dönüşen hareketi çok iyi bilmek gerekir ve bunu desteklemek gerekir. Çünkü yıllarca hep şu söylendi bize, kardeşim PKK’yı siyasete çekelim silah bıraksın, o olsun bu olsun, şimdi bir hareket 10 yıldan aşkın bir süredir bunun en somut örneğini vermiş. Dolayısıyla bu hareket desteklenmesi gerekirken hâlâ bir şekilde “Şüphe ile bakınma”, “Ötekileştirme” ile yaklaşılması çözüm getirmiyor. Burada HÜDA PAR’ın hedef seçilmesinin temel sebeplerden bir tanesi, bölgedeki etkin güç olmasıdır. Tabi burada mesele sadece HÜDA PAR olarak okunmamalı. Doğuda onun üzerine bir okuma yapabiliriz ama batıda da bunu farklı bir şekilde okumak gerekiyor. O nedenle AK Parti hükümetinin yapması gereken temel bir şey var. Bu çoğulculaşmanın sağlanması noktasında HÜDA PAR’ın önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu olmadığı takdirde karşımıza bir şey çıkıyor. Siyasetin olmadığı bir şey, başka bir şey çıkacak karışımıza, bunu söylediğimizde 90’ları hatırlayacağız, şimdi buna hem itiraz edip hemde siyasete çekilen bir yapıya set çekme her halde akıllıca bir strateji olmasa gerek.” diyerek HÜDA PAR’ın önündeki engellerin kaldırılması, hükümetin psikolojik bariyerlerden kurtulması gerektiğini ifade etti.

“HÜDA PAR başta olmak üzere bölgedeki farklı kesimlerin sürece dâhil edilmesi gerekir”

Sürecin başarıya ulaşması için çoğulculuğun olması gerektiğini dile getiren Çiçek, “Ben nasıl bir yol izleyeceğini bilmiyorum. İzlemesi gereken yol çok basit. Bir, bu mesele bir rıza meselesi, halk geri adım atmış değil, bunun çoğulculaştırılması, HÜDA PAR başta olmak üzere bölgedeki farklı kesimlerin sürecin içerisine dâhil edilmesi gerekir. Bölgenin tek tipleşmesi üzerine bir mekanizma oluşursa, bunun Türkiye demokrasisine bir yararı olmaz. Kürtlere de bir yararı olmaz ve yeni çatışmaları beraberinde getirir. O nedenle sadece HÜDA PAR değil, aktif Kürt gruplarının da sürecin içerisine mutlak derece dâhil edilmesi, hatta daha da ileri gidiyorum, medrese hocalarının, mollaların, kanaat önderlerinin de sürece dâhil edilmesi gerekiyor. Çünkü bunlar süreci sahiplenirse oluşacak olan provokasyonları engelleyebilir. Çünkü süreci sahiplenmediğiniz bir yerde, provokasyonları da engelleme gibi bir şansınız olmaz.” uyarılarında bulundu. (Osman Gülebak - İLKHA)

Haber Ara