Davutoğlu, A Haber ve A TV'nin ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Hanefi Avcı'nın bütün bakanların dinlendiğini, yeni komploların ortaya çıkacağını ve paralel yapının suçlarının henüz yüzde 10'unun ortaya çıkmadığı yönünde açıklamalarının bulunduğunun ifade edilmesi ve seçim döneminde yaklaşmasıyla yeni bir şeyler bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine Davutoğlu, hep dikkatli ve temkinli olmaya özen göstermek gerektiğini söyledi.
Çözüm sürecinde ne zaman ileri bir aşmaya gelinmişse ve Türkiye'nin kaderini etkileyecek bir seçim ne zaman gündeme gelirse hep bir takım illegal hareketliliğin olduğuna işaret eden Davutoğlu, bir de yeni anayasa gündeme geldiğinde bazen bu hareketliliklerin yaşandığını ifade etti.
2007 seçimleri öncesi e-muhtıra, 2004 seçimlerinde Kıbrıs müzakereleri yürütülürken "genç subaylar" manşetleri ve 2009 seçimleri öncesi AK Parti kapatılma davasının gündeme geldiğini belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Eğer başarılı olsalardı nasıl bir Türkiye olurdu, bir an hayal edelim. Geçen sene niye aralık ve ocakta bu yoğunlaştı. Çünkü 30 Mart seçimleri vardı,10 Ağustos seçimleri vardı ve 30 Mart seçimlerinde AK Partiyi ve bizleri sendelete bilselerdi darbeyi 10 Ağustos'ta vuracaklar ve halkın iradesi dışında mümkünse, biraz da bir algı operasyonuyla AK Parti kadroları dışında bir cumhurbaşkanı gelmesinin önünü açmaya çalışacaklardı. Böylece cumhurbaşkanlığı makamımda AK Parti dışında eğer 30 Mart'ta mümkünse AK Parti'den tümüyle kurtulmak. Olmadı, kazandık. O zaman AK Partili olmayan bir cumhurbaşkanı getirip, hükümetin üzerinde, şu anda geçmiş bir cumhurbaşkanı olduğu için olumsuz bir şekilde anmıyorum ama nihayet yaşadığımız zorluklar itibarıyla söylüyorum Ahmet Necdet Sezer dönenimi, bir denetim, AK Parti'nin kararlarının uygulanamadığı vesaire bir dönem. Böyle bir denetim. Bu da olmada o zaman AK Parti içinde acaba bir hareketlilik sağlayabilir miyiz çalışmaları yürütüldü. Biz bunu biliyoruz."
Yeni bir seçime gidildiğini belirten Davutoğlu, her seçimin önemli olduğunu ama 2015 seçimlerinin Türk siyasetinin en önemli seçimlerden birisi olduğuna işaret etti.
Davutoğlu, istikrar devam edecek mi etmeyecek mi gibi yansıtıldığına işaret ederek, oy oranların bakıldığında görev değişimlerinden sonra AK Partinin oy oranlarının düşmediğini, istikrarını koruduğunu bildirdi.
Davutoğlu, "Şu anda gelen bütün şeyler yüzde 48 ile 52 arasında. 48'den aşağı düşen yok. 49 buçuğu bir şey alın artı 2 eksi 2 oradan alabilirsiniz. Öyle ya da böyle hep rüyaları, hayalleri AK Parti'yi yüzde 40 bandına indirebilir miyiz ve bu anlamda milletin AK Parti ile ilgili beklentilerini sarsabilir miyiz" diye konuştu.
10 Ağustos öncesi AK Parti kadrolarına ilişkin bir çok yorum yapıldığını ifade eden Davutoğlu, bu yorumları boşa çıkaran tüm milletvekillerine ve teşkilata teşekkür etti.
AK Parti'nin kongre sürecinde tek bir fire vermediğini belirten Davutoğlu, bunun guruplarının asaletini ve davaya bağlılıklarını gösterdiğini söyledi.
Her hafta sonu 3 veya 4 ilde olduğunu ve her yerde büyük bir heyecan yaşandığını aktaran Davutoğlu, böyle bir tablo olunca AK Partide motivasyon eksikliği ve 12 yılın yorgunluğunun bulunmadığını, tüm kongrelerinin hareketli olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bir CHP'nin yaptığı toplantılara bakın bir bizim yaptıklarımıza. Bir onların açıklamalarına bakın bir bizimkilere. Açık bir şekilde bir tarafta vizyon heyecan ve yeni bir hamleyle yeni bir Türkiye kavramı etrafında bir kenetleme var. Diğer tarafta Şişli Belediyesi sebebiyle parti neredeyse 3'e 4'e bölünecek. Bir tablo var. Bir belediyedeki konuyla ilgili. Bunu şunun için zikrediyorum bütün bunları gördükleri için artık AK Parti üzerinde de bir operasyonun mümkün olmayacağını anladıkları için başka nerelerden bizi rahatsız edebilirler, hani Hanefi Avcı'nın ifadelerinden hareketle söylüyorum, seçime kadar açık söyleyeyim bir çok şey karşımıza gelebilir, çıkartabilirleri, bir istihbari bir şeyde söylemiyorum. Bunu, daha çok şimdiye kadar seçimlere giden süreçlerde yaşananlarla, sadece şimdi değil 27 Mayıs'ı düşünün bir sene sonra seçim olacaktı darbe olmamış olsaydı niye beklemediler seçimi. 12 Eylül'de aynı şekilde bir sene sonra seçim olacaktı.12 Mart, 28 Şubat'ta. Hep seçimlere gidip de milli iradenin tecelli edeceği anlarda şu veya bu vesayet anlayışı, şimdi bu paralel yapı acaba o iradeyi yönlendirebilir miyiz gibi bir yaklaşım içine giriyorlar ama biz aşılıyız. Aradaki Fark bu. AK Parti kadroları bir kere bu tür komplolara karşı aşılı ikincisi komploların karşısında vizyoner bir yaklaşım, bir aşk var, bir heyecan var, ben bunu görüyorum."
Çok yoğun bir tempoda çalıştıklarını belirten Davutoğlu, "Ama heyecan veren şu bütün bu komplolara, bütün bu sistemi by pass ederek mümkün olduğunca derinden başka çalışmalarla milli iradeyi şekillendirme faaliyetlerine karşı çok güçlü, derinden, dipten gelen bir dalga var. Bu dalga Türkiye'yi iddialı bir ülke konumunda tutma davası" diye konuştu.
"Yeni ses kayıtları ya da görüntüler beklemek doğal mı ozaman" diye sorulması üzerine Davutoğlu, "Olabilir. Bundan çekiniyor muyuz? Hayır. Kim ne varsa elinde, ortaya koysun. Hiçbir şekilde bir kaygımız yok. Ama komplolarla işte bir takım düzmece şeylerle ve toplumda algı operasyonu, dikkat ediniz isim vermek istemiyorum uluslararası medyada, medya ile de bir mesele hiçbir zaman gözetmedim ama normal şartlarda çok geç refleks veren çevreler bir anda paralel yapıyla ilgili gelişme olduğunda nasıl çabuk refleks veriyorlar. Hanefi Avcı'nın haksız yere mahkumiyetine ya da bu Tahşiye grubu içindeki insanların haksız yere mahkumiyetine sesini çıkarmayanlar nasıl bir anda hareketleniyorlar. Çok açık bir şey. Tekrar söylüyorum. Hükümet olarak biz yönetmiş değiliz yönlendirmiş değiliz bir yargı süreci ama bu guruba karşı, 14 Aralık'ta mağdur edilmiş gruba karşı, onların şikayetleri üzerine başlatılan dava, bir hak arama davasıdır, insan hakları davasıdır."
Bunu defaten söylediklerini hatırlatan Davutoğlu, Tahşiyeciler grubun haksız yere terör örgütü olarak ilan edilip 17 ay hapis yattığını söyledi.
-Avcı'ya yapılan muamele aslında 14 Aralık'a verilen bir cevap
"Hanefi Avcı ile onlar arasında bu anlamda bir fark yok" diyen Davutoğlu, "Avcı'ya yapılan muamelenin aslında 14 Aralık'a verilen bir cevap bir anlamda. Yani bizim mağdur ettiklerimizin siz haklarını korursanız biz tekrar mağdur etmeye devam ederiz. Mesaj bu ise bu ülkede, her bir vatandaşın haklarını korumak için ne gerekiyorsa yaparız. Seçime de giderken sığınacağımız tek şey milletimizdir. Gelebilecek herhangi bir komplo ya da sabotaj türü, demokrasiye sabotaj anlamında söylüyorum, faaliyetler karşında aşılıyız. Gerekli tedbirleri alırız" ifadesini kullandı.
Kendisine ve bazı önemli üst düzey yetkililere, Zaman Grubu'nun Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın bir mektup gönderdiği ve basın özgürlüğünün ciddi tehdit altında olduğundan dem vurulduktan sonra Zaman ve Samanyolu Televizyonu Gruplarına el konulup kayyuma devredileceğinin iddia edildiğinin ifade edilmesi ve kendisine böyle bir mektubun ulaşıp ulaşmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Hayır, böyle bir mektup bize ulaşmadı. Ama düşününüz bu nasıl bir medyaya sınırlama getirmek ki bir yıldır bu bahsi geçen yayın organları her gün, her gün Sayın Cumhurbaşkanımıza, bizlere, hükümete söylenebilecek en ağır ifadeleri söylüyorlar. Yapılabilecek eleştirinin sınırlarını çoktan aşmış olan her türlü haberi yapıyorlar. Ve hala yapıyorlar. Herhangi bir sınırlamaları var mı? Yani televizyonları mı kapatıldı? Gazetelerine el mi kondu? Bunları olabilir diye söylemiyorum, yok böyle bir şey. Kendileri böyle bir şeyleri çıkartarak biraz da bir baskı atmosferi oluşturup tahrik ediyorlar. Gerçekten üzülüyorum. Şu anlamda, bu gazetelerin ve yayın organlarının o hale gelmesi için benimde şahsen tanıdığım o kadar samimi masum insanın emeği, helal parası katkısı var ki. Anadolu da ne paralar toplandı. Hep bu yayın organları üzerinden hayır konuşulacak, hayra davet edilecek."
-"Katkıda bulunmadım"
Kendisininde katkıda bulunup bulunmadığı sorusuna karşılık da Davutoğlu, "Hayır katkıda bulunmadım hiçbir zaman" yanıtını verdi.
Ama herkesin bildiği, katkıda bulunan çok geniş bir toplumsal kesim bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, bu insanların hayır konuşulsun diye katkı verdiğini söyledi.
Davutoğlu, bu yayın organlarındaki haberlerde bir tek olumlu haber bulunmadığına dikkati çekerek, Mavi Marmara olayı olduğunda, İsrail'in otoritesini kastederek "Biz müspet hareketiz, otoriteye tabii olmak ve müspet davranmak gerekir" diyenlerin şimdi menfi olan ne varsa sadece onu işlediğini kaydetti.
Toplumda karamsarlık oluşturacak, morallerini bozacak yayınları temel yayın politikası gibi işlediklerini aktaran Davutoğlu, yayınlarda her türden cinayet ve umutsuzluk haberlerinin yer aldığını söyledi.
Bunun halen yapılmaya devam edildiğini ve herhangi bir sınırlama bulunulmadığını dile getiren Davutoğlu, bu yayın organlarına iyi niyetle destek veren vatandaşların, bu faaliyetlere baktıklarında mukayese edeceklerinden emin olduğunu bildirdi.
Davutoğlu, şimdiden bu tür haberlerle batıda bazı çevrelerin hareketlendirilmeye çalışıldığına işaret ederek, tarihte Türkiye'de dış kaynaklı çok hareket geliştiğini belirtti. Ama hiçbir dönemde Türkiye dışında Türkiye'yi kötüleyecek bu çapta kampanya yürüten ikinci bir tecrübe bulunmadığının altını çizen Davutoğlu, şunları söyledi:
"Yani Brüksel'de odaklanacaksınız, Newyork'ta, Washington'da belli merkezlerde ve Türkiye aleyhine ne kadar yayın yapılabilecekse o kadar yayın yapacaksınız, Türkiye'yi kötülemek için ne söylenecekse onu söyleyeceksiniz. Düğmeye basılmış gibi aynı tür makaleleri her yerde yayınlatacaksınız. Yani gerçekten artık herkesin bir muhasebe yapması lazım. Bunlar basın özgürlüğü içinde hepsi değerlendirilebilir hepsi yayınlanabilir, yayınlıyorlar da. Neler yayınladılar. Herhangi bir engel mi geldi, herhangi bir kısıtlama mı geldi? Hukuki bir süreç işlerken dahi normalde gidip herhangi bir vatandaş, yani bir gazetenin genel yayın yönetmeni değil de herhangi bir vatandaş ifade vermeye çağrıldığında hangi suretle olursa olsun normalde gidip verebileceği ifadeyi, vermesi gereken ifadeyi vatandaşlık görevi olarak yapması gereken şeyi büyük bir şov ile yaptılar.Her hangi bir şiddet mi uygulandı?"
"Onların emniyette ve yargıda hakim olduğu dönemde sabahın köründe insanların hayatları zehredilirken niye ses çıkmıyordu? Bu bağlantılar üzerinden aydınlar, bir çok suçsuz insan veya dini cemaatler biraz önce zikrettiğim cemaatler gibi terör örgütü suçlamalarıyla götürülürken niye ses çıkmadı?" diye soran Davutoğlu, o zaman ses çıktığında yine bizim hükümetin eleştirildiğini anlattı.
-"Kamu düzenini sağlamak zarurettir"
"Yani onlar perde gerisinde bunları planlarken yine hükümetimize dönük eleştiriler yapıldı. Ahmet Şık olayında olduğu gibi diğer olaylarda olduğu gibi" diyen Davutoğulu, şu ifadeleri kullandı:
"Ama burada iki konuyu vurgulamak isterim. Nasıl çözüm süreci ile kamu düzenini arasındaki irtibat, kamu düzenini sağlamak zarurettir. Ben burada bu ülkenin ağır sorumluluğu üstlenmiş ve bu sorumluluğu yerine getirmekten başka zihninde ve gönlünde hiçbir niyet taşımayan birisi olarak bir vatandaş olarak da şunu söylüyorum bu devleti bir daha bu tür yapılar üzerinden kim veya ne niyetle olursa olsun dini görünümlü olsun seküler laik görünümlü olsun hiçbir topluluğun bu devletin mekanizmalarını kullanmak suretiyle vatandaşlarının bir kesimine böylesine haksızlık yapmalarına izin verilmeyecek. Aksi takdirde kimsenin özgürlüğü garanti altına alınamaz. Basın özgürlüğü bu çerçeve içerisinde aynı ölçülerde değerlendirilmesi lazım. Türkiye'de 12 yıl geçti hiç gazete kapatıldı mı, herhangi bir gazetenin kapatıldığını duydunuz mu? "
Kendilerinin döneminde herhangibir gazetenin kapatılmadığını vurgulayan Davutoğlu, herkesin görüşünü söyleyebileceğini ancak bunu söylerken başka insanların özgürlük alanlarını yok edemeyeceğini ifade etti.
Davutoğlu, soruşturmanın da gazetecilik faaliyetlerine, yazılanlara ilişkin olmadığını belirterek, bir gurubun mağduriyetine yol açan operasyonla ilgili soruşturma yürütüldüğünü söyledi.
Hukuki süreçin sonunda ne olduğunun görüleceğini vurgulayan Davutoğlu, operasyonun hükümetin talimatıyla yapılmadığına işaret etti.
Davutoğlu, "Ama böyle bir çabayı yürütenler kimlerse bilsinler ki yani bu tür vatandaşların hayatını karatmaya dönük olarak, hükümet, her zaman bunların karşısında yer alacak ve bu şekilde işleyen yargı süreçlerinin objektif yargı kuralları içinde işlemesi konusunda da her türlü tedbiri alacak" dedi.
(sürecek)