Ege Sağlık ve Turizm Derneği (ESTUD) tarafından İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde "İzmir'in Sağlık Turizmi'ndeki Yeri" konulu bir panel düzenlendi.
Panelde ESTUD'dan "İzmir'e Katkı Ödülü" plaketini alan Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, yaptığı konuşmada sağlık turizmi konusundaki hedeflere bakanlık olarak destek vermeye hazır olduklarını belirtti.
İzmir'in sağlık turizm potansiyelinin dünyada daha iyi tanıtımı için Ekonomi Bakanlığı'nın düzenlediği dış gezilerin aktif olarak kullanılabileceğini, ticaret müşavirliklerinin de bu konu için çalışmaya yönlendirilebileceğini kaydeden Yıldırım, hedef ülke ve kentlerin belirlenmesi halinde İzmir'e bu noktalardan doğrudan uçuş sağlanması noktasında da çaba gösterebileceklerini söyledi.
Türkiye'nin hizmet ihracatından 50 milyar dolara yakın gelir elde ettiğini, yüksek katma değer nedeniyle bu alandaki gelişmeye büyük önem verdiklerini ifade eden Yıldırım, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin İzmir'in sağlık ve serbest bölgeler kenti olması konusunda yönlendirmelerinin bulunduğuna dikkati çekti.
Sağlık Bakanlığı'nın bir sağlık serbest bölgesi konusunda çalışmalarının olduğunu, bu çalışmaya Ekonomi Bakanlığı olarak destek vermek istediklerini, proje hazırlanırken dünyada da marka olan Ege Serbest Bölgesi'nin tecrübelerinden yararlanılması gerektiğine işaret eden Yıldırım, "Bu konuda belli çalışmalar olmuş. Ama düğmeye basınca hayata geçebilecek konumda değil. Sağlık Bakanlığı ile bu konuyu daha yakından çalışalım" dedi.
İzmir'in komşusu Manisa'dan daha az yatırım teşviki aldığı eleştirilerinin bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, İzmir'e sağlık turizmi gibi bir çok alanda 5. bölgelere sağlanan teşviklerin sağlandığını, ancak yeteri kadar kullanılmadığını ifade etti.
Bakan Yardımcısı Yıldırım, "Teşvik rejimi bölgesel desteklerden ibaret değil, burada 5 tane program var. Örneğin İzmir'de termal turizm için konaklama tesisleri yaparsanız Tunceli'de yatırım yapıyor gibi teşvik alabiliyorsunuz. Bu teşviklerin çok iyi anlaşılmadığını, bu iş için ayırdığımız fonların yeterince kullanılmadığını görüyoruz" dedi.
- İnciraltı projesi
Vali Mustafa Toprak ise İzmir'in sağlık turizminde iddialı olduğunu, ancak pastadan yeteri kadar pay alamadığını, sağlık turizmi kapasitesinin yüzde 20-30'unu kullanabildiğini, bu konuda tarihsel olarak bir otorite olan kentin harekete geçmesi gerektiğini dile getirdi.
Sağlık turizmi hedefleri açısından çok önemli olan İnciraltı bölgesi konusunda mesafe alınamadığını ifade eden Toprak şunları söyledi:
"İnciraltı meselesiyle uğraşıyoruz, didiniyoruz. Birisi çıkıyor, dava açıyor, engel ortaya çıkıyor. 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl geriye gidiyoruz. İşin doğrusu İzmir'i engellemeye çalışan yok, biz kendi kendimizi engelliyoruz. Yola çıkıldığında problem, olumsuzluk varsa tartışacağız. Kimsenin 'tartışmayacağız' diye bir fikir öne sürmesi mümkün değil. Tartışarak birlikte çözümü ortaya koymalıyız. Çözüm ortaya koymadan bir tıkama durumu olursa o zaman memleket kaybediyor, geriye gidiyoruz. 1960'larda, 70'lerde ülkemizde turizm yokken İzmir'de vardı. Bugün niye bu noktadayız, istediğimiz mesafeyi neden alamadık, bunları gözden geçirmemiz lazım."
İzmir'de turizm alanında hayata geçirilmek istenen projeler konusunda çeşitli tıkanıklıkların yaşanabildiğini ifade eden Toprak, bazı kesimlerin "benim içinde olduğum, yönettiğim konu olursa bu iyidir, güzeldir, benim içinde olmadığım hiçbir şey doğru ve yolunda değildir" gibi kanaatlere sahip olduğunu, bunun kentin mesafe almasını engellediğini de sözlerine ekledi.
- "Fizan'dan hasta getirdik"
ESTUD Başkan Yardımcısı Veysi Kubba, Türkiye'nin Avrupa sağlık turizmde ilk 4 içinde bulunduğunu, iyiye doğru gidişin söz konusu olduğunu, 2013 yılında 484 bini kayıtlı olmak üzere toplam 600 bine yakın yabancının şifa bulmak için Türkiye'ye geldiğini, 2014 için öngörülen 550 bin kayıtlı hasta hedefinin ise yakalandığını kaydetti.
Türkiye'nin 2020'de sağlık turizminden 10 milyar dolar gelir elde etmeyi hedeflediğini, bunu yapmanın zor olmadığını ifade eden Kubba, Kültür ve Turizm, Ekonomi ve Sağlık Bakanlığı koordinasyonuyla yeni bir yol haritası çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'ye gelen sağlık turistlerinin yüzde 70'inin İstanbul'u tercih ettiğini, İzmir'in payının artırılması için hastane olarak geçmişte büyük çaba gösterdiklerini anlatan Kubba, "Libya'nın Fizan bölgesinden hasta getirebilmek için savaş şartlarında oraya giderek yetkililerle görüştük. Sadece İstanbul'u tanıyorlardı. Buraya davet ettik. Kenti ve hastaneleri çok beğendiler. Fizan'dan üç aktarma uçakla hastalar buraya gelmeye başladı. Onları getirebilmek için karlarımızdan önemli oranda fedakarlık yaptık. Uçak biletlerini ve konaklama giderlerini biz temin ettik. Halen İstanbul'a gelen bir hasta 10 birim hasıla yaratıyorsa biz burada 5 birime razı olarak mücadele veriyoruz. Bugün itibarıyla ayda 200-300 arası hastayı İzmir'e getiriyoruz. 2014 itibarıyla şehir otellerinde 23 bin gecelemeyi gerçekleştirdik. Özellikle Ortadoğu ülkelerinden direkt seferlerin başlaması halinde bu gecelemelerin yüz binlere ulaşacağına derinden inanıyoruz" dedi.
Kubba, İzmir'in sağlık turizmine yönelik teşvikler getirilmesi ve özellikle ulaştırma ve konaklama giderleri konusunda destek sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Ege Turistik Otelciler Birliği Derneği Başkanı Mehmet İşler da İzmir'in sağlık turizmi için altyapısı en uygun kent olduğunu, İstanbul ve Antalya'da artık yatak kapasitesinin kalmadığını ifade etti.
İzmir İl Sağlık Müdürü Bedia Türkyılmaz ise İzmir'in sağlık turizmi noktasında ulaştığı hasta sayısının 4 binlerden bu yıl 25 bine ulaştığını, kamu hastanelerinin de bu konuda aktif rol alması için alt yapılarına güçlendirmek istediklerini kaydetti.