Dolar

34,8712

Euro

36,6793

Altın

3.042,26

Bist

10.058,47

CHP’nin 70 maddelik Kürt sorunu kanun teklifi üzerine

Yazar Erol Erdoğan CHP’nin Kürt sorunu kanun teklifi üzerine TBMM’ye sunduğu 70 maddeyi inceledi. İşte Erdoğan'ın o değerlendirmeleri;

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-12-24 09:04:41

CHP’nin 70 maddelik Kürt sorunu kanun teklifi üzerine

Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu tarafından Kürt sorununun çözümü için CHP adına TBMM’ye sunulan tekliflerini inceledim. “70 maddelik” dense de, TBMM’ye verilen dokümanda, maddeleştirilmiş tekliflerin sayısı 27 olarak gözüküyor. Dolayısıyla değerlendirmemi 27 madde üzerinden yapacağım.

Olumlu Gördüklerim

AK Parti Hükümetinin, Abdullah Öcalan ve HDP bileşenlerini paydaş hale getirerek başlattığı Çözüm Süreci zaman zaman yavaşlasa da engelleri aşarak yol almaya çalışıyor. Süreç devam ederken ana muhalefet partisi CHP’nin Kürt sorununun çözümüne dair TBMM’ye kanun teklifi vermesini her açıdan olumlu bir girişim olarak görüyorum.

TBMM’de sonuç nasıl çıkarsa çıksın, böyle bir teklifin verilmiş olması, bazı uygulamalara yönelik muhalefet etse de, CHP’yi, Çözüm Sürecine karşı duranlar arasında değil sürece –bir şekilde- destek verenler blokuna yazdıracaktır. Teklife, Diyarbakırlı Sezgin Tanrıkulu’nun öncülük etmesini, bu anlama katkı sağlayan bir detay olarak ayrıca kaydetmek gerekir.

CHP’nin yasa teklifinin, Çözüm Sürecinde mutabakat aşamasına gelindiği bir noktada verilmiş olması da sürece psikolojik destek sağlayacak bir zamanlama olarak görüyorum. Çözüm Sürecine karşı olan ideolojik grupların CHP’nin bu teklifini hükümete destek olarak lanse edeceklerine şüphe yok. Buna benzer ilk tepki Perinçek’in Aydınlık Gazetesi’nden geldi. Aydınlık’ın haber başlığı şöyleydi: “AKP’nin açılımına CHP talip oldu!”

CHP’nin yasa teklifinde yer alan bazı maddelerin devletin çözüm paketinde var olan kimi maddelerle benzerlik veya aynilik göstermesi de olumlu bir durum.

Adları değiştirilen köy, bucak, ilçe ve diğer yerleşim yerlerinin eski adlarının iadesi veya eski adların yeni adlarıyla birlikte kullanılması; Geçmişte yaşanan acı ve travmaları hatırlatan isimleri taşıyan meydan, bulvar, cadde, yol, sokak, park, işletme, tesis, bina ve benzeri tüm yapıların ve kışlaların isimlerinin değiştirilmesi; Mağduriyetlerin giderilerek köye dönüşlerin önünün açılması; Tutuklamaların cezaya dönüşmemesi için uzun tutukluluk sürelerinin kısaltılması gibi talepleri bu kapsamda değerlendirebiliriz.

Diyarbakır Cezaevi’nin İnsan Hakları Müzesine dönüştürülmesi, Korucuların başka alanlarda istihdam edilerek koruculuk sisteminin kaldırılması, Polisin orantısız gaz kullanımı ve şiddetinin önüne geçilmesi, Hukuksuz elde edilen kişisel verilerin imha edilerek fişlemelere son verilmesi, Dersim belgelerinin araştırmacılara ve halka açılması gibi talepleri de doğru ve gerekli talepler olarak kaydedebiliriz. Umarım bu konularda mesafe alınır.

Eksik ve Olumsuz Gördüklerim


Ana dilinde eğitim-öğretim meselesi CHP’nin yasa teklifinin gerekçe kısmında şöyle yer almış: “Temel bir insan hakkı olarak anadil öğretimi desteklenmeli, tüm seviyelerde resmi dil ve ortak dil olan Türkçe’nin eğitimi ve öğretiminin yanı sıra, anadilde eğitim de çocuğun yararını gözeten, bilimsel, pedagojik bir yaklaşımla ele alınıp çözülmelidir.”

Kürt siyasetinin, henüz tam çözülmemiş gördüğü konulardan biri olan ‘ana dilinde eğitim’ meselesinde CHP’nin teklif metnine yansıyan cümlelerini ürkek-çekingen bulduğumu söylemek isterim. Bu çekingenliği, partideki ulusalcı milletvekillerin göstereceği tepkiden duyulan endişenin oluşturduğunu düşünebiliriz. Tekçi ulusun kurucu partisi CHP’nin ana dilinde eğitime dair katı tutumunu esnetmesi belgeye döküldüğü için tek başına değer taşıyor ama diğer taraftan özgürlükçü olduğunu iddia eden bir parti için bu kadarı kâfi gelmiyor. Sorunun çözümü için siyasi tüm mekanizmaların ve tarafların devreye gireceği bir dönemden geçerken meclisteki ana muhalefet partisinin güncel rolü, önerdiği teklifin gerçekleşmesini kolaylaştırmak olmalıdır. Önerisinin somut karşılığını çalışıp ortaya koymak CHP’nin sorumluluğundadır. Şöyle ki; “ana dilinde eğitim, çocuğun yararını gözeten, bilimsel, pedagojik bir yaklaşımla ele alınıp çözülmelidir” önerisinde seçilen kelimelerin ucu çok açık. Bu ifadeler, daha ciddi önerilere karşı bahane bulmaya ve ipe un sermeye elverişli görünüyor. CHP, kendi yaklaşımıyla ele alınmış bir başka yasa teklifiyle bu açmazını aşabilir. Öneri sahibi, çocuğun yararını gözeten bilimsel, pedagojik yaklaşımın ne olduğunu kendisi göstermek zorunda.

Yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle ilgili hiçbir teklif maddesinin yer almaması, konunun sadece ‘yerinden yönetimin güçlendirilmesi’ gibi genel ifadeyle geçiştirilmesi CHP yasa teklifinin diğer bir eksiği. HDP’nin ‘özerklik’ dediği bir süreçte ana muhalefet partisinin bu konuda daha net birkaç cümlesi olmalı veya yerinden yönetimin nasıl güçlendirileceğine dair somut önerileri/modelleri olmalıydı.

CHP’nin yasa teklifinin en ciddi zaafı, TBMM’ye verilen teklif metninin altında yer alan imzaların azlığı. Ben 50’ye yakın imza sayabildim. CHP’nin şu andaki vekil sayısı ise 128. ‘Kürt sorunu’ gibi fikri zemini yüz yılı aşan önemli bir konuda ana muhalefet partisi daha hatırı sayılır bir toplu duruş ortaya koyabilmeli. Yasa teklifinin altında CHP’li vekillerin yarısının dahi imzasının olmaması konunun TBMM’de görüşülmesi ciddiyetini olumsuz etkileyebilir. Yasa teklifinin CHP’nin web sitesinde görünür olmaması (mesela İŞİD başlığıyla açılan haberin altında yayınlanması) bu sıkıntının bir yansıması olsa gerek.

Çözüm Süreci Kimin Süreci?

‘Çözüm Süreci’ önce Başbakan Tayyip Erdoğan’ın girişimi olarak başladı. Sonra AK Parti Hükümetinin ‘açılım’ ve ‘çözüm’ projesine dönüştü. Abdullah Öcalan ve HDP’nin sürece açıktan dahil olmasıyla Kürt halkının desteğini alan bu tarihi girişim, hükümetin projesi olmaktan devletin projesi olmaya doğru adım adım giderken diğer taraftan da halkın projesi olmaya başladı.

İki ayrı gerçeği aynı anda görmemiz. İlki: Çözüm Sürecindeki kimi uygulamalara dair birçok insanın endişesi veya eleştirileri var. İki: Ülkenin çoğunluğu Çözüm Sürecini destekliyor. Bazı anketlerde bu destek % 80-85’lere kadar varıyor. Bu iki gerçeğin oluşturduğu ‘ortak gerçek’ şudur; İnsanlar endişelerinin azaltılarak yola devam edilmesini ve sürecin başarıya ulaşmasını istiyor. Bunu o kadar içten istiyor ki, siyasi tercih farklılığını kenarda tutarak taşın atına elini koyuyor. Hal böyle olunca, Çözüm Sürecinin başarıya ulaşması için kim zerre miktarı katkı sunarsa milletin rızasına uygun davranıyor demektir.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara