Feyzioğlu, İzmir Barosu'na üye avukatların, kentteki 8 özel hastanede yatarak tedavi masraflarının tamamının TBB tarafından karşılanmasına yönelik, ilgili hastanelerle protokol imza törenine katıldı.
Buradaki törende konuşan Feyzioğlu, Birlik olarak üyelerinden aldıklarını üyelerine harcama sözü verdiklerini, göreve geldiklerinde avukatların özel hastane tedavi giderlerine ilişkin 24 hastaneyle var olan sistemi, bugün itibarıyla 97'ye çıkarmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti.
Feyzioğlu, doktorların ve avukatların toplum açısından çok hayati görevleri yerine getiren meslek mensupları olmasına karşın bu iki meslek grubunun da en çok şiddete maruz kalanlar olduğunu savundu.
Ankara'da bir avukatın bürosunda uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldüğüne işaret eden Feyzioğlu, "Her hekimin muayenehanesinin, her avukatın yazıhanesinin başına polis memuru koyamayız. O zaman sebepleri doğru tespit etmemiz, bu sebepleri kurutmamız gerekiyor. Bizim mesleğimizle en önemli konu, sistem bozuk. Sistemin yanlışlığını avukatlar ve hekimler canlarıyla ödüyorlar" dedi.
- "Erteleme, savunma hakkı gereğidir"
Tören sonunda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Feyzioğlu, TBMM'de çalışmaları rapor aşamasına gelen 4 eski bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu'nun karar oylamasını ertelemesine ilişkin soru üzerine, bunun teknik bir erteleme olduğunu söyledi.
Komisyona haklarında soruşturma yürütülen eski bakanlar hakkında Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASK) tarafından hazırlanan bir raporun sunulduğuna ve bu rapora karşı eski bakanların savunma haklarının olduğuna dikkati çeken Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Biz savunmanın temsilcileri olarak, 'niçin savunma hakkı ihlal edilmedi' diye soramayız ama soruşturmanın yürütülüşüne ilişkin bir takım endişelerimiz var. Şöyle ki, tanık dinlemeler talep edildi, İran'dan ilgili dosyalar, tapeler talep edildi. Basından bunların pek çoğunun dosyaya eklenmediğini duyuyoruz. Dolayısıyla bir soruşturmanın, doğruyla yanlışı, haklıyla haksızı, en azından dava açılacak mı açılmayacak mı bunu ayırt etmesi lazım. Bunu ayırt edilmeye yarayacak olan soruşturma işlemlerinin yeterince yapılmadığına dair endişemiz var."
- "Yargının yeniden yapılanmasında işin çivisi çıktı"
Feyzioğlu, yargı reformlarına ilişkin soru üzerine ise bu konudaki endişelerini sürekli dile getirdiklerini belirterek, "Bu işin, samimi söylüyorum çivisi çıktı. Günlük ihtiyaçlara göre kanun yapılıyor, o ihtiyaç çözülüyor kanun değişiyor" ifadelerini kullandı.
Yargıdaki sorunlarını çözme adına özellikle HSYK'nın yapısına ilişkin günlük, iktidarın ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapıldığını ileri süren Feyzioğlu, şunları söyledi:
"İktidarlar değişmeyeceklerini, seçimle gitmeyeceklerini düşünürler ama illa ki giderler ve seçimle giderler. Bu iktidar da sandıkta gidecek. Yeni gelen iktidar, eğer bu antidemokratik, yargıyı kontrol etmeye yönelik düzenlemeleri kendi lehine kullanmaya başlarsa... Bizim durumumuzu düşünüyorum da biz sürekli olarak hukuk devletini, 'yapmayın, etmeyin' diye korumak zorunda mıyız. Bunun bir yerde bitmesi lazım ve bugün bitmeli. Dün bitmeliydi geç kalındı. Bugün bitmeli artık yarına bu sorunları devretmemeliyiz."
- Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılması
Feyzioğlu, Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasına ilişkin soruya da bu noktada hangi delillerle bunun talep edildiğini bilmediklerini ama esas olarak kendilerinin usul hükümlerinin doğru uygulanıp uygulanmadığına baktıklarını söyledi.
Usul hükümlerinin ne kadar hayati önemde olduğunun son 7 yıldır yürütülen soruşturma ve davalarla çok iyi görülmüş olması gerektiğini ifade eden Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Ben burada, 'zulüm bitsin' deme noktasındayım. Basına yönelik operasyonları, bizim tasvip etmemiz söz konusu değil. Eline kalem alanı, biz terörist ilan etmeyi kabul etmiyoruz. Fakat özeleştiri bekliyoruz ki bir daha aynı yolları yürümeyelim, tarih tekerrür etmesin. Gözaltına alınan, soruşturma geçiren, bizzat siyasi iktidar tarafından 'onlar gazetecilikten değil, terörizmden dolayı içeri alındılar' diye suçlanan kişiler veya onların mensubu oldukları medya kuruluşları, daha önce kendilerinden olmadığını düşündükleri gazeteciler hakkında, 'onlar gazeteci oldukları için değil, terörist oldukları için içeri alındılar' cümlelerini sarf ettiler. Bunun için nedamet getirmeliler.
O yüzden Türkiye'de hukuksuzluk, zulüm, acı, geçtiğimiz pazar günü, gazetecilerin gözaltına alınmasıyla başlamış gibi manşetleri, yıllardır yaşanan acılara saygısızlık görüyorum. Bu, (gözaltıları) tasvip ettiğim anlamına gelmiyor, hiçbir acıyı, hiçbir zulmü tasvip etmediğimiz anlamına geliyor."
Feyzioğlu, bununla birlikte bir cemaatin, tarikatın ya da herhangi bir grubun, emniyette ya da yargıda, özel yapılanma içine girdiği iddialarının önemli olduğunu belirterek, "Bunun üzerine gidilmelidir ama nasıl gidilmelidir; doğruyu yanlıştan, suçluyu suçsuzdan ayıracak şekilde gidilmelidir ve kim yaptıysa kim izin verdiyse yapan ve izin veren hepsine yönelmelidir bu soruşturmalar" dedi.
- CHP'li milletvekillerinin disiplin kuruluna sevki
Metin Feyzioğlu, CHP'de İzmir milletvekili Birgül Ayman Güler ile Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün'ün "kınama" talebiyle parti disiplin kuruluna sevkine ilişkin soruyu ise "Barolar birliği başkanı sıfatıyla geldiğim için hiçbir siyasi partiye ilişkin yorum yapmam, o bir partinin kendi iç işidir" diyerek yanıtsız bıraktı.