Prof. Dr. Canda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin süt kanalları, süt bezleri içinde, bunların dışındaki meme dokusunda gelişen kontrol dışı hücre çoğalması ve kitle oluşumu olduğunu ve kadınların yaklaşık yüzde 15'inde görüldüğünü anlattı.
Bu rahatsızlığın 25 yaşından önce çok az görüldüğüne, 40-50 yaşlarda arttığına, yaşla birlikte görülme sıklığının yükseldiğine dikkati çeken Canda, meme kanserinin gebelik ve emzirme döneminde de görülebileceğine işaret etti.
Prof. Dr. Canda, meme kanseri görülme riskinin, ailesinde bu hastalık öyküsü olanlarda olmayanlara oranla 2-3 kat daha fazla olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"Tek memede kendiliğinden olan kanlı ya da berrak sarı akıntı önemsenmeli. Meme başında yara, meme derisinde içe çekilme, meme başında içe çökme, memede gerginlik, sertlik, deride kızarıklık memede dıştan görülen değişikliklerdir. Kadınlarda en sık görülen kanser olan meme kanserinde dıştan görülen çok önemli değişiklik meme derisinin portakal kabuğu görünümüdür.
Bir memede kanser olması diğer memede de kanser gelişme riskini arttırır. Hayvansal yağlardan zengin beslenme, alkol, aşırı kilo, sigara, stres kanser riskini artıran etmenlerdir."
-Kendi kendine muayene
Kanserin tedavisinde erken tanının önemine işaret eden Canda, kadınların ayda bir kere saatin yelkovanı yönünde parmak uçları ile bastırarak meme içinde ve koltuk altında kitle araması, 40 yaşından sonra 70-75 yaşına kadar da yıllık kontrol yaptırması gerektiğini kaydetti.
Canda, meme kanserine yakalanmamak için hayvansal yağlardan az, lifli gıdalarla beslenilmesi, zeytinyağının tercih edilmesi, fazla kilo alınmaması, fiziksel aktivitelerde bulunulması ve olabildiğince stresten uzak olunması önerisinde bulundu.