Trabzonlu yönetmen Varol Uzun tarafından, çay ocağında 50 yıldır aynı demliği kullanan ve kentte "Adil Baba" olarak tanınan Ataoğlu'nun hem işine bağlılığı hem de dar alanda verdiği yaşam mücadelesi belgesel yapıldı.
Yönetmen Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çektikleri belgeselle 30 dakika içerisinde "Adil Baba"nın 2 metrekarede oluşan bir günlük yaşamını, hayata bakış açısını, çayı demlemesini ve insanlarla ilişkilerini anlatmaya çalıştıklarını söyledi.
Burada çay içerken "Adil Baba" yı fark ettiklerini dile getiren Uzun, bir süre Ataoğlu'nu gözlemledikten sonra ne kadar titiz olduğunu ve işle ev dışında bir hayatı olmadığını görünce çay ocağında verdiği mücadelenin ilgilerini çektiğini ifade etti.
Uzun, Ataoğlu ve çay ocağının Trabzon'la özdeşleştiğini anlatarak, "Trabzon'un tanıdığı, sevdiği beyaz saçlı ve 77 yaşında olan bu titiz adamın hikayesini anlatmak istedik. Onun hikayesinden güzel bir şeyler çıkacağını biliyorduk ve işine sevgisinden, saygısından yola çıkarak belgeselimizi çekmeye başladık. Çekimlerde bazen zorlansak da tamamen doğal ve güzel bir ürün ortaya çıkardık" dedi.
- "Bardakları kırılacak diye esnafa çay vermiyor"
"Adil Baba"nın çok değişik bir yapısı olduğuna dikkati çeken Uzun, Ataoğlu'nun 50 yıldır kullandığı çayı hiç değiştirmediğini anlattı.
Azun, Ataoğlu'nun bardaklarına da çok dikkat ettiğini vurgulayarak, "Sırf bardakları kırılacak diye esnafa çay vermiyor. Bunun dışında sırf buradan çay içmek için 50 yıldır bu mekana gelen vatandaşlar var. Bazıları 'Adil Baba'nın çayı dışında çay içmek istemediği, bazıları ise sırf muhabbeti için geliyor. İşi ve evi dışında herhangi bir sosyal hayatı yok. Pazar günlerini bile çay ocağında geçiriyor. Pazar sabahı erkenden çay ocağına gelerek gözü gibi baktığı çaydanlığı ile bardaklarını temizliyor, pazartesi de sabah 05.00'te çay ocağını açarak akşam 07.00'de evine gidiyor" diye konuştu.
- "Çay ocağı, onun hayata bağlanma sebebi"
Uzun, yemek dışında "Adil Baba"nın dinlendiği başka bir alan olmadığını belirterek, Ataoğlu'nun ramazan dışında hiç tatil yapmadığını söyledi.
Ataoğlu'nun para kazanma derdinin olmadığını dile getiren Uzun, şunları kaydetti:
"Onun için 2 metrekarelik çay ocağı hayata bağlanma sebebi. İnsanın her yaşta hayata bağlanma sebebi olması lazım. İnsan sağlıktan öte hayata bağlanma sebebi bittiği zaman ölüyor. 'Adil Baba' da bize onun örneğini verdi ve çay da bizim için vesile oldu. Bizim bu belgesele girmemizdeki en büyüt etken 'Adil Baba'nın 'ben bu işi bırakırsam ölürüm' cümlesi oldu."
Şu ana kadar 3 belgesel çektiğine işaret eden Uzun, "Tüketim toplumu olduğumuz için insanların önüne bir tarih bırakmamız gerekiyor. Biz de onun için bu tarz yaşam hikayelerini konu edinerek, insanları bilgilendirmek istiyoruz. Amacımız Karadeniz'deki bu tarz güzel insanları ve güzellikleri farklı yörelerdeki kişilere aktarabilmek" dedi.
Uzun, Ocak ayı itibariyle filmi gösterime sunacaklarını belirterek, ileriye dönük uzun metrajlı bir film planı olduğunu söyledi.
- "Eline her demliği alan çay yapamaz"
Adil Ataoğlu da yaklaşık 65 yıldır çay ocağı işlettiğini belirterek, Uzun Sokak'taki 2 metrekarelik çay ocağında, zor şartlarda 50 yıldır çaycılık yaptığını anlattı.
Ömrünün dar ve küçük olan çay ocağında geçtiğini dile getiren Ataoğlu, "Bazen alanım dar olduğu ve buzdolabım olmadığı için zorlanıyorum. Keşke daha fazla imkanım olabilseydi ama mutluyum. İşimi 65 yıldır severek yapıyorum. Çok müşterim var. Vatandaşlar beni tanıyor, biliyor. Ben 50 yıldır aynı yerde esnafım. Sabah 05.00'te işime gelir, 19.00'da çay ocağımı kapatır evime giderim" diye konuştu.
Ataoğlu, çay yapmanın da bir sanat olduğuna dikkati çekerek, "Çay yapmak öyle kolay bir iş değildir. Çay yapmanın da püf noktaları var. Çayın demini ne kadar atacağını, suyunu ne kadar koyacağını ve kaç dakikada demleyeceğini bilmen gerekiyor. Ben 50 yıldır aynı demliği ve çayı kullanıyorum. Eline her demliği alan çay yapamaz. Ben yıllardır çayımı, Çaykur'un ziraat mühendislerinin verilerine göre yapıyorum. Benim çayımı herkes bilir, sever ve o nedenle de her kesimden insan gelir" ifadelerini kulandı.
Belgeselinin çekildiği için mutlu olduğunu anlatan Ataoğlu, çaycılığın da bir sanat olduğunu, bu yüzden de yaşatılması gerektiğini kaydetti.