Türkiye’de ve dünyada Suriyeli mültecilerin yaşam mücadelesi
Türkiye’de mültecilerin hukuksal ve sosyal sorunları ile yakından ilgilenen, bu konuda çeşitli konferanslar, araştırmalar ve makaleler yazan MAZLUMDER mültecilerden sorumlu genel başkan yardımcısı Av. Halim YILMAZ ile Türkiye’de ve dünyada Suriyeli mültecilerin ayakta kalabilmek için verdikleri mücadeleyi, sosyal, hukuksal, ekonomik sorunlarını ve batı ülkelerinin bu insani felaket karşısında ne kadar duyarsız olduklarını konuştuk. İşte o söyleyiş…
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-12-05 12:32:50
TİMETURK / FURKAN AZERİ
Türkiye’de mülteci sayısı ne kadardır ve hukuku statüler nedir?
Türkiye’de resmi olarak kayıtlı 90 bine yakın mülteci var. Fakat Suriyeliler buna dâhil değil. Çünkü onlar kitlesel olarak geldikleri için bu sayının içinde değiller. Türkiye Suriye’den gelenleri önce misafir statüsünde değerlendirdi fakat savaş uzadıkça göç de çok fazla oldu, bu sefer hükümet onları geçici koruma altına alarak hukuki bir statü verdi.
Suriyelilerin hepsi sınır kapılarından girmedikleri için tam olarak bir sayı söylemek zor. Geçen senelerde resmi makamlar 500-¬800 bin arasında olduğunu söylüyorlardı. Sonra hükûmette 1,5milyon Suriyeli mülteci olduğunu ifade etti. Fakat biz bunu daha bir buçuk sene önce böyle olduğunu söylüyorduk.Şu anda 1 milyon 600 bin civarında mülteci olduğu söyleniyor kesin olarak bir şey söylemek zor ama 1,5-2 milyon arasında diye biliriz. Bu sayı giderek artıyor çünkü orada ne kadar zülüm ve bombalama olursa insanlar daha çok memleketlerinden kaçacak Türkiye’ye gelecekler. Şu an Türkiye mülteci sayısı bakımından dünyada en önde gelen ülkeler arasında.
Başka ülkelerde Suriyeli mülteciler bu kadar var mı orada durumları nasıldır?
Var mesela Lübnan’da, Ürdün’de var ama oradaki mültecilerin durumu Türkiye’dekilerinden daha kötü. Çünkü o ülkeler Türkiye’den daha küçük ve ekonomik durumları kötü.Örneğin; Lübnan küçük bir devlet, ama Türkiye’den daha fazla Suriyeli mülteci barındırıyor. Ürdün’de Zaatari kampı diye bir yer var FELAKET.
(zatura kampı)
Ürdün hükümeti büyük bir alanı kamp olarak göstermiş kamp dediğiniz herkes gidip o açık alana ne buldularsa kendi imkânları ile yapmışlar. Çok ilginçtir, zaatari kampı nüfusuyla şu an Ürdün’de en büyük şehirlerden biri olmuş durumda. Bunların dışında diğer ülkelerde gidenler var, Mısır Irak gibi.
Suriyeli mültecilerin en rahat olduğu yer Türkiye deniliyor katılıyor musunuz?
Türkiye’deki Suriyeli mültecilerinde bir takım sıkıntıları problemleri var ama diğerlerine göre nispeten Türkiye’dekilerin durumu daha iyi gibi görünüyor.
Türkiye’deki mülteciler dağılım olarak nasıl dağılmışlar en çok hangi illerde Suriyeli mülteciler vardır?
En çok Suriye sınırına yakın illerde bulunuyorlar. Bu illerde kamplar var. Hem de kamplar dışında yaşayanlar bu illerde. Gaziantep, Kilis, Hatay Urfa, Mardin, Batman, Maraş, Adıyaman'da Osmaniye’den buralarda yoğun olarak Suriyeli mülteci var. Bunların dışında Konya,İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerimizde de var ama en çok İstanbul’da var.
Batı dünyasında bir ikiyüzlülük yok mu? O kadar büyük güce ve ekonomiye sahip olan batı100 bin yakın Suriyeli mülteciyi kabul etmişken Türkiye’de 1,5 milyon ifade ediliyor.
Orası öyle, bana göre politik bir sorumluluk var örneğin Afganistan, Irak, Somali, Suriye gibi kriz bölgelerinin en büyük müsebbipleri ABD, Rusya ve Batılı ülkeler. Karışıklığa sebep olanlar bunlar ama insanisorunluluklarını yerine getirmiyorlar.
Kuzey Amerika ve Avrupa ülkeleri daha çok mülteci kabul eden ülkeler fakat Suriye krizinde insani sorumluluklarını yerine getirmediler. Düşüne biliyor musunuz Avrupa’nın tamamında 100 bine yakın Suriyeli mülteci kabul edebileceklerini bildirmişler. Ama tek Türkiye’de 1,5-¬ 2 milyon Suriyeli mülteci var.
Bu sefer komşu ülkeler Lübnan, Ürdün, Irak ve Türkiye yükün altında kaldılar ve ezildiler.Çünkü bu kadar fazla insanı bu ülkelerin ekonomisi kaldırması kolay değildir. Komşu olmayan ülkeler mülteciler için yeterince ellerini uzatmadılar.
Peki, hiç olmasa Avrupa Türkiye’ye, Lübnan’a vs. ülkelere bu konuda maddi destek oluyor mu?
Ediyor ama yeteri kadar etmiyor. Türkiye’nin mültecilere yaptığı harcamaların onda biri kadar batı ülkeleri yardım etmiyor. Burada bütün Avrupa Birliğinden bahsediyoruz.
Düşünün ben bir hukukçu olarak söylüyorum; eğer bir yerde savaş ve katliam var ise diğer ülkeler mecburi olarak kapıyı açmak zorundalar. Ben kapıyı kapatıyorum diyemez bu hukuken böyledir.Bu konuda da diğer ülkeler Türkiye’yi veya komşu ülkeleri övüyorlar, destek çıkılması gerektiğini söylüyorlar ama işpratiğe gelince yeterli desteği vermiyorlar.
Bir; mülteciler için verdiği maddi destek çok az. İki; o ülkelerin kabul ettiği mülteci sayısı çok düşük.Düşünün 27 tane Avrupa Birliği ülkesi var bunların tamamının kabul ettiği mülteci sayısı 100 bini bulmuş değil. Mesela Belçika 30 kişi kabul etmiş. Belli ülkeler ¬50-100 arası kişi kabul etmiş. Almanya biraz daha fazlı bu kadar ciddi insani bir durum söz konusu olan bir yerde. Avrupa bu kadar pasif kalmış ve ciddi insani bir sorumluluk almıyorlar.
Bütün yük Suriye’ye komşu ülkelerin sırtında kalmış. Türkiye belki ekonomisi açısında biraz toparlayabiliyor ama Lübnan gibi ürdün gibi ülkerde mültecilerin durumu çok zorlu ve sıkıntılı. bu yüzden Durumu anlatmak için kullandığım bu kelimelerden rahatsızlık duyuyorum, çünkü mülteciler için bir yük şeklinde veya ekonomik olarak bakmak doğru değil, ne olursa olsun insani bir sorumluluk bu. Savaşın sebebi değil, sonucudur mülteciler.
(Lubnanda mülteci kampı)
Peki, Avrupa’da STK bu konuya yeterince ilgi gösteriyor mu?
Evet, göstermeye çalışıyorlar ama bu yetmez bu işin sorumluluğu o kadar büyük ki bu konuya devletler el atması lazım. STK’lar bu işte yeterli değil. Devletlerin bu insani krize bir an önce el atması lazım.
Türkiye’deki STK yeterince çalışıyor mu yardım ediyor mu?
Bana göre Türkiye’deki İHH gibi STK’lar çalışıyor ama Suriye’deki mülteci krizinde devlet halkın ve diğer STK’ların önüne geçti. Yani demek istediğim şu; bu tür insanı durumlarda STK her zaman daha önde oluyor hükümetler ve devletler ise daha geriden geliyordu, halk ve STK’lar daha çok duyarlılık gösteriyordu. Fakat Suriye krizinde bu durum biraz ters oldu Türkiye devleti ve hükümeti daha hızlı davrandı. Ya da belki bana öyle göründü. Tarihsel olarak böyle büyük kitlesel mülteci hareketleri azdır, bu nedenle bütün mültecilere ulaşabilmek de kolay değil.
Şunu da ifade etmem lazım Türkiye’nin çeşitli yerlerinde İstanbul’da Gaziantep’te, Urfa’da bir çok ilde Suriyeli mültecilere yardım eden çok değerli STK’lar, gönüllü insanlar, vakıflar ve dernekler var bunlar o insanlara sıcak yemek sağlamak, barınacak yer temin etmek vs. şekilde sürekli katkılarını ortaya koydular kimisi evini mutfağını mültecilere açıyorlar.
Türkiye’deki mülteciler devletin ya da STK’ların yardımı ile mi geçiniyor yoksa kendileri de çalışıyor mu?
Biraz önce de ifade ettim 1,5 milyondan fazla mülteci var bunun 230 bini mülteci kamplarında. Bu kampta olanlara devlet kalacak yer sağlıyor bu kamplarda kalanların barınma, gıda ve beslenme yönünde çok ciddi bir sıkıntıları yok ayrıca bazı kamplarda dünya bankasının desteği ile bir kart veriliyor aylık kişi başı 80¬-100 TL bir para ödeniyor. Mülteciler bununla geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar.
Kamp dışında yaşayanlara gelince, maalesef asıl sıkıntıyı çekenler onlar. Kendi geçimini sağlamak zorundalar. İkincisi kendi geçimini sağlayamıyor ise de bunlara yardım eden vakıflar ve dernekler var fakat bu vakıflarında doğal olarak yardımları ve destekleri sınırlıdır ve düzenli bir şekilde destek olamıyorlar. Bundan dolayı o insanlar için geçinmek çok ciddi bir problem oluyor. Ama esas itibari ile kamp dışında kalanların önemli bir çoğunluğu çalışmak, kendi geçimini sağlamak kendi onuru ile çalışmak, normal bir hayat sürmek istiyorlar. Ama bu onlar için kolay değil.
Suriyeli mültecilerin kamp dışında kalanları sayısı yaklaşık 1 milyon 400 civarında. Erkekler çalışıyorlar, iş arıyorlar kendi geçimlerini sağlamaya çalışıyor bir de özellikle vurgulamak lazım; Suriyeli mülteciler, asıl mesleğine bakmadan, ne iş olursa olsun çalışıyorlar öyle beğenmezlik yapmıyorlar. Örneğin Suriye’de çok zengindi ya da yüksek bir makamdaydı, onu düşünmeden burada çalışmak istiyor ve çalışıyorlar.
Suriyeli mülteciler esas olarak şunu diyorlar: ‘’bize yardım ettiniz teşekkür ederiz ama bize esas itibari ile iş verin, biz çalışarak kendi ayaklarımızın üstünde durmak, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyoruz. Alnımızın teri ile kendi paramızı kazanalım ve kimseye muhtaç olmayalım ‘’diyorlar.
Bunu şunun için sordum biliyorsunuz merkez medyada sürekli Suriyeli mülteciler hakkında kötü haber çıkıyor onlar dileniyor yük oluyor vs
( Av. Halim YILMAZ)
Bu da çok önemli bir konu. Suriye’den gelenler dileniyor vs. şeklinde ifade etmek çok yanlış evet Suriye’den gelenlerin az bir kısımı dileniyor. Suriye’de dilenci olanlar burada da dilenmeye davam edecek ama orda hiç dilenci olmayıp burada dilencilik yapanlar var mı var, mümkün. Eğer insanlar aç kalmış ve savaştan kaçmış ise bu olabilir, geçim sağlayacak durumu yok ise dilenme ihtimali olabilir. Ama gördüğümüz kadarı ile bu durumdan en çok rahatsızlık duyanlar yine Suriyeliler oluyor. ‘’Bunlar bizim adımızı kötüye çıkartıyorlar’’ diye rahatsızlıklarını söylüyorlar ama bir yandan da şunu ifade edeyeim; Suriyeli mülteciler dileniyor konusunun da bu kadar abartılmasının sebebi sayıca fazla olmaları, gözümüze görünmeleridir.
Örneğin trafik ışıklarında dilenen insanları görüyor rahatsız oluyor ama bir yandan da bizim görmek istemediğimiz Suriye’deki o acı durumu, sıkıntıyı ve dramı, yani savaş gerçeğini yüzümüze çarpıyorlar. Yanı başımızda bir savaş var bunu bize hatırlatıyorlar
(Halepe sivil Halkın üzerine Esad tarafından atılan skud füzesi)
bu ise bizim rahatımızı, keyfimizi bozuyor ve hoşumuza gitmediği için bu durumda “bakın bu Suriyeliler dilenci, bunlar geldiler rahatımız bozuldu” gibi cümleler kuruyoruz. Mültecileri görmezden gelsek de görünür durumdalar ve bizim konforumuzu bozuyorlar, bu nedenle onlara karşı saldırgan bir dil kullanılıyoruz.
Şunu unutmayalım, biz 1 milyon 600 binden fazla insandan bahsediyoruz, buna rağmen dilenenlerin oranı bana göre binde bir bile değildir.
Şunu da kabul etmek lazım, gelen insanların hepsi %100 çok ahlaklı, bilgili saygı değer vs.olmaya bilir. Yani bir halk nasıl ise bunlarda öyle öğretmeni de çiftçisi de eğitimli olanı da eğitimli olmayanı kısacası her çeşit insanı savaştan kaçıp gelmiş.
İçlerinde cahilde var çok entelektüel olanı da var. Yani her kesimden insan var. Sonuçta Suriye’debir savaş var, katliam var, insanlar canını kurtarmak için o savaştan kaçmışlar, hepsine ayrım gözetmeden sahip çıkmamız gerekiyor bu bir insanlık görevidir. Olması gereken budur, Eğer biz insan isek, Müslüman isek bunu yapmalıyız.
Suriye halkına gösterdiğimiz ilgi önümüzdeki gelecek yıllarda karşımıza çıkacaktır. Tarih bunu yazacak. Suriye halkı her zaman düşünecek Türkiye halkı bu dar günümüzde bize ev sahipliği yaptı. Bu ise halklar arasında çok önemlidir. Yani bizde gördükleri misafirperverliği hiçbir zamanunutmayacaklar ve bu gelecek nesli aktarılacak. Eğer Türkiye’de kötü şartlarda yaşamak zorunda kaldılarsa bu da unutulmayacak, acı bir hatıra olarak kalacak.
Bazıları diyor ki Suriyeli mülteciler geldi Türkler işsiz kaldı bu doğru mu?
Böyle bir şey yok, Türkiye’de hiç kimse bu şekilde Türk vatandaşını işten çıkartıp Suriyeli almaz.
Sadece işe alacak ucuz olanı tercih eder en fazla bu olabilir ayrıca Suriyeliler mültecilerin çalıştığı işler istersen eğitimli olsun ya da olmaz fark etmiyor bu insanların çalışacağı işler çok sınırlı genelde inşaatta ve tekstilde çalışıyorlar. Yani fiziki güç gerektiren ağır işlerde çalışıyorlar, yani kol gücü gerektiren şeyler, zaten gelen mülteci doktor veya mühendis ise de fark etmiyor, sıradan bir işçi oluyor.
Burada belirtelim ki Türkiye’de yabancıların çalışması meselesi bayağı meşakkatli ve bürokratik işlemler gerekiyor. Burada Suriyelilere pozitif ayrımcılık yapılması lazımdır. Bu nasıl olur yani Suriye’den gelen mülteciler 1 milyon 600 bin bunların bu insanların %90 kamp dışında yaşıyorlar yani kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor, bir iş bulup geçinmek istiyorlar.İş buldukları zamanda işverenler genellikle onları çalıştırmak istemiyorlar çünkü ikamet lazım,çalışma izini bulunması lazım,Türkçe bilmiyorlar dolayısı ile iş sahipleri başlarının derde girmesini istemiyorlar. Fakat diğer yandan bu insanların işe ihtiyacı var bu yüzden de bir emek sömürüsü var. Bu insanların emeğinin istismar edenler var. Nasıl oluyor bu mesele bazen Türk vatandaşını atölyede 1000 liraya çalıştırıyorsun, Suriyelileri 400-¬500 liraya. Böyle iş adamları da var maalesef bazen de çalıştırıp para vermeyenlerde var buna dair çok fazla şikâyet alıyoruz.
Bu durumda da şikâyet etmeye de korkuyorlar, çünkü kanunları bilmiyorlar, dil bilmiyorlar, korkuyorlar. İzinsiz çalıştığımız için bizimde başımız derde girer, polis yakalar vs. düşünüyorlar.
Peki, bu konu da ne yapıla bilinir?
Olması gereken şu, bu insanlar çalışma kolaylığı gösterilmesi lazım çalışma izni verilmesi, bu konuda kolaylık yapılması lazım.
Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanlığı Suriyeli mültecilerin çalışma izini konusunda çalışıyor. Bu ciddi bir ihtiyaç bunun farklı reçeteleri var bazları diyorlar ki Suriyeliler geldi bizim işimizi aldılar, bazıları diyor ki ucuza çalışıyorlar biz iş bulamıyoruz bize
zarar oluyor gibi şeyler söylüyorlar. Diğer yandan bu insanlar çalışmadığı zaman ya da başkalarını muhtaç olduğu zaman o insanlar içinde kötü bir şey. Bu durumda bunlara dilenci muamelesi yapılıyor.
Burada olması gereken şu bu kadar mülteci var bunların kendi ayakları üstüne dura bilmeleri kendi geçimlerini sağlaması lazımdır bir şekilde hayatlarını sürdürebilmesi için çalışma izinikonusunda kolaylık gösterilmesi lazımdır bunun yolu da çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının üzerinde çalıştığı yasal düzenlemenin yapılmasıdır o zaman bu emek sömürüsünün önüne geçilir yada Suriyeliler geldi işimizin önüne geçti söylentileri olmaz yani haksız rekabet olmaz çünkü ozaman Suriyelide Türkiyeli de asgari ücretle çalışmış olacak, kayıt altına alınmış olacak ve artık onların da sigortası olacak.
Buradaki mesele, bu açgözlü bazı işverenler hem sigorta yatırmıyorlar hem de ucuza çalıştırmış oluyor bu durumda devlette zararlı çıkıyor o mülteciler de.
Türkiye’de Suriyeli mülteci çocuklar ve eğitimleri ne durumda?
Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin yarısından fazlası çocuk. Yani her bir ailede 6¬-7 tane çocuk var, tahminlere göre şu an Suriyeli mültecilerin %55’i çocuk.
Bu çok çok yüksek bir rakam, bunların okula gitmemeleri, sokaklarda başıboş olmaları sorunlara, suçta kullanılmaya neden olabilir. Eğitimiz kalmamaları çocukların istismarına yol açar.
Çocuklar sürekli sokakta kalır, dilencilik yapar veya yaptırılırsa bu insanlar ileride kriminalize olma durumu var. Bu sefer suça sürüklenir, suçluların eline düşebilirler.
Bu çocukların ruh sağlığı zaten iyi değil. Çünkü savaştan çıkmışlardır. Bu çocukların eğitimi en temel haklardan bir tanesi. Ve bu çocukların eğitimi bunların ruhsal durumlarının normalleşmesini, savaş psikolojisinden ve travmadan çabuk kurtulmalarını sağlar. Onun için eğitim çok önemli ama gerçekte Suriyeli mülteciler %10¬-15 okula gitme imanları var. Hem geçen yıl, hem de bu yıl MEB Suriyeli çocukların okula gitmeleri için genelge yayınladı. Ama bu tam olarak pratikte uygulanmadı, Türkiye’deki bürokratik zorluklar, Milli Eğitim ya da okul yönetimlerinde çıkarılan zorluklar nedeniyle kayıt yaptırmak isteyenlerin önemli bir kısmı okula gidemedi. Tabi bir Türkçe bilmedikleri için bazıları okula gidemediler.
Müdürlüklerinin bu konuda yaptığı sıkıntılar, mültecilerin ikamet izinlerin olmaması maalesef kayıt yapmalarına engel oldu. Çoğu okula gidemedi. Fakat yine de Suriyeliler kendi çözümlerini kendileri buldular maddi destekler bularak ve kendi öğretmenleri ile kendi okullarını kurdular. MEB’inde en son genelgesi ile de bu okullar yasal hale getirilmiş oldu. Yani Suriyeli mülteci öğretmenler mülteci çocuklara ders veriyorlar.
Bu okullar İstanbul’da ve diğer bazı illerde yaygındır. Müfredat olarak Suriye ve Libya müfredatını takip ediyorlar.
Biraz değişiklik yaparak ve Suriye ulusal koalisyonun yani muhalif olan hükümettin denetiminde ve gözetiminde yapıyorlar eğitimlerini. Bunu tamamen kendi çabaları ile yapıyorlar.
Suriyeli mülteciler sağlık sorunlarını nasıl çözüyorlar yeni doğulan çocuklar çok oluyormu?
Bilindiğim kadar ile Türkiye’de 60 bin bebek dünyaya geldi son 4 yıl içerisinde.
Sağlık meselesine gelince 2013 yılında Başbakanlık AFAD Genelgesi ilk olarak çıktı, kayıtlı olan mülteciler kayıtlı olduğu bulunduğu yerde devlet hastanesine gidebiliyor, Kayıtlı olmayanlar Hastaneye gidip önce kayıt oluyor ve sonra muayene olabiliyor.
Suriyeli mültecilerin diğer hukuksal sorunları nelerdir?
Suriyeli mülteciler ilk başta Misafir konumundaydı fakat misafir bir hukuki tanımlama değil insani yada sosyolojik bir kavram olabilir ama hukuki bir tanımlama değil. Bir sure sonra “geçici koruma” statüsü verildi. Bu önemli bir adımdı. Çünkü bu tanımlamaya göre geçici koruma eğer bir yerde mülteciler kitlesel olarak geliyor ise ve çok sayda geldiği için kayıtları ve mülakatları yapılması mümkün değilse hepsine toplu olarak geçici koruma statüsü verilir.
Geçici koruma esas olarak 3 tane önemli hak sağlar:
1-¬Zülüm nedeniyle terk edip geldiği yere, zorla geri gönderilemez
2¬-Sığındığı ülkede ikamet etmeye, kalmaya hakkı olur.
3-¬Sığındığı ülkede belli bazı sosyal haklara sahip olur, bunlar: eğitim, sağlık gibi benzeri hakları.
Fakat geçici koruma ile ilgili de şöyle problemler var: Suriyeliler bütün işlemler geçici tabiri altında geçiyor yani Esad gidecek, Esad gidince de Suriye’de istikrar gelecek hükümet böyle düşünüyor görünüyor.
Ama bu insanlar 3-¬4 yıldır buradalar ve daha ne kadar da kalacakları belli değil üstelik de Suriye’deki savaşın yakın zamanda bitmeyeceğini herkes söylüyor.
Yakın zamanda bitmeyecek bir savaşta bu mültecilerin başka gedecekleri yer de yok başka ülkeler de kabul etmiyor zaten. savaş bitse bile oradaki alt yapı tamamı ile yok olmuş, ülkede taş üstünde taş kalmamış, insanlar hemen nereye gidecekler?
O zaman bu insanlara daha uzun vadeli ve kalıcı çözümler sağlanması gerekmektedir.Kalıcı çözüm derken şu anlama gelir bu insanlar madem bizde 5¬-10 yıl kalacaklar gibi gözüküyor zaman bunların hayatını kolaylaştıracak adımları atılması lazım. bunlar en başında ikamet, kayıt, çalışma izni, okula ve üniversiteye gitmeleri gibi hayatlarını normalleştirecek ve kolaylaştıracak şeyleri sağlamak lazım.
Türkçe kursları açılması lazım bana göre, bu güne kadar hükümet bu konularda çalıştı fakat esas olarak bu konuda yerel yönetimlerin, belediyelerin çalışması gerekiyor.
Ama şimdi Antalya Emniyet Müdürü’nün Suriyelileri şehirde istememesi veya Mudanya belediyesinin Suriyeli mültecileri ilçe dışına atması gibi bazı yerlerde belediyeler mültecilerle muhatap olmak istemiyorlar. Yani mültecilerin orada yaşamalarını istemiyorlar. Yani aslında diyorlar ki bunla bizim rahatımızı bozuyor, bizim göz zevkimizi bozuyorlar.
Bu insanlar bir felaketten kaçtılar. Her insan bir gün mülteci olabilir. Bu gün dünyada insanlar farklı sebepler ile mülteci durumuna düşüyorlar. Savaştan, iklim değişikliğinden, hastalıktan, dikdatöryel baskından, siyasi düşüncesinden, fikirlerinden dolayı. Önemli olan kitlesel bir göç olduğundan bunu idare edebilmek bununla baş edebilmek ve bunu düzgün bir şekilde yönetmek, idare edebilmektir.
Bu işin çözülmesi ve idare edilebilmesi ciddi bir güç, masraf gerektiren bir şey. O zaman biz bunu insani bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Bu insanlar zaten zarar görmüşler, savaştan kaçmışlar, bombadan kaçmışlar bu insanlarla insanca
yaklaşılması gerekmektedir.
Suriyeliler suç işleme oranı Yüksek mi?
Öncelikle şunu şöyleyim her insan suç işleyebilir bunu öncelikle belirtelim. ama kesin olun şu;
Türkiye’de ve dünyada mülteciler yerli halka göre daha az suç işlerler, çünkü misafir oldukları ülkede yasalara aykırı davranırlarsa çok daha büyük sıkıntı çekerler başlarına bir şey gelmesin diye azami gayret gösterirler. Onun için AFAD'ın da açıkladığı gibi Suriyelerin suç işleme oranları çok çok düşük.
Bazen haberlerde de çıkıyor Suriyeli şöyle yaptı, böyle suç işledi gibi. Mesela Gaziantep'te yaşanan cinayetle ilgili çok olay oldu ve medyaya yansıdı.
Türkiye’de günde kaç tane suç ve cinayet işleniyor? Bir tane Suriyelinin Gaziantep'te bir olaya adı karıştı diye, ki henüz o olayında tam olarak nasıl olduğunu bilmiyoruz. namus meselesi miydi, başka bir şey miydi tam olarak ne olduğunuda bilmiyoruz ama çok dillendirildi bu olay. Diyelim ki bir Suriyeli suç işledi diye yüzbinlerce Sureliyi suçlu gibi göstermek doğru bir şey mi? Ama bu olayı çok kulandılar. İnsanları Suriyeli mültecilere karşı tahrik ettiler.
Şunu da belirteyim, Türkiye’de Suriyeli mültecilere yaklaşım biraz parçalı. Yani insan temelli değil de politik temelli. Bu da çok yanlış, ne olursa olsun hangi fikirde olursa olsun insanlar savaştan kaçmış bunlara insani yaklaşılması lazım. Mültecilerin iç politika konusu yapılması, onlar üzerinden politika yapılması doğru değil, bundan mülteciler çok zarar görüyor. Muhalefet ve iktidar partisi arasında mülteci konusunun tartışılması, işin esası olan insani boyutu arka planda bıraktırır.
Sosyal medya üzerinden de Suriyeli mültecilere karşı saldırgan bir dil kullanılıyor. Geçen seçimlerde “Suriyeliler oy kullanacaklar” diye büyük bir yaygara koparıldı. Bu tür ifadeler mültecilere olan yaklaşımı olumsuz olarak etkiler.
Bu insanlar buranın yabancısı. Bizim gibi rahat değiller, hukuk güvenceleri yok. Evi yok. Buranın dilini, kültürünü,hukukunu bilmiyor. Bu insanlar verilecek olan kıyasen az görünen bir zarar, onlara çok büyük zarar veriyor. Onun için kullanacağımız dile çok dikkat etmek gerekiyor. Bazı gazetelerde sosyal medyada bu nefret dili çok kullanılıyor. Mülteciler için bu çok tehlikeli.
Ama şundan da eminim, Türkiye’de mültecilere yardım eden fedakârlık gösteren onlara evini barkını açan yardım sever insanlar da çok fazla.
SON VİDEO HABER
Haber Ara