Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
- Fatih Sultan Mehmet'e selam olsun. Kudüs'e büyük hizmetler eden Kanuni Sultan Süleyman Han'a selam olsun. Kudüs'ten bir zerre toprağı vermeyen Sultan Abdülhamit Han'a selam olsun. Yeditepe'te, engin Boğaz'a selam olsun...
- Bu aziz şehrin mubarek sakinlerine selam olsun. Eğer bize sorsalar ve deseler ki, "Size rabbimizin en büyük emaneti nedir diye?" "İstanbul" deriz. İstanbul bize tarihi emanettir. Gün tarihi anma günüdür. İstanbul'un başkent olduğu dönemlerde yaşanan barış düzenini anma günüdür.
- 400 yıl... Kudüs-ü Şerif bu mubarek İstanbul'dan idare edildiği zamanlarda, ister Müslüman, ister Hristiyan olsun ibadetini barış içinde yaptı. Her mezhep Kudüs'e emniyet içinde girdi. Halil İbrahim şehri diyerek Kudüs'e gözümüzün nuru gibi baktık. Kudüs'te İstanbul'un ruhu, İstanbul'da Kudüs ruhu vardır.
- Kudüs'te hala eserlerimiz var. İstanbul'a gelenler görürler ki aynı sokaktaki cami, kilise, havradaki barış düzeni vardır. Ne biz Kudüs'ü unuturuz ne de İstanbul Kudüs'ü unutur.
- Buraya gelirken tekrar Halit Meşal'le görüştüm, Mahmud Abbas'la görüştüm. Onlara sizlerin selamını ilettim. "Her vatandaş zihniyle duasıyla Mescid-i Aksa'nın yanında olacaktır" dedim. Onlar da, "Bundan hiç şüphemiz yok. En zor zamanlarımızda Türkiye'yi yanımızda hissetmişsek, bundan sonra da her bir Türk kardeşimizin kalbinin bizimle attığından eminiz" dediler.
- Mescid-i Aksa'yı tahrip etmek isteyenler bilsinler ki, bizim için Mescid-i Aksa ile Kabe arasında fark yoktur. Çağrımız barış çağrısıdır. Bizim için İstanbul ile Kudüs'ün kaderi aynıdır.
- İstanbul emanetine sahip çıkmak, İstanbul'u canlı bir şehir olarak muhafaza etmek önemli görevlerdendir. İstanbul'da bizim ruhumuzu dokuyan şehir İstanbul'dur.
- Çocukluğumun geçtiği Fatih'ten babamın mağazasına doğru attığım her adımda tarihi öğrendim. Biz sizi kalpten seviyoruz. Bugün devreye girecek olan metro hattı özel bir yere sahip. Eskiler bu Aksaray'ı bilirler.
- Bahçelievler'e gitmek için minibüsler kalkardı. İnsanlar üstüste giderlerdi. Nerede duracağı belli olmazdı. Ulaşım meselesi büyüyen İstanbul'a hitap edemezdi.
- Otobüs bulmak, minibüs bulmak sıkıntıydı. İstanbulluların bu makus tarihi AK Parti ile değişti. Hem yerin üstünde hem de yerin altında yeni hatlar inşaa edildi.
- Son 10 yılda 141 km metro hattı yapıldı. 2019'a kadar 430 km'ye çıkacak. 2019 sonrasında 776 km'ye geçecek. İstanbul tarih barındırıyor.
- Sur içi, Üsküdar gibi yerlerin korunması için ulaşımın yerin altına taşınması lazım. Yer üstünde yapılırsa yüzlerce tarihi eser yıkılmak zorunda kalır. Yıkılmış olan yerlerin listesi var. Eskiden metro başlamış olsaydı bu yerler yıkılmazdı.
- Büyüyen nüfusa hizmet sunmak için yolları genişletmeye gerek yok. Yolları yerin altına çekmek gerekir. Metro hizmetleri tarihi koruyan hizmetlerdir. Aksaray- Yenikağı kısa görünebilir. Bu hat tamamlanınca tüm İstanbul birbirine bağlanıyor.
- Marmaray ve ikinci tünelle Avrupa ve Asya bağlanıyor. Bu yeni hatla da Kartal'dan çıkan bir kişi Bağcılar'a gidebilecek.
- Öylesine büyük bir devrim ki hayatı kolaylaştırıyor, tarihimizi zenginleştiriyor. Deniz ulaşımı, kara ve raylı ulaşım birbiriyle irtibatlanıyor. Yenikapı'dan Atatürk Havalimanı'na 36 dakikada gidecek. Kartal- Atatürk Havalimanı 81 dakika sürecek. İşkencesiz, ızdırapsız yolculuk olacak.
- Oturup rahatlıkla kitap okunabilecek. Bunlar rüyaydı. Biz rüyaları gerçekleştirerek tarihe de hizmet ediyoruz. 50 bin parça arkeolojik parça da ortaya çıktı.
- İstanbul bir tarih ve kültür başkentidir. Bu çalışmalarla tarihi de korumayı hedefliyoruz. Kimse bundan rahatsız olmamalı. Bakırköy'den- Kirazlı'ya 9 kilometrelik hat yapılacak. İstanbul'un denizi, havası ve karası birbirine irtibatlanacak.
- Biz çabalarken bakın muhalefet neler yapıyor. Kılıçdaroğlu, "Asya ile Avrupa ile konuşunca Türkiye'den tedirginlikle bahsediyorlar" diyorlar. Herhalde aynada kendiyle konuşuyor. Ülkenizin geleceğiyle ilgili tereddütünüz var mı?
- Buradan sayın Kılıçdaroğlu'na bir çağrıda bulunuyorum; Gel de Marmaray'ı bir kullan. Sonra da bize teşekkür borcunu bir ifa et. Ama bilmez, o sadece kendi mahallesinde konuşur. Başka mahallelere gidemez.
- Sayın Bahçeli benim özür dilememi istemiş. Cumhurbaşkanımız Dersim'den özür dilediği için, ben de onu Hacı Bektaş'ta dediğim için yanlış yaptığımı söylüyor.
- Buradan Sayın Bahçeli'ye ve arkadaşlarına söylüyorum. Tek parti dönemine sahip çıkmak gerekiyorsa CHP çıksın siz sahip çıkmayın. Yoksa en çok rahmetli Türkeş'e ıstırap verirsiniz.
- 1937'te dersim katliamını yapanlar 1944'te başta Alparslan Türkeş olmak üzere bugün MHP'nin ideolojik arka planını oluşturan insanları tabutluklara soktular. Ve o zaman onları o tabutluklara sokanlar, Kazım Alöç sayın bahçeli. Git ve oku Kazım Alöç'ün okuduğu iddianameyi.
- Diyor ki, bunların, Türkeş'in de diğerlerinin de vatana ihanetleri sabittir. Bu vatan hainlerini herhalde Pera Palas'ta ağırlayacak değildik, tabi ki zulüm yapılacaktır. Onların hak ettiği zulümdür.
- Ey Bahçeli ister zulüm Dersim'de yapılsın isterse senin ideolojik öncülerine, hepsine sahip çıkarız.
- Kılıçdaroğlu'na sorarsanız dokunmayın Esad'ına, IŞİD yaparsa problem var. HDP'ye sorarsanız Kobani'deki Kürtlere zulüm yapılırsa sahip çıkalım, Halep'teki Kürtlere zulüm yapıldığında bırakınız yapsınlar...
- Ey Bahçeli esas sizin Türkeş'ten özür dilemeniz lazım. Çünkü eminim bu söylediklerinizi duysaydı 3 Mayıs 1944'te kendisine yapılanları bilerek size derdi ki "tek parti döneminin zulmünü savunmak MHP'ye kalmamalı" derdi.
- Kuran kurslarını kapatan yasaklayan bir döneme sahip çıkmak MHP'ye kalmamalı. Git bunu iç Anadolu’da konuş ve de ki Dersim'de katliamı yapan CHP doğruydu de.
- Dersim'de seyit rıza idama götürülürken, kim olursa olsun haykırır ve der ki "biz günahsızız. Acıyın, merhamet edin. ayıptır" der ve bir tek şey ister Bahçeli. Oğlu da idam edilecektir, Hüseyin. Oğlunun yaşı 17'den 21'e yükseltilir. Der ki oğlumu benden önce asın, onun ölümünü görmeyeyim. Ama oğlunu gözleri önünde asarlar. Bu zulüm değil mi?
- Biz bir daha bu topraklarda ne Dersim gibi olaylarla Alevilere ne diğer bazı uygulamalarla Kürtlere veya başkalarına ne de 3 Mayıs 1944'te yaşandığı şekilde bugünkü MHP'yi oluşturan fikri kadrolara o dönemde yapılan, ne de solcu diye bilinenlere yapılanlara, Nazım Hikmet'e ve diğerlerine ama en önemlisi de halkın değerlerini savundu diye bu topraklarda tahkir edilen Müslümanlara, Hristiyanlara, Alevilere, Sünnilere kimlere olursa olsun yapılan zulme hep karşı çıktık, karşı çıkacağız