Çözüm sürecine 'seçim' takvimi
Afyonkarahisar kampının ardından AK Parti'nin çözüm süreci görüşemlerini, seçim takvimi olan Haziran 2015'e kadar yavaşlatılmasını gündeme aldığı ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Öcalan ile bir taslak üzerinde görüştüğü iddia edildi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-11-07 11:25:55
Radikal yazarı Murat Yetkin, bugün köşesine çözüm süreci ile ilgili ilginç bir iddia taşıdı. Yekin, süreç için diyalogların Haziran 2015'e kadar yavaşlatılmasının AK Parti'nin gündeminde olduğunu iddia etti.
Yetkin'in yazısından ilgili kısım şöyle:
"Türkmenistan’a yola çıkarken bir muhabir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Süreç donmuş durumda mı?” diye sordu.
Çünkü bir gün önce HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş öyle iddia etmişti. Demirtaş’a göre çözüm süreci “İmralı’yla” başlamıştı ve “bitecekse” oradaki görüşmeyle biterdi.
ERDOĞAN'IN YÜZÜ ASILDI
Erdoğan’ın yüzü asıldı. “Siz kalkar da” dedi, “Tamamıyla etnik yaklaşım içinde vatandaşı sokağa davet ederseniz, 40 kişinin ölümüne neden olursanız, burada zaten çözüm diye derdin olmaz.” Bunun İmralı’yla alakası yoktu. Cevap, 40 küsur ölüme neden olan 6-7 Ekim Kobani (Ayn el-Arab) protestolarının Ankara’da yol açtığı rahatsızlığın boyutlarını da gösteriyordu.
Cumhurbaşkanı hükümetin çözüm sürecini devam ettirme iradesini sözlerine ekledi, ama cevabı, son birkaç gündür Ankara kulislerinde dolaşan “sıkıntı” söylentilerine haklılık payı verecek türdendi.
Bu söylentiler aslında 1-2 Kasım’da Afyon’da toplanan AK Parti kampından itibaren kulise yayılmaya başlamıştı.
Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi’nin “içeriden” bildirdiğine göre, bazı milletvekilleri diyalog sürecinde iplerin PKK’nın eline geçmiş olduğunu öne sürmüşler, tartışmaya hükümet üyeleri de katılmıştı. Zaten Kamp boyunca milletvekilleri en fazla ilgiyi dış politika, ya da ekonomi oturumlarına değil, Kürt çözüm süreci oturumlarına göstermişlerdi. Haziran 2015’de öngörülen milletvekili seçimlerinde asıl sıkıntı orada görülüyordu demek ki.
Bu dikkat çekici bir gelişmeydi. Çünkü bir süredir PKK’nın siyasi ve askeri kanatlarının bulunduğu Kandil de, diplomatik ve mali kanatlarının bulunduğu Brüksel de, isim vermeden Öcalan ve HDP’yi, seçim konusunda uyarıyor, hükümetin seçime kadar zaman kazanıp, sonra adım atmayacağını iddia ediyorlardı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Afyon’da başkanlık ettiği ilk AK Parti istişare toplantısından önce, 30 Ekim’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısına katılmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk kez başkanlık ettiği ve artık Çankaya’da değil, “Beştepe” olarak adı değiştirilen Atatürk Orman Çiftliği arazisinde kurulu, “Ak Saray” adı takılan yeni Cumhurbaşkanlığı binasında yapılan bu MGK, 28 Şubat 1997’dekini de sollayarak 10 saatten fazla sürmüştü.
Daha sonra basına yansıyan bilgiler toplantıdaki ağırlığın Fethullah Gülen cemaatinin devlet içindeki “paralel” örgütlenmesinde olduğu yolundaydı, ama aslında ağırlık Suriye, Irak, IŞİD ve PKK’ye karşı mücadelede olmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvenliğe dair bir takım endişeleri vardı, bunlar da konuşuldu.
Aynı gün, daha 18 Ekim’i 19’a bağlayan gece Erdoğan’ın ABD Başkanı Barack Obama ile telefon görüşmesinde sözü verildiği şekilde, Mesud Barzani’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Peşmergeleri Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmeye başlamışlardı.
Burada bir ayrıntıyı atlamamak lazım: Bir HDP heyeti bu koşullar altında 21 Ekim’de İmralı’ya gitti. Sırrı Süreyya Önder 23 Ekim’de İmralı’da bir “sekretarya” kurulması üzerine anlaşma sağlandığı ve işlerin yolunda gitmesi halinde “5-6 ay içinde” barışın sağlanacağını söyledi. Sekretarya, kamuoyunda “İmralı’da PKK başkanlık makamı” olarak, verilen süre de “Seçimden önce” şeklinde algılandı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç buna tepki gösterdi.
MGK toplantısı ve Afyon Kampı bu atmosferde yapıldı.
MGK ve AK Parti’nin Afyon kampında belli bir nabız alan Davutoğlu, 4 Kasım’da Genelkurmay karargâhına gitti. Orada Genelkurmay Başkanı Necdet Özel başkanlığındaki kurmay heyetten 4 saatlik, gizli bir güvenlik sunumu aldı.
Ertesi gün, 5 Kasım’da Davutoğlu bu kez (yakında oradan taşınacak olan) Yenimahalle’deki, MİT karargâhındaydı.
MİT’in bu süreçteki yeri ayrıydı, çünkü iki yılı aşkın süredir PKK lideri Abdullah Öcalan ile diyalogu yürüten oydu. Keza, Musul’da IŞİD eline düşen 49 esir MİT’in gayretleriyle serbest bıraktırılmıştı.
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgilere göre MİT sunumunda ne süreç, ne PKK, ne IŞİD konuşulmuştu; MİT’in mali ihtiyaçları konuşulmuştu.
Bir gün sonra, 6 Kasım’da birden ortalığa sızan ama hiç biri resmen doğrulanamayan haberlere göreyse, “birkaç gün önce” Fidan, Öcalan’a, mevcut siyasi koşullar altında üzerinde daha önce anlaşmaya varılan bir taslağın uygulanması imkânının olmadığını açıklamıştı.
ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLEN TASLAK NE?
O taslağın ne olduğunu biz bilmiyoruz. Bir şekilde seçim sürecine bağlı olduğunu söylemek mümkün, ama somut bilgi verilmiyor. Keza Kürt çözüm sürecinde de bir şeylerin ters gittiği anlaşılıyor; onun da ayrıntılarını tam olarak bilmiyoruz. Ama yakında anlarız ve merak etmeyin, hemen sizinle paylaşırız."
SON VİDEO HABER
Haber Ara