Safa Bolat
Doğu Akdeniz, Dünya enerji dengelerini değiştirmeye “müktedir” bir alan. Yüzyıllar boyunca güçler mücadelesi sahne olmuş bölge bugünlerde enerji politikaları üzerine yeni bir mücadeleye sahne olmakta. Bu enerji mücadelesine tarihi bir süreçle başlayıp günümüz dengelerini nasıl şekillendirdiğine göz atalım.
1969 yılında Mısır, Nil Deltasında bulduğu doğal gaz kaynaklarıyla bu mücadeleye sessiz sedasız başlatmış oldu. İsrail’in on yıllar boyunca doğal gaz arama çalışmaları nihayet 1999’da Aşdod limanı açıklarında küçük doğal gaz rezervleri keşfedildi (İsrail ve Gazze’ye yakın bir bölgelerde) ardından 2009 yılında Hayfa açıklarında Tamar ( 260 Milyar metre küp, üretim başladı), 2010 yılında Leviatham sahasında (450 veya 520 Milyar metre küp, üretim 2016 yılında başlayacak)), Kıbrıs kıta sahanlığı içerisindeki Afrodit bölgesinde (200 milyar metre küp) doğal gaz yatakları keşfedildi. Bugüne kadar Doğu Akdeniz bölgesinde 3.5 Trilyon Metre Küp doğal gaz keşfi yapıldı.
>
Doğu Akdeniz bu denli önemli yapan sadece keşfedilen doğal gaz değil. Dünyanın en çok doğal gaz ithalatı yapan bölgesi Avrupa’dır. Avrupa Doğalgaz alımını Avrasya (keşfedilen doğal gaz hacmi 78 trilyon metre küpü aşmaktadır) Tunus, Libya, Cezayir (sadece Cezayir Avrupa doğal alımının %30’unu karşılamaktadır, bu neden dahi Cezayir’in Arap baharını yaşamamasına yetmiştir) olmak üzere birçok noktadan yapmaktadır. Doğu Akdeniz’i ise bu denli önemli yapan Avrupa’ya olan yakınlığı ve taşıma maliyetinin düşük olacak olması çünkü doğal yataklarını ithal eden açıdan 5 önemli kriter bulunmaktadır:
• Yakınlık
• Arz-talep
• Nakil
• Son tüketici
• Çeşitlik
Doğu Akdeniz yakınlık konusunda, nakil konusunda tam not alması bu bölgenin farklı kriterlerinden etkisiyle ayrı bir önem arz etmektedir.
Konuyu İsrail açısından ele alırsak, İsrail 2005’ten bu yana Mısır’dan makül bir fiyattan doğal gaz alıyordu, ilk yazımda da belirttiğim gibi Mursi’yle değişen Mısır politikası İsrail’i bir çok noktadan olumsuz etkiledi ve İsrail’e akan doğal gaz hattını keserek mübarek döneminde imzalanan anlaşmayı tek taraflı olarak fes etti. Bu İsrail açısından olumsuz birçok nokta ortaya çıkarsa da Doğu Akdeniz’de bulunan rezervler uzun vadede bu krizi çözecektir. Doğu Akdeniz’de devam eden doğalgaz çalışmalarını ABD merkezli NobleEnegry, İsrail firmaları DelekGrubu ,İsramco, DorAlon Konsorsiyum keşif, sondaj ve geliştirme harcamaları için 2.8 Milyar Euro ayırdı. İsrail buradan gelecek vergi gelirleriyle bütçe açığını kapamayı hedeflemektedir. İsrail 25 yıllık planları arasında 30 milyar Euro’luk gelir ve 400 milyar metre küp doğal gaz ihraç etmeyi hedeflemekte tabi bu düşünce de eksik olan bir çok nokta mevcut.
Diplomatik çatışmanın temelini İsrail, Lübnan, Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan, arasında Münhasır Ekonomik Bölge’lerinin (MEB) tam olarak belirlenmemiş olması. İsrail’in ihraç etmeyi düşündüğü doğal gazın önündeki en büyük engel olan Lübnan, Türkiye, Kıbrıs’la anlaşmaya gitmesi gerekmekte ancak Lübnan bu yataklar üzerinde hak iddia ediyor. Söz konusu yataklar 200 kilometrelik alan içerisinde bulunması nedeniyle BM Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca münhasır alan olarak değerlendiriliyor. İsrail, Güney Kıbrıs’la mutabakat sağlarken Lübnan konusu büyük bir soru işareti olarak beklemektedir.
Diğer önemli konu Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik gerginlik. 2010 yılında İsrail’in insanlıktan uzak bir şekilde gerçekleştirdiği Mavi Marmara saldırısından sonra Doğu Akdeniz’de hiçbir şey 2010’dan öncesi gibi olmamıştır. Türkiye her alanda her platformda bu konuyu dile getirmiş Doğu Akdeniz’deki İsrail çalışmalarını bir nevi kitlemiştir. Türkiye’nin bu tepkisi İsrail’in bölgedeki çalışmalarını tam olarak durdurmasa da İsrail Türkiye’siz bu bölgede hâkimiyet kuramayacağını görmüştür.
İsrail’in Güney Kıbrıs’la anlaşması sorunları çözmeye yetmiyor, KKTC’nin de hak sahibi olduğu kıta sahanlığını İsrail’in görmezlikten gelmesi bu konuyu ciddi bir şekilde kitliyor. İsrail’in, Türkiye ve KKTC’yi yok sayarak İhraç etmeyi hedeflediği doğal gazı hayali hale getiriyor, lakin Dünyanın en büyük doğal gaz alıcı konumundaki Avrupa’ya nakil yolu sadece Türkiye’den geçmektedir. İkinci alternatif yol olan Girit adaları güzergâhı deprem bölgesi olması, maliyetinin artması nedeniyle Türkiye’yi tek yol olarak öne çıkarmaktadır. Bu nedenle İsrail’in Türkiye’yle işbilirğine gitmesi gerekmektedir. Rusya’nın tekelini kırmak, Türkiye’nin dışa bağımlı olan petrol ithalatının azaltmak açısından Doğu Akdeniz Türkiye açısından da hayati önem arz etmektedir.
Sonuç olarak Doğu Akdeniz’de büyük doğal gaz rezervlerinin keşfedilmesiyle komşu ülkeler arasındaki “ittifak” yeniden şekillenmeye başladı. Doğu Akdeniz de en önemli konuma sahip Türkiye’yi en önemli oyuncu haline getiriyor. Yakın gelecek İsrail ve Türkiye’yi aynı masaya oturtur mu meçhul fakat Kıbrıs ve Lübnan konuları bu vesileyle çok geçmeden çözülecektir. Hasılı kaya gazı kendini göstermeden doğal gaz ihraç edilmeye başlanmalı.
Safa Bolat
Ülke Masaları Genel Koordinatörü