Dolar

34,8810

Euro

36,6999

Altın

3.008,29

Bist

10.058,63

Caferi yeni bir sayfa açmak için Türkiye'de

Irak’ta kurulan yeni hükümetten üst düzey bir isim ilk defa Türkiye’yi ziyaret ediyor. Irak’ın Şii Dışişleri Bakanı Caferi’nin ziyareti iki ülke arasında 2013’ten beri tıkanmış ilişkileri yeniden canlandırma potansiyeline sahip. Ancak Ankara-Bağdat arasındaki yapısal sorunlar bir ziyaretle çözülemeyecek kadar çetrefil.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-05 15:19:09

Caferi yeni bir sayfa açmak için Türkiye'de

ABD ve İran’ın üzerinde anlaştıkları Haydar İbadi’nin kurduğu yeni Irak hükümeti ile ilgili Türkiye’den de iyimser açıklamalar yapıldı. Türkiye-Irak ilişkileri büyük oranda İran-ABD gölgesinde şekillense de hem Ankara hem de Bağdat siyasi ve ekonomik olarak birbirine ihtiyaç duyduklarının farkında. Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi’nin ziyareti, daha üst ziyaretler için de bir hazırlık niteliğinde. Bu ziyaretten çıkacak sonuçlar Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Irak Başbakanı Haydar İbadi’nin planlanan karşılıklı ziyaretlerinin de içeriğini belirleyecek

Caferi’nin ziyareti iki ülke arasında 2013’ten beri tıkanmış ilişkilerin yeniden canlandırılması için her iki tarafın da iyimser açıklamalar yaptığı bir atmosferde gerçekleşiyor. Ancak her iki ülke arasında uzun süreye yayılarak çözülmeyi bekleyen bir takım sorunlar var:

1) Irak ve Türkiye arasında IŞİD ile mücadele konusundaki yapısal yaklaşım farkları. Türkiye, Irak’ta merkezi hükümetin Sünnileri dışlayan mezhepçi politikalarının IŞİD’i besleyen ana faktör olduğu görüşünde. Türkiye, IŞİD ile mücadelede öncelikle Sünnilerin ve ülkedeki diğer etnik ve mezhebi grupları siyasal sisteme dâhil olabilecekleri, kendilerini güvende hissedebilecekleri bir ortamın hazırlanması gerektiğinde ısrar ediyor. Yapısal reformlara gidilmediği sürece Irak’ta IŞİD veya benzeri yapıların kendilerine taban bulmakta zorlanmayacağını söyleyen Türkiye, bir yandan bu değişimlerin bir an önce başlatılmasını, eş zamanlı olarak da IŞİD ile askeri mücadelenin sürmesini istiyor. Irak’ın yeni hükümeti ise her ne kadar geçmişteki hükümetin hatalarını tekrarlamayacağını ve daha kapsayıcı olacağını söylese de henüz somut adımlar atmadı. Irak hükümeti IŞİD ile mücadele stratejisini büyük oranda İran ve ABD’nin askeri stratejilerine endekslemiş durumda.

2) İlişkilerde Suriye faktörü. Türkiye IŞİD’i bölgede besleyen bir değer ana kaynağın ise Suriye’deki Beşşar Esed rejimi olduğunu, Esed devrilmediği sürece IŞİD benzer yapıların yaşamaya devam edeceğini söylüyor. Irak ise Suriye politikasını büyük oranda Esed rejiminin en büyük destekçisi İran’a endekslemiş durumda. Irak aynı zamanda Esed rejimine destek için Suriye’ye yabancı Şii savaşçı gönderen merkezi ülke pozisyonunda. Maliki hükümeti döneminde Şii savaşçıların Suriye’ye geçişi çoğunlukla teşvik ediliyordu. Yeni hükümet de bu tavrı devam ettiriyor.

3) Kürt petrolünün Türkiye üzerinden dünya pazarına satılması. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Bağdat hükümetinden ekonomik olarak bağımsız hale gelmek için çıkardığı petrolü Türkiye üzerinden dünyaya pazarlıyor. Bu petrolden elde edilen gelir ise Türkiye’de Halk Bankası’nda toplanıyor. Maliki’nin başbakanı olduğu eski hükümet bu petrol satışını uluslararası mahkemelere taşıdı ve Irak Anayasası’na göre bölgesel yönetimin Bağdat’ın onayı olmaksızın tek taraflı petrol satışı yapamayacağını iddia etti. Ancak Kürt Yönetimi, anayasada belirlendiği şekliyle merkezi bütçeden kendisine verilmesi gereken yüzde 17’lik payın verilmemesinin yarattığı ekonomik problemlerle baş edebilmek için başka seçeneğinin olmadığı görüşünde. Kürt yönetimi ayrıca anayasanın Kürtlere petrol satışı yetkisi vermediğinin ise doğru olmadığını iddia ediyor. Türkiye ise İran ve ABD’nin de rahatsız olduğu petrol satışı konusunda Erbil ile entegre bir politika yürütüyor ve Erbil-Bağdat arasında merkezi bütçe ile ilgili sorunların Irak’ın iç meselesi olduğunu savunuyor. Ancak Irak anayasasının farklı okunmasından kaynaklanan belirsizlik ve tartışmalar devam ediyor. Kürt Yönetimi’nin sattığı petrolden elde edilen paranın sadece yüzde 17’lik payın mı yoksa tamamının mı Kürt Yönetimi’ne ait olduğu henüz netleştirilmiş değil. Merkezi hükümet Kürt Yönetimi’nden çıkarılan petrolün Irak petrolü olduğunda ısrarlı. Ancak hâlihazırda bu petrolden elde edilen gelirin tamamı Türkiye’de toplanıyor. Kürtler yeni Irak hükümetine şartlı destek vererek koalisyonda yer aldılar ancak Irak hükümetinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda koalisyondan çekileceklerini söylüyor. Yeni hükümetin Kürt petrolünün satışı konusunda Türkiye ile nasıl bir ilişki geliştireceği henüz açıklanmış değil. Yeni yönetimin şimdilik önceliği IŞİD ile mücadele. Bu nedenle de Kürt Yönetimi ile krizleri dondurmuş durumda.

4) Türkiye-Irak ilişkileri üzerindeki İran gölgesi. Irak, büyük oranda ABD-İran ortak yapımı bir sistem tarafından yönetiliyor. Irak’ta enerjinin yönetilmesinde ABD daha etkili ancak siyasi karar alma süreçlerinde İran’ın etkisi daha fazla. Öyle ki Irak’ta İran’ın açıkça desteklemediği bir siyasetçinin kabineye girmesi neredeyse imkânsız. Bu nedenle Irak’ta Saddam sonrası hükümetler dış politikalarını da İran’ın talepleri doğrultusunda şekillendiriyor. İran ise özellikle Suriye krizinin ortaya çıkmasından sonra Türkiye ile bölgesel politikalarda karşıt pozisyonlarda duruyor. Türkiye Esed rejiminin devrilmesinde ısrar ederken İran, Esed rejimini Ortadoğu’daki cephe hattının en önemli ayağı olarak görüyor ve ne pahasına olursa olsun rejimin devam etmesinden yana. Öte yandan İran’ın Türkiye’nin yürüttüğü Çözüm Süreci’ni baltalamak için Kandil üzerinden süreci sabote etmeye çalıştığı da güçlü bir iddia olarak zaman zaman dillendiriliyor. İran, Ankara’nın Bağdat üzerinde etkili bir aktör olmasından da endişe duyuyor ve Bağdat üzerindeki etkin gücünü Ankara-Erbil yakınlaşmasını dengelemek için kullanıyor.

5) Irak’taki mevcut siyasi-askeri yapı. Irak’ta kurulan yeni hükümette Şii ağırlığı tartışmasız bir biçimde önde. Ülkede Başbakanlık, Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı gibi kritik koltukların tamamı Şiilere verilmiş durumda. Savunma Bakanlığı Sünnilere verilirken Kürtler, merkezi bütçeden yüzde 17’lik payı garantiye almak için Maliye Bakanlığı’nı aldı. Sünnilerin Savunma Bakanlığı’ndaki ısrarı ise merkezi hükümetin Sünni bölgelere yönelik uyguladığı güvenlik politikalarının ve askeri operasyonların yıkıcılığını azaltmaya yönelik. Ancak hem Savunma hem de Maliye bakanlarının aldıkları önemli kararların asıl onaylanma mercii Başbakan ve Kabine. Şiilerin kontrolündeki Başbakanlık ve çoğunlukta oldukları kabine yapısı olası tartışmalarda Şiilerin talepleri doğrultusundaki kararları uyguluyor. Irak’ta askeri yapıda da Şiilerin ağırlığı çarpıcı bir biçimde yüksek. Bazı istatistiklere ve siyasilerin açıklamalarına göre Irak ordusunda Şiilerin oranı yüzde 95. Bu oran, özellikle Sünnilerce Irak ordusunun milli bir Irak ordusu olmaktan çok bir Şii ordu olduğu eleştirilerine neden oluyor ve bir güvensizlik nedeni sayılıyor. Türkiye, her ne kadar yeni hükümete kredi vererek memnun olduğunu açıklasa da mevcut kabine dağılımının ve askeri yapının yeteri kadar kapsayıcı olmadığını düşünüyor.

Irak hükümeti IŞİD’in elindeki Musul ve Sünni bölgelere kesin sonuç almaya yönelik operasyonların bir an önce başlatılmasını istiyor. Ancak Musul gibi nüfusu 2 milyonu aşan bir şehirde bu çaptaki operasyonlar büyük komplikasyonlara gebe. Öte taraftan yeni Irak hükümetine yönelik Sünni tepkisi de henüz dinmiş değil. Bu durum Anbar gibi Sünni yoğunluklu eyaletlere yapılacak geniş kapsamlı operasyonların bir Şii istilası olarak algılanması riski taşıyor. Sünniler, ABD’nin havadan, İran’ın karadan destekleyeceği böylesi büyük operasyonların IŞİD bahanesiyle bölgeyi Sünnilerden temizleme amacı güttüğü kaygısı taşıyor. Bir taraftan ise Erbil, Musul ve Anbar’dan önce IŞİD’in elindeki Kürt yoğunluklu Sincar’ın öncelik olmasında ısrarlı ve IŞİD ile mücadelede Bağdat’a destek vermede bunu bir koşul olarak öne sürüyor.

Caferi’nin ziyaretinde bu sorunların tamamı masada olacak ve Türkiye’den de bu çetrefilli mücadelede yardım beklentisi var. Türkiye, özellikle Erbil-Bağdat arasındaki siyasi-askeri ve ekonomik ihtilafların çözümünde de kritik bir rol üstlenme potansiyeline sahip.

Serdar Ataş / Al Jazeera
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara